'Fransa'da İslam'

CFCM’in Açıklaması Ne Anlama Geliyor?

Fransa İslam Konseyi (CFCM)’nin Haziran ayında yayımladığı 19 maddelik sözleşme, kamuoyunda şaşkınlıkla karşılandı. Müslümanların Fransa’da sıkça tartışıldığı konulara dair açıklamaların yer aldığı sözleşmede Fransa Müslümanlarının bazı konulara dair duruşları izah edildi. Peki bu açıklama neyin tezahürü?

1 Temmuz 2014 Muazzez Tümay

Hükûmetin, Fransa’daki Müslümanları temsil eden tek bir çatı organizasyonla irtibata geçme ihtiyacı sonucu 2003 yılında kurulan Fransa İslam Konseyi (CFCM), “Fransa Müslümanlarının Bir Arada Yaşama Dair Vatandaş Sözleşmesi” isimli bir bildiri yayımladı. “Toplumsal yaşamın tüm alanlarında sorumluluk üstlenebilmek amacıyla Fransa Müslümanlarının kimliği, kültürü ve dini algılayış biçimine dair” bazı noktaların vurgulandığı açıklama, Fransa Müslümanlarının topluma katkısı ve rolünün netleştirilmesi arzusunu taşıyor. Açıklamada, İslam’ın yegâneliğinden bahsedilirken, tarihsel tecrübelere ve bunun sonucunda ortaya çıkan farklı uygulama şekillerine dikkat çekiliyor. Bu anlamda konsey, “Fransa Müslümanları”nın, İslami düşüncenin, içinde yaşanılan bağlam, zaman ve mekâna uygun olarak yenilenmesi hareketine katılmayı arzu ettiğini belirtiyor.

CFCM’in açıklaması, “Fransa Müslümanları” şeklindeki homojen ve kavram itibariyle diğer Müslümanlardan ayrılan bir grubun İslam hakkında belli bir anlayışı taşıdığı zannını da beraberinde getiriyor. Bunun ötesinde sözleşme, içinde bulundukları çağ ve toplumlarda yaşadıkları sorunları aşmak için yeterli çabayı gösteremeyen Müslümanların “İslami düşüncenin reformizasyonu” ipine sarıldıklarının da göstergesi niteliğinde.

Bildiride Fransa’da yaşayan Müslümanların her gün karşılaştıkları sorunlar ve bunlara dair çözüm çağrıları da var. Okulda ya da iş yerinde ayrımcılıkla karşılaşan Müslümanların desteklenmesi, sosyal ve siyasi aktörlerde daha sık görülen İslamofobi ve Müslüman karşıtı eğilimlerin bertaraf edilmesine dair istek ve devlet güçlerini bu eğilimlerle mücadeleye davet olmak üzere sözleşmede Müslümanların sorunlarına vurgular bulunuyor. Diğer yandan “Fransa Müslümanları”nın dinî toleranstan ve devletle diyalogtan yana olduğunu vurgulayan CFCM’in yayınladığı bildiride öne çıkan bazı maddeler şöyle:

“Fransa, cumhuriyet kanunlarına saygıyı kurucu prensibi olarak kabul etmiştir. O, birlikte yaşamı baz alır, ülkedeki erkek ve kadınların uyum içerisinde yaşamalarının gelişmesini garanti eder. (…) Fransa’daki Müslümanlar diline, dinine, etnik kökenine bakmaksızın herkesin birlik içinde olmasını arzular. Laikliği birlikte yaşamak için önemli bir kazanım olarak değerlendirir. (…) İslam, cumhuriyet yasalarıyla mükemmel bir uyum içindedir. (…) İçinde yaşadığı toplumla aynı zaman ve mekânı paylaşan Fransa Müslümanları açıklıktan yanadır, şiddeti reddeder, barış içinde yaşamayı arzular. (…) Müslümanlar kendilerini aşırılıktan uzak tutmak zorundadır. (…) Fransa Müslümanları imanlarını saygınlık içinde ve tanınmış olarak, kurallara saygılı bir şekilde yaşamayı arzular. Müslümanların ibadetlerini yapmaları provokasyon amaçlı değildir/olamaz. (…) Fransa Müslümanları kadın ile erkeğin bütünüyle eşit olduğuna kanidir. Kadınların, yasalar çerçevesinde, mesleki olarak ilerlemesini ister. (…) Fransa Müslümanları peçenin dinî tavsiye olduğunu düşünür. Devlet okullarındaki peçe yasağının adaletsizlik olduğunu düşünse de, ulusal çoğunluğun tercihine saygı duyar. Peçenin dinî bir zorunluluk olduğunu savunmaz. (…) Fransa Müslümanları ırkçılığa, antisemitizme, yabancı düşmanlığına ve dinî ayrımcılığın tüm şekillerine karşıdır.”

2012 yılında Toulouse kentinde üç ayrı saldırıda yedi kişiyi öldürdüğü düşünülen Muhammed Merah olayının ardından, Mayıs 2014’te Brüksel’deki Yahudi Müzesi saldırısı zanlısı Mehdi Nemmouche’nin yakalanması, ülkede zaten laiklik ve kamusal alan tartışmalarıyla mercek altında bulunan Müslümanları iyice bunaltmıştı. Bu anlamda CFCM’in, birçok maddesi malumu ilam niteliğinde olan sözleşmesi, ilk etapta Fransa’da Müslümanlara yöneltilen boğucu havayı hafifletme hamlesi olarak görülse de sözleşmenin ardında daha farklı bir zihniyetin izleri yatıyor.

Bu tarz girişimlerde, ayrımcılığı önlemek ve azınlık olarak kendini kabul ettirmenin en doğru yolunun, çoğunluk toplumunun, -ya da daha doğru bir ifadeyle siyasal iktidarın- yönergelerine uygun davranmak olduğu inancına dair işaretler kendisini göstermektedir. Çoğu zaman farkında olunmayan ve bir azınlık refleksi olarak kendisini gösteren bu tutumu aşabilmek için CFCM’in temel görevinin ne olduğu sorgulanmalıdır. CFCM, kuruluş mevzuatına göre de “Devlet ve toplum bünyesinde İslam dinini ve Fransa’da yaşayan Müslümanları temsil eder.” Bu temsil, Fransa’daki Müslümanların ihtiyaç ve beklentileri anlamında bütüncül bir temsildir ve idealde, ihtiyaçların Müslümanlardan siyasal iktidara doğru iletilmesi şeklinde bir seyir takip etmelidir. Eğer beklentilerin iletilmesi noktasında CFCM, sadece siyasal iktidardan Müslümanlara doğru, devletin ideal Müslüman tanımının Müslüman cemaat tarafından benimsenmesi anlamında bir çaba sarf ederse, bu, önce CFCM’in sivil toplum kuruluşu hüviyetini zedeleyecek, ardından ise Müslümanların CFCM tarafından temsilini itibarsızlaştıracaktır.

Bu manada CFCM, Müslümanların azınlık olarak kendi kültürel ve dinî kimliklerini korumalarının, çoğulcu bir toplumun da refahına olacağına inanmak yerine, Fransa’nın yıldırıcı politikalarına boyun eğmiş gibi gözükmektedir. İlk bakışta zararsız temennileri dile getiren ya da bir arada yaşamı pekiştirdiği varsayılan bu tarz bildiriler, dinî azınlıklar söz konusu olduğunda daha dikkatli bir şekilde hazırlanmalı; bu tarz manevraların çoğunluk toplumu ya da siyasal iktidar tarafından birkaç cılız takdir toplamanın ötesinde ne Müslümanların hakları ne de azınlık durumları açısından katkı sağlamayacağı bilinmelidir.

Bu yazıyla ilgili yorumunuzu paylaşabilirsiniz. Bunu yaparken Yorum Kurallarımızı dikkate alın lütfen.
Yorum adedi#0

*Tüm alanları doldurunuz

Son Yüklenenler