"Avrupalı Türklerin Problemleri"

Belçika Camileri Kıskaç Altında

Belçika'da 300’e yakın camiden 81’i tanınmış durumda. Tanınmış camilerden ruhsatını kaybedenler ve yeni binaları için ruhsat almakta zorlanan camiler var.

Liesbeth Homans Belçika’nın Flaman Bölge Hükûmetinin İçişleri Bakanı. Homans aynı zamanda şu anda Flaman Bölgesinde 20 caminin tanınma dosyasını masasında bekleten kişi. Bakan Homans, en son 2017 yılının ilk aylarında, kendi görev dönemi bitene kadar Flaman bölgesindeki cami tanıma prosedürlerini durdurma kararı aldı. Gerekçesi ise “istihbarattan ve federal devletten güvenlik ile ilgili sorularına tatmin edici cevaplar” almamasıydı. Homans’ın bu iddiasına Federal Adalet Bakanı Koen Geens’ten gelen cevap ise ilginçti. Geens, söz konusu 20 caminin tanınması önünde hiç bir engel olmadığını, prosedürlerin tamamlandığını ve camilerin tanınmasında sakınca olmadığını söylüyordu.

Belçika’da tanınmış olan İslam dininin resmî temsil kurumu Executif (Fr. “L’Exécutif des musulmans de Belgique”). Camilerin tanınma işlemleri ve kontrolleri bu kurum üzerinden gerçekleşiyor. Flaman bölgesinde Executif’e bağlı olan camilerden 20’si işte bu ilginç bürokratik engelin ardında tanınma bekliyor. Tanınmalar için söz konusu camilere yönelik “güvenlik” onayını Federal Adalet Bakanı Geens üstlense de tanınma nihai olarak ilgili bölge hükûmet içişleri bakanı tarafından onaylanıyor. Yani “camileri tanımayacağım” diyen Homans tarafından.

Belçika’da camilerin tanınması her iki taraf için de önemli sonuçlar doğuruyor. Tanınmayla birlikte camiler devlet tarafından maddi olarak destekleniyor ve imamların maaşları devlet tarafından karşılanıyor. Devletin ise tanınmış camileri kontrol etme yetisi oluşuyor. Böylece Belçikalı siyasetçiler tarafından sıkça ileri sürülen “camilerin içerisinde neler olup bitiyor bilmiyoruz” bahanesi de ortadan kalkmış oluyor.

 

Belçika Beringen Camisi’nin İptal Edilen Ruhsatı

Belçika camilerinde tanınma konusunda öne çıkan bir diğer örnek, birkaç ay önce tanınma ruhsatı iptal edilen Beringen Camii.

Türkiye Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından yurt dışındaki din ataşelerine gönderilen bir mektupta FETÖ oluşumlarına dair bilgi istenmesi istenmişti. Bu mektup, Almanya, Hollanda ve Avusturya’da tepki çekmiş, din görevlilerinin “Erdoğan için ajanlık yaptığı” öne sürülmüştü. Mektup Belçika’da da tepkiyle karşılanmış, Federal Adalet Bakanı Koen Geens, ülkede Diyanet’e bağlı camilerin izlenmesini talep etmişti.

Bu tartışmanın ardından 2017’nin nisan ayında Belçika’daki ilk minareli cami olan ve Diyanet İşleri’ne bağlı olan Fatih Camii’nin tanınma ruhsatı Flaman Hükûmeti İçişleri Bakanı Liesbeth Homans tarafından iptal edildi. Gerekçe ise caminin “Erdoğan rejiminin uzantısı” olmasıydı. Cami faaliyete devam etse de artık Belçika devletinden maddi yardım almıyor.

Beringen Camii örneği, yeni camilerin tanınma prosedürlerindeki sıkıntı bir yana hâlihazırda tanınmış camilerin de her an sıkıntıyla karşılaşabileceğini gösteriyor.

 

İmar Sorunlarının Arkasında Yatanlar

Belçika’daki camilerin ve Müslüman kuruluşların karşı karşıya kaldığı bir diğer sıkıntı ise imar düzenlemeleriyle ilgili.

Ülkede çocuklarını hafta sonları kurslarına yazdırmak isteyen Müslüman ailelerin sayısı artıyor. Bu da camilerin daha büyük binaları tercih etmelerine sebep oluyor ve beraberinde yeni ruhsat işlemleri gerektiriyor. Mevcut konjonktürde var olan İslam düşmanlığından dolayı camilerle olan mücadele de yeni ruhsat işlemleri üzerinden engellenmeye çalışılıyor. Hem var olan yapılar, hem yeni alınan yapılarda şehircilik kanuna göre usulsüzlükten dolayı ruhsat alımlarında hayli sıkıntı var. Detaylar incelendiğinde, Şehircilik Kanunu üzerinden yürütülen savunmanın arkasında İslam düşmanlığının yattığı şüphesi yoğun.

 

Elbette camilerin ve İslami kurumların imar kanununa aykırı binalara sahip olması düşünülemez. Tam tersi Belçika’daki camiler, diğer ibadethaneler gibi kanuna ve yönetmeliklere uygun yapılar tasarlamak için titizlikle çalışmak zorunda. Her şeyden önce cemaatin güvenliği için bu yönetmeliklere uymak hayati önem arz ediyor. Öte yandan imar yönetmeliklerine uymayan bir kuruma ruhsat verilmediği için belediyeyi doğrudan “İslam düşmanlığı” ile suçlamak da doğru değil. Fakat diğer yandan imar açısından halledilebilir sorunları olan camilerin ek binalarının ya da Müslümanlar tarafından tesis edilen kurumların bazı belediyeler tarafından engellendiği durumlar da var. Buna en canlı örnek, Strombeek Belediyesi’nde bulunan Hicret isimli merkez. 10 yıldır bulunduğu belediyede hiçbir sorun yaşamayan bu şube, yeni bina alımından beri çeşitli şikâyetlerle karşı karşıya kaldı. Mesele valilik soruşturması gerçekleşecek kadar büyüdü. Şikâyetler ilk etapla imari meseleler gibi görünse de şikâyetlerin arka planı ve şikâyeti yapanlar incelendiğinde bu engellerin İslamofobik niyetlerle çıkartıldığı tahmin edilebiliyor. Yerel ırkçı partilerin kendi basın organlarında Hicret’i hedef almalarından sonra binaya yapılan saldırılar da bunun bir kanıtı.

 

Nur Sultan Alkış

 

Bu yazıyla ilgili yorumunuzu paylaşabilirsiniz. Bunu yaparken Yorum Kurallarımızı dikkate alın lütfen.
Yorum adedi#0

*Tüm alanları doldurunuz

Diğer Gündem Yazıları

Son Yüklenenler