"Avusturya"

Avusturya’da Kapatılan Camiler: “Ben De Dahil Sorumlular Üzerine Düşeni Yapmalı.”

Avusturya’da camilerin kapatılacağı haberi gündemi sarstı. Daha sarsıcı olan ise, bu kapatmaların arkasında IGGÖ Başkanı İbrahim Olgun’un olduğu iddiasıydı. IGGÖ Başkan Yardımcısı Abdi Taşdöğen ile bu iddiaları konuştuk.

Avusturya’da 7 caminin kapatılacağı, 40’tan fazla imamın oturumunun iptal edileceği cuma günü gündeme bomba gibi düştü. Bu camilerin kapatılma süreciyle ilgili IGGÖ’nün elindeki veriler nelerdir? Camiler neden kapatılıyor?

Avusturya İslam Cemaati, Avusturya’daki Müslümanların resmî temsilcisi ve burada yaşayan Müslümanların dinî yaşamlarını sorunsuz bir şekilde gerçekleştirebilmeleri adına her türlü çalışmayı üstlenen bir kurum. Bu anlamda camilerin kapatılması gibi agresif tedbirlerle Müslümanlara ve onların kurumlarına yönelik kamusal algının olumsuz şekillenmesi asla kabul edebileceğimiz bir durum değil.

Camilerin kapatılma gerekçesine gelinirse; bunlar arasında Avusturya İslam Cemaati’ne (IGGÖ) kayıtlı olunmaması gibi nedenler var. Yeni İslam Yasası’yla birlikte Avusturya’daki bütün camilerin IGGÖ’ye müracaat edip “cami” yani “Moscheegemeinde” statüsü almaları gerekiyordu. Yapılan araştırmada bazı camilerin IGGÖ’de kayıtlarının olmadığı ya da mevcut başvuruların başbakanlığa ulaşmadığı tespit edilmiş.

Örneğin kapatılma sürecinde ismi geçen camilerden olan Nizam-ı Alem, 1992 yılından beri mevcut bir yapı. Bu cami İslam Yasası’ndan sonra IGGÖ’ye müracaat etmiş fakat isim benzerliğinden dolayı “Zaten kaydınız var” denilerek tanınmadığı ortaya çıkıp, resmî olarak tüzüklerini düzenleyip nisan ayında yeniden IGGÖ’ye başvurmuş. Fakat bu defa da IGGÖ Başkanı İbrahim Olgun Bey’in bu evrakları Bakanlığa iletmediği ortaya çıkmış durumda. En son Nizam-ı Alem’in hızlı bir şekilde açılması ve cemaatin bayram namazını camilerinde kılabilmeleri için Olgun Bey tarafından Bakanlığa iletilmeyen evrakı inisiyatif alarak hızlı bir şekilde imzaladık ve IGGÖ üzerinden ilettik.

Bütün bu sorunları doğuran şey ise İslam Yasası. Mevcut durumda Avusturya’daki camiler İslam Yasası’na göre IGGÖ’ye kayıtlı olmamaları durumunda cami faaliyeti gösteremiyorlar. İçinde bulunduğumuz süreçte bu nedenle kapatılma tehlikesiyle karşı karşıya olan camiler var.

Fakat hükümetin komple feshedeceğini açıkladığı Arap Cemiyeti için bu bahsettiğiniz şey söz konusu değil. Onlar IGGÖ’ye bağlı, fakat buna rağmen camilerinin kapatılacağı açıklandı.

Arap Cemiyeti’nin kapatılma gerekçesini hükümetin basın toplantısındaki ifadelerinden öğrenmiş durumdayız. Orada Selefilik ve aşırılık gibi gerekçeler gündeme getirildi ve kapatmayı IGGÖ’nün kendilerine ilettiği bilgi ve belgelere dayandırdılar. Fakat bu gerekçeleri teyit edebilmek için, IGGÖ tarafından Bakanlık’a iletilen bu belgelerin resmî olarak elimize ulaşması lazım. Mevcut durumda bu belgeler tarafımıza resmî olarak iletilmiş değil.

Siz bir açıklama yayınlayarak, IGGÖ Başkanı İbrahim Olgun’un, cami kapatmalarına varan bir süreci tetiklediğini iddia ettiniz. Konuyla ilgili detaylı bilgi vermeniz mümkün mü?

Son cami kapatmaları Avusturya’daki Müslüman cemaati derinden sarstı. Öte yandan konuyla ilgili Avusturya İslam Cemaati’nin değil, İslam Cemaati Başkanı İbrahim Olgun’un süreç içerisinde hataları olduğunu gözlemledik. Elimize geçen belgelere göre, İbrahim Bey’in veya görevlendirdiği başka birinin IGGÖ Yüksek Kurulu’nu bilgilendirmeden Bakanlık’la yazışmalar yaptığı ve 10 Ağustos’ta Din İşleri Dairesi’ne “birçok cemiyetin” cemiyet olma şartını yerine getirmediğini ilettiği ortaya çıktı.

Yani başka camilerin de mi kapatılması söz konusu?

Şu an kapatılma tehlikesiyle karşı karşıya olan Arap Cemiyeti’ni biliyoruz. Ama İbrahim Bey’in daha hangi cami cemiyetleriyle ilgili Bakanlık’a hangi müracaatta bulunduğunu ne yazık ki bilmiyoruz. Yüksek Kurul Toplantısında kendisinin Bakanlık’a ilettiği belgeleri istedik. Kendisi dosyaları göstermekten kaçındı, fakat böyle bir yazışmanın olduğunu kabul etti. Dolayısıyla şu anda, Avusturya’daki Müslümanların ibadethanelerinin kapatılma tehlikesini bertaraf edebilmek adına bu münferit girişimin kötü sonuçlarını ortadan kaldırmaya çalışmakla meşgulüz.

Yani şu an hâlihazırda diğer camilere veya cemiyetlere yönelik de IGGÖ Başkanı İbrahim Bey’in devlete bildirimleri var; fakat kimler olduğu hakkında İbrahim Bey ve Bakanlık dışında kimsenin bilgisi yok. Öyle mi?

Ne yazık ki öyle. Zaten Bakanlık da IGGÖ Başkanından kendilerine cemiyet ve camilerin kapatılmasına yol açacak bir soruşturma talebi geldiğini teyit etmiş durumda. En son Yüksek Kurul’da kurul üyeleri konuyla ilgili İbrahim Bey’den bilgi talep ettiler. Kendisi bilgi vermekten kaçınıp, toplantıyı tatil ettiğinde ise kendisinden istifası talep edildi. Bu üzücü gelişmelerin IGGÖ’nün Şura Konseyi’ne havale edileceği de kendisine iletildi, protokole aldırıldı.

Süreç nasıl devam edecek?

Biz konuyu Şura Konseyi’ne aktardık, elimizdeki evrakların tüm Şura üyelerine gönderilmesini talep ettik. Ayrıca Şura Başkanımızın acil bir Şura Toplantısı düzenlemesini istedik. Bu toplantıyla birlikte İbrahim Bey’in Yüksek Kurul’a göstermekten kaçındığı ama Bakanlığın teyit ettiği 10 ve 30 Ağustos 2017 tarihli yazıların ibraz edilmesini sağlamış olacağız inşallah.

Bu evraklar gelince de bu cemiyetlerin ve diğer camilerin öncelikle neyle suçlandıklarını ve hangi cemiyetlerle ilgili nasıl bir çalışma yapıldığını öğrenmiş olacağız. Üçüncü adım ise sorunu uzun vadede tamir etmeye yönelik olacak. Avusturya’da yaşayan Müslümanların nice emekler vererek kurdukları ve dini yaşamın merkezi olan camilerin kapatılmasına kadar giden bir süreçte istişaresiz hareket ettiği ve sürecin Müslümanlar aleyhinde işlemesine yol açtığı için Avusturya İslam Cemaati’nde yeni seçimlere gitmek arzusundayız.

Bunun ardından da mutlaka İslam Yasası’nda Avusturya anayasasındaki eşitlik ilkesiyle çelişen kısımların düzeltilmesi konusunda hukuki sürecin destekçisi olacağız.

Sonu cami kapatmaya varan bu tutumun temel nedeni ne olabilir?

IGGÖ bünyesindeki kuruluşlar olarak bu süreçte ATİB’e ait yeni bir cemiyet birliğinin, yani bir Kultusgemeinde’nin kurulduğunu öğrenmiş olduk. IGGÖ’nün 12’nci ayda düzenleyeceği Şura’da bir tüzük değişikliğine gidilmesi planlanıyordu. Bu değişiklik için de 3’te 2’lik çoğunluğa ihtiyaç vardı ve mevcut durumda ATİB ile Türk Federasyonu dışındaki kurumlarda bu çoğunluk mevcuttu. İbrahim Bey’in yeni bir ATİB cemiyeti kurmasıyla Şura’ya otomatik olarak 4 delege gönderilmiş oldu ve bu 4 delege ile birlikte aynı zamanda mevcut çoğunluk da ATİB lehine değişmiş oldu. Fakat aynı zamanda anlaşılıyor ki, Arap Cemiyeti’nin feshedilmesi ve onların delegelerinin düşmesiyle bu “yeni çoğunluğun” daha da güçlendirilmesi hedeflenmiş. Bütün bunlar hakkında IGGÖ’de Başkan dışında hiçbir üyenin de haberi bulunmuyordu. Dolayısıyla cemiyet ve cami kapatılma süreciyle ilgili Bakanlık’la yapılan yazışmalarda böyle bir motivasyonun olmasından endişe ediyoruz.

Bahsettiğiniz durum pek rasyonel gözükmüyor. Neticede bu adımlar er ya da geç cami kapanmasında ya da Şura’da ortaya çıkmayacak mıydı?

Bakanlıkla İbrahim Bey arasındaki yazışma evraklarının bilgisi bizim elimize geçmemiş olsaydı, kimse bu işin böyle olduğunu bilemezdi. Hatta cemiyet ve cami kapatmaları konusunda hükümete yüklenip, İbrahim Bey’in hükümete karşı çıkışlarına destek bile verilirdi. Kendisinin tahmin edemediği nokta, bizim elimize bu evraklara dair bilginin ulaşması oldu zannediyorum. Elbette kendisinin kapı arkasında bazı girişimlerde bulunduğunu iddia etmek doğru olmaz. Biz sadece elimize ulaşan bilgilere dayanarak, kendisiyle Bakanlık arasında bu yazışmaların gerçekleştiğini biliyoruz.

Yani özetle, Din İşlerinden Sorumlu Bakan Blümel’in “Biz cami kapatmaları konusunda IGGÖ’yle birlikte çalıştık” ifadesi gerçeği mi yansıtıyor?

Ne yazık ki öyle. Bu yazılara göre bu açıklama teyit edilmiş durumda. Fakat burada tekrar yineleme ihtiyacı hissediyorum: Ortada bir kurum olarak Avusturya İslam Cemaati’nin cami kapatmalarına desteği yok. Bu, kurum başkanının münferit olarak ve kurumun kurullarını saf dışı bırakarak hareket etmesi sonucunda ortaya çıkmış bir durum.

Konuştuğumuz bütün sorunlar, aslında İslam Yasası’nın semptomları. Siz de İslam Yasası yenilenirken sürecin içerisinde yer almanız nedeniyle eleştiri alıyorsunuz. Bu eleştirilere nasıl cevap verirsiniz?

Şahıs olarak hiçbir zaman İslam Yasası’nın bu haline destek vermedim. IGGÖ’nün Yüsek Kurul toplantılarında her zaman rahatsızlığımı ve taleplerimi dile getirmişimdir. En son Bakanlık ile yapılan toplantıya birçok Yüksek Kurul üyesiyle birlikte ben de katıldım. O toplantıda herkes elinden geleni yaptı. Maalesef her konuda arzu ettiğimiz neticeyi alamadık. Birçok hususla birlikte o toplantıda imamların maaş statüleriyle ilgili en az 4-5 yıllık bir geçiş sürecine ihtiyacımız olduğuna da dikkat çektik. Arkadaşların eleştirilerini anlayabiliyorum. Çünkü neticede bizim de içinde yer aldığımız bir IGGÖ yönetiminin döneminde bu yasa çıktı. Elbette dönemin başkanı gibi, o dönemin idarecileri de bu işten sorumludur. Ama tekrar ediyorum, ben elimden geleni yaptığım kanaatindeyim. Bundan sonrası için de, İslam Yasası’nda anayasal eşitlik ilkesiyle çelişen hususlar konusunda hukuki girişimlerin takipçisi olacağız.

Avusturya İslam Cemaati İslam Yasası’yla alakalı yeni bir adımda bulunmayı düşünüyor mu? Bu süreç, İslam Yasası’nın yeniden gözden geçirilmesi için bir fırsat olabilir mi?

Elbette bu süreç, İslam Yasası’nın gözden geçirilmesi için bir fırsat. Yasanın yeniden gözden geçirilmesi, bununla ilgili bir çalışma yapmak gibi alternatifler mümkün ve gerekli. Avusturya İslam Cemaati’nde mevcut durumda yönetim krizine yol açan sorunların çözülmesine eş zamanlı olarak yasanın Anayasa Mahkemesi’ne taşınmasını sağlamakla mükellef olduğumuzu düşünüyorum. IGGÖ’nün birinci gündemi şu an Avusturya’daki cemiyet ve camilere yönelik bu girişimin uzun vadede çözüme kavuşturulması.

Peki Olgun’un istifasıyla her şey düzelecek mi?

Burada bizim talebimiz sadece Olgun’un istifası değil. Bizim talebimiz, İslam Cemaati’nin tamamıyla yeniden seçime gitmesi ve yeni bir başkan ve ekiple Avusturya’daki Müslümanlara sorumlu olduğumuz temsil gücünün yeniden sağlanması. Mevcut durumda ufak hesaplarla Müslümanların kıymetli kurumlarına yönelik agresif girişimlere yol açacak tutumların yönetimden uzaklaştırılması lazım.

Peki şu an süreci geriye döndürmek mümkün mü?

Kapatılan Nizam-ı Alem için süreci geriye döndürmek mümkün. Oradaki mevcut durumu biliyoruz. IGGÖ’nün camiyi tanımasıyla süreç geriye dönebilir. Biz de kendi inisiyatifimizle bu tanımayı gerçekleştirip Bakanlık’a gönderdik. Arap Cemiyeti ve diğer cemiyetler için bir şey söylemek şu an için ne yazık ki zor. İbrahim Olgun’un hangi konuları Din İşleri Dairesi’ne arz ettiğini, hangi gerekçelerle fesih istediğini bilmiyoruz. Önce onları incelememiz gerekiyor.

Hükümetin her şeye rağmen “aşırılık” ve “radikallik” gibi gerekçeler üzerinden cemiyet ve cami kapatmalarını savunması ciddi bir sorun. Böyle bir durumda hükümetin girişiminden ziyade IGGÖ’nün tartışmaya açılması sizce de üzücü değil mi?

Hükümetin basın toplantısında sık sık “IGGÖ ile işbirliği içerisinde” bu girişimin yapıldığı tekrarlandı. Dolayısıyla hükümet bu toplantıdan topu IGGÖ’ye, yani İslam cemaatine atarak çıkmış oldu. Oysa kamuoyunun şunu bilmesi gerekiyor: Mevcut durumda camilerin kapatılması süreci Bakanlık’la İslam Cemaati’nin ortak çalışması değil, olamaz da. Mevcut durumda İslam Cemaatinin kurullarını saf dışı bırakılarak, oradaki tek bir kişinin çalışması neticesinde olay buraya geldi.

Öte yandan hükümetin tavrı asla kabul edilemez. Ramazan ayında, 4 devlet adamının, Başbakan, Başbakan Yardımcısı ve 2 bakanın, sanki ülkede bir terör alarmı varmış, ülke elden gidiyormuş gibi bir havayla aniden basın toplantısı yaparak kapanacak camileri “dikte etmeleri” elbette kabul edilecek bir durum değil. Zaten bizim şu anda istifa talebimizin ve yeniden seçim talebimizin arkasında da, bu basın toplantısında sarf edilen son cümle yatıyor. Bu basın toplantısında “Bu işin daha başlangıcı, devamı da gelecek” denildi. Gelecek hafta yine ani bir basın toplantısıyla başka bir cemiyet ve cami kapama olayıyla karşılaşmamak için şu an hızlı bir şekilde IGGÖ olarak toparlanmamız ve Avusturya’daki Müslümanlara hak ettikleri temsil mekanizmasını sağlamamız lazım. Ben de dahil olmak üzere, bu işin müsebbipleri kimlerse, üzerlerine düşeni yapmaları gerekmektedir.

Elif Zehra Kandemir sordu.

Not: IGGÖ Başkanı İbrahim Olgun’a söyleşi talebi gönderilmiş, kendisinden olumlu yanıt alınamamıştır.

 

Bu yazıyla ilgili yorumunuzu paylaşabilirsiniz. Bunu yaparken Yorum Kurallarımızı dikkate alın lütfen.
Yorum adedi#1

*Tüm alanları doldurunuz

  • Abdullah
    2018-06-14 00:52:47

    Öncelikle bizleri bilgilendiren gercekleri görmemizi ve yanlisa yönlenmememizi sağlayan degerli İGGÖ baskan yardımcımız Abdi Tasdögen beye Teşekkürlerimi iletir ve dik durusundan dolayı kendilerinden Allah razı olsun ve böyle samimi kardeslerimizin sayılarını artirsin. Anlaşıldığı üzere herşey acik seçik ortada ben bu ihaneti İGGÖ degil!!! gizli plan yapan iprahim olgun dur, böylesine içerisine kin ve nefret besleyen birisi bu guzel makama layık olamaz. Boyle kirli işler ile ugrasan şahsın bir an evvel o makamdan ayrılması gerekir bu kadar sinsi planlar yapan kisiyi savunanlar varsa yanıldıklarını kısa bir zamanda anlayacaklar Gerçeklerin karşısında susan dilsiz seytandir, diyen peygamberimiz bizim dogrulari söylememizi istiyor Bu baglamda gerçekleri savunan ve söyleyen İGGÖ başkan yardımcımız Abdi Tasdögen beye teşekkür ediyorum. İGGÖ icerisinde baska cesaretli Kişiler yokmu yani insanlik öldümü niçin bu kadar korkaklik insanlardan degil Allahdan korkun diyorum. Allaha emanet olun. Abdullah Yigit

Son Yüklenenler