'Gazze Şeridi'

Gazze’ye Ne Kadar Yardım Ulaşabiliyor, Kaçı Sınırda Bekletiliyor?

İsrail ablukası altındaki Gazze’ye insani yardım girişleri ciddi şekilde kısıtlanmış durumda. Birleşmiş Milletler en kötü senaryonun yaşandığını söylerken Gazze'ye ulaşan yardım tırları ihtiyacın çok gerisinde kalıyor. Sınır kapılarında bekletilen 22 bin tır yardım içeriye alınmazken, açlıktan ölenlerin sayısı hızla artıyor. Peki yardım süreci nasıl işliyor, kim engelliyor, kim dağıtıyor?

İsrail’in yoğun saldırıları ve ablukası altındaki Gazze Şeridi’nde, Filistinli kadınlar Ümmü Saad ve Ümmü Ahmed, havadan atıldıktan sonra parçalanarak dağılan yardım kolilerindeki pirinç, mercimek ve fasulyeleri toparlayıp temizlemeye çalışıyor. Fotoğraf: Moiz Salhi - AA.

İsrail’in 7 Ekim 2023’ten bu yana sürdürdüğü askerî saldırılar ve insani yardım sevkiyatını da engelleyen ağır abluka koşulları altında kalan Gazze Şeridi’nde insani durum giderek daha da ağırlaşıyor. Son haftalarda, fiziksel yıkımın ötesine geçen, açlık kaynaklı ölüm dalgası gündeme oturdu. Gazze Sağlık Bakanlığı ile Gazze Medya Ofisinin 5 Ağustos 2025 tarihinde yaptığı ortak açıklamaya göre, bölgede yetersiz beslenmeye bağlı yaşamını yitirenlerin sayısı en az 188’e ulaştı. Ölümlerin yarısından fazlası çocuklardan oluşuyor. Gazze’deki sağlık yetkililerinden gelen bilgilere göre Nisan-Temmuz 2025 döneminde, 20 binden fazla çocuk akut yetersiz beslenme nedeniyle tedavi altına alındı. Bunlardan en az 3 bini kritik seviyede, yani ölüm riskiyle doğrudan karşı karşıya.

Birleşmiş Milletler destekli Entegre Gıda Güvenliği Aşama Sınıflandırması (IPC), 29 Temmuz’da yayımladığı yazılı uyarıda, Gazze’de artık “en kötü senaryo” olan kıtlık koşullarının fiilen yaşandığını ilan etti. IPC’ye göre, gıda tüketimi sınır değerlerinin aşıldığı ve özellikle Gazze kentinde akut yetersiz beslenme oranlarının kritik düzeylere ulaştığı tespit edildi.

Yardım Taşıyan Tırlar Gazze Sınırında Bekletiliyor

Çok sayıda insani yardım kurumuna göre Gazze’nin mevcut durumu, insani yardıma muhtaç bir bölgeden ziyade, yardımın kasıtlı olarak engellendiği bir kuşatma alanını andırıyor. 5 Ağustos 2025 itibarıyla, Gazze sınırında 22 bin yardım tırının bekletildiği, ancak sadece 36 tırın içeriye girişine izin verildiği bildiriliyor. Bu sayı, savaş öncesinde günlük ortalama 500 tırın giriş yaptığı Gazze’ye kıyasla, yardım akışının bilinçli bir şekilde sekteye uğratıldığını gösteriyor.

Yardım tırlarının geçişi, çok aşamalı bir bürokratik süreçle ve yüksek güvenlik riskiyle karşı karşıya: Tırlar sınır bölgesine ulaştıktan sonra konvoylara izin almak için ayrıca beklemek zorunda. Konvoyların onay alma oranı düşmüş durumda: Dünya Gıda Programı tarafından yapılan açıklamaya göre 19-25 Temmuz tarihleri arasında, 138 başvurudan sadece 76’sı kabul edildiği biliniyor. Gazze’ye girmesine izin verilen tır şöforlerinin sayısı ise sadece 60. Onay alan konvoyların dahi sınır kapılarında 46 saate kadar bekletildiği bildiriliyor.

Tırların rotaları üzerinde ise saldırıya uğrama riski ve izin verilen sınırlı sayıdaki yardımın da yine ulaşamama ihtimali bulunuyor.

GHF’nin Kurulmasıyla Yardım Dağıtımı Sekteye Uğradı

Mayıs 2025’te İsrail ve ABD tarafından desteklenen yeni bir yapı devreye sokuldu: Gazze İnsani Yardım Vakfı (GHF). Bu yapı, Birleşmiş Milletler Yakın Doğu’daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansının (UNRWA) yüzlerce noktadan oluşan dağıtım ağını tasfiye ederek, yardım dağıtımını sadece dört büyük merkez üzerinden gerçekleştirmeyi hedefledi. Ancak bu alanlar, genellikle İsrail’in askerî varlığının yoğun olduğu bölgelerde yer alıyor.

GHF’nin kurduğu ve “ölüm koridoru” adı verilen bir mimari mantığa göre dizayn edilmekle eleştirilen dağıtım merkezlerine ulaşmaya çalışan sivillere yönelik saldırılar sistematik bir hâl aldı. 5 Ağustos itibarıyla, GHF merkezlerine gelip sadece yardım temin etmeye çalışırken en az 1.487 kişi hayatını kaybetti, 10.578 kişi ise yaralandı. Yaralanma ve ölümlerin büyük çoğunluğu, İsrail askerlerinin ateş açtığı, kalabalıkların gaz ve ses bombalarıyla dağıtıldığı anlarda yaşandı. Hatta Anthony Aguilar adlı, ABD vatandaşı olan bir eski GHF görevlisi, küçük bir çocuğun ayaklarının dibine atılan biber gazı kapsülleri ve kurşunlar nedeniyle hayatını kaybettiğini tanıklık ederek anlattı.

İsrail, BM’nin yardım dağıtım ağını devralan bu sistemin Hamas’ın yardım malzemelerini ele geçirmesini önlemeye yönelik olduğunu savunsa da, hem ABD Uluslararası Kalkınma Ajansı (USAID) tarafından hazırlanan bir kurum içi rapor hem de New York Times’a konuşan İsrail ordusundan bir sözcü, Hamas’ın yardımları sistematik olarak istismar ettiğine dair bir bulguya rastlamadıklarını açıkladı.

Birleşik Krallık Kızılhaçı, İsrail’in engellemeleri nedeniyle Gazze’deki insani müdahalenin büyük bir kısmının Filistin Kızılayı (PRCS) tarafından yürütüldüğünü belirtiyor. 2023’ten bu yana 22.700’den fazla yardım tırının sevkiyatını yöneten PRCS, bölgede şu ana kadar 1,6 milyonun üzerinde acil yardım malzemesi dağıttı. Gazze’de hâlâ aktif durumda olan PRCS, yerel halktan oluşan kadrosu sayesinde dağıtım sağlayabiliyordu. PRCS yetkilileri, Mart 2025’ten bu yana Gazze’deki tesislerine hiçbir yardım malzemesinin ulaşmadığını ve mevcut stoklarının tükendiğini aktarıyor.

Havadan Gönderilen Yardım Sevkiyatları Ne Durumda?

Almanya ve Fransa’dan destek alan Ürdün ve Birleşik Arap Emirlikleri, İsrail’in sınır geçişlerine izin vermemesi nedeniyle yardım paketlerini hava yoluyla Gazze’ye ulaştırmaya çalışıyor. Ancak bu yöntemin hem riskli hem de etkisiz kaldığı belirtiliyor: Yardım paketlerinin bir kısmı denize düşerek kullanılamaz hâle geldi, bazıları ise sivillerin üzerine düşerek can kaybına neden oldu. Sosyal medyada yayılan görüntülerde, küflenmiş ve tuzlu suyla bozulmuş yardım paketleri dikkat çekiyor.

Birleşmiş Milletler yetkilileri, hava yoluyla yardımın ne pratik ne de güvenli olduğunu belirtiyor. “Yardım, kara yoluyla güvenli ve sürekli bir şekilde ulaştırılmalı” çağrısı, neredeyse tüm yardım kuruluşları tarafından yineleniyor.

İsrail’in yardımı sistematik olarak engellemesi, çocukların ve sivillerin açlıktan hayatını kaybetmesine neden olan koşulları yaratması, birçok uluslararası hukuk uzmanına göre “açlığı bir savaş aracı olarak kullanmak” anlamına geliyor. İsrail’e yönelik soykırım suçlamasına dair davanın görüldüğü Uluslararası Adalet Divanı (UAD) tarafından alınan geçici tedbir kararlarına rağmen İsrail, elindeki fiili kontrolü, yardımların girişini ve dağıtımını engellemek için kullanmaya devam ediyor. Sahadaki veriler ve uzman görüşleri, bu kararların bilinçli olarak görmezden gelindiği ve bu eylemlerim cezasız bırakıldığını ifade ediyor.

Yardımdan Esirgenen Gazzeli Çocukların Birkaçı Almanya Yolunda

Öte yandan, Almanya’nın bazı kentlerinde savaş mağduru çocuklara yönelik sınırlı koruma girişimleri başlatıldı. Hannover ve Düsseldorf belediyeleri, Gazze ve İsrail’den gelen travma yaşamış ya da korunmaya muhtaç çocukların kabulü için hazırlık yapıyor. Hannover, ilk etapta yalnızca 20 çocuğa yer açabileceğini duyurdu. Düsseldorf’un kaç çocuğu kabul edeceği henüz netleşmezken, kent yetkilileri süreci yerel dini topluluklarla istişare içinde yürütüyor. Gazze’de ise her gün yardım alamayan on binlerce çocuk yaşam mücadelesi vermeye devam ediyor.

Bu yazıyla ilgili yorumunuzu paylaşabilirsiniz. Bunu yaparken Yorum Kurallarımızı dikkate alın lütfen.
Yorum adedi#0

*Tüm alanları doldurunuz

Son Yüklenenler