Dosya: "Moda ve Kimlik"

Hızlı Modanın İklim Krizi: Moda Endüstrisinin Çevreye Zararları

Moda sektöründeki son trendleri yakından takip edip, en yeni ürünlere evimizden bile çıkmadan bir tıkla ulaşabiliyoruz; ama ne pahasına?

©Shutterstock.com

Son yıllarda hızlı moda endüstrisi, alışveriş alışkanlıklarımızı ve giyim algılarımızı önemli ölçüde değiştirerek benzeri görülmemiş bir büyüme yaşadı. Cambridge Sözlüğü’nde, “insanların sık sık yeni kıyafetler alabilmeleri için ucuza üretilen ve satılan kıyafetler” olarak tanımlanan hızlı moda, bu kolaylığı ve çekiciliğine rağmen önemli bir çevresel zarara yol açıyor. Bu makale, hızlı moda endüstrisinin çevre üzerindeki olumsuz etkilerini, üretim ve ulaşımdan tüketici atıklarına kadar uzanan bir yelpazede incelemektedir. Ayrıca sürdürülebilirliğe doğru olası değişimler göz önünde bulundurularak sektörün potansiyel geleceği de incelenecektir.

Bu yıl Avrupa Parlamentosu, moda endüstrisinin küresel karbon emisyonlarının yüzde 10’undan sorumlu olduğunun tahmin edildiğini ve endüstrinin büyüklüğünün giderek arttığını belirtti. En büyük yönetim danışmanlığı firmalarından biri olan McKinsey, 2024 yılı sonuna kadar yüzde 2 ila yüzde 4 arasında bir büyüme öngörüyor. Kârı maksimize etmek ve sürekli değişen trendlere ayak uydurmak için büyük miktarlarda düşük kaliteli tekstili hızlı bir şekilde üretmeye odaklanan hızlı moda günümüz tüketicileri için mükemmel bir cevap olmuş, tüm hız ve kolaylık ihtiyaçlarını karşılamıştır. Ancak bu durum beraberinde aşırı tüketimi getirmiş ve sürdürülebilir bir toplum için elverişli olmayan yüksek kirlilik seviyelerine yol açmıştır.

Tekstil Üretimi ve Çevresel Sonuçları

Naylon, polyester ve suni ipek gibi sentetik kumaşlar, düşük maliyetli olmaları nedeniyle yaygın olarak kullanılmaktadır, ancak üretimde kullanılan yöntemler ve kimyasallar, çevresel bozulmaya önemli ölçüde katkıda bulunmaktadır. Kömür ve doğal gaz gibi fosil yakıtlar tekstil üretimi için birincil enerji kaynakları olarak hizmet vermektedir. Bu durum endişe vericidir çünkü bu malzemelerin üretimi yoğun enerji gerektirir ve bu da iklim krizine önemli ölçüde katkıda bulunan yüksek seviyelerde sera gazı salınımına yol açar. Ayrıca fosil yakıtların kullanımıyla atmosfere salınan azot oksitler hava kirliliğine, duman oluşumuna ve asit yağmurlarına yol açmaktadır.

Kaşmir, deri ve yün gibi vahşi yaşamdan elde edilen kumaşlar, hayvan barınakları için geniş araziler gerektirirken, yüksek düzeyde su ve enerji kullanımı ister. Bu da ormansızlaşmaya ve otlakların bozulmasına yol açar. Pamuk aynı zamanda çok sayıda hızlı moda ürününde de bulunur ve üretim yöntemi çevreye zarar vermekle kalmayıp gerekli pestisitler de çiftçiler için önemli sağlık riskleri oluşturur. 2017 yılında Hindistan’da binlerce çiftçi hastaneye kaldırılmış ve vakaların on ikisi ölümle sonuçlanmıştı. Pestisitler ayrıca, küresel gıda tedarikimizin sürdürülmesi için hayati önem taşıyan arılar gibi çevredeki temel yaban hayatını da yok etmektedir.

Tekstil üretimindeki boyama işlemi, tartışmasız bir şekilde çevre için en zararlı aşamadır. Temiz su kirliliğinin önde gelen nedenidir. Bu durum, boyama sürecinde yoğun kimyasal kullanımına bağlanmaktadır; atık suda 72 farklı toksik madde tespit edilmiştir ve bunların 30’u giderilmeye karşı dirençlidir. Bu kirlilik, geçimlerini artık kirlenmiş olan bu sulardan sağlayan yoksul balıkçılar gibi korunmasız durumdaki toplulukları etkilemektedir. Kimyasallar güneş ışığının suya nüfuz etmesini engelleyerek fotosentezi durdurmaktadır. Fotosentezdeki bu azalma sudaki oksijen seviyesini düşürerek deniz yaşamını olumsuz etkiler. Ayrıca, kimyasal akış içme suyunu kirleterek çeşitli insan sağlığı sorunlarına yol açmaktadır. Ayrıca, bu kirli sular tarlaları suladığında, toprağın verimliliğini azaltarak tarıma dayalı ekonomileri ciddi şekilde etkileyebilir. Bu kimyasallar sonunda buharlaşarak havayı kirlettiği için sorun daha da büyümektedir. Tüm bu faktörler bir arada düşünüldüğünde, hızlı moda endüstrisini besleyen bu tekstil fabrikalarının çevre üzerindeki zararlı etkileri giderek daha belirgin hâle gelir.

Ambalaj, Nakliye ve Kirlilik

2015 yılında Dünya Sağlık Örgütü, gemiciliği hava kirliliği emisyonlarının en zararlı üçüncü kaynağı olarak kabul etmiştir. Gemiler, sülfür dioksit (SO2), nitrojen oksitler (NOx), uçucu organik bileşikler (VOC’ler) ve karbon oksitler (COx) gibi gaz hâlindeki kirleticilerin yanı sıra, çeşitli kimyasal bileşikleri ve potansiyel olarak toksik maddeleri atmosfere yayarlar. Bu zararlı kirleticilerin çeşitli solunum problemlerine, akciğer kanserine, kardiyovasküler hastalıklara ve akut solunum koşullarından kaynaklanan artan ölümlere neden olduğu gösterilmiştir.

Ayrıca, denizcilik sektöründen kaynaklanan partikül madde emisyonlarının her yıl 60 bin kişinin ölümünden sorumlu olduğu tahmin edilmektedir. AB Komisyonu 2016 ve 2030 yılları arasında aktif gemi sayısının iki katına çıkacağını öngördüğü için bu sorun daha da kötüleşecektir. Uçak operasyonları da nitrojen oksit (NOx), partikül madde ve karbondioksit yaymaktadır; ancak hava taşımacılığı, deniz taşımacılığına kıyasla 31 kat daha fazla CO2 emisyonu üretmektedir ve bu nedenle diğer yöntemlere kıyasla yolculuk başına iklim krizi üzerinde önemli ölçüde daha büyük bir etkiye sahiptir. Ayrıca, giysiler varış ülkelerine ulaştığında, genellikle trenler, arabalar, motosikletler, kamyonlar ve minibüsler kullanılarak taşınır ve bunların hepsi küresel ısınmaya katkıda bulunmaya devam eder. Bu ürünlerin nakliyesinde göz önünde bulundurulması gereken son bir husus da ambalajdır. Hızlı moda markalarının ve kuryelerinin çoğu plastik malzeme kullanmaktadır. Bu plastiklerin ayrışması yüzlerce yıl sürebilmekte ve genellikle sokakları, okyanusları, nehirleri ve gölleri kirleterek vahşi yaşam için ölümcül tehditler oluşturmaktadır.

Tüketimden Kaynaklanan İsraf

Hızlı moda endüstrisinin her aşamasında, tüketim noktasında bile kirlilik bulunabilir. Naylon ve polyester kumaşlar, tipik ev çamaşır makineleri döngüleri aracılığıyla yıllık olarak 500 bin tona kadar mikroplastik salar. Bu mikroplastikler, okyanusları ve tatlı su kaynaklarını kirletir ve deniz hayvanları tarafından tüketilir. Bu kirlenme sadece deniz yaşamını tehlikeye atmakla kalmaz, aynı zamanda bu kirlenmiş sularda yaşayan balıkları tüketen insanlara sağlık riskleri oluşturur ve bağışıklık sistemini potansiyel olarak tehlikeye atabilir ve kanser riskini artırabilir.

Ancak asıl mesele sadece bu ürünlerin tüketilmesi değil, çevreye ciddi ve sürdürülemez zararlar veren aşırı tüketimdir. Ürünler genellikle atılmadan önce sadece yedi veya on kez giyilmektedir ve ortalama bir tüketici tarafından her yıl satın alınan giysi sayısı yüzde 60 oranında artmıştır. Tüketici sonrası tekstil atıkları (PCTW) 1960 yılından bu yana artış göstermektedir. 2018 yılı itibarıyla, Amerika Birleşik Devletleri’nde 34 milyar poundun üzerinde PCTW birikmiştir. Bu toplamın sadece yüzde 15’i geri dönüştürülmüş ve yüzde 19’u yakılarak imha edilmiş, böylece PCTW’nin yüzde 66’sı çöp sahalarına gitmiştir. Düzenli depolama alanlarının oluşturulması ve genişletilmesiyle doğal yaşam alanları tahrip edilmektedir, ayrıca PCTW’nin ayrışması iklim değişikliğine hayati katkıda bulunan karbondioksit ve metan (metan CO2’den 80 kat daha güçlüdür) açığa çıkarmaktadır.

Çöplükler, küresel metan emisyonlarının yüzde 11’ini oluşturur ve Dünya Bankası’na göre 2050 yılına kadar bu oranın yüzde 70 artması beklenmektedir. Durumu daha da kötüleştiren şey, yağmur suyu çöplük atıklarından süzüldüğünde oluşan sızıntı suyunun genellikle su yollarına karışmasıdır, bu da tüketildiğinde hem insanlar hem de vahşi yaşam için tehlikeli olabilir.

Geleceğe Bakış

Her şey göz önünde bulundurulduğunda, hızlı moda endüstrisinin geleceği çok yıkıcı bir yola girmiş gibi görünüyor, ancak bu endüstrinin daha iyiye doğru bir dönüş yapması ve çok daha sürdürülebilir hâle gelmesi mümkündür. Suprauno gibi imalat şirketleri, boyama için çözücü olarak su yerine süperkritik CO2 (karbondioksitin akışkan hali) kullanmaktadır. Sektörün yılda 79 ila 93 milyar metreküp su kullandığı düşünüldüğünde, bu yeni teknoloji iklim krizini ele alma yolunda büyük bir adım olacaktır. Buna ek olarak, susuz bir yaklaşım, boyama işleminin neden olduğu yukarıda bahsedilen su kirliliğinin birçoğunu da önleyecektir.

Taşıma aşamasında da daha parlak bir geleceğe yönelik adımlar atılmaktadır. 2023 yılında Zara, tek kullanımlık müşteri plastiklerini ortadan kaldırmak için yeniden kullanılabilir ve geri dönüştürülebilir ambalajlar tanıtma sözü verdi. Ayrıca, kuryeler de bu büyüyen sorunu ele almak için üzerlerine düşeni yapmaktadır. “Son mil”, teslimat sürecinin, bir dağıtım merkezinden tüketicinin kapısına kadar olan son ayağını ifade eder. Bu teslimat süreci, araç emisyonlarından kaynaklanan çok miktarda kirliliğe neden olabilir, ancak UPS gibi kuryeler, bu teslimat sürecini çok daha sürdürülebilir hâle getirmek için elektrikli araçlara önemli yatırımlar yapıyorlar.

Hızlı moda endüstrisindeki şirketlerin çevresel etkiyi azaltma çabaları, savaşın yalnızca yarısı; diğer yarısı ise nihai tüketiciye bağlı. Tüketicilerin anlamsız tüketim alışkanlıkları, giysileri çok az kullandıktan sonra atmaları, moda çağını ve beraberinde gelen aşırı kirliliği getiren şeydir. Bu şirketler sadece talebi karşılamaktadır, bu nedenle kirliliği yönetmek için talebi yönetmemiz kritik önem taşımaktadır. Bu amaçla, ister okullarda hükûmet tarafından yürütülen sunumlar isterse çevrimiçi kampanyalar yoluyla olsun, insanların savurganlıklarının etkileri konusunda eğitilmeleri gerekmektedir. Hızlı moda kültürü topluma derinlemesine entegre olduğundan bu değişiklikler bir gecede gerçekleşmeyecektir ancak siz okuyucular tüketim alışkanlıklarınızı değiştirerek bugünden harekete geçebilirsiniz.

Louis Mitchell

London School of Economics’te Ekonomi ve Yönetim Yüksek Lisans eğitimini tamamlayan Louis Mitchell, yatırım bankacılığı alanında çalışmakta, bunun yanı sıra çevresel, sosyal ve yönetimsel mevcut meselelerle ilgilenmektedir.

Yazarın diğer yazıları
Bu yazıyla ilgili yorumunuzu paylaşabilirsiniz. Bunu yaparken Yorum Kurallarımızı dikkate alın lütfen.
Yorum adedi#0

*Tüm alanları doldurunuz

Son Yüklenenler