Dosya: "Doğum"

“Almanya’daki Mülteci Kadınlar Anneliği ve Doğumu Yük Altında Yaşıyorlar”

Mülteci kadınlar için Almanya’da gebelik ve doğum yalnızca tıbbi bir süreç değil, aynı zamanda politik bir mücadele. PROREF araştırması, mülteci kadınlar için dil engeli, yanlış bilgilendirme ve ayrımcılık gibi yapısal sorunları gözler önüne seriyor. PROREF araştırma projesinden Mathilde Gaudion ile bu sorunların sağlık sistemindeki eksiklerden nasıl kaynaklandığını konuştuk.

Fotoğraf: stu.dio/shutterstock.com | Değişiklikler: Perspektif

PROREF çalışmasında Almanya’daki mülteci kadınlarla gebelik ve doğum hakkında görüşmeler yaptınız. Temel bulgularınız nelerdi?

Hem PROREF çalışmasında yapılan görüşmelerden hem de mülteci kadınlara danışmanlık veren bir sosyal hizmet uzmanı olarak ve doğum sonrası bakım ünitesinde “bebek rehberi” olarak çalışmalarımdan hareketle şunu söyleyebilirim: Mülteci kadınların yaşadığı sorunlar bireysel değil; tekrar eden, köken, ülke, yaş, din ya da dil fark etmeksizin ortaya çıkan sorunlar. Yani bu sorunlar yapısal.

PROREF çalışması, doğum öncesi, doğum sırası ve sonrası dönemde ciddi yanlış bilgilendirmeler, yetersiz danışmanlık ve bakım eksiklikleri ile mülteci kadınların bakım sürekliliğinde açıklar olduğunu ortaya koyuyor. Eksik kalan nitelikli dil hizmeti, yetersiz bilgilendirme ve kadınların yaşadığı ayrımcılık deneyimleri hem sağlık sisteminin hem de sağlık personelinin hasta çeşitliliğine yeterince uyumlu olmadığını gösteriyor. Buna ek olarak zaman ve personel yetersizliği de mülteci kadınların dezavantajlı konuma düşmesine yol açıyor.

Alman Araştırma Cemiyeti (DFG) tarafından desteklenen PROREF çalışmasında, üç eyalette mülteci kadınlar ve sağlık personeliyle görüşmeler yaptık. Görüştüğümüz uzmanlar, mülteci kadınlara iyi bir tedavi sağlayarak onlara eşlik etmenin çoğunlukla ancak kişisel çaba, mesai saatleri ve kapasitelerinin ötesine geçmeleriyle mümkün olduğunu anlattılar.

Bazı uzmanlar bu noktada politik bir duruş sergileyip mülteci kadınlarla dayanışma içinde olduklarını ifade ettiler. Ancak aynı zamanda mevcut bakım koşulları nedeniyle çoğu zaman kendi sınırlarına dayandıklarını ve istedikleri gibi çalışamadıklarını da belirttiler. Bu durum, güvenilir dil hizmetlerinin sağlanması, daha fazla personel ve bakım için daha çok zaman ayrılması gibi yapısal değişimlerle iyileştirilebilir.

Bir diğer yapısal sorun ise sağlık profesyonelleri ve kurumları arasındaki iş birliği ve iletişimin yetersiz olması. Bu durum travmalar, önceki hastalıklar ya da kadınların göç hikâyeleri gibi gebelik ve doğumun gidişatı açısından kritik bilgilerin bakıma dâhil edilmemesine neden olabiliyor.

“Dil Engeli Aşılmalı, Çeşitlilik Eğitimi Zorunlu Olmalı”

Hamile olan mülteci kadınlar, dil hizmeti eksikliği nedeniyle ciddi bilgi ve bakım zorlukları yaşıyor. Doğum yardımı bağlamında dil engellerini aşmak için hangi siyasi adımlar gerekli sizce?

Mülteci kadınlara Almanca öğrenme ve burada işleyen sistemi tanıma fırsatı verilmeli. Ancak pek çok kadının zaten çocukları olduğundan ve çocuk bakımına yoğun şekilde dahil olduklarından, çoğu zaman bir dil kursuna gitmeye fırsat bulamıyorlar. Çocuk bakım imkânı olan ya da özellikle hamile kadınlara yönelik dil kursları, mülteci kadınların daha hızlı ve etkili şekilde Almanca öğrenmesine ve sağlık sisteminde daha rahat yol bulmasına katkı sağlayabilir. Ayrıca sağlık hizmetleri için nitelikli tercümanlık hizmetleri erişilebilir olmalı ve ihtiyaca göre kullanılmalı. Çok dilli (video) bilgilendirme materyalleri yaygın şekilde erişime sunulmalı ve dil engeli durumunda düzenli olarak bilgi ve danışmanlık için başvurulmalı.

Sağlık personeli, ebeler ve hekimler için göç, mültecilik ve ırkçılığa karşı duyarlılık konularında eğitimler zorunlu hâle getirilmeli ve bunlar sağlık personelinin eğitim müfredatına dahil edilmeli. Böylece uzmanlar, çeşitlilik odaklı ve ayrımcılığa duyarlı bir yaklaşım geliştirme konusunda desteklenebilir, yapısal ayrımcılık risklerine karşı da daha güçlü bir duruş sergileyebilirler.

Doğum ve gebelik bakımıyla ilgilenen farklı meslek grupları ile göçmen ve mülteci kadınlara danışmanlık veren kuruluşlar arasında iyi bir iş birliği, mülteci kadınların bakımını belirgin şekilde iyileştirebilir. Çünkü hamile, doğum yapan ve yeni ailelerin yanında olmak, hastane ya da muayenehane kapısında bitmiyor.

Doğumda en ideal olan şey, kadına birebir eşlik etmek. Ancak bunun için doğumhanelerde ve doğum evlerinde çok daha fazla ebe istihdam edilmeli ve kapasite artırılmalı. Ebelerin mesleki çeşitliliğini artırmak için göçmen topluluklar içinde bu mesleğin tanıtımı yapılmalı ve yurtdışından gelen ya da mülteci ebelerin Alman sağlık sistemi içinde daha hızlı tanınması, eğitilmesi ve entegre edilmesi sağlanmalı.

“Barınma ve Statü, Doğum Deneyimini Belirliyor”

Barınma koşulları, oturum statüleri ve maddi durumları mülteci kadınların doğum deneyimi ve annelik tecrübelerini de büyük ölçüde etkiliyor. Mülteci kadınlar için daha adil koşullar oluşturmak nasıl mümkün sizce?

Gebelik, doğum ve lohusalık söz konusu olduğunda barınma özellikle genç aileler için hayati önem taşıyor. Genç ailelerin durumuna uygun konutlara erişim sağlanmalı. Hamile kadınlar ve lohusalık dönemindeki kadınlar, bebekleri ve varsa diğer çocuklarıyla birlikte, genellikle yeterli alanın, hijyenik tesislerin ve özellikle mahremiyetin olmadığı toplu barınma yerlerinde kalmamalı.

Ayrıca birçok mülteci kadın için güvensiz oturum statüsünün yarattığı korku ve kaygılar ile dil engelleri, sistem bilgisinin eksikliğinden ötürü tek başına aşılamayan bürokratik zorlukları da beraberinde getiriyor. Toplu barınaklardaki yaşam koşulları ve bu belirsiz “bekleme süreci”, hamileler ve anneler ile çocukların ruh sağlığı açısından olumsuz olduğu gibi çocukların sağlıklı gelişimi açısından da son derece zararlı.

Buradaki adaletsizlikler oldukça açık. Almanya’da 2016 yılında belirlenen “Doğuma Dair Sağlık” adlı ulusal sağlık hedefi, sağlıklı gebeliklerin desteklenmesi, fizyolojik doğumun sağlanması, destekleyici bir lohusalık süreci ve ebeveyn ile çocuğun sağlıklı gelişimini içerdiği gibi doğuma dair yaşam koşullarının sağlık açısından destekleyici olması gerektiğini de vurguluyordu.

Daha fazla adalet için sosyal ve konut politikasında adımlar atılması, göçmenlerin toplumsal dışlanmasına karşı uygun stratejiler geliştirilmesi ve bakım kurumlarında çeşitlilik odaklı önlemler alınması gerek. Böylece tüm hamile kadınlara ve yeni annelere eşit şekilde ulaşılabilir. Bunun örneği olarak “Erken Yardımlar” (Alm. “Frühe Hilfen”) programı verilebilir. Bu programda sunulan hizmetlerin kültürel ve çeşitliliğe duyarlı şekilde düzenlenmesi ilke olarak belirlenmiş durumda.

“Annelik Bir Kaynak Olarak Görülmeli”

Sizin araştırmanızda mülteci kadınlar, yapısal sorunlar nedeniyle anneliğin çok daha ağır bir sorumluluğa dönüştüğünden bahsediyor. Burayı biraz açar mısınız?

Bugün Almanya’da aile içindeki bakım işlerinin büyük kısmı hâlâ kadınların omuzlarında. Bu tek başına bile kadın-erkek eşitliğinin hâlâ sağlanamadığını gösteriyor. Mülteci geçmişine sahip kadınlar ise anneliği genellikle izole, yük altında ve görünmez bir biçimde yaşıyorlar. Bu nedenle annelik koşulları kesişmeli (Alm. intersektional) bir perspektiften ele alınmalı.

Oturumla ilgili belirsizlikler, mesleki yeterliliklerinin tanınmaması, çocuk bakımı eksikliği ve hizmetlere dair bilginin olmaması, mülteci kadınların topluma katılımını ve eğitim-iş imkânlarına erişimini engelliyor. Politikalar, anneliği ya da ebeveynliği bir engel değil; bir kaynak olarak yaşama olanağı sunmalı.

“Travmatik Doğum Deneyimleri Yapısal Sorunların Sonucu”

Çalışmaya dâhil olan bazı mülteci kadınlar Almanya’daki doğumlarını travmatik olarak tanımlıyorlar. Bu konuda elinizde hangi bulgular var?

Travmatik doğum deneyimleri çoğunlukla iletişim ve zaman eksikliğinden, aynı zamanda önyargı ve ayrımcılık deneyimlerinden kaynaklanıyor. Çoğu zaman bu kasıtlı değil; fakat mevcut bakım yapılarının mülteci kadınların ihtiyaçlarına göre düzenlenmemiş olmasından ortaya çıkıyor.

Bu nedenle çeşitlilik konusunda duyarlılık tıp eğitimlerinde ve meslek içi eğitimlerde öğretilmeli. Almanya’da doğum ortamları dil, köken veya oturum statüsünden bağımsız olarak tüm kadınlar için güvenli hâle gelmeli. Üreme hakları ve bunlara dair bilgiler herkese açık, kolay erişilebilir olmalı.

Sizin projeniz, göçü kamu sağlığı sorunları için bir “büyüteç” olarak gören bir araştırma grubunun parçası. Bu araştırma grubundan bahseder misiniz?

PROREF projesinde mülteci kadınlar için detaylıca incelediğimiz şey, âdeta bir büyüteç altında bize doğum bakımında genel olarak nerelerde eylem ve iyileştirme ihtiyacı olduğunu gösteriyor. Örneğin personel, mesai saatleri veya iletişim gibi alanlarda yapılacak iyileştirmelerden tüm hamilelerin ve genç ailelerin yararlanabileceğini düşünüyoruz.

Bizim de dâhil olduğumuz “Almanya’ya Sığınma Göçü: Halk Sağlığı Alanındaki Daha Kapsamlı Zorluklar İçin Bir ‘Büyüteç” başlıklı araştırma birliğinin diğer projeleri de var. Her bir proje, katılımcı yaklaşımların önemine, sosyal politika açısından doğan ihtiyaçlara ve toplumsal-kurumsal dışlanmanın sağlık üzerindeki olumsuz etkilerine dair bulgular ortaya koydu.

PROREF projesinin yürütücüsü Prof. Dr. Theda Borde, şu anda Berlin Charité’deki meslektaşlarıyla birlikte “Çeşitlilik için Güçlendirme – Sağlık Hizmetlerinde Fırsat Eşitliği İttifakı” (Alm. “Empowerment für Diversität – Allianz für Chancengleichheit in der Gesundheitsversorgung”) adlı bir program yürütüyor.

Burada, araştırmadan elde edilen bulgular uygulamaya geçiriliyor ve katılımcı/yapısal bir yaklaşım benimseniyor. Almanya genelinde doğum ve jinekoloji hizmeti veren 7 klinikle birlikte çeşitlilik odaklı kurumsal gelişim süreçleri yürütülüyor. 10 sağlık eğitimi kurumuyla birlikte ayrımcılık duyarlı eğitim modülleri geliştiriliyor. Ayrıca ülke çapında bir ittifak ve ağ ile sağlık hizmetlerinde fırsat eşitliği için gerekli yapısal değişikliklerin potansiyeli güçlendiriliyor.

Enise Yılmaz

Bochum Ruhr Üniversitesinde hukuk eğitimi alan Enise Yılmaz, Perspektif’in yayın kurulu üyesidir.

Yazarın diğer yazıları
Bu yazıyla ilgili yorumunuzu paylaşabilirsiniz. Bunu yaparken Yorum Kurallarımızı dikkate alın lütfen.
Yorum adedi#0

*Tüm alanları doldurunuz

Son Yüklenenler