Epstein Belgelerini Beklerken: İfşanın Eşiğindeki Amerika
Yakında yayımlanması beklenen Epstein belgelerinin Amerikan siyasetinin en karanlık ilişkilerini gün ışığına çıkarması bekleniyor. Trump dahil Amerikan elitlerini sarsacak bu ifşa, ABD siyasetinde yıllardır görülmemiş bir krizin fitilini ateşleyebilir.
İki hafta içerisinde ABD Adalet Bakanlığı, büyük bir tartışma sonucu kabul edilen Epstein yasası gereğince dünyanın en ünlü pedofil failine ilişkin elindeki belgeleri kamuoyuna açıklayacak. Epstein belgelerinin açıklanmasının aslında Donald Trump’ın başkan olduğu bir dönemde büyük bir mesele olmaması beklenirdi; fakat durum bu kez farklı.
2024 kampanyası boyunca Epstein belgelerinin açıklanmasını savunan ve Demokrat Partili elitleri Epstein ile bağlantıları üzerinden eleştiren Trump; göreve geldiğinde “masasına ne konduysa” bu kararından vazgeçti; dosyanın kapandığını açıkladı ve Epstein belgelerinin açıklanmasına ilişkin tartışmayı Demokratların bir “komplo teorisi” olduğunu söyleyerek kendini savundu.
Trump’ın Epstein belgeleri karşısındaki bu tavır değişikliğini ve bu belgelerin açıklanmasıyla beraber ortaya çıkmasından endişe ettiği olası kötü sonuçları anlamak içinse bir adım geriye gitmek ve kısaca Epstein’in kim olduğundan bahsetmek gerekiyor.
Zira Epstein belgeleri, Amerikan siyasetini sağlı sollu sarsma ve müesses nizamı yerle bir etme ihtimalini bünyesinde taşıyan büyük bir skandalın sadece görünür yüzü ve yüksek ihtimalle önümüzdeki günlerde ABD ve dünya gündemini meşgul edecek kadar büyük bir siyasi kriz barındırıyor.
Epstein Kimdir?
Jeffrey Epstein, neredeyse tüm elitlerle, siyasetçilerle, iş insanlarıyla yakınlık kurmuş, yüksek profilli insanların fonlarını yöneten ünlü bir yatırım danışmanı, iş adamı. 1953 yılında Brooklyn’de, Amerikan Yahudisi orta-alt sınıf bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen Epstein, sadece lise mezunu olmasına rağmen, akıl almaz bir hızla dünyanın en zengin ve en güçlü insanlarının “sırdaşı” konumuna yükseldiği tuhaf bir hikayeye sahip.
23 yaşında, üniversiteyi bitirmeden Manhattan’ın en prestijli okullarından Dalton School’da öğretmenliğe başlaması, bu tuhaf yükselişin ilk basamağı. Özellikle zengin ailelerinin çocuklarının gittiği bu okulda, birçok zengin ve nüfuzlu veliyle yakınlık kurdu; tuhaf kişiliğine rağmen kendisini elit New York çevresine tanıttı ve sevdirdi. Öğrencilerle uygunsuz yakınlık nedeniyle okuldan atılmasına rağmen, Bear Stearns’ın CEO’su Alan Greenberg gibi velilerin dikkatini çekerek Wall Street’e transfer oldu. Finans dünyasındaki bu hızlı yükselişi, 1980’lerde kendi şirketini kurmasıyla zirveye ulaştı.
Epstein’in asıl “başarısı” para kazanmak değil, parayı yönetenleri yönetmek oldu. Victoria’s Secret’ın sahibi Les Wexner gibi milyarderler, servetlerinin kontrolünü ona devrediyor, Epstein’a çok güveniyorlardı. Hatta Wexner, ona New York’un göbeğindeki devasa malikanesini hediye etmişti. Central Park’ın yanı başında, kapısında “JE” harflerinin kazılı olduğu bu devasa ev, kısa sürede küresel elitlerin buluşma noktasına dönüştü. Harvard profesörlerinden İngiliz prenslerine, Hollywood yıldızlarından zengin elitlere kadar herkes bu kapıdan içeri girmiş, meşhur partilere katılmıştı.
Epstein hakkındaki çocuk istismarı, fuhuş ve pedofili iddiaları hep gündemdeydi, fakat uzun yıllar boyunca Epstein’in hukuk ekibi bu iddiaların yüksek sesle dile getirilmesini engellemişti. Ancak bu durum 2005’te değişti. Epstein’in dokunulmazlığı, ilk kez 2005 yılında Palm Beach’te 14 yaşındaki bir kız çocuğunun şikayetiyle sarsıldı. Yerel polis, Epstein’in evine yaptığı baskında müstehcen fotoğraflar ve kız çocuklarının isimlerinin yazılı olduğu listeler buldu. Soruşturmayı yürüten polis şefi Michael Reiter’a göre, ortada organize bir çocuk istismarı ağı vardı. Dosya FBI’a devredildi ve federal savcılık Epstein’i ömür boyu hapse attırabilecek 53 sayfalık bir iddianame hazırladı.
Ancak Epstein’in dokunulmazlık zırhı yine hızlı bir şekilde devreye girdi. Epstein’in avukat ordusu, o dönem Florida federal savcısı olan (ve sonradan Trump’ın bakanı olacak) Alexander Acosta ile gizli bir anlaşma yaptı. Federal savcılıkla yapılan anlaşmaya göre, Epstein küçük kız çocuklarını fuhşa teşvik ve fuhuş suçlarını işlediğini kabul etmişti. Karşılığında Epstein cinsel istismar suçlusu olarak resmî kayıtlara kaydolacak ve 18 ay hapis yatacaktı. İtiraf ettiği için hem cezası azalmış, hem de sadece eyalet yasalarını ihlalden ceza almıştı. Oysa ki FBI, 53 sayfalık iddianamesinde Epstein’in hem eyaletler hem de ülkeler arası küçük kız çocuğu fuhşunu organize ettiğini ve bunu teşvik ettiğini iddia ediyordu. Epstein sadece Florida’yla kısıtlı bir suç varmışçasına şekillenen bir hüküm giymiş, böylece uluslararası ve eyaletler arası yürüttüğü istismar ve fuhuş ağı su yüzüne çıkarılmamıştı. Bu anlaşmayla birlikte, üzerinde uzlaşılan suçlara ortak olanların isimleri de kamuoyuna açıklanmadan iddianamenin üzeri örtülüyordu. Üstelik Epstein bir daha bu suçlardan yargılanamıyor, mağdurların haberi olmadan kolayca işin içinden sıyrılıyordu. Epstein kendisine verilen 18 aylık hapis cezasının çoğunu da “çalışma izni” sayesinde lüks ofisinde geçiriyor, sadece akşamları hapishaneye dönüyordu ve iddialara göre işlediği suçlara da bu süre zarfında devam ediyordu. Daha da önemlisi, bu anlaşma sayesinde suç ortaklarına da gizli bir dokunulmazlık sağlanmıştı.
Acosta, yıllar sonra bu anlaşmayı neden yaptığını soranlara, “Epstein’in istihbaratla bağlantılı olduğu ve konunun ulusal güvenliği ilgilendirdiği” yönünde bilgilendirildiğini söylediği iddia edilmişti. Bu olası itiraf, Epstein’in sadece zengin bir sapık değil, aynı zamanda devletlerin kullandığı bir şantaj ve istihbarat aparatı olduğu iddialarını güçlendiriyordu.
Normalde bu tür bir suçtan dolayı ceza almış, suçunu kabul etmiş birinin hiçbir şekilde toplumun içerisine çıkmaması beklenirken; Epstein’in “zırhı” onu korumaya devam etti; çocuk fuhuşu yaptığını kabul eden bir pedofil, Harvard Üniversitesi’ndeki ofisini kullanmayı, Noam Chomsky’den Bill Gates’e varan farklı isimlerle görüşmeyi, iletişim kurmayı sürdürdü.
Epstein’in Dokunulmazlık Zırhı
Epstein’in kurduğu suç ağı, sadece parayla değil, “itibar” ile de korunuyordu. Kendisini bir bilim ve hayırseverlik aşığı olarak pazarlayan Epstein, Harvard ve MIT gibi kurumlara milyonlarca dolar bağışlayarak kendisine bir dokunulmazlık zırhı ördü. Bill Gates ile toplantılar yapıyor, Nobel ödüllü fizikçileri özel adasında ağırlıyor, ünlü dilbilimci Noam Chomsky ile jeopolitik meseleleri tartışıyordu. Hatta Harvard Üniversitesi’nde kendine ait bir ofisi bile vardı ve burayı suçlarını itiraf edip hapse girdikten sonra bile kullanmaya devam etti.
Bu entelektüel kamuflajın arkasında ise korkunç bir gerçek yatıyordu: Epstein, bilimi kendi sapkın fantezileri için bir araç olarak görüyordu. New Mexico’daki çiftliğinde “gen çiftliği” kurarak 20 kadını aynı anda hamile bırakıp üstün bir ırk yaratma hayalleri kuruyor ve bu fikirlerini “dostu” olan bilim insanlarıyla paylaşıyordu. Ancak ne Harvard yönetimi ne de bilim dünyasının önde gelenleri, pedofili suçundan hüküm giymiş bu adamla ilişkilerini kesme gereği duydu. “Cancel culture” (iptal kültürü) nedeniyle üniversitelerde konuşmacıların susturulduğu bir dönemde, bir pedofile karşı “iptal” mekanizması asla çalışmadı.
Epstein’in dokunulmazlık zırhını delen bir başka unsur da yerel basın oldu. Florida’nın köklü yerel gazetelerden biri olan Miami Herald’ın muhabiri Julie Brown, 2018’de Epstein ve Acosta hakkında ses getiren bir yazı dizisi yazmaya başladı. Epstein tarafından cinsel istismara uğramış en az 80 kadın tespit etti, önemli kısmıyla konuştu. Epstein ve Maxwell’in taktiklerini ve fuhuş ağının detaylarını yazdı ve bütün bu iddiaları köşesine taşıdı. Fakat en önemlisi Acosta’nın nasıl Epstein’i bir uzlaşma ile kurtardığını, yasaları nasıl çiğnediğini detaylarıyla anlattı.
Bütün bu yazıda ortaya çıkan detaylar ve mağdur kadınların avukat desteğiyle açtıkları davalar neticesinde, Florida’da bir federal yargıç Acosta’nın bu uzlaşmayla Mağdur Hakları Yasası’nı ihlal ettiğine ve uzlaşmanın mağdurlara haber verilmeden yapılması nedeniyle hukuka aykırı olduğuna karar verdi. Uzlaşma iptal edilmese de Acosta üzerindeki baskı giderek artıyordu.
Ve nihayetinde Epstein 6 Temmuz 2019’da Fransa’dan New Jersey havalimanına indiğinde gözaltına alındı. Aynı gün içerisinde FBI ajanları arama emriyle New York’taki malikanesini bastı, evde geniş kapsamlı bir arama gerçekleştirdi. Evde, aralarında küçük kız çocuklarına ait olanların da bulunduğu bir sürü müstehcen fotoğraf, üzerinde “genç” ibaresi ve ad-soyadların yazdığı CD’ler bulundu. Epstein ayrıca ikametini Suudi Arabistan gösteren tarihi geçmiş sahte bir Avusturya pasaportuna ve 48 adet elmasa da sahipti. Epstein 100 milyon dolar kefalet karşılığında tutuksuz yargılanmak istedi. Savcılık ise talebe karşı çıktı. Epstein uluslararası bir çocuk fuhuş ağını idare etmekten suçlanıyordu. Zengin biri olması, özel jeti olması ve toplum için tehlike oluşturması sebebiyle mahkeme kefalet talebini reddederek tutuklu yargılanmasına karar verdi. Epstein ilk kez “gerçek anlamda” hapse girmişti.
Epstein yaptıklarından en ufak bir pişmanlık duymuyordu, fakat ilk kez yaptıklarının cezasını çekiyordu. İlk intihar girişimini 2019 Temmuz sonunda gerçekleştirdi. Başaramadı ve özel bir gözetim altına alındı. Her 30 dakikada bir kontrol edilecek, kameralarla gözetlenecek ve bir koğuş arkadaşına sahip olacaktı. Fakat 9 Ağustos günü koğuş arkadaşı transfer edildi, yerine yeni biri gelmedi, 10 Ağustos gecesi ise gardiyanlar uyuyakaldıkları gerekçesiyle Epstein’in hücresini 30 dakikada bir kontrol etmedi. Epstein o gece hücresinde ölü bulundu. 3 sene boyunca süren soruşturmalar neticesinde Epstein’in intihar ettiği sonucuna varıldı. Epstein zaten 2-3 gün önce vasiyetnamesini hazırlamış ve malvarlığını bir varlık fonuna çevirmiş, kız arkadaşı ve dostlarına bir gelir kapısı yaratmıştı.
Fakat bu son dakika hamleleri mağdurların Epstein’in mirasından tazminat talep etmelerini engellemedi. Epstein’in varlık fonu baskılar ve artan davalar sonucunda özel bir fon kurmak zorunda kaldı. Bu fon, mağdur olduğu iddiasıyla başvuran 135 kadına toplam 121 milyon dolarlık tazminat verdi. Mağdurlar sadece bu fona değil, Epstein’in uzun yıllar müşterisi olduğu ve para transferlerini gerçekleştirdiği JP Morgan gibi bankalara da dava açtı. JP Morgan, dava aşamasında mağdurlarla uzlaşıp 290 milyon dolar vermeyi kabul etti, böylece dava düştü ve JP Morgan Epstein’in çocuk fuhuş ağı kapsamında yaptığı finansal transferleri fark etmediği veya göz yumduğu iddiaları nedeniyle yargılanmamış oldu.
Dava düşse de mesele kapanmadı. Zira Epstein hakkındaki çeşitli soruşturmalar kapsamında FBI ve ABD Adalet Bakanlığı’nın elinde onlarca belge bulunuyor: Kayıtlar, videolar, notlar, kamera görüntüleri, kişisel defterler, mektuplar..
Trump, Epstein’in özellikle Bill Clinton gibi isimlerle dostluğu üzerinden bu belgelerin tamamının açıklanmasını talep ederken şu anda bu fikrinden caymış görünüyor. Herkes Trump’ın geçmişten bugüne Epstein ile arkadaş olduğunu, hatta Trump’ın Mar-a-Lago’daki golf kulübünde çalışanları kandırmaya çalıştığını biliyordu. Trump, Epstein hakkındaki iddiaları ve soruşturmaları duyduğu zaman kendisiyle iletişimi kestiğini belirterek, kendisini bu elit ağından sıyırmaya çalışmıştı. Fakat geçtiğimiz aydan beri yayımlanan belgeler, durumun farklı olduğunu ve Trump’ın belgelerin yayımlanmasına neden karşı çıktığını çok daha net bir şekilde ortaya koydu.
Epstein Belgelerinde Ne Var?
Kasım 2025’te açıklanan yeni belgeler, Trump’ın neden bu kadar paniklediğini net bir şekilde gösteriyor. Belgeler Epstein’in kişisel maillerinin sadece bir kısmı. Dosyalar Epstein’in Trump hakkında “Onun ne kadar kirli biri olduğunu biliyorum” dediği yazışmaları da içeriyor. Epstein, Trump’ın “henüz havlamayan bir köpek” olduğunu, yani kontrol altında tutulabileceğini ima ediyor. Daha da çarpıcısı, Epstein’in Trump ile Ruslar arasında aracılık yapmaya çalıştığı, Steve Bannon gibi isimlerle 2016 seçimleri sonrasında aktif iletişimde olduğu ortaya çıkıyor.
Epstein sadece Trump ile değil, dünyanın dört bir yanındaki siyasetçiler ve uluslararası krizlerle de ilgilenmişti. Yemen’deki savaşa dair ateşkes planları yapmış, İsrail eski Başbakanı Ehud Barak’a danışmanlık etmiş, Noam Chomsky üzerinden geçmişte hapishanede olan Brezilya’nın solcu lideri Lula ile görüşmüştü. Epstein gazetecilerle Trump üzerindeki etkisi hakkında fikir alışverişi yapmış, Ruslara Trump hükûmeti ile nasıl iletişime geçebilecekleri hakkında tavsiye verebileceğini söylemiş, kendisinin Trump hükûmetinde bakan olabilecek kadar etkili bir isim olduğu yakın arkadaşları tarafından şaka konusu olmuştu.
Bir pedofili hükümlüsünün, uluslararası diplomasinin gölge aktörü olması, istihbarat örgütleriyle olan bağlantılara dair şüpheleri de arttırıyor. İsrail istihbaratıyla bağlantılı olduğu iddia edilen Robert Maxwell’in kızı Ghislaine Maxwell ile olan ortaklığı da bu denklemin en kilit parçası. Dropsite News gibi haber siteleri son bir senedir Epstein’in İsrail ve Mossad’a bazı ülkelerle iş birliği yapması için aracı olduğunu haberleştiriyor. Bu durum da mevcut şüpheleri pekiştiriyor.
Bütün bu şüphelerin doğruluğun payı ve Trump’ın Epstein ile yakınlığının derecesi, söz konusu korkunç suçlara dahil olup olmadığı gibi hususlar ise önümüzdeki günlerde yayınlanacak olan belgelerde ortaya çıkabilir.
Fakat şimdiden bu belgeler Trump’ın siyasi tabanını dağıtmış durumda.
Dönülmez Akşamın Ufku
Trump Epstein belgelerinin açıklanmasına karşı çıktı fakat bunu engelleyemedi. Özellikle kendi partisindeki İsrail karşıtı ulusalcı Thomas Massie ve Marjorie Taylor Greene gibi Temsilciler Meclisi’nin Cumhuriyetçi üyelerini tehdit etmesi, bazılarını Beyaz Saray’daki acil durum odasına çağırması ve onlarla uzun süren konuşmalar yapması ters tepti. Demokratlarla dört Cumhuriyetçi vekil işbirliği yaparak Epstein belgelerinin açıklanmasını zorunlu kılan yasa teklifini oylamaya sundu. Cumhuriyetçiler seçim öncesi vedikleri sözlerle çelişmemek ve 2026 seçimlerine bu pedofili skandalı yüküyle girmemek için oylamada lehte oy verdi.
Böylece hem Senato hem de Trump’ın onayından geçen teklif yasallaştı. Trump’ın imzaladığı yasaya göre, önümüzdeki günlerde Adalet Bakanlığı elindeki belgeleri mevcut yürüttüğü soruşturmaları etkilememek şartıyla bazı hususları gizleyerek açıklamak zorunda. Bu nedenle Trump’ın bu yasanın ardından Demokrat Parti’ye yakın elitlere yönelik soruşturma açılması talimatını vermesi pek şaşırtıcı değil. Adalet Bakanlığı ise Trump’ı korumak için bazı belgeleri şeffaf bir şekilde açıklamayabilir.
Fakat Adalet Bakanlığı’nın böyle bir adım arması durumunda içeriden belge sızdırılması da söz konusu olabilir ve bu Nixon’da olduğu gibi Trump’ı 2026 ara seçimlerinde Kongre’nin Demokratlarca kazanılması olasığında çetrefilli bir azil sürecine sürükleyebilir.
Bu nedenle elitleriyle, sağcısı ve solcusuyla, başta Trump olmak üzere tüm Amerikan müesses nizamı Epstein belgelerinin tamamen açıklanmasını bekliyor. Popülist sağ ve solun yumruklarıyla sarsılan müesses nizamın cenaze namazını bu belgelerin ortaya çıkaracağı yeni ilişki ağları kaldırabilir.
Dönülmez akşamın ufkundayız. Doğacak olan güneş değil, korkunç bir skandalın büyük bir ifşası olacak. Batacak olan da sanırım Trump’ın ve Trumpizmin siyasi kariyeri. Bu yüzden 2028’den önce ABD başkanının değişme ihtimali hiç de az değil.