Bosna Hersek

Dayton’un 30. Yılında Bosna: Yaptırımlara Rağmen Ayrılıkçılık Durmadı

Savaşı sona erdiren Dayton Barış Anlaşması’nın 30. yılında Bosna Hersek’te, yargı kararları ve uluslararası müdahalelere rağmen Sırp Cumhuriyeti’nde ayrılıkçı siyaset sandıkta yeniden karşılık buldu. Bu tablo, anlaşmayla kurulan karmaşık federatif düzende yaşanan tıkanıklığın geldiği son aşama olarak değerlendiriliyor.

Dayton’un 30. Yılında Bosna: Yaptırımlara Rağmen Ayrılıkçılık Durmadı
Seçim sonucunu kutlayan Siniša Karan ve Milorad Dodik. Fotoğraf: Siniša Karan X hesabı.

Bosna Hersek’te, ülkenin yönetim yapısını belirleyen Dayton Barış Anlaşması’nın imzalanmasının 30. yılı yaklaşırken yapılan erken seçimler, ülkenin savaş sonrası kurulan siyasal düzeninin ne ölçüde tıkandığını bir kez daha gözler önüne serdi. Bosna Hersek’in iki entitesinden biri olan Sırp Cumhuriyeti’nde (Republika Srpska – RS) 23 Kasım’da yapılan erken başkanlık seçimlerini, siyasi yasaklı ayrılıkçı lider Milorad Dodik’in desteklediği aday Siniša Karan kıl payı şekilde kazandı.

Bosna Hersek Merkez Seçim Komisyonunun (CIK) açıkladığı sonuçlara göre, iktidardaki Bağımsız Sosyal Demokratlar İttifakı (SNSD) adlı partinin adayı olan Karan oyların yüzde 50,89’unu aldı. Muhalefetteki Sırp Demokrat Partisi’nin (SDS) adayı Branko Blanusa ise yüzde 47,81’de kaldı. Komisyon, sonuçların sayılan oyların yaklaşık yüzde 93’üne dayandığını ve 1,2 milyondan fazla seçmenin yalnızca yüzde 35’inin sandığa gittiğini duyurdu. Bu oran, RS’de savaş sonrası dönemin en düşük katılım seviyelerinden biri olarak kayda geçti.

Seçimlerde Usulsüzlük Yapıldığı İddiaları ve Düşük Katılım Oranı

Muhalefet partileri, özellikle Laktasi, Doboj ve Zvornik belediyelerinde ciddi usulsüzlükler yaşandığını öne sürerek bazı sandıklarda seçimlerin yenilenmesi için itiraz hazırlığında olduklarını açıkladı. Seçimleri izleyen sivil toplum koalisyonu Pod Lupom (Büyüteç Altında) da oy verme günü en az 32 ciddi usulsüzlük tespit edildiğini duyurdu. Bazı sandıklarda katılım oranlarının yüzde 60’ı aşması ve oyların neredeyse tamamının SNSD’ye gitmesi dikkat çekti. Fakat bu iddialara rağmen Karan Aralık 2025 itibarıyla Sırp Cumhuriyeti Başkanı olarak göreve başladı.

Yasaklı Ama Tesiri Sürüyor: Dodik Siyasetten Geri Çekilmedi

Seçimlerin en dikkat çekici yönü, Bosna Hersek Mahkemesi tarafından altı yıl siyasi yasak verilen Milorad Dodik’in fiilen siyaset sahnesinden çekilmemesi oldu. Dodik, Bosna Hersek Anayasa Mahkemesinin ve Dayton Barış Antlaşması’nın uygulanmasını denetlemekle görevli Uluslararası Yüksek Temsilci Christian Schmidt’in kararlarını tanımadığı gerekçesiyle bir yıl hapis cezasına çarptırılmış, bu ceza daha sonra para cezasına çevrilmişti. Bosna Hersek Merkez Seçim Komisyonu da bu karar doğrultusunda Ağustos 2025’te Dodik’i oy birliğiyle Sırp Cumhuriyeti Başkanlığı görevinden almıştı. Kararı tanımadığını söyleyen Dodik, Ekim 2025’e kadar başkanlık makamından ayrılmamıştı.

Gecikmeyle makamı vekil başkan Ana Trišić-Babić’e devreden Dodik, buna rağmen, lideri olduğu SNSD’nin başında kalarak seçim kampanyasını bizzat yönetti. Bu süreçte, 29 Ekim’de ABD Başkanı Donald Trump’ın -görevden ayrıldığı gerekçesiyle- Milorad Dodik üzerindeki yaptırımları kaldırma kararının da Dodik’i kısmen rahatlattığı düşünülüyor.

Siniša Karan, kampanya boyunca Dodik’le birlikte mitinglere katıldı ve ayrılıkçı söylem seçim sürecinin ana eksenini oluşturdu. Seçim gecesi Banja Luka’da konuşan Dodik sonucu “tartışmasız bir zafer” olarak nitelendirirken, Karan da Dodik’in politikalarını “her zamankinden daha güçlü şekilde” sürdüreceğini ilan etti.

“Bu Sonuç SNSD İçin Fiilî Bir Cezalandırma Anlamına Geliyor”

Ancak seçim sonucu, Dodik cephesi açısından mutlak bir güç gösterisi olarak okunmuyor. Balkan Araştırmacı Gazetecilik Ağı (BIRN) tarafından yayımlanan analizde, SNSD’nin tüm devlet imkânlarını, parti örgütünü ve kendisine yakın medya ağlarını seferber etmesine rağmen yalnızca birkaç bin oy farkıyla kazanabilmesinin, Dodik’in uzun süredir sarsılmaz görülen hâkimiyetinin aşınmaya başladığını gösterdiği vurgulandı.

Banja Luka merkezli Buka dergisinin genel yayın yönetmeni Aleksandar Trifunovic, BIRN’e yaptığı değerlendirmede, “SNSD kesin biçimde cezalandırıldı. Bu kadar dar bir sonuç kimse tarafından beklenmiyordu” ifadelerini kullandı. Trifunovic’e göre bu tablo, SNSD açısından fiilî bir yenilgi anlamına geliyor.

Dayton Anlaşması 30 Yaşında: “Savaşı Durdurdu Ama Barışı Sağlamadı”

Bu tablo, Bosna Hersek’te 1992-1995 savaşını sona erdiren Dayton Barış Anlaşması’nın 30. yılında yeniden yoğun biçimde tartışılmasına yol açtı. Antlaşma, Kasım 1995’te ABD’nin Dayton kentinde paraf edilmiş, 14 Aralık 1995’te Paris’te Bosna Hersek Cumhurbaşkanı Aliya İzetbegoviç, Sırbistan Cumhurbaşkanı Slobodan Miloşeviç ve Hırvatistan Cumhurbaşkanı Franjo Tudjman tarafından imzalanarak yürürlüğe girmişti.

Zenica Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Enis Omerovic’e göre Dayton, hukuki ve siyasi açıdan asli amacını yerine getirdi. Omerovic, “Dayton, soykırım ve kitlesel vahşetle karakterize edilen silahlı çatışmayı sona erdirmiştir. Bu yönüyle hukuken geçerli ve etkili bir barış düzenlemesidir.” değerlendirmesinde bulunuyor.

Ancak Omerovic’e göre, aradan geçen 30 yıl Dayton’un yapısal sınırlarını daha görünür kıldı. Omerovic, antlaşmanın mevcut anayasal yapısının, Bosna Hersek’te işlevsel bir hukukun üstünlüğü sistemi ve gerçek anlamda demokratik yönetişimin gelişimini giderek daha fazla engellediğini vurguluyor.

“Modern Bir Barış Yalnızca Silahları Susturulmakla Yetinmez”

Prof. Dr. Omerovic, Dayton’un katı anayasal mimarisinin demokratik konsolidasyonu sınırladığını, kurumsal hesap verebilirliği zayıflattığını ve hukukun üstünlüğünün tam anlamıyla hayata geçirilmesini engellediğini belirtiyor. Uluslararası toplumun Bosna Hersek’te dönüşüm yerine istikrarı tercih ettiğini ifade eden Omerovic, bunun uzun vadede kurumsal sürdürülebilirlik yerine bir bağımlılık ilişkisi ürettiğini savunuyor.

Omerovic’e göre Dayton’un en temel eksiklerinden biri de net bir çıkış stratejisinin bulunmaması. Antlaşmada, uluslararası gözetimin nasıl ve ne zaman sona ereceğine ya da yurttaş temelli demokrasiye geçişe dair açık bir yol haritası yer almıyor. “Modern bir barış antlaşması yalnızca şiddeti durdurmakla yetinmemeli; adil, kapsayıcı ve demokratik bir barışın hukuki koşullarını da yaratmalıdır.” diyen Omerovic, Dayton’un bu yönüyle artık güncellenmesi gereken bir metin olarak ele alındığını söylüyor.

Dayton’un getirdiği siyasi yapı bugün Bosna Hersek’i iki entite, özel statülü Brçko Bölgesi ve 10 kantondan oluşan son derece karmaşık bir yönetsel modele mahkûm ediyor. Ülkede kanton, entite ve devlet düzeyinde beş başkan, 13 başbakan ve 130’dan fazla bakan bulunması, yetki kargaşasını ve siyasal felci derinleştiriyor. Uzmanlara göre bu kompleks federatif yapı, Milorad Dodik gibi aktörlerin merkezi kurumları bloke etmesini ve ayrılıkçı söylemleri sürekli gündemde tutmasını mümkün kılıyor.

2026’ya Giderken Bosna Hersek’teki Kırılgan Denge

Siniša Karan’ın başkanlığı, Ekim 2026’da yapılması planlanan genel seçimlere kadar sürecek. Ancak uzmanlara göre bu kısa dönem bile, Sırp Cumhuriyeti ile merkezi kurumlar arasındaki gerilimin süreceğine işaret ediyor. Muhalefetin özellikle Banja Luka’da elde ettiği sonuçlar ise Dodik sonrası döneme dair ilk ciddi çatlaklar olarak görülüyor.

Dayton Anlaşması’nın 30. yılında Bosna Hersek’te ortaya çıkan tablo, uluslararası ilişkiler uzmanlarına göre net: Barış antlaşması savaşı durdurdu, ancak işleyen ve kapsayıcı bir siyasal düzen kuramadı. Yasaklı liderlerin gölgesinde yapılan seçimler ve güncellenmeyen bir barış mimarisi, ülkenin geleceğine dair belirsizlikleri daha da derinleştiriyor. (P/AA)

Bu yazıyla ilgili yorumunuzu paylaşabilirsiniz. Bunu yaparken Yorum Kurallarımızı dikkate alın lütfen.
Yorum adedi #0

*Tüm alanları doldurunuz

Son Yüklenenler