Trump’tan Ukrayna’ya Barış Anlaşması Karşılığında Seçime Gitme Baskısı
Trump’ın barış anlaşmasıyla ilişkilendirdiği seçim çağrıları, Ukrayna’da meşruiyet, hukuk ve güvenlik tartışmalarını keskinleştirirken; savaş koşulları, kamuoyu tutumu ve enerji sektörünü sarsan yolsuzluk dosyaları Kiev yönetiminin hareket alanını daraltıyor.
Rusya ile Ukrayna arasında ABD aracılığında yürütülen barış görüşmeleri düşük tempoda ilerlerken, Kiev yönetimi hem cephede hem de iç siyasette artan baskılarla karşı karşıya. ABD Başkanı Donald Trump’ın Ukrayna’da cumhurbaşkanlığı seçimleri yapılması yönündeki çağrıları, savaş koşullarında seçimlerin mümkün olup olmadığına dair tartışmaları yeniden alevlendirdi. Sıkıyönetim, güvenlik riskleri ve kamuoyunun tutumu bu tartışmanın merkezinde yer alırken, aynı dönemde Ukrayna’nın enerji sektörünü hedef alan kapsamlı bir yolsuzluk soruşturması da siyasi gündemi belirleyen başlıca başlıklardan biri hâline geldi.
Seçimlerin zamanlaması, meşruiyeti ve siyasi dengeler üzerindeki olası etkileri, savaşın ve derinleşen iç krizlerin gölgesinde tartışılmaya devam ediyor.
Trump’tan Ukrayna’ya Yönelik “Seçime Gidin” Çağrısı
ABD Başkanı Donald Trump, Aralık ayı başında yaptığı açıklamalarla Ukrayna’da cumhurbaşkanlığı seçimleri yapılması gerektiğini yeniden gündeme taşıdı. Trump, 9 Aralık’ta Politico’ya verdiği röportajda, Kiev’in savaşı seçimlerden kaçınmak için “bahane olarak kullandığını” öne sürdü ve seçim yapılmaması hâlinde Ukrayna’nın artık bir demokrasi olarak nitelendirilemeyeceğini savundu.
Bu açıklamalar, görev süresi normal koşullarda 2024’te sona ermesi gereken Cumhurbaşkanı Volodimir Zelenskiy’nin meşruiyetine yönelik eleştirilerin yoğunlaştığı bir döneme denk geldi. Trump daha önce de Zelenskiy’i “seçimsiz bir diktatör” olarak tanımlamış; bu söylemi, Ukrayna’yı doğal kaynaklar ve barış sürecine ilişkin anlaşmalarda zorlamaya çalıştığı bir bağlamda kullanmıştı.
Trump’ın söylemleri, Moskova’nın uzun süredir dile getirdiği iddialarla da örtüşüyor. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve Kremlin yetkilileri, Zelenskiy’i defalarca “gayrimeşru” ilan etmiş ve Ukrayna yönetiminin barış anlaşması imzalama yetkisini sorgulamıştı.
Bu tartışmaların arka planında, ABD tarafından hazırlanan ve Avrupalı müttefiklerce revize edilen bir barış çerçeve taslağı da bulunuyor. İlk metinde, çatışmaların sona ermesinin ardından Ukrayna’da “100 gün içinde” seçim yapılmasına atıf yer alırken; Avrupalıların revize ettiği taslakta bu ifade “anlaşmadan sonra mümkün olan en kısa sürede” şeklinde değiştirildi.
Trump, seçimlerin ateşkesten önce mi yoksa sonra mı yapılması gerektiğini net biçimde ifade etmedi. Ancak artan uluslararası baskı, Zelenskiy’i ilk kez savaş koşullarında seçim ihtimaline açıkça yanıt vermeye yöneltti.
Sıkıyönetim, Güvenlik Sorunları ve Hukuki Engeller: Seçim Yapmak Neden Zor?
Zelenskiy, Trump’ın açıklamalarının ardından yaptığı değerlendirmede, ABD ve Avrupa’dan gerçek güvenlik garantileri sağlanması hâlinde Ukrayna’nın 60 ila 90 gün içinde seçime hazır olabileceğini söyledi. Cumhurbaşkanı, parlamentodaki milletvekillerini sıkıyönetim altında seçim yapılmasına imkân tanıyacak yasal düzenlemeler üzerinde çalışmaya çağırdı.
Ancak Ukrayna Anayasası, savaş zamanında seçim yapılmasını açıkça yasaklıyor. Şubat 2022’de başlayan Rusya’nın tam kapsamlı işgaliyle birlikte ilan edilen sıkıyönetim hâli hâlen yürürlükte ve bu durum, 2024’te yapılması planlanan cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ertelenmesine yol açtı.
Ukraynalı sivil toplum kuruluşları, seçimlerin önündeki en temel engelin güvenlik olduğunu vurguluyor. Seçim süreçlerini izleyen Opora adlı kuruluşun yöneticileri, Rusya’nın her gün sürdürdüğü füze ve drone saldırıları altında seçmen güvenliğinin sağlanmasının mümkün olmadığını belirtiyor. İşgal altındaki bölgelerde yaşayan milyonlarca Ukraynalı için oy kullanmanın fiilen imkânsız olduğu ifade ediliyor.
Buna ek olarak, cephede görev yapan yüz binlerce asker, ülke içinde yerinden edilmiş milyonlarca kişi ve yurtdışına sığınan mültecilerin oy kullanma hakkının nasıl güvence altına alınacağı da çözülmesi gereken başlıca sorunlar arasında. Diplomatik temsilciliklerin ve seçim kurumlarının bu ölçekte bir seçmen kitlesini kısa sürede organize etmesinin son derece zor olduğu belirtiliyor.
Uzmanlar, seçimlerin yalnızca sandık kurulmasından ibaret olmadığını vurguluyor. Serbest ve adil bir seçim için siyasi partilerin ve medyanın özgürce faaliyet göstermesi, kampanya yürütebilmesi ve adayların eşit koşullarda yarışabilmesi gerekiyor. Yaklaşık dört yıldır süren savaşın Ukrayna’daki siyasi hayatı büyük ölçüde dondurduğu ve bu koşullarda rekabetçi bir seçim ortamının oluşmasının zor olduğu ifade ediliyor.
Ayrıca Rusya’nın olası siber saldırılar, dezenformasyon kampanyaları ve seçim sürecine müdahale girişimleri de ciddi riskler arasında gösteriliyor. Bu nedenle güvenilir bir seçim için yalnızca iç hukukta değil, uluslararası güvenlik düzenlemelerinde de kapsamlı adımlar atılması gerektiği vurgulanıyor.
Ukrayna’daki Kamuoyu Yoklamaları ve Olası Cumhurbaşkanı Adayları
Kamuoyu araştırmaları, Ukrayna toplumunda savaş devam ederken seçim yapılmasına yönelik desteğin oldukça sınırlı olduğunu ortaya koyuyor. Kiev Uluslararası Sosyoloji Enstitüsü’nün (KIIS) Eylül 2025’te yayımladığı anketlere göre, Ukraynalıların yalnızca yaklaşık yüzde 11-12’lik bir dilimi çatışmalar sürerken seçim yapılmasını destekliyor. Buna karşılık, halkın çoğunluğu seçimlerin ancak savaş tamamen sona erdikten ve kalıcı bir barış sağlandıktan sonra yapılması gerektiğini düşünüyor.
Seçim ihtimalinin tartışılması, olası adaylar ve güç dengelerine ilişkin soruları da gündeme taşıdı. Info Sapiens tarafından yayımlanan bir ankete göre, bugün bir seçim yapılması hâlinde Zelenskiy yaklaşık yüzde 20 oy oranıyla en popüler aday konumunda. Onu, eski Genelkurmay Başkanı ve hâlen Birleşik Krallık Büyükelçisi olarak görev yapan Valeriy Zalujnıy izliyor.
Zalujnıy, savaş sırasında kazandığı askerî prestij sayesinde yüksek kamuoyu desteğine sahip olsa da, devam eden çatışmalar sırasında aday olmayı planlamadığını ve seçim yapılmasını desteklemediğini açıkladı. Üçüncü sırada ise askeri istihbarat başkanı Kirilo Budanov yer alıyor; ancak onun da siyasi bir adaylık niyeti beyan etmediği belirtiliyor.
Uluslararası alanda ise Avrupa Birliği, Trump’ın açıklamalarına mesafeli bir tutum sergiliyor. Avrupa Komisyonu, Ukrayna’da seçimlerin ancak “koşullar elverdiğinde” yapılabileceğini vurgulayarak, Zelenskiy’nin demokratik yollarla seçilmiş bir lider olduğunu yineledi. Brüksel, Ukrayna’nın devam eden savaş nedeniyle “istisnai koşullar” altında bulunduğuna dikkat çekiyor.
Uzmanlar, hukuki düzenlemeler yapılsa ve hazırlıklar başlasa bile Ukrayna’da güvenilir bir seçimin 2026’dan önce yapılmasının zor olduğu görüşünde birleşiyor.
Yolsuzluk Soruşturması Gölgesinde Seçim Tartışmaları
Ukrayna’da seçimlerin zamanlaması ve meşruiyeti tartışılırken, kasım ayı ortasında patlak veren kapsamlı bir yolsuzluk soruşturması da siyasi gündemin merkezine yerleşti. Ukrayna Ulusal Yolsuzlukla Mücadele Bürosu (NABU) ile Özel Yolsuzlukla Mücadele Savcılığı’nın yürüttüğü ve “Operation Midas” olarak adlandırılan soruşturmada, devletin nükleer enerji şirketi Energoatom üzerinden yapılan sözleşmelerde yaklaşık 100 milyon dolarlık bir yolsuzluk ağı tespit edildi.
Soruşturmaya göre, mevcut ve eski enerji bürokratları, üst düzey kamu görevlileri ve iş insanlarından oluşan yapı, sözleşme bedellerinin yüzde 10–15’i oranında rüşvet alarak kamu fonlarını zimmete geçirdi. Dosyanın, seçim tartışmalarının yoğunlaştığı bir dönemde kamuoyuna yansıması dikkat çekti.
Bu süreçte, Cumhurbaşkanı Zelenskiy’nin en yakın isimlerinden biri olarak bilinen ve başkanlık ofisinin başında bulunan Andriy Yermak’ın görevden ayrılması da öne çıkan gelişmelerden biri oldu. Yermak’ın adı yolsuzluk dosyasıyla bağlantılı iddialar çerçevesinde anılırken, evinde yapılan arama ve Batılı müttefiklerin artan baskısı sonrasında görevinden ayrıldığı bildirildi. Zelenskiy bu ayrılığı kamuoyuna “istifa” olarak duyurdu.
Aynı dosyada, Zelenskiy’e yakınlığıyla bilinen iş insanı Timur Mindich’in yanı sıra bazı bakanlar ve eski üst düzey yetkililerin de isimleri mahkeme kayıtlarına girdi. Zelenskiy ise soruşturmalara destek verdiğini açıklayarak enerji sektöründe “azami şeffaflık” çağrısında bulundu. Bu açıklamalar, Ukrayna’da seçimlerin ertelenmesi ve savaş koşullarında meşruiyet tartışmalarının sürdüğü bir bağlamda yapıldı. Uzmanlara göre Trump’ın barış sürecini Ukrayna’da seçim yapılması şartına bağlayan açıklamaları, savaş koşulları, hukuki engeller ve yolsuzluk soruşturmalarıyla birlikte Kiev yönetiminin meşruiyet ve hareket alanını daha da tartışmalı hâle getirme riski taşıyor. (P)