Lobi Faaliyetleri

Alman Yetkililerin İsrail Ziyaretleri: Lobicilik Çalışmaları Nasıl Yürütülüyor?

Almanya’da siyasetçilerden üst düzey polis yöneticilerine uzanan İsrail ziyaretleri, “çalışma gezisi” adı altında yürütülen kapsamlı lobi ve etki faaliyetlerini görünür kılıyor. Alternatif medya ve araştırma haberlerine göre bu temaslar, propaganda, güvenlik iş birliği ve silah sanayiini iç içe geçiren kapalı ve çoğu zaman şeffaflıktan uzak bir mekanizma üzerinden yürütülüyor.

Alman Yetkililerin İsrail Ziyaretleri: Lobicilik Çalışmaları Nasıl Yürütülüyor?
Fotoğraf: Eus Nachrichten/Shutterstock

Almanya’da son dönemlerde alternatif medyada yayımlanan çeşitli araştırma haberleri, İsrail’in Alman karar alıcıları davet etme çabalarını artırdığını; bu yolla hem etki kurmayı hem de iş anlaşmalarını başlatmayı hedeflediğini ortaya koyuyor. Bu girişimlerin odağında ise ağırlıklı olarak üst düzey siyasetçiler ile Almanya’nın güvenlik bürokrasisi içindeki yüksek rütbeli yetkililer yer alıyor.

Siyasetçiler İçin Propaganda Gezileri

Mondoweiss ve Declassified UK, kısa süre önce Birleşik Krallıktan İsrail’e düzenlenen gezilerin, İsrail lobisinin üst düzey siyasetçileri etkilemek için kullandığı “pek bilinmeyen” ancak yaygın araçlar arasında yer aldığını ortaya koymuştu. Aynı durumun Almanya için de geçerli olduğu, sol eğilimli günlük gazete Neues Deutschland’ın yayımladığı yeni bir haberle açığa çıktı. Gazeteye göre, daha geçen kasım ayında Almanya’nın dört bir yanından ve çok farklı partilerden yaklaşık 160 siyasetçi, “bir etki operasyonu” olarak tanımlanan bir program kapsamında İsrail’e davet edildi ve beş gün süren bir programa katıldı.

Gezi o kadar açık biçimde bir propaganda faaliyeti niteliği taşıyordu ki, özenle seçilmiş konuklar arasındaki katı çizgideki Siyonistler bile daha sonra İsrail’in günlük gazetesi Haaretz’e, bunun “tek taraflı bir etki operasyonu”ndan ibaret olduğunu söyleyerek şikâyette bulundu. Programda, 7 Ekim 2023’te çatışmaların yaşandığı noktalar, Holokost anıtı Yad Vashem, İsrailli silah üreticisi Rafael’e ait bir fabrikanın rehberli turu ve 1967’den bu yana uluslararası hukuka aykırı biçimde İsrail kontrolü altında bulunan işgal altındaki Doğu Kudüs’ün Eski Şehri yer aldı. Ayrıca İsrail hükümeti temsilcilerinin, bu fırsatı Filistin devletinin kurulmasına ve “iki devletli çözüm”e karşı sert söylemler dile getirmek için kullandıkları da aktarıldı.

Yazarların da işaret ettiği üzere, kasım ayında gerçekleştirilen heyet ziyareti şimdiye kadarki en geniş katılımlı örnek olsa da, kesinlikle bir ilk değildi. 2014’ten bu yana, aşırı sağ AfD hariç olmak üzere, Almanya’daki tüm partilerden siyasetçiler düzenli olarak benzer gezilere davet ediliyor. Bu tür ziyaretler ABD’de AIPAC ve ona bağlı kuruluşlar tarafından organize edilirken, Birleşik Krallık ve Almanya’da Avrupa Liderlik Ağı (ELNET) ya da sözde Nahost Friedensforum (Ortadoğu Barış Forumu) gibi yapılar tarafından yürütülüyor. Her üç ülkede de bu geziler ve finansmanları, hukuki ve hukuken tartışmalı yöntemlerin bir arada kullanılmasıyla sıklıkla gizleniyor. Nitekim 2024’te Almanya’da Yeşiller Partisi’nden üst düzey bir siyasetçi, böyle bir geziyi bağış olarak beyan etmediğinin ortaya çıkmasının ardından görevinden istifa etmek zorunda kaldı.

“Çalışma Ziyareti” Kapsamında Alman Polisinin Bir Apartheid Devletine Gidişi

Bu geziler kesinlikle yalnızca siyasetçilerle sınırlı değil. Alman çevrim içi yayın organı Itidal’in aktardığına göre, Berlin Emniyet Müdürü ve kısa süre önce “Almanya Polis Başkanları Birliği”nin başına getirilen Barbara Slowik Meisel, İsrail polisinin daveti üzerine yakın zamanda Tel Aviv’e gitti. Ziyarette kendisine, Almanya’nın farklı bölgelerinden ve çeşitli polis kurumlarından üst düzey yetkililer eşlik etti. Konaklama ve yemek masrafları İsrail tarafınca karşılanırken, yolculuk giderlerinin Alman vergi mükellefleri tarafından ödendiği belirtildi.

Ziyaretin gerekçesi, “Çok Disiplinli Acil Durum Yönetimi Komiserleri Konferansı” olarak açıklandı. Bu temasın öncesinde, İsrail Emniyet Genel Müdürü Daniel Levi’nin ekim ayında Berlin’e yaptığı bir ziyaret sırasında daveti ilettiği aktarıldı. Itidal’e göre konferans kapsamında, Filistin’le dayanışma hareketini Hamas’ın bir uzantısı gibi gösteren yoğun bir propaganda yürütüldü. Ayrıca muhalif görüşlere ve çevrim içi bilgi akışına yönelik baskının artırılması çağrıları yapıldı. Bunun yanı sıra, en az on iki silah üreticisi şirket ürünlerini tanıttı.

Bu örnekte de gezi kamuoyuna duyurulmadı. Itidal’in belirttiği üzere bu durum hukuka aykırı değil, ancak son derece sıra dışı. Berlin’in İsrail’e koşulsuz ve sarsılmaz destek verdiğini ifade eden sıkça tekrarlanan Alman Staatsräson’una (devlet aklı) rağmen, bunun beraberinde getirdiği ahlaki ve hukuki sorunların farkında olunduğu anlaşılıyor. Bir yandan “İsrail’le bağlantılı antisemitizm” ve “İsrail’le dayanışma” söylemleri durmaksızın yinelenirken; diğer yandan bir soykırımda kullanılan silahlar tedarik ediliyor, Uluslararası Adalet Divanı tarafından kınanan yasadışı işgal ve apartheid rejimi mali olarak destekleniyor, gözetim, kalabalık kontrolü ve savaş alanlarında İsrail’in “uzmanlığından” yararlanılıyor ve lobi gezilerine hevesle katılım sağlanıyor. Ancak tüm bunları açık ve şeffaf biçimde dile getirmek, Almanya’nın siyasi ve güvenlik elitlerinin açıkça kaçınmayı tercih ettiği bir konu olarak duruyor.

NOT: Bu tercüme, Creative Commons Attribution 4.0 International (CC BY 4.0) lisansı ile yapılmıştır. Metnin Middle East Monitor tarafından yayımlanan İngilizce aslına buradan ulaşabilirsiniz.

Bu yazıyla ilgili yorumunuzu paylaşabilirsiniz. Bunu yaparken Yorum Kurallarımızı dikkate alın lütfen.
Yorum adedi #0

*Tüm alanları doldurunuz

Son Yüklenenler