Jeffrey Epstein

Epstein Dosyalarına Yansıyan İsrail Lobisinin ABD’deki Etki Ağı

Kamuya açılan sınırlı sayıdaki Epstein dosyası, Jeffrey Epstein ve hukuk profesörü Alan Dershowitz’in, “İsrail Lobisi” başlıklı çalışmayı kaleme alan akademisyenler John Mearsheimer ile Stephen Walt’a karşı koordineli bir kampanya yürüttüğünü ortaya koydu. Bu durumun açığa çıkması, İsrail lobisinin ABD’de akademi ve kamuoyu üzerindeki etki mekanizmalarını yeniden gündeme taşıdı.

Epstein Dosyalarına Yansıyan İsrail Lobisinin ABD’deki Etki Ağı
New York'ta Epstein dosyalarının açıklanması talebiyle yapılan bir eylem. 14 Ekim 2025. Fotoğraf: Steve Sanchez Photos - Shutterstock.

Dolandırıcı, hükümlü, çocuk istismarcısı ve resmî kayıtlara göre intiharla ölmüş bir isim… Jeffrey E. Epstein için yapılabilecek tanımların listesi hayli uzun. ABD’de olağanüstü bir siyasal ve toplumsal etkiye sahip olan bu figürün mirası tartışılırken, kamuoyunun odağı çoğunlukla Ghislaine Maxwell’in aracılığıyla kurduğu fuhuş ve insan kaçakçılığı ağına yöneliyor. Oysa Epstein dosyalarının daha az konuşulan ama en az bu kadar önemli bir başka yönü daha var.

Araştırdıkları “İsrail Lobisi” Tarafından Hedef Alınan İki Ademisyen: Mearsheimer ve Walt

Epstein belgelerinin açıklanması etrafında yaşanan tartışmalar -ABD Adalet Bakanlığının süreci ağırdan alması, belgelerdeki tutarsız sansürler ve “ne çıkacak?” beklentisi- ABD siyasetindeki İsrail etkisini yeniden düşünmek için önemli bir zemin sunuyor. Kasım ayında Drop Site News’ten Ryan Grim ve Murtaza Hussain, Epstein’ın gevşek biçimde “İsrail lobisi” olarak adlandırılan yapı içindeki rolünü ortaya koyarak bu etkinin perde arkasını görünür kıldı. Bu rol, İsrail’in ABD siyasetindeki etkisini ele alan iki akademisyenin -John Mearsheimer ve Stephen Walt’un- sistemli biçimde hedef alınmasını da içeriyordu.

Mearsheimer ve Walt’un “İsrail Lobisi” başlıklı çalışması, 2002’nin sonunda The Atlantic için hazırlanmıştı. Ancak metin tamamlandığında, konu derginin editörleri için fazlasıyla “riskli” hâle gelmişti. ABD o sırada Irak’ta yıkıcı ve sonuçsuz bir savaşa sürüklenmişti ve yazarlar bu savaşın, büyük ölçüde İsrail’in güvenliğini artırma hedefiyle bağlantılı olduğunu savunuyordu. Makalenin yayımlanmaması karşılığında yazarlara 10 bin dolarlık bir “iptal ücreti” teklif edildi. Mearsheimer bu durumu yıllar sonra “Kazandığımız en kolay 10 bin dolardı” sözleriyle anlatacaktı.

Söz konusu makale sonunda London Review of Books’ta yayımlandı, ardından kitap hâline getirildi ve büyük bir tartışma başlattı. Metin, İsrail lobisini ABD siyasetinde geniş bir ağ olarak tanımlıyordu: düşünce kuruluşları, güçlü AIPAC, yeni muhafazakâr çevreler, Hristiyan Siyonistler ve etkili gazeteciler bu yapının parçalarıydı. Amaçları netti: ABD’nin İsrail’in Filistin politikalarına verdiği desteği sürdürmek ve İsrail’in Ortadoğu’daki askerî ve siyasî üstünlüğünü korumak. Yazarlar, Irak, Suriye ve İran politikalarının bu ortak hedef doğrultusunda şekillendiğini savunuyordu.

Epstein Aracılığında Yapılan Karalama Kampanyası

Jeffrey Epstein tam da bu noktada devreye girdi. Walt ve Mearsheimer’a karşı yürütülen kampanyada aktif rol aldı. İsrail’le olan ilişkileri gizli değildi; eski Başbakan Ehud Barak’la yakın temas içindeydi. İsrail’in güvenlik ve istihbarat çıkarları doğrultusunda çeşitli diplomatik ve gizli anlaşmalarda aracı oldu. İsrail ile Moğolistan arasındaki bir güvenlik anlaşmasından, Suriye iç savaşı sırasında İsrail-Rusya hattında kurulan gizli temaslara kadar pek çok süreçte yer aldı. Manhattan’daki evinde İsrailli bir istihbarat görevlisini defalarca ağırladı. Manhattan’daki evinde en az üç kez İsrailli istihbarat subayı Yoni Koren’i ağırladı. Epstein arşivini inceleyen Hussain, “O, çok ama çok seçkin bir düzeyde bir anlaşma yapıcı ve sorun çözücüydü.” diyor.

Epstein’ın resmî olarak İsrail istihbaratı adına çalışıp çalışmadığı tartışması bir yana, hangi tarafın çıkarları doğrultusunda hareket ettiği açıktı. Walt ve Mearsheimer’ın çalışması yayımlandığında, İsrail yanlısı çevrelerde yükselen öfkenin merkezinde Epstein da vardı. Yahoo! hesabından gönderilen e-postalar, bu sürecin ne kadar koordineli yürütüldüğünü gösteriyor. Bu yazışmalar, Distributed Denial of Secrets adlı muhbirlik platformu tarafından elde edilerek Drop Site News’e ulaştırıldı.

Hukuk Profesörü Alan Dershowitz ve Epstein Arasındaki Bağ

Yazışmaların en çarpıcı kısmı ise Epstein ile Harvard Hukuk Fakültesi profesörü Alan Dershowitz arasındaki ilişkiyi ortaya koyuyor. İsrail’in en hararetli savunucularından biri olan Dershowitz, aynı zamanda Epstein’ın ceza davalarında avukatlığını yapıyordu. Nisan 2006’da Dershowitz, Walt ve Mearsheimer’ı antisemitik komplo teorileri üretmekle suçlayan makalesinin taslaklarını Epstein’a gönderdi. Metin, iki akademisyeni Siyon Protokolleri’nin modern bir versiyonunu yazmakla itham ediyordu.

Epstein, bu yazıyı memnuniyetle karşıladı ve yayılması için harekete geçti. Verdiği “Evet, başladım.” yanıtı, lobi mekanizmasının nasıl işlediğini özetliyordu. Epstein’ın Harvard’a yaptığı milyonlarca dolarlık bağışlar, perakende devi Leslie Wexner’ın aile ofisindeki konumu ve Wexner’ın Kennedy School’a aktardığı büyük fonlar, İsrail yanlısı etki ağlarının akademiyle nasıl iç içe geçtiğini açıkça gösteriyordu.

Bu çabaların sonucu somuttu: Walt ve Mearsheimer’ın konuşmaları iptal edildi, bazı etkinlikler “denge” gerekçesiyle İsrail yanlısı konuşmacılar eklenerek yeniden düzenlendi. Mearsheimer, ortaya çıkan e-postalar karşısında şaşkın olmadığını söyledi: “Dershowitz ve Epstein birbirlerine yakındı ve ikisi de İsrail’e güçlü bir bağlılık hissediyordu.”

Bugün gelinen noktada, Epstein dosyaları iki akademisyen için ironik bir doğrulama işlevi görüyor. İsrail lobisinin ABD siyasetinde ve akademisinde nasıl çalıştığını anlatan tezleri, artık yalnızca teorik bir iddia değil; belgelerle ortaya konmuş bir gerçek.

Bu yazıyla ilgili yorumunuzu paylaşabilirsiniz. Bunu yaparken Yorum Kurallarımızı dikkate alın lütfen.
Yorum adedi #0

*Tüm alanları doldurunuz

Son Yüklenenler