'Dosya: "Fransa Müslümanları ve Hak Arayışları"'

İnişli Çıkışlı Bir İlişki: Fransız Devleti ve Müslümanların Temsil Kurumları

Müslüman federasyonların tarihi, Fransız devletiyle var olan ilişkileri üzerinden değerlendirilebilir. Kurumların ülke çapındaki Müslümanları temsil etmemesi, aksine siyaset ve güvenliğin taşeronluğuna doğru evrilmesinden bahsetmek mümkün.

Fotoğraf: zijin/ shutterstock.com

Fransa İçişleri Bakanı Gérald Darmanin tarafından 12 Aralık 2021’de Fransa İslam Konseyinin (CFCM) “öldüğünün” ilan edilmesi, Fransa’daki Müslüman kamuoyunda bir fırtına estirdi. Fakat bu aslında bir bardak suda kopartılan bir fırtına.

2003 yılında, Jacques Chirac hükûmetinin İçişleri Bakanı olan Nicolas Sarkozy tarafından kurulan ve aslında oluşturulma hedefi İslam inancının Fransa’da örgütlenmesi olan bu kuruluş, farklı sebeplerden dolayı hedefine ulaşamadı. Fas (FNMF, RMF, UMF) ve Cezayir kökenli (Paris Ulu Camii) kurumlar arasındaki iç çatışmalarla parçalanan CFCM, ikna etme kabiliyeti olan bir platform olamadı. Kuruluş, kendi toplumsal tabanına gerçek anlamda yaklaşmaya çalışmadı, kadrolarını yenilemedi ve aslında bir “Fransa İslamı” imajını somutlaştıramadı. Bu eksikliklerin çeşitli nedenleri var.

Göçmenlerin Dernek Girişimleri

Bunlardan biri, Fransa’daki Müslüman göç tarihi ile doğrudan bağlantılı. 1960’larda Cezayir ve Fas kökenli göçmenler ve 1970’lerde ise Türkiye kökenli göçmenler, 2. Dünya Savaşı’nı takip eden 30 yıldaki (1945-1975, Muhteşem Otuz Yıl, Fr. Les Trente Glorieuses) ekonomik patlamanın ortasında ülkenin yeniden inşasına katkıda bulunmak için Fransa’ya geldiler.

Göçmen işçiler için kurulan sosyal hizmet merkezlerinde (Fr. Foyers Sonacotra) organize olmaya ve kendilerini yapılandırmaya başlayan göçmenler, aktif bir dernekler ağı aracılığıyla ilk mescit ve camileri gün yüzüne çıkardılar.

Cezayir’den gelenler ise farklı bir durumdaydı. Fransa tarafından 1926’da açılışı yapılan ve Fransa için can veren on binlerce Müslüman askere teşekkür amacıyla inşa edilen Paris Ulu Camii’nin kuruluşu, “sömürge İslamı”nın veya devletin tanımlamak istediği “Fransa İslamı”nın sembolü hâline geldi. Kurumun finansmanı, Fransa laik bir ülke olmasına rağmen karmaşık bir yasal düzenleme sayesinde devlet tarafından sağlandı ve o zamanlar bir Fransız ili olan Cezayir’den yönetiliyordu. Laiklik ilkesinin bu ihlali, o zamandan beri, Fransız devletinin İslam politikasının karakteristik bir özelliği olmaktan çıkmadı.

Türkiye Kökenli Kurumlar

Gerçek anlamda 1970’lerde göç etmeye başlayan Türkiye kökenliler, Mağrip nüfusundan daha küçük bir demografik varlığa ve ağırlığa sahip. Ülkeye daha sonra gelmiş olmaları, yine de iki büyük ulusal yapı içinde güçlenmelerine ve birleşmelerine engel olmadı. Birincisi, Fransa Millî Görüş İslam Konfederasyonu (CIMG). Dinamik ve kendi tabanına çok yakın olan CIMG, birçok okul projesiyle eğitim sektörüne yatırım yapıyor. Strasbourg’daki Eyyüb Sultan Büyük Camii ise Fransa’da CIMG’nin gücünün zirveye çıkması olarak görüldü. Bu güçlenme, “İslamcı” bir federasyon olarak görülen CIMG’yi zayıflatmayı hedefleyen Gérald Darmanin’in başlattığı okulları kapatma ve dağıtma politikasıyla engellendi.

Aynı şüpheci tavır, Türkiye kökenli diğer federasyon olan Fransa’daki Türk Müslüman Dernekleri Koordinasyon Komitesine (CCMTF) de gösterilmeye devam ediyor. CCMTF, Avrupa’daki Türkiye kökenlilerin kurduğu ibadethanelerinin çoğunluğunu yöneten Türkiye Diyanet İşleri Başkanlığına bağlı olan DİTİB’e bağlıdır. Farklı geçmişe ve ayrı bağlantılara sahip bu iki federasyon (CIMG ve CCMTF), yıllardır var olan ilişkilerini sürdürüyor.

Kurumlar arasında anılması gereken diğer federasyon ise Fransa Müslümanları (Fr. Musulmans de France, eski adıyla UOIF) isimli kuruluştur. Bu kuruluş, Müslüman Kardeşler hareketine bağlı ve ülkelerindeki siyasi baskıdan kaçan Kuzey Afrika kökenli yöneticiler tarafından tesis edildi. Yönetimi, çoğu Fas ve Tunus kökenli yöneticilerle birlikte birkaç Cezayir kökenliden müteşekkil. Île-de-France bölgesinde henüz kurumsallaşmamış olan “Fransa Müslümanları”, yeni tip koronavirüs salgınına kadar, her yıl Paris Le Bourget fuar alanında binlerce Müslüman’ı bir araya getirdi. Bir buluşma ve etkinlik yeri hâline gelen geleneksel fuarlar düzenledi. Sarkozy tarafından kısa bir dönem takdir edilen federasyon, Fransa’da her zaman İslamcılığın beşinci kolu olarak algılandı.

Fransa’daki Müslüman federasyonların tarihine bu kısa bakış, aynı zamanda Fransa’daki göçmen toplulukların tarihî yazgılarını anlamamıza olanak sağlıyor.

Yeni Statüko ve Dayatılan Kurallar

2000’li yıllara kadar Fransız siyasetinin Müslüman toplumunu her zaman büyüme ve örgütlenme hareketleri kontrol edilmesi gereken bir “yabancılar/göçmenler mozaiği” olarak algıladığını söyleyebiliriz. Fransa’nın Paris Ulu Camii’ni (GMP) yöneten yönetim (Fr. la société des habous) ile tarihsel ilişkileri, Cezayir ile ilgili sorunların çözümünde katkı sağladı. Dönemin İçişleri Bakanı Charles Pasquoi’nin, GMP’yi kamu yetkililerinin tek muhatabı olarak kabul ettirmek için Pierre Joxe tarafından oluşturulan ilk kurulum aşamasındaki Fransa İslami Düşünce Konseyi’ni (Fr. “Conseil de réflexion sur l’islam de France” – CORIF) askıya aldığını hatırlıyoruz. Fransa’nın Fas’la var olan tarihsel yakınlığı da göz önüne alındığında, Fransa ile göçmenlerin menşe ülkeleri arasındaki ilişkilerin “yeni nesil göçmenler” üzerinden idaresi herkesçe uygun bulunuyordu.

Fakat zaman içinde Fransız devleti kendi kontrolünü yeniden artırmak için bir Gallikanizm1 empoze etme yoluna girdi. Bunda çeşitli gelişmelerin etkisi oldu: Fransa’da dünyaya gelen yeni nesil çocuklar için Fransa’nın artık terk etmeyecekleri ülkeleri hâline gelmesi, bununla bağlantılı olarak yurttaşlık bilincine sahip olmaları, ülkenin Cezayir ve Fas’la olan gerilimlerinin yeniden tırmanasının Fransa’daki konsolosluk yönetimlerini zora sokması, terör saldırıları gibi unsurlardan bahsedebiliriz.

Kontrolü yeniden sağlama sürecinin sonucu, bugünkü amacı Fransız devletinin kamu düzeninin yönetimini garanti altına almak için ihtiyaç duyacağı kurumları yaratmak olan Fransa İslamı Forumudur (FORİF, Fr. “Forum de l’islam de France”). Vaizlerin ve imamların yeni prensipler gözetilerek atanması, bir din görevlisinin kamu düzenine ilişkin herhangi bir açıklama yapmasının resmî olarak yasaklanması, dinî aktörlerin doğrudan Fransız devletine tabi kılınması gibi yeni kurallar Cumhurbaşkanı Macron’un onayıyla mevcut İçişleri Bakanı Gérald Darmanin tarafından otoriter bir biçimde dayatıldı. Bu plan, Macron’un Les Mureaux komününde yaptığı açıklamayla duyurulmuş ve geriye tatbik edilmesi kalmıştı. “İslamcı Ayrılıkçılıkla Mücadele Yasası”nın kabulü, kuralsızlıktan tıkanmış bir ortama yeni bir düzen sağlamak için bunu bir fırsat olarak gören bazı dinî aktörler tarafından olumlu karşılandı. Diğerleri için bu politika, kuvvetler ayrılığının önünde açık bir engel ve Müslümanların dâhil edilmediği laiklik ilkesinin ihlali demekti.

Sonuç ne olursa olsun, Müslüman federasyonlarının döneminin sona erdiği görülüyor. Ulusal İmamlar Konseyi içindeki “Fransa İslamı Prensipler Tüzüğünü”nü imzalama taraftarı olanlar, Fransa İslam Konseyinin (CFCM) kademeli olarak sönmesine engel olamadı. Buna karşın, FORİF’ten beklenen başarıyı devletin garanti ettiğine dair bir emare de yok. Bu nedenle, devlet yetkililerinin dile getirdiği Fransa İslamı’nın, hakkında basmakalıplarla konuşulan ve inandırıcılığı kalmayan bir konu hâline geldiğini söyleyebiliriz.

Dipnot

Papalık’ın Fransız kiliseleri üzerindeki denetiminin kısıtlanmasını ve bu kiliselerin idari özerkliğini savunan Fransız ruhban sınıfına ait bir görüş.

Fouad Bahri

Fransa’da İslam konusunda uzmanlaşmış bir gazeteci ve yazardır. Mizane.info haber sitesi ve Mizane.TV kanalında Genel Yayın Yönetmeni olarak görev yapmaktadır.

Yazarın diğer yazıları
Bu yazıyla ilgili yorumunuzu paylaşabilirsiniz. Bunu yaparken Yorum Kurallarımızı dikkate alın lütfen.
Yorum adedi#0

*Tüm alanları doldurunuz

Son Yüklenenler