Yehuda Vach: “Soykırım Mimarı” Olarak Anılan İsrailli Tuğgeneral
“Gazze’de masum insan yok,” sözleriyle tanınan Tuğgeneral Yehuda Vach, Uluslararası Ceza Mahkemesinde soykırım ve insanlığa karşı suçlarla suçlanıyor. İsrail ordusunun içinden gelen tanıklıklar, Vach’ın sivilleri sistematik biçimde hedef gösterdiğini, askerî emirlerle infazları meşrulaştırdığı ve halkı göçe zorladığını ortaya koyuyor.

Tuğgeneral Yehuda Vach, İsrail ordusunun 252. Zırhlı Tümeni’nin komutanı olarak İsrail’in Gazze Şeridi’ndeki askerî operasyonlarında ön plana çıkan bir isim. Ancak Vach’ın ismi, ordu içerisindeki hiyerarşinin ötesinde, hem uluslararası insan hakları kuruluşları hem de kendi askerleri tarafından dile getirilen ciddi suçlamalarla anılıyor.
Bu suçlamalar arasında sivillere yönelik kasıtlı saldırılar, yardım konvoylarının engellenmesi, sistematik yıkım ve zorla yerinden etme gibi Roma Statüsü’nün soykırım ve insanlığa karşı suçlar tanımına giren eylemler yer alıyor. Vach, hakkında Uluslararası Ceza Mahkemesine (UCM) resmî başvuru yapılan nadir aktif askerî yetkililerden biri ve “Netanyahu’nun infazcısı” kimliğiyle de anılıyor.
Yerleşimci Bir Aileden Gelen Vach: “Gazze’de Masum İnsanlar Yok”
Yehuda Vach, Batı Şeria’daki illegal yerleşim yerlerinden biri olan Kiryat Arba’da doğdu. İsrail’in radikal, köktenci ve aşırı milliyetçi kurumlarından biri olan Bnei David öncesi askerî akademisine katıldı. Bu akademi, İsrail’in köktenci ve sağcı ideolojisini benimseyen subaylar yetiştirmesiyle tanınıyor. Vach’ın ideolojik formasyonu onun askerî pratiğini doğrudan biçimlendiren unsurlar içeriyor.
Bu kurum, dini siyonist ideoloji ile askerî disiplini birleştiren, birçok subaya göre “kutsal görev bilinciyle donanmış savaşçılar” yetiştirmeyi amaçlayan bir yapıya sahip. Mezunlarının önemli kısmı, işgal altındaki Filistin topraklarında sertlik yanlısı uygulamaları ve sivillere yönelik toleranssız tutumlarıyla biliniyor.
Vach’ın akademik ve sosyal geçmişinin Gazze’de sergilediği operasyonel doktrinle doğrudan ilişkili olduğu ifade ediliyor. Askerî operasyonun hedefinin terörle mücadele değil, bir topluluğu topluca cezalandırmak olduğuna işaret eden bir yaklaşıma sahip: Sarf ettiği “Gazze’de masum insanlar yok,” cümlesi, sadece bir görüş değil, onun komuta ettiği birimlerin uyguladığı taktiklerin omurgasını oluşturan bir emir hâlini aldı.
Vach’ın Sorumluluğundaki Netzarim Koridoru’nda Sivillere Ateş Açıldı
252. Tümen’in Gazze’deki ana sorumluluk alanı, kuzey ve güney Gazze’yi birbirinden ayıran Netzarim Koridoru’ydu. Bu koridor, İsrail ordusu tarafından “stratejik bir ayrım hattı” olarak tanımlansa da, askerî kaynaklar ve insan hakları kuruluşlarına göre bu alan, Yehuda Vach’ın emriyle fiilen bir “öldürme bölgesi”ne dönüştüğü görüldü.
Haaretz gazetesinin araştırmalarına ve savaş suçları işlemiş İsrailli askerleri dava eden Hind Rajab Vakfının UCM’ye sunduğu belgelere göre bu bölgede, keskin nişancı takımları ve zırhlı devriyeler sivillere karşı rastgele ve sistematik atışlafr yaptı. Tanık ifadeleri, beyaz bayrak sallayan çocukların dahi bu bölgede vurulduğunu ortaya koyuyor.
Vach’ın talimatıyla her öldürülen Filistinli “terörist” olarak raporlandı; bu durum hem sahada gerçekleri çarpıtma hem de sivil kayıpları gizleme mekanizmasının parçasıydı. Vach’ın altında görev yapmış bir asker burada ayrım gözetilmeden ateş açıldığını ifade ediyor: “Netzarim’de herkes hedefti. Karşıya geçen biri varsa, başına kurşun geliyordu. Elinde silah olup olmadığı önemli değildi.”
Bu bölge ayrıca yardım konvoylarının da hedef alındığı bir “ölüm tuzağı”na dönüştü. Vach’ın emirleri doğrultusunda, yardım dağıtım noktaları dahi saldırıya uğradı. 2025 Mayıs ve Haziran aylarında, bu noktalarda yüzlerce sivilin öldüğü açık kaynak görüntüleri ve tanık ifadeleriyle belgelendi. Vach, Netzarim Koridoru’ndaki 570 Filistinlinin ölümünden sorumlu tutuluyor.
Vach’ın Belgelenmiş İnfazları: Yahya ve Muhammad
21 Eylül 2024’te Al Nuseyrat’ta yaşanan olay, Yehuda Vach’ın doğrudan komuta sorumluluğuyla ilişkilendirilen somut bir savaş suçu örneğidir. 15 yaşındaki Yahya Akram Al-Hilu ve 16 yaşındaki Muhammad Amer Salouha, yiyecek bulmak amacıyla sokakta ilerlerken hedef alındı. Muhammad’a yedi kurşun isabet etti, saatlerce kan kaybı yaşayıp hayatını kaybetti. Yahya, arkadaşına yardım etmeye çalışırken bir top atışıyla vuruldu ve parçalara ayrıldı.
Olay sonrası askerler, cesedi fotoğrafladı, telefonunu aldı. Bu eylemler, Haaretz tarafından belgelenmiş, tanık ifadeleriyle desteklenmiş, UCM başvurusunda açık delil olarak yer almıştır. Orada bulunan bir subayın ifadesi şöyle: “Komutanımız gelip bize ‘iyi iş’ dedi. O çocukların silahsız olduğu söylendiğinde kimse umursamadı.”
Vach’ın karıştığı vakaları haberleştiren medya kurumlarına göre Gazze’deki infazlar İsrailli askerlerin bireysel hataları değil: Aksine, kurumsallaşmış bir emir-komuta zinciriyle bu infazlar yapılıyor.
Askerî Yapı Dışında Faaliyet Gösteren Yıkım Gücü: Vach Kardeşler
Yehuda Vach, Gazze’deki operasyonlara yalnızca İsrail ordusunun (IDF) resmî kaynaklarıyla değil, aile bireyleri aracılığıyla da müdahil oldu. Kardeşi Albay Golan Vach, “Pladot” adını taşıyan sivil-asker karışımı bir ekibi organize etti. Bu grup, Netzarim Koridoru’nda günde onlarca binayı yıkarak bölgeyi yaşanmaz hâle getirme görevi üstlendi. Bir diğer kardeşi Yüzbaşı Elişav Vach da bu yapıya lojistik destek verdi. İnsan hakları örgütleri Vach ailesini, “İsrail’in ilk soykırım ailesi” olarak tanımlıyor.
Askerî kimliği olmayan kişilerin de yer aldığı bu paramiliter birlik, yerleşimci hareketlerin radikal gençlik yapılanmalarına benzetildi. Askerlerin ifadelerine göre, “Gazze’nin Yıkım Yüklenicisi” olarak anılan bu grup, İsrail Ordusu Genelkurmaylığının bilgisi dışında çalıştı ve yalnızca Yehuda Vach’a bağlıydı.
Haaretz’e göre bu ekibi yıkım amacıyla bizzat görevlendiren ve koordine eden Vach, Netzarim Koridorunu’ndaki binaları yıkıp genişletme talimatı verdi: Bu talimat, operasyonel önceliği olmayan bölgeler için de geçerliydi. Gazeteye konuşan ve bu ekibi korumakla görevli bir asker şöyle diyor: “Görevleri, Gazze’yi olabildiğince hızlı bir şekilde yerle bir etmekti. Bütün gün boyunca yaptıkları şey buydu.”
“Filistinliler ancak topraklarını kaybettiklerinde ders alırlar,” ifadesi atfedilen Vach’ın bu gruba -ayrım gözetmeksizin- günde 60 bina yıkma görevi verdiği belirtiliyor.
İsrailli Askerlerden Vach’a İhmalkârlık Suçlaması: Zeytun Mahallesi Operasyonu
Vach’ın komuta tarzı yalnızca Filistinli siviller için ölümcül sonuçlar değil, komutasındaki askerler için de bazı sonuçlar doğurdu. Ağustos 2024’te, Zeytun Mahallesi’ne yönelik bir operasyonda 8 İsrail askeri öldü. Subayların açıklamalarına göre operasyon hiçbir mühendislik desteği olmadan, mayınlar temizlenmeden ve patlayıcı tespiti yapılmadan başlatıldı.
Askerlerin ifadeleri net: “Komutanımız bizi aceleyle gönderdi. Patlayıcı olabilir diye uyarılar yapıldı ama dinlenmedi. Sonuç: sekiz arkadaşımızı kaybettik.” Bu olay üzerine Güney Komutanlığı içinde soruşturma başlatıldı. Vach’ın “zafer için ilerleyin, kayıplar önemsiz” doktrini, sahada hem Filistinliler hem de İsrail askerleri için ölümcül bir yönetim tarzı anlamına geldi.
Vach’ın Esas Amacı Gazze’nin Kuzeyini Boşaltmaktı
Haaretz gazetesi, ayrıca, Vach’ın İsrail’in 2023 ve 2024’teki saldırılarında somut başarı olarak lanse edebileceği neticeler elde etmeye odaklandığını belirtiyor. Gazeteye göre Vach, ordunun üst kademeleriyle yaptığı görüşmelerde, Gazze’nin kuzeyinin tamamen boşaltılması senaryosunu bir zafer olarak tanıttı. Vach’ın Gazze’nin kuzeyindeki bütün Filistinleleri güneye göç etmeye zorlamayı önerdiği ve “Generallerin Planı” adlı ve etnik temizlik amaçlamakla suçlanan stratejiyi bizzat uygulamaya koyduğu Haaretz’in konuyla ilgili haberleri arasında yer alıyor.
Bu plan, Eylül 2023’te İsrail Ulusal Güvenlik Konseyi’nin eski başkanı Giora Eiland tarafından sunulmuş ve İsrail ordusundaki pek çok üst düzey komutan tarafından desteklenmişti. Plan, Gazze’nin aşamalı olarak yeniden işgal edilmesini ve zorla boşaltılan kuzey kesimlerinin askerî bir bölgeye dönüştürülmesini öngörüyordu.
Vach, İnsani Yardımın Ulaştırılmasını Sistematik Olarak Engelledi
Hind Rajab Vakfı, 8 Şubat 2025’te Yehuda Vach, Albay Golan Vach ve Yüzbaşı Elişav Vach hakkında UCM’ye resmî başvuruda bulundu. 28 Haziran 2025’te ise dosya, yeni deliller ve hukuki analizlerle güncellenerek Lahey’deki mahkemeye sunuldu. Yeni eklenen belgelerle birlikte yöneltilen suçlamalar şunları içeriyor:
- 21 Mart 2025’te Türk-Filistin Dostluk Hastanesi’nin yıkımı (Roma Statüsü Madde 8(2)(b)(ix) ihlali)
- 23 Mart 2025 Tel Sultan katliamı: Filistin Kızılayı, BM ve sivil savunma çalışanlarından oluşan 15 yardım görevlisinin infazı
- Mayıs-Haziran 2025 döneminde gıda yardım noktalarında sivillerin sistematik şekilde öldürülmesi
HRF, Vach’ı yalnızca savaş suçlusu olarak değil, Netanyahu hükûmetinin sahadaki infazcısı ve devlet destekli bir soykırım mimarı olarak tanımlıyor. Üç kardeşin birlikte hareket ettiği bu yapı, “askerî bir aile değil; siyasi himaye altında faaliyet yürüten suç organizasyonu” olarak niteleniyor.
Başvuru, Roma Statüsü’nün üç temel maddesi kapsamında sunuldu: Madde 6 (Soykırım), Madde 7 (İnsanlığa Karşı Suçlar), Madde 8 (Savaş Suçları). Ayrıca Roma Statüsü’nün 25. ve 58. maddeleri uyarınca, Vach kardeşler için uluslararası yakalama kararı çıkarılması çağrısı yinelendi. Hind Rajab Vakfı, bu dosyanın sadece Lahey’de değil, konuyla ilgili tüm ulusal mahkemelere taşınacağını duyurdu. (P)