Yolsuzluk, Gazze ve Askerlik Krizi: Netanyahu Hükûmeti Azınlığa Düştü
İsrail Başbakanı Netanyahu, hem koalisyon ortaklarını kaybediyor hem de hakkındaki davalardan kaçmaya çalışıyor. İçeride askerlik krizi, dışarıda Suriye bombardımanı sürerken; Netanyahu yasama tatili nedeniyle meclisin feshi ihtimalini bir süre geciktirebilir.

İsrail’de Başbakan Benjamin Netanyahu’nun koalisyonunda yer alan Ultra-Ortodoks Yahudi (Haredi) partilerinden biri olan Şas, Haredilerin askerlikten muafiyetini sağlayacak yasa üzerinde yaşadığı görüş ayrılığı nedeniyle hükûmetten ayrılma kararı aldı. İsrail’in yasama organı olan Knesset’te 11 milletvekiline sahip Şas’un dinî otoritesi Hahamlar Konseyinin aldığı bu karar nedeniyle yakın zamanda diğer bir Haredi koalisyon ortağını kaybeden Netanyahu hükûmeti, 120 sandalyeli Mecliste 49 milletvekilinin desteklediği azınlık hükûmeti konumuna düştü. Buna karşın, Şas Partisinin koalisyondan çekilmesine rağmen muhalefetin hükûmeti devirme girişimlerini desteklemeyeceği açıklandı.
İsrail muhalefeti, Knesset’in lağvedilmesi için Haziran 2025’te bir teklif getirmiş ancak yeterli çoğunluğu sağlayamamıştı. İsrail yasalarına göre muhalefetteki partiler, parlamentonun feshi yasasını 6 ayda bir oylamaya sunabiliyor. İsrail basınına göre Netanyahu liderliğindeki koalisyon, azınlık hükûmeti konumuna düşmesine rağmen, mevcut tabloda 27 Temmuz’da tatile girecek olan Knesset’in yeniden açılacağı Ekim 2025’e kadar iktidarda kalabilir.
Haredilerin Askere Alınması Tartışması
İsrail yasalarına göre 18 yaşını geçen herkesin zorunlu askerlik hizmetini yapması gerekirken Haredilerin askerlikten muaf tutulması uzun yıllardır ülkede tartışılıyordu. İsrail’in başta Gazze Şeridi olmak üzere 7 Ekim 2023’ten bu yana bölgede artan saldırıları nedeniyle asker ihtiyacının artmaya başlamasıyla Haredilerin askere alınması konusu yeniden gündeme gelmişti.
İsrail devletinin 1948’deki kuruluşundan bu yana süregelen bir düzenleme kapsamında, “Tanrı’dan korkanlar” anlamına gelen Harediler, kutsal metinleri tam zamanlı olarak Yeshiva adlı dinî okullarda çalışmaları koşuluyla fiilen askerlikten muaf tutuluyorlardı. 2000’li yıllarda Yüksek Mahkeme bu muafiyeti sorgulamaya başlayınca, birbirini takip eden hükûmetler ultra-Ortodoksları memnun etmek için geçici yasal düzenlemelere başvurmak zorunda kaldı. Bu kesim, İsrail’de hükûmetlerin kurulup yıkılmasında kritik bir rol oynamaya devam ediyor.
İsrail Yüksek Mahkemesi, 25 Haziran 2024’te Haredi erkeklerin zorunlu askerlikten muaf tutulmasının yasal dayanağının bulunmadığına ve askerliğe uygun olanların göreve alınması gerektiğine karar vermişti. Hükûmetin askere alınmaya uygun yaklaşık 80 bin Haredi erkekten yaklaşık 24 binine askerlik celbi gönderdiği, temmuz itibarıyla 2025-2026 askerlik yılı için “havuz” olarak tanımlanan grubun geri kalanına emir göndereceği kaydedilmişti. Haredilerin askerlikten muaf tutulmasını sağlayacak bir yasanın çıkarılmaması nedeniyle Netanyahu’nun Haredi koalisyon ortakları Meclisi boykot etmeye başlamış ve Meclisin fesih oylamasına kadar varan bir siyasi krize neden olmuştu. Sorunun çözülememiş olmasına rağmen fesih oylamasında yeterli çoğunluk sağlanamamıştı.
Knesset Dışişleri ve Savunma Komitesi Başkanı Yuli Edelstein’in son hazırladığı taslağın taleplerini karşılamadığını belirten “Degel HaTorah” ve “Agudat Israel” partilerinin oluşturduğu Birleşik Tevrat Yahudiliği ittifakı, 7 milletvekiliyle hükûmetten istifalarını açıklamış, böylece Netanyahu hükûmetini 61 milletvekiliyle bırakmıştı. İktidar koalisyonunun, ultra-Ortodoks Yahudi topluluğunu askerlikten muaf tutan bir yasayı geçirememesi üzerine Şas Partisi’nden de bazı bakanlar 16 Temmuz Çarşamba günü istifa ettiklerini açıkladı. Şas Partisi her ne kadar hükûmetin düşürülmesine yönelik bir girişimde yer almayacaklarını açıklasalar da Netanyahu kırılgan bir azınlık hükûmetiyle baş başa kaldı.
Ana Muhalefet Liderinden “Seçim” Çağrısı
Öte yandan, İsrail ana muhalefeti Gelecek Var Partisi Lideri Yair Lapid, yayınladığı görüntülü mesajında, “Netanyahu hükûmetinin azınlık hükûmeti konumuna düşmesiyle, askerleri savaşa gönderemeyeceğini, kimin yaşayıp kimin öleceğine karar veremeyeceğini” söyledi. Netanyahu hükûmetinin Gazze’nin geleceğini belirleyemeyeceğini belirten Lapid, Suriye veya Suudi Arabistan ile anlaşma imzalayamayacağını, Netanyahu hükûmetinin “iktidar, hakkının kalmadığını ve gayrimeşru bir hükûmet olduğunu” dile getirdi. İsrail ana muhalefet lideri, “Şimdi seçimlerin vakti geldi.” ifadesini kullandı.
Son aylarda, ultra-Ortodoksları kapsayan askerlik yasasında değişiklik yapılmasına yönelik tartışmalar yoğunlaştı ve bu durum Netanyahu hükûmeti üzerindeki baskıyı arttırmıştı. Aralık 2022’de kurulan mevcut koalisyon hükûmeti; Netanyahu’nun partisi Likud (sağ), aşırı sağ partiler ve askerlik muafiyetini korumakta kararlı ultra-Ortodoks Yahudi partilerden oluşan bir ittifaka dayanıyor. Ancak Haredilere tanınmış olan askerlik muafiyeti, İsrail toplumu içinde giderek daha fazla tepki çeker hâle gelmişti. Mayıs ayında sonuçları paylaşılan bir anketin tespitine göre İsrail’de Netanyahu hükûmetine karşı yapılan protestolar ve tepkiler sürüyor olsa da İsrail vatandaşlarının büyük çoğunluğunun (Yahudi vatandaşların yüzde 83’ü) Gazze’deki Filistinlilerin zorla göç ettirilmesini destekliyor.
Bir Diğer Netanyahu Krizi: Yolsuzluk Davası
Netanyahu hükûmetinin yaşadığı tek kriz hükûmetten istifalar değil, aynı zamanda hakkında açılmış olan yolsuzluk davası bulunuyor. Ayrıca Şas Partisinin hükûmetten ayrılma kararı Suriye sınırında ciddi bir sıcak çatışma yaşanırken geldi. Bu hafta İsrail, Şam’daki Suriye hükûmet binalarını ve Süveyda bölgesindeki Suriye birliklerini hedef alan saldırılar gerçekleştirdi; bu saldırılar sonucunda 20 kişi hayatını kaybetti. İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu’ya göre bu saldırılar “Dürzi kardeşlerimizi kurtarmak ve rejimin çetelerini ortadan kaldırmak,” sözleriyle gerekçelendirdiği eylemlerdi.
Ancak bu hafta İsrail’in Suriye’ye yönelik saldırılarının zamanlaması da dikkat çekiyor. Normalde 16 temmuz Çarşamba günü görülmesi gereken Netanyahu’nun yolsuzluk davası bu hafta bir kez daha ertelendi. Times of Israel haberine göre bu seferki gerekçe, İsrail’in Suriye’yi bombalamasıydı. Bu durum, Netanyahu’nun artan hukuki sorunları ve büyüyen iç huzursuzluktan dikkatleri başka yöne çekmek için başvurduğu bölgesel askeri operasyonlar zincirinin son halkası olarak görülüyor.Koalisyon hükûmeti, giderek daha kırılgan bir hâl alırken Netanyahu ise yolsuzlukla yargılanıyor. Bu durum, 2026 başında genel seçim ihtimalini artırıyor.
Üç ayrı rüşvet ve dolandırıcılık suçlamasıyla karşı karşıya olan Netanyahu, soykırım suçu ile yargılanılmasına sebep olan Gazze’deki savaşı bilinçli olarak sürdürmek ve bölgesel gerilimleri siyasi bir kılıf olarak kullanmakla suçlanıyor. Ayrıca Uluslararası Ceza Mahkemesi tarafından savaş suçları nedeniyle hakkında uluslararası yakalama kararı çıkarılmış durumda.
Ayrıca Netanyahu, ABD ve Avrupa devletleri tarafından Gazze’deki savaşı bitirmesi yönünde artan bir baskı altında. Hâlâ Hamas’ın elinde tutulan rehinelerin geri getirilmesi yönündeki çağrılarla da karşı karşıya. Hamas’a karşı yürütülen askeri operasyon sonucu Gazze’de ortaya çıkan insani felaket nedeniyle Netanyahu hem iç hem dış kamuoyunda sert şekilde eleştiriliyor.