'Gazze Şeridi'

Belçika’da İsrailli Askerler Sorgulandı: Evrensel Yargı İlkesi İşleyecek mi?

Gazze'de savaş suçlarına karışmış İsrailli askerler, Avrupa’da ilk kez yasal takibata uğradı. Belçika'daki soruşturmayı tetikleyen deliller, askerlerin kendi sosyal medya hesaplarından elde edildi.

Fotoğraf: Mircea Moira - Shutterstock.

Gazze’de savaş suçu işledikleri öne sürülen iki İsrailli asker, Belçika’nın Boom kentinde düzenlenen Tomorrowland festivali sırasında sorgulama amacıyla gözaltına alındı. Deliller, askerlerin kendi sosyal medya paylaşımlarından derlendi. Soruşturmayı tetikleyen şikâyet, Brüksel merkezli Hind Rajab Vakfı (HRF) ile uluslararası insan hakları hukuk ağı Global Legal Action Network (GLAN) tarafından yapıldı. Bu gelişmenin, Avrupa’da İsrailli askerler hakkında evrensel yargı ilkesine dayanarak yapılan ilk fiili müdahale olduğu ifade ediliyor.

İsrailli Askerler Festival Alanında Yakalandılar

Dünyanın en büyük elektronik müzik festivallerinden biri olan Tomorrowland’e bu yıl iki hafta sonu boyunca yaklaşık 400 bin kişinin katılacağı ifade ediliyor. Belçika federal polisi, 21 Temmuz Pazar günü Tomorrowland festivalinde tespit edilen iki İsrailli askerini gözaltına aldı. Şüpheliler hakkında, Gazze Şeridi’nde sivillere karşı savaş suçu işledikleri gerekçesiyle Hind Rajab Vakfı (HRF) ve Global Legal Action Network (GLAN) tarafından ayrı ayrı suç duyurusunda bulunulmuştu.

Belçika Federal Savcılığı, 28 Nisan 2024’te yürürlüğe giren yeni bir yasa maddesi olan Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 14/10. maddesi uyarınca soruşturma başlatıldığını açıkladı. Bu madde, Cenevre Sözleşmeleri (1949) ve İşkenceye Karşı Sözleşme (1984) temelinde evrensel yargı yetkisi tanıyor. Başka bir deyişle, Belçika, toprakları dışında işlenen savaş suçlarını kendi yargı sisteminde değerlendirme hakkına sahip oldu.

İsrailli askerler, polis tarafından sorgulandıktan sonra serbest bırakıldı. Ancak işlemi yapan savcılık, soruşturmanın sürdüğünü ve şu an için kamuoyuna daha fazla bilgi verilmeyeceğini duyurdu.

Kullanılan Deliller, Askerlerin Sosyal Medya Paylaşımlarına Ait

Şikâyet dosyalarına göre askerlerden biri sosyal medyada Gazze ve Lübnan’daki binaların havaya uçurulma anlarını paylaşarak paylaşmıştı. Diğeri ise Filistinli bir sivili insan kalkanı olarak kullanan, bağlı olduğu askerî birlikle beraber poz verdiği fotoğrafı paylaşmıştı. Dosyada bu paylaşımlar, sivil binaların ayrım gözetmeksizin yıkımı (İng. wanton destruction) ve canlı kalkan suçlarına delil olarak sunuluyor.

İsimleri açıklanmayan iki İsrailli askere yöneltilen bu suçlamalar, uluslararası insancıl hukukun en ağır ihlalleri arasında yer alıyor. Her iki eylem de 1949 Cenevre Sözleşmeleri ve Uluslararası Ceza Mahkemesinin (UCM) Roma Statüsü çerçevesinde açıkça yasaklanmış eylemler arasında sayılıyor. Şüphelilerin kimlikleri savcılık tarafından kamuoyuna açıklanmadı, ancak dosyadaki kanıtların büyük kısmı askerlerin kendi sosyal medya hesaplarından derlenmiş durumda.

Şikâyet dosyasını hazırlayan ekibin üyesi olan, GLAN avukatlarından Dearbhla Minogue, bu delillerin doğrudan suç teşkil ettiğini belirtiyor: “Bu görüntüler, uluslararası insancıl hukukun en ağır ihlallerini oluşturuyor. Bu tür eylemler, Roma Statüsü’ne göre açıkça savaş suçu sayılır.”

Söz konusu iki asker, ayrıca, festivalde gözaltına alındıkları sırada İsrail ordusuna bağlı Givati Tugayı’nın bayrağını taşıyan bir grupla birlikte görüntülendikleri tespit edildi. Givati Tugayı, Gazze’deki kara harekâtının en sert şekilde yürütüldüğü bölgelerde görev almış ve daha önce de sivillere yönelik ihlallerle gündeme gelmiş bir birim olarak biliniyor.

Hind Rajab Vakfının İsraillilerin sorgulamaya alındığını açıklamasının ardından İsrail Dışişleri Bakanlığı, Belçika’da tatilde olan bir İsrail vatandaşı ile İsrail ordusu askerinin dün sorgulanmak üzere gözaltına alındığını duyurdu. Açıklamada gözaltına alınan kişilerin kısa süre sonra serbest bırakıldıkları belirtilerek, “Dışişleri Bakanlığı ve İsrail ordusu konuyu ele aldı. İki kişiyle temas hâlinde,” ifadeleri kullanıldı. Açıklamada, İsrailli vatandaşların neden gözaltına alındıklarına ise değinilmedi.

İsrailli Askerleri Dava Eden Hind Rajab Vakfının “Hukuki Taarruz” Stratejisi

Hind Rajab Vakfı, savaş suçu işlediği yönünde delil barındıran İsrail askerlerinin ve komutanlarının küresel ölçekte hareketlerini takip eden ve ulusal yargı sistemlerini harekete geçirmeyi hedefleyen bir yapı. Vakfın kurucularından Haroon Raza, bu stratejiyi “hukuki taarruz” olarak adlandırıyor.

Daha önce Perspektif’e röportaj veren Raza’nın verdiği bilgilere göre vakıf, dünya genelinde avukatlardan, araştırmacılardan ve dijital arşiv uzmanlarından oluşan yüzlerce gönüllüyle birlikte çalışıyor: “Bizim işimiz, bu kişilerin açıkça suç işlediklerini gösteren delilleri toplamak. Bu deliller çoğu zaman kendilerinden geliyor. Ya sosyal medyada paylaşmışlar ya da İsrail yanlısı platformlar onları öne çıkarmış.”

Vakfın hukuk departmanı, bu tür verileri derledikten sonra herhangi bir ülkeye hareket eden şüphelileri takip ediyor ve o ülkenin yargı yetkisine göre dava başvurusu yapıyor. Raza’ya göre bu noktada tek gereken unsurun “harekete geçen bir devlet” olduğunu ifade etmişti.

Sürecin yalnızca sembolik değil, pratik etkileri olduğunu da belirten Raza, geçmişte İsrailli askerlerin diledikleri gibi Avrupa’ya tatile gidebildiklerini, şimdi ise tatil rotalarını değiştirdiklerini belirtmişti: “Bugün İsrail askerleri, Avrupa veya Latin Amerika’ya seyahat etmekten çekiniyor. Bu, onların suçlu olduklarını bildiğini gösteriyor. Çünkü hiçbir masum, yargılanma fikrinden bu kadar korkmaz.”

Bu korkunun örneklerinden biri olarak, vakfın hukuki müdahalesi sonrası Brezilya’dan sınır dışı edilen İsrailli asker Yuval Vagdani’yi göstermişti.

Evrensel Yargı Yetkisi, Avrupa’da Bir Domino Etkisi Yaratır mı?

GLAN avukatlarından Minogue, Belçika’daki bu gözaltının uluslararası düzlemde bir “ilk” olduğuna dikkat çekiyor: “İlk kez bir Avrupa ülkesi, İsrailli askerler hakkında evrensel yargı kapsamında işlem yaptı. Bu bir eşik. Artık başka ülkeler de harekete geçebilir.”

Evrensel yargı yetkisi ile bir devlete, suçun işlendiği yere; failin ve mağdurun tabiiyetine bakılmaksızın sadece suçun konusuna dayanarak yargılama yetkisi tanınmakta. Uluslararası hukukta savaş suçları, insanlığa karşı suçlar ve soykırım gibi başlıklar “evrensel yargı yetkisi” ilkesiyle her devletin ilgilenebileceği suçlar olarak tanımlanıyor. Ancak bu ilkenin fiilen işletilmesi, diplomatik baskılar ve siyasi çıkarlar nedeniyle oldukça nadir görülüyor. Belçika’nın attığı bu adım, bu eşiğin aşılmasını talep edenlerinin beklentilerini arttırdı.

Belçika’nın Filistin Tutumu ve Gazze Konusundaki Son Açıklamaları

Belçika, AB ülkeleri arasında Filistin adına daha net bir tavır alan ülkeler arasında yer alıyor. İsrailli askerlerin gözaltına alındığı gün açıklama yapan Belçika Kralı Philippe, Gazze’deki durumu “insanlık için bir utanç” olarak nitelendirdi. Kral, BM’nin çağrısını yineleyerek “bu dayanılmaz krize derhal son verilmesi” gerektiğini söyledi. Bu açıklama, Belçika’nın yalnızca hukuki değil, diplomatik alanda da İsrail’e karşı daha sert bir tutum benimsediğine işaret ettiği şeklinde yorumlandı. Bundan bir gün sonra da (21 Temmuz) Belçika’nın federal hükûmeti -28 ülkenin ortak imzasıyla yayımlanan bir metinle– İsrail’in insani yardımı engellemesini kınadı ve derhal ateşkesin sağlanması talebini yineledi.

Kasım 2024’te Belçika ayrıca, Filistin Büyükelçisi Amal Jadou’yu diplomatik misyonunu kabul etmiş ve 2025’e gelindiğinde Fransa’nın önerdiği Filistin devletini tanıma kararına desteğini açıklamıştı. Federal sistemle yönetilen Belçika’da Valon Bölgesi’nin yönetimi, Ekim 2024’te İsrail’i yapılan silah satışlarının durdurma kararı aldığını duyurmuştu. (P)

Bu yazıyla ilgili yorumunuzu paylaşabilirsiniz. Bunu yaparken Yorum Kurallarımızı dikkate alın lütfen.
Yorum adedi#0

*Tüm alanları doldurunuz

Son Yüklenenler