'Vatandaşlık Parası'

Almanya’da Sonbahar Reformları: Bütçe Açığının Yükü Kimin Sırtına Binecek?

Federal hükûmet Almanya’ya bir “reform sonbaharı” getirmeyi planlıyor. Peki reformlar Almanya’daki fakirin mi yoksa zenginin mi sırtına binecek? Hristiyan demokratlarla sosyal demokratların "Vatandaşlık Parası" tartışmasına dair bir analiz.

Fotoğraf: shutterstock.com | Değişiklikler: Perspektif

Almanya’da Hristiyan Demokratlar (CDU/CSU) ile Sosyal Demokrat Parti (SPD) arasında kurulan büyük koalisyon dört aylık görev süresini doldurdu. Yaz döneminin durgunluğunu arkasında bırakan koalisyon, eylül ayı itibariyle meclis çalışmalarına geri dönerken ülkede “reform” sesleri de yeniden yükseliyor.

Merz’in hem Federal Meclis Seçimleri öncesinde hem koalisyon kurma sürecinde hem de koalisyon kurulduktan sonra en sık tekrarladığı kelimeler arasında “reform”, “paradigma ve politika değişikliği” vardı. Öyle ki 21. yasama dönemi için koalisyon sözleşmesi imzalandığında 144 sayfalık sözleşmede 59 kere “reform” kelimesi geçiyordu.

Aslında Hristiyan Demokratlar için bu “reform” retoriği çok da yeni değil. Zira 2010 yılında Kuzey Ren-Vestfalya Eyalet Seçimleri’nde CDU yüzde 10’luk bir düşüş yaşadığında Merkel de “Şimdi ‘karar sonbaharı’ geliyor” demiş ve reformlardan bahsetmişti. O dönem de bugüne benzer şekilde Hartz IV -bugünkü Vatandaşlık Parası- reformu gündeme gelmiş, askerlik hizmeti ya da emeklilik gibi alanlarda köklü reformlar öne sürülmüştü.

Merz’in “reform sonbaharı” çıkışı aslında retorik bir çıkış izlenimi verse de Şansölye, CDU’nun Aşağı Saksonya Eyalet Parti Genel Kurulu’nda “reform” gerekliliğini şu sözlerle ifade etti: “Bugünkü hâliyle sosyal devlet, ekonomik olarak üretebildiklerimizle artık finanse edilemez durumda.”

Almanya’nın Bütçe Açığı Problemi: Reform Potansiyeli Var mı?

Merz’in işaret ettiği gibi devletin kasaları boş durumda. Almanya’da 118,8 milyarlık bütçe açığı var. Bu bütçe açığı Almanya’daki gayrisafi yurt içi hasılanın yüzde 2,8’ine denk geliyor ve bu açık özellikle de federal hükûmetin finansman açığından kaynaklanıyor. Söz konusu bütçe açığının nasıl kapatılacağı ise büyük koalisyon için tartışma konusu olmakla birlikte tam olarak neyin reforme edilmesi gerektiği ile ilgili de veriler sunuyor.

Koalisyonun büyük ortağı konumundaki Hristiyan Demokratlar, Vatandaşlık Parası, yani Bürgergeld’te kesintilerin yapılması ve bu sayede bütçe açığını kapatmaya yönelik tasarrufların yapılması gerektiğini savunuyor.

Almanya’da işsizlik oranı yüzde 3,7 düzeyinde. Almanya bu işsizlik oranıyla aslında Avrupa Birliği içerisinde oldukça alt sıralarda yer alıyor. 27 AB ülkesi içinde Almanya’dan daha az işsize sahip olan sadece 4 ülke var ve Almanya, işsizlik oranı konusunda AB’nin ortalaması olan yüzde 5,9’dan daha düşük bir işsiz oranına sahip.

Almanya’da işsiz olanlara ödenen Vatandaş Parası, yani Bürgergeld ise federal bütçenin 12’de birine denk geliyor. Bu ödemeler son yıllarda belirgin bir şekilde artarken siyasi tartışmalar da alevlenmeye devam ediyor.

Federal Maliye Bakanlığı ve Alman Federal Meclisi verilerine göre, 2025 yılı için Vatandaşlık Parası ödemeleri 29,6 milyar avro tutarında olacak. 2024 yılında ise Vatandaşlık Parası harcamaları 29,3 milyar avro düzeyindeydi. Bu da bir önceki yıla göre Almanya’da Vatandaşlık Parası ödemelerinde 3,4 milyar avro artış olduğu anlamına geliyor. Buna ek olarak federal hükûmet, her yıl konut ve ısınma giderlerine katkı için vatandaşlara 11 milyar avronun üzerinde harcama yapıyor.

Merz: “Bir Endüstri Ülkesi Olarak Kalmalıyız”

Almanya’nın sosyal sisteminde Hristiyan Demokratlar tarafından bir çıban gibi görülen bu sosyal ödenekler, siyasi tartışmaların ve dolayısıyla büyük koalisyon tartışmalarının tam merkezinde. CDU/CSU, Vatandaşlık Parası’nın reforme edilmesini ve bu alanda (yine) bir “paradigma değişikliği” olmasını talep ediyor.

Hristiyan Demokratlara göre kendisine bir iş sunulduğu hâle çalışmayan birisine (Almanya’da bu kişilere “Jobverweigerer”, yani “çalışmaktan imtina eden kişi” deniliyor) ödeme yapılmaması, işsizlik yardımının tamamen kesilmesi de öneriler arasında. 2023 yılında Almanya’da Vatandaşlık Parası alan 16.000 kişi, kendilerine Çalışma Ajansı tarafından sunulan iş ya da eğitim tekliflerini reddettiği için sosyal yardım kesintileri yaşamıştı. Ülkede 3,96 milyon kişi ise Vatandaşlık Parası alıyor.

Özellikle Vatandaşlık Parası’nın reforme edilmesi konusunda ısrarcı olan ve bu sosyal ödeneğin “şu anki hâliyle kalmayacağını” söyleyen Merz’e göre Almanya’da çalışabilen herkes çalışmak zorunda. Almanya’nın (Merz’in deyimiyle) bir “endüstri müzesi”ne dönüşmemesi ve bir endüstri ülkesi olarak kalabilmesi için işçiye ihtiyacı var ve Vatandaşlık Parası sistemi, insanları çalışmaya teşvik etmediği için Hristiyan demokratlar nezdinde sıkça eleştiriliyor.

SPD’nin Pozisyonu: Sosyal Kesintiye Hayır, Vergi Artırımına Evet

Merz öncülüğündeki CDU/CSU’nun, Almanya’nın boş kasalarını doldurmak için öne sürdüğü bu teklif, koalisyonun diğer ortağı SPD nezdinde ise makul değil.

Merz’in kabinesinde yer alan Federal Çalışma Bakanı Bärbel Bas (SPD), Merz’in sosyal sistemin idamesiyle ilgili iddiasına şu şekilde karşı çıkmıştı: “Bizim bu sosyal güvenlik sistemini ve sosyal devleti finanse edemeyeceğimizi söylemek, kusura bakmayın, ifadem için özür diliyorum ama tamamen saçmalık! (bullshit)”

Almanya’da SPD içindeki genç sosyalistlerin yapılanması olan Juso Başkanı Philipp Türmer’e göre ise, “Eğer sonbahar reformlarının arkasındaki fikir, sosyal ödemelerde kesinti ise, o zaman çok açık bir şekilde söyleyebilirim ki, SPD o yola bir santimetre bile girmemeli.”

Özetle Hristiyan demokratlar, Vatandaşlık Parası’nda kesinti ve tasarruf taraftarıyken, bir işçi partisi olarak kalmak isteyen (ve son seçim anketlerine göre bunu pek de başaramayan) SPD için sağlık sigortası, emeklilik ya da Vatandaşlık Parası gibi sosyal ödeneklerde kesinti yapılması bir kırmızı çizgi.

SPD, Vatandaşlık Parası’ndan tasarruf yapmak yerine, zenginlere vergi getirilmesi ve vergi sisteminin reforme edilmesi gerektiği görüşünde. Sosyal demokratlar 100.000 avrodan fazla geliri olanların daha fazla vergi vermesi gerektiğini savunurken, Merz, “vergi artırımı olmayacak” pozisyonuyla biliniyor. Koalisyonda kimin taviz vereceği meçhul ama özellikle borçlanma freni konusunda Merz’in geri adım attığı hatırlanırsa, Merz’in taviz verme ihtimali çok da uzak değil.

CDU’nun önerisi kabul görürse -ki umulur ki görmez- Vatandaşlık Parası’ndan kesintiler yapılması durumunda Almanya’da bütçe açığını kapatmak için yalnızca 3 milyar avroluk tasarruf sağlanabileceği tahmin ediliyor. Bütçe açığının 30 milyar avro tutarında olduğu düşünüldüğünde 3 milyarlık tasarrufun yeterli olmayacağı, dolayısıyla Vatandaşlık Parası’nda reformun yalnızca Almanya’daki işsizlerin sırtındaki yükü artıracağı ortada.

Öte yandan SPD’nin zenginlere ek vergi getirme planında tasarruf potansiyeli, Almanya’daki gelirlerin yüzde 4’üne denk geliyor. SPD buna ek olarak servet vergisi, miras ve bağış vergisi gibi vergi reformlarını da öneriyor. Bu öneriler, aslında bütçe açığını azaltmak için daha realist bir aritmetik sunuyor.

“Hükûmet Sosyal Yıkımı Hızlandırıyor”

Tüm bu tartışmada özellikle işçi ve sosyal örgütlerden de eleştiriler var. Alman Sendikalar Birliği (DGB) Başkanı Anja Piel’e göre Almanya’da hayat daha da pahalılaşırken temel ödenekleri artırmak bir zorunluluk. “Koalisyon gerçekten düzenli bir bütçe peşindeyse, Hristiyan Birlik önce kendi gölgesini aşmalı ve en fakirlerin yerine zenginleri gözden geçirmeli.” diyen Piel, sağlam bir bütçe için tek çözümün daha fazla “vergi adaleti” olduğunu söylüyor.

Thüringen Eyalet Parlamentosundaki Sol Parti (Die Linke) grubunun sosyal politika sözcüsü Katja Maurer de Vatandaşlık Parası reformuna karşı çıkanlar arasında. Federal hükûmetin bir “sosyal politika saldırısı” başlattığını ve alt sınıfa daha da yüklendiğini söyleyen Maurer, siyah-kırmızı koalisyonun tek amacının düşük ve hiç geliri olmayan insanları daha da cezalandırmak olduğunu belirtip şöyle ekliyor: “Federal hükûmet reform planlarıyla sosyal yıkımı hızlandırıyor.”

Merz genel olarak devletin işsizlere ya da yardıma ihtiyaç duyanlara sunduğu sosyal ödeneklere şüpheli bir yaklaşıma sahip. Yaz döneminden önce verdiği bir söyleşide, devletin Vatandaşlık Parası alanların kiralarını ödemesini eleştirmiş ve birçok işsizin “normal işçi” ailesinin ödeyemeyeceği kadar yüksek kiralı evlerde oturduğunu iddia etmişti.

Özetle “reform”lar, dışı güzel fakat içi hiç de hoş olmayan bir hediye paketine benziyor. Almanya “hoşnutsuzluk yazı”ndan çıkıp “reform sonbaharı”na giriş yapıyor. Bütçe açığını toplumun zayıfları üzerinden kapatırsa ülkeyi “kaos kışı” bekleyecek gibi görünüyor.

Bu yazıyla ilgili yorumunuzu paylaşabilirsiniz. Bunu yaparken Yorum Kurallarımızı dikkate alın lütfen.
Yorum adedi#0

*Tüm alanları doldurunuz

Son Yüklenenler