'Almanya'

Almanya’da Yeşiller Lideri Robert Habeck Siyaseti Neden Bıraktı?

Almanya’da Yeşiller’in eski eş başkanı ve eski başbakan yardımcısı Robert Habeck, siyaseti bıraktığını açıkladı. Habeck’in siyasetten çekilişi, bireysel bir karardan öte; Almanya’da merkezin daraldığı, Yeşiller’in projesinin tıkandığı bir döneme denk geliyor. Onun vedası, ülke siyasetindeki kırılmaların da bir işareti.

Yeşiller Partisi'nin 2025 yılındaki başbakan adayı Robert Habeck, siyaseti bıraktığını açıkladı

2021-2025 yılları arasında “Trafik Işığı Koalisyonu”nda (Ampelkoalition) Başbakan Yardımcısı, Ekonomi ve İklim Bakanı olarak görev yapan Habeck, öncesinde Yeşiller Partisinin eş başkanı, daha da öncesinde Schleswig-Holstein eyaletinde Çevre Bakanı ve başbakan yardımcısıydı. Böylece 20 yıllık siyasi kariyerin ardından Habeck siyaseti bırakma kararı aldı.

25 Ağustos’ta Instagram hesabında yayınladığı video ve aynı gün taz’a verdiği röportajla duyurduğu bu karar, ülke genelinde farklı tepkilere yol açtı. Çünkü Habeck’in istifası yalnızca bireysel bir karar değil, Alman siyasetinde son yıllarda yaşanan dönüşümlere ve merkez partilerin geleceğine dair de bir göstergeydi.

Habeck Ülkenin Tamamına Hitap Edebilecek Bir Şansölye Olmayı Vadetmişti

Yeşiller Partisinden Robert Habeck, Almanya’nın yakın siyasi tarihinde tanınan bir isim. Federal Meclis seçimlerinde Yeşiller’in başbakan adayı olarak ülkenin dört bir yanındaki billboardlarda yer aldı. Habeck’in tek kelimelik seçim sloganı “Zuversicht” (Güven) idi. Ancak bu vitrine rağmen Yeşiller seçimlerden yüzde 11,6 oy alarak çıktı; 2021’e kıyasla 2,9 puan kaybetti ve mecliste 33 milletvekili eksildi.

Seçim sonrasında Habeck, liste başı adayı olarak partisini koalisyona taşıyamayacağı anlaşıldığında, Yeşiller içinde herhangi bir idari görev üstlenmeyeceğini açıkladı. Bu durumu şöyle özetlemişti: “Benim amacım, ülkenin tamamını temsil etmek için kurulmamış bir partiden bütün ülkeye hitap edebilecek bir şey sunmaktı.” Yani Habeck, seçim kampanyası boyunca yalnızca Yeşiller’in politikalarıyla değil, tüm ülkeye seslenen bir “şansölye” adayı gibi konuşmuştu. Ancak başarısızlık, Yeşiller’in seçim döneminde içine düştüğü temsil krizini görünür kılmıştı.

Kendi ifadelerine göre, aslında seçimlerden çok önce, trafik lambası koalisyonunda başbakan yardımcısı ve ekonomi bakanı olarak görev yaparken bile, iktidar dönemi sona erdiğinde siyaseti bırakmayı planlıyordu. Fakat koalisyonun olaylı bir şekilde dağılması ve erken seçim ihtimali karşısında partisini yüzüstü bırakmamak için “uzatmalarda” yeniden başbakan adayı olmuştu.

“Siyaseti Bırakıyorum, Bırakıyorum, Bı-rak-tım”

Federal Seçimler yapıldıktan sonra aşırı sağcı AfD’nin 152 milletvekiliyle mecliste ikinci büyük parti olması üzerine Habeck, Yeşiller’de idari bir görev almayacağını açıkladı. Bu biraz da onun “siyaseti bırakıyorum, bırakıyorum, bı-rak-tım” deme sürecinin başlangıcıydı.

Habeck’in siyasetten çekilme sinyalleri vermesi üzerine Yeşiller’den on binlerce insan, kendisine siyasette kalması için çağrı yaptı. 425.000 kişinin imzaladığı açık mektupta şu ifadeler yer aldı: “Büyük krizlerle dolu zamanlarda insanlara, daha da önemlisi senin gibi yöneticilere ihtiyaç vardır.”

Yeşiller içinden deneyimli siyasetçiler de Habeck’e benzer şekilde partide kalma ve liderlik üstlenmeye devam etme çağrısında bulundu. Parti teşkilatları ise Habeck federal siyaseti bırakırsa eyalet siyasetine geri dönmesi için kollarını açtıklarını bildirdi.

Seçim kampanyasında insanların mutfaklarına girerek onlarla sohbet eden, sahnede binlerce kişiyi metaforlarla bezeli konuşmalarla etkileyen Habeck, bu yönüyle toplumun merkezine hitap eden bir figür gibiydi. Daha da önemlisi, Yeşiller’i toplumun çeperinden ana akıma taşıyabilecek bir lider izlenimi uyandırmıştı. Alman toplumunun yalnızca yüzde 11’inden oy alabilmesine rağmen, Yeşiller içinde ona duyulan sempati büyüktü. Ancak bu teveccüh, Habeck’in Federal Seçimler’den sonra yalnızca yedi ay daha siyasette kalmasına yetti.

CDU’nun İçindeki Kültür Savaşı Meraklısı İsimler

Federal Meclis Seçimlerindeki başarısızlığının ardından Habeck, “Ben hiçbir zaman güce yapışan bir siyasetçi olmadım,” dedi. Koalisyonun sancılı kurulma sürecinde geçici hükûmette yer aldı. SPD ve Hristiyan Birlik (CDU/CSU) büyük koalisyon kurduğunda ise Yeşiller muhalefete geçti.

Habeck, Yeşiller’de idari bir rol almayacağını söylerken, “Bu, siyasi bir birey olarak var olmayacağım anlamına gelmiyor,” diye ekledi. O dönem hâlâ Yeşiller’in “liberal ilerici bir güç” olarak ülke siyasetinde değişim yaratabileceğine inanıyordu. Instagram’da da takipçilerini aşırı sağcı AfD’ye karşı, tehdit altındaki demokrasiyi savunmaya çağırıyordu.

Peki, ne oldu da kısa süre önce genç seçmenlere “Yol henüz bitmedi, yola güvenle devam edin,” mesajı veren Habeck, birkaç ay sonra Yeşiller’in siyasi projesinden çekilme kararı aldı?

Cevabı yine kendi sözlerinde: Habeck’e göre Almanya’da siyasi merkez giderek küçülüyordu. Eskiden bu merkezi oluşturan CDU/CSU ve SPD oy kaybediyor, Yeşiller ise bu merkeze istikrar kazandıramıyordu. Bir protesto partisi olarak kurulan Yeşiller’i 2021 yılında -yürümeyeceği aslında baştan belli olan- üç partili koalisyona taşımasının nedeni buydu; ancak koalisyon başarısız olmuştu.

Dahası, Habeck’e göre Almanya’daki ilerici güçlerle faşistler arasındaki mücadele, CDU içindeki Merz, Spahn, Söder ve Klöckner gibi “kültür savaşı meraklısı” isimlerin etkisiyle kaybediliyordu. Habeck sonunda şu noktaya geldi: “Yeni bir yaklaşımı ben, 20 yıldır birlikte inşa ettiğim sistemin boruları içinde bulamıyorum.”

“Fetiş Derecesinde Wurst Düşkünlüğü Bir Siyaset Değil”

Habeck’in yeni bir yaklaşım bulamaması, yalnızca onun bireysel kariyerine dair değil, Almanya’daki genel siyasi atmosfere dair bir durumdu. Federal Meclis Seçimleri öncesinde Şansölye Friedrich Merz’in “Solun dönemi artık kapandı” (“Links ist vorbei”) sözleri, Almanya’nın yönünü gösteriyordu. Merz öncülüğündeki koalisyon, ülkeyi büyük savunma yatırımlarına sürüklüyor, göç karşıtı söylemlerle sınırları kapatıyor, bütçe açığını ise sosyal harcamaları kısmakla telafi etmeye meylediyordu. Bu ortamda solun işi zorlaşıyordu.

Habeck, içinde yer almadığı bu koalisyona etkisiz bir muhalefetle karşı duramayacağını anladı. Bunu şu sözlerle özetledi: “Ne alaycı bir yorumcu olmak istiyorum, ne de Federal Meclisin koridorlarında hayalet gibi dolaşıp ‘Ben eskiden Başbakan Yardımcısıydım, hatırlıyor musunuz?’ demek istiyorum.”

İstifası arefesinde de sert sözler sarf etti. CSU lideri Markus Söder’in “fetiş derecesinde wurst (Alman sosisi) düşkünlüğünün bir siyaset olamayacağını” dile getirdi. Federal Meclis Başkanı CDU’lu Julia Klöckner hakkında ise şu ifadeleri kullandı: “Julia Klöckner toplumu böldü. Bunu kasıtlı mı yaptı yoksa aptallıktan mı, bilmiyorum. O hiçbir zaman şeyleri bir araya getirme kapasitesine sahip olmadı. Hep kutuplaştırdı, polemik yaptı ve böldü. Bu bakımdan en başından beri onun yanlış bir seçim olduğu belliydi.”

Bu sözler, bir yandan Yeşiller’in uzun süredir böyle açık bir dille sert eleştiriler yapan bir lidere sahip olmadığını hatırlatıyor, öte yandan da Habeck’in değiştiremeyeceği yanlışlıklara son bir taş atarak siyasetten ayrıldığını gösteriyordu.

“Yeni Bir Hikâye İstiyorum”

İstifasını açıklarken, “Şimdi tamamen boşluğa doğru gidiyorum, ipleri bırakıyorum. Ve kanatlarımın altına yeniden hava dolduğunu hissediyorum,” diyen Habeck, kendisini özgür bir kuş, belki de bir kartal olarak sembolize etti. Böylece siyasi temsil görevini teslim ettiğini, ancak siyasi söylemden tamamen çekilmeyeceğini vurguladı. Bundan sonra onu Instagram’da yeni formatlarda videolar çekerken ya da Danimarka’daki Nordhavn’daki lüks ofisinden fotoğraflar paylaşırken görmek mümkün olacak.

Edebiyatçı kimliğiyle Habeck, siyasetten sonrası için “Yeni bir hikâye istiyorum,” diyor. Bundan sonrası için hedefi, “Berlin siyasetinin dar korsesinden uzaklaşmak,” amacıyla yurt dışında ders vermek ve araştırmalar yapmak. Yolu önce Kopenhag’a, ardından Berkeley’e düşecek.

Yeşiller’in iki önemli isminden biri olan Habeck’in Danimarka’daki bir düşünce kuruluşuna, Annalena Baerbock’un ise BM Genel Kurulu başkanlığıyla New York’a gitmesi, geride kalanlar için siyasi ufuk açısından olumlu bir tablo sunmuyor. “Ben bir siyasi fikri hayata geçirmeye çalıştım ama seçmen beni de o fikri de reddetti. Sanki hiçbir şey olmamış gibi devam edemezdim.” diyen Habeck’in Federal Meclis’teki milletvekilliği koltuğunu ise liste sırasından 25 yaşındaki öğrenci Matra Vriesema dolduracak.

Kimilerine göre Habeck’in Yeşiller’in seçim hezimetinden hemen sonra değil, aylar sonra istifa etmesi ve bunu yaparken kendisini Alman siyasi sistemi içerisinde ilkeleriyle tutunamayan bir kahraman olarak stilize etmesi eleştiri sebebi. Şansölye Merz ise, Habeck’in Hristiyan Birliğin şahin kanadına yönelik iğnelemeleri nedeniyle bu istifayı “utanç verici ve Habeck’e yaraşır” olarak nitelendiriyor.

Siyasi elitlerin sadece yönettikleri ülkenin değil, dünyanın her yerindeki diğer insanları da etkileyecek kararları alıp sonrasında tüm hasarı arkalarında bırakıp bir liman şehrindeki plazadan yeni hayatlarını paylaşabilecek kadar imtiyazlı ve tuzu kuru olmaları ise başka bir yazının konusu.

Bu yazıyla ilgili yorumunuzu paylaşabilirsiniz. Bunu yaparken Yorum Kurallarımızı dikkate alın lütfen.
Yorum adedi#0

*Tüm alanları doldurunuz

Son Yüklenenler