'Dosya: "Almanya'da Erken Seçim"'

Yeşiller’in Başbakan Adayı Robert Habeck Kimdir?

Aynı zamanda bir edebiyatçı olan Robert Habeck, Alman siyasetinin ilginç figürlerinden biri. Kimilerinin hayran olduğu, kimilerinin ise kıyasıya eleştirdiği Habeck, Yeşiller Partisinin şansölye adayı. Peki şairlikten Ekonomi Bakanlığına uzanan siyasi kariyeriyle Robert Habeck tam olarak kimdir?

Fotoğraf: photocosmos1 - Shutterstock.

1969 yılında Almanya’nın Schleswig-Holstein eyaletindeki Lübeck şehrinde doğan Robert Habeck, Almanya’daki yaygın siyasetçi profilinden daha farklı bir biyografiye sahip. 1991 yılında felsefe, filoloji ve Alman dili ve edebiyatı bölümlerinde lisans eğitimi alan ve 2000 yılında Hamburg Üniversitesinde doktora çalışmalarını tamamlayan Habeck, 1998 yılından beri “serbest yazar” olarak çeşitli kitaplar yayınladı. 2009 yılına kadar da hayatını yazar olarak kazandı.

Edebiyata olan merakı gençlik yıllarında İngiliz ve Alman edebiyatı üzerine yoğunlaşmasına yol açtı. Eşi Andrea Paluch ile birlikte romanlar ve çocuk kitapları yazdı. Şiirsel bir dili ve melankolik bir anlatımı olan Habeck, daha sonra belki de birbiriyle pek de uzlaşmayan bir alandan diğerine geçti ve siyasete atıldı. Edebiyatta kazandığı anlatım gücü ve retorik bilgisi, onun siyasi kariyerinde de etkili olacaktı.

2025 yılının şubat ayında Almanya’da düzenlenen erken seçimlerde “Birlik 90/Yeşiller” ya da kısa adıyla Yeşiller Partisinin şansölye adayı olan Habeck’in siyasi kariyeri, diğer şansölye adayları olan Olaf Scholz, Friedrich Merz ya da Sahra Wagenknecht ile kıyaslandığında hayli kısa. Siyasetteki kısa kariyeri, çöken “Trafik Işığı Koalisyonu”yla taçlanan Habeck’in Yeşiller kampındaki deneyimine bir göz atalım.

Robert Habeck’in Enerji Alanındaki Kariyeri

Habeck 2002 yılında 34 yaşındayken, yani geleneksel siyasetçilere göre geç sayılabilecek bir yaşta Yeşiller Partisine üye oldu. Daha sonra Yeşiller’in içinde hızlı adımlarla tırmandı. 2004 ila 2009 yılları arasında Schleswig-Holstein Eyaletindeki Yeşiller Partisinin başkanlığını yaptı. 2009 yılında partinin eyalet meclisindeki fraksiyon başkanlığını üstlendi. 2012 yılından 2017 yılına kadar ise Schleswig Holstein’ın Enerji Bakanlığında bakan yardımcılığı görevlerini üstlendi.

Habeck’in eyalet siyasetinden federal siyasete geçişi ise 2018 yılında parti başkanlığına geçişiyle gerçekleşti. 2018 yılında Yeşiller Partisinin lideri olduğunda, ona “parlayan yeşil yıldız” ya da “Yeşil Trudeau” deniliyordu. Habeck’in Yeşiller bünyesindeki “realos” ve “fundis” olarak ayrılan iki kanattan ilkine ait olduğu söyleniyordu. “Realos”, Yeşiller’deki daha gerçekçi siyaset yapmayı savunan bir kanattı. Bu kanat, çevre koruması ve sosyal adalet gibi ideallerden taviz vermeden pratik ve uygulanabilir yollar bulmayı savunuyordu. Koalisyon ortaklıklarına açık ve uzlaşmacı olan bu kanadın karşısındaki “fundis” kanadı ise, parti içinde daha idealist ve radikal kesimi simgeliyor ve daha sert bir siyasi tutumu benimsiyorlardı.

Almanya’nın tarihinde hem eyalet hem de federal tüm seçimlerde şimdiye dek elde ettiği oy oranları dikkate alındığında Yeşiller Partisinin koalisyonsuz bir iktidar düşlemesi zordu. Zira parti, ilk girdiği 1990 yılındaki Federal Meclis Seçimlerinden 2021 yılına kadar yalnızca iki kez yüzde 10’un üzerine çıkabilmişti ve genelde oy oranı yüzde 7 ila 8’ler arasında değişiyordu. Bu nedenle partinin içinde uzlaşmacı ve koalisyon becerisine sahip “realos”ların daha ağır basmaya başladığını söyleyebiliriz. Her ne kadar kendisinin bir kanada mensup olmadığını söylese de “realos”ların önde gelen isimleri arasında Robert Habeck ve eş başkanlığı birlikte üstlendiği (sonradan Scholz kabinesinde Dışişleri Bakanı olacak olan) Annelena Baerbock vardı.

Robert Habeck’in Uzlaşmacı Kişiliği

Habeck Yeşiller’in başına geçmeden önce, “Jamaika” kelimesi Almanya’nın gündeminde ağır bir yer işgal etmişti. Jamaika’nın sarı, yeşil ve siyah renkli bayrağından hareketle Almanya’da Hristiyan demokratlar (siyasi rengi siyah), liberal Hür Demokrat Parti (siyasi rengi sarı) ve Yeşiller (siyasi rengi yeşil) arasında kurulabilecek koalisyona “Jamaika Koalisyonu” deniliyordu.

2017 yılındaki Federal Meclis Seçimleri’nin ardından büyük merkez partileri CDU/CSU ve SPD oy kaybedince hükûmetin kurulması da zorlaşmıştı. SPD büyük koalisyona katılmayı reddediyordu. Diğer partiler ise “güvenlik duvarı” (Alm. Brandmauer – Fr. cordon sanitaire) ilkesi çerçevesinde yüzde 12,6’lık oy oranı alan aşırı sağcı AfD ile bir koalisyon kurmayı reddediyordu. Bunun üzerine o dönem bir Jamaika koalisyonu gündeme gelmişti.

Olası bir Jamaika koalisyonu için Yeşiller, CDU/CSU ve FDP arasında gerçekleştirilen istikşafi görüşmeler oldukça zor geçmişti. CSU göç politikası konusunda mültecilere sınır getirmeyi istiyor, Yeşiller buna karşı çıkıyordu. Yeşiller Partisinin iklim ve enerji politikalarına FDP karşı çıkıyordu. FDP’nin vergi indirimi politikalarına ise Yeşiller karşı çıkıyordu. FDP’nin koalisyon görüşmelerinden çekilmesiyle bir siyasi kriz başlamıştı. Ardından SPD’nin büyük koalisyona yeşil ışık yakmasıyla bu kriz CDU/CSU ile SPD arasındaki büyük koalisyon ile sona erdi.

Almanya’nın siyasi tarihinde önemli bir yer tutan ve bir yönüyle de partilerin “koalisyon kurulabilme becerisi” için bir deneme tahtası olan Jamaika krizinin ardından Habeck, Yeşiller Partisi Eş Başkanı oldu. Yeşiller’in Federal Mecliste muhalefete geçtiği, sosyal politikalar ya da göç konusundaki konumunun ise Alman siyasi sahnesinde giderek silikleştiği bir dönemde Habeck, “hem radikal hem de devletin taşıyıcısı olmak” gibi bir tutumu savundu. Bu yönüyle iklim koruması ya da tarım politikaları konusunda insanlara tepeden inme radikal çözümler önermek yerine, uzlaşı içinde hareket etme ve insanları ikna etme gibi bir metodu savundu.

Habeck’in 2017’deki Jamaika krizinden öğrendikleri, onun 2021 yılında SPD, Yeşiller ve FDP’den oluşan üçlü koalisyonundaki müzakerelerde yapıcı bir rol üstlenmesine yardım etti.

“Trafik Işığı Koalisyonu”nun Ekonomi ve İklim Bakanı Habeck

Almanya’da SPD, FDP ve Yeşiller’den oluşan ve “Trafik Işığı Koalisyonu” (Ampelkoalition) adı verilen hükûmet 2021 yılında kurulduğunda Habeck, bu iktidarın önemli bir parçasıydı. “Daha fazla ilerlemeye cesaret etmek” mottosuna sahip olan bu hükûmette Ekonomi ve İklim Bakanı olan Robert Habeck’in işi, Rusya’nın Ukrayna’ya saldırısıyla iyice zorlaştı.

Rusya’nın Ukrayna’ya savaşı yalnızca Avrupa’da var olduğuna inanılan “barış düzeni”ni bozmamış, aynı zamanda Rus enerji kaynaklarına bağımlı olan Almanya için de enerji krizini ortaya çıkartmıştı. Yeşiller için önemli bir konu olan “enerji dönüşümü”, Rus gazından bağımsızlaşmak gibi konular onun bakanlığı döneminde tartışıldı.

Habeck bu dönem iktidarda olan ve krizin esas taşıyıcısı olan koalisyona yönelik eleştirileri, suçu önceki hükûmetlere atarak savuşturdu. Habeck’e göre Almanya’yı Rus gazına önceki hükûmetler bağımlı hâle getirmişti. Habeck’in önünde iki büyük alternatif duruyordu: Almanya ya Rus gazına bağımlı olduğu için Ukrayna konusunda boyun eğecek ve bu nedenle güvenlik politikası açısından bir riske girecekti; ya da güvenliğini önceleyip Rus gazını kaybedecekti. Habeck bu dönem Ekonomi Bakanı olarak attığı adımların Almanya’nın İkinci Dünya Savaşından beri karşı karşıya kaldığı bu en büyük tedarik krizini başarıyla çözdüğüne inanıyordu.

“Trafik Işığı Koalisyonu” dağılıp Almanya erken seçime gittiğinde de Habeck seçim kampanyasında parçası olduğu koalisyonun başarısızlıklarını önceki hükûmetlere yükledi. Ona göre Almanya, 2018 yılında gerekli yatırımları yapmamış, altyapı ve eğitime yönelik yatırım boşlukları oluşmuştu.

Şansölye adayı olarak Almanya’nın billboard’larına resimleri asılan Habeck’in sloganı “Bir insan. Bir söz.” şeklindeydi. Bir edebiyatçı için “söz”ün öneminden hareketle tasarlanan bu sloganı Habeck bir seçim videosunda şöyle yorumluyordu:

“Size her şeyin bir anda daha iyi olacağını vaat etmiyorum. Ama eğer gerçekle yüzleşebilirsek, sorunlardan şikâyet etmek yerine onları çözersek ve geleceği özgüvenle karşılayabilirsek bu krizleri atlatabileceğimize inanıyorum. Almanya böylece yeni bir güç bulabilir. Size bunun sözünü veriyorum.”

Seçim kampanyası kapsamında “mutfak masası ziyaretleri” düzenleyen ve Almanya’nın çeşitli yerlerinde kendisini evlerine davet eden seçmenin mutfak masasında onlarla sohbet edip videolarını yayınlayan Habeck, “2025 için niyetim: Şansölye olmak, insan kalmak.” şeklindeki mottosuyla daha “halktan” bir şansölye adayı profili çiziyordu.

Ateşli Bir Siyasi Gündem Maddesi: İklim Koruması

Seller, aşırı sıcaklar ve orman yangınlarının olduğu bir dünyada Habeck’in Almanya için vaadi, iklim korunurken aynı zamanda Almanya’yı girdiği ekonomik darboğazdan çıkarabilecek yatırımların devam etmesi şeklinde. Tüm bunları vadederken “yeşil” bir politikacı olan Habeck’i, Yeşiller’in varlık amacı olan “iklim koruması” konusunda daha radikal ve sert söylemlerden alıkoyan şey ise, Habeck’in hâlihazırda bir iktidar tecrübesinin olması.

Habeck tam da bu durumu uzun yıllar birlikte siyaset yaptığı Annalena Baerbock ile birlikte çektiği bir videoda Merz örneği üzerinden şöyle açıklıyor: “Muhalefet etmek, hükûmetle uğraşmak demektir. Hükûmet etmek ise gerçeklikle uğraşmak demektir.”

Yeşiller’in en üst siyasi figürlerinden biri olarak Almanya’yı iklim krizine karşı daha dayanıklı hâle getirmek, fosil yakıtlardan yeşil enerjilere doğru enerji dönüşümünü tamamlamak ve yenilenebilir enerji politikaları üretmek, Habeck’in üstlenmesi gereken rollerden biri. Bu rolü üstlenirken aynı zamanda endüstriye ve piyasa ekonomisine yabancı kalamayacak olması, Habeck’in hükûmet tecrübesinin bir gereği.

Habeck ve Filistin Konusu

Sahneye çıktığında bir rockstar gibi izlenen, popüler ve ikna edici bir retorik kullanarak genç kuşağa hitap eden Habeck’in Filistin konusundaki tutumu ise incelemeye değer. 7 Ekim 2023’te Hamas’ın İsrail’e saldırılarının ardından başlayan ve soykırım olarak nitelendirilen savaşa dair Habeck, özellikle Müslüman cemaati ve Almanya’daki Filistin diasporasını hayal kırıklığına uğratan ifadeler de kullandı.

Habeck 2024 yılının sonunda, Gazze’de soykırım devam ederken ve İsrailli aşırı sağcılar Gazze’ye yerleşme planları yaparken İsrail’in güvenliğinin Almanya için bir “hikmet-i hükûmet” meselesi olduğunu, ama terörizmle mücadele ile Gazze’nin işgal edilmesi arasında fark olduğunu söyleyerek iki devletli çözüm hedefinin zedelendiğini söyledi. Fakat Habeck her ne kadar 2024 yılının ortasında İsrail’in Refah’taki geniş çaplı saldırılarına karşı çıkmış ve İsrail’in “sınırı aştığını” söylemiş olsa da İsrail’in Gazze’deki soykırımını mümkün kılan silahları gönderen bir hükûmetin parçası olarak kaldı.

Nitekim 7 Ekim’den birkaç hafta sonra yayınladığı videoda, “İsrail’in güvenliği bizim devletimiz için bir gerekliliktir.” dedikten sonra Almanya’daki İslami cemaatlerin hepsinin Hamas’la arasına mesafe koymadığını söyleyerek skandal bir ifadede bulundu: “Almanya’da yaşayan Müslümanlar aşırı sağ şiddetten korunma hakkına sahipler. Saldırıya uğradıklarında bu hakkı kullanılmalılar. Şimdi bu hakkı Yahudiler saldırıya uğradığı zaman da kullanmalılar. Hoşgörü görme haklarını yitirmemek için antisemitizmle aralarına açık bir mesafe koymak zorundalar.” diyen Habeck, Müslüman cemaatin tamamına antisemitizm yakıştırması yaparken, diğer tarafta da Müslüman cemaatin ayrımcılıktan korunması konusundaki tabii hakkını, antisemitizm gibi bir ithama bağlı kılıyordu. Almanya’daki büyük İslami cemaatlerin tamamı terör eylemlerini kınamış olmasına rağmen Habeck’in bu ifadeleri, Müslümanlara yönelik devlet şüphesini körüklemek olarak yorumlanmıştı.

AB’nin Rusya karşısında ciddi bir tehdit içerisinde olduğu, ABD’nin yeni başkanı Trump’ın AB’den askerî şemsiyesini çekme tehditlerinin olduğu bir ortamda Habeck, Trump’ın yeniden ABD Başkanı olur olmaz Paris Anlaşması’ndan çekilmesini ve Amerika’yı merkeze alarak uluslararası iş birliğini reddeden ifadelerini de eleştirdi. Buna karşın Avrupa içi bir dayanışmayı ve Almanya’nın Avrupa için çalışması gerektiğini savundu.

Avrupa’nın çıkarlarını merkeze alan, Avrupa’nın yenilenme gücünü ve güvenliğini savunarak uluslararası iş birliklerine de açık olduğunu belirten Habeck’in şansölye olma ihtimali ise oldukça düşük. Fakat yine de erken seçimlere kadar Habeck’in seçmeni kazanıp kazanamadığını ve başbakan olmaması durumundaki siyasi akıbetini zaman gösterecek.

Perspektif’le Avrupa gündemini günlük takip etmek ister misiniz? Perspektif bültenine kaydolun, Avrupa'daki gelişmeler e-posta kutunuza gelsin.

 

Bu yazıyla ilgili yorumunuzu paylaşabilirsiniz. Bunu yaparken Yorum Kurallarımızı dikkate alın lütfen.
Yorum adedi#0

*Tüm alanları doldurunuz

Son Yüklenenler