'Dosya: "Almanya'da Erken Seçim"'

Almanya’da Kim Hangi Partilere Oy Verdi?

Almanya’da 23 Şubat’ta yapılan erken seçimlerin sonuçlara dair detaylı veriler netleşiyor. Almanya’da kim hangi partilere oy veriyor? Kadınlar ve erkekler nasıl oy kullandı? Aşırı sağcı AfD 30 yaş altı seçmenlerde ne kadar başarılı? Oy oranları dinî gruplara göre nasıl değişiyor? Seçmen kitlesini sizin için analiz ettik.

Fotoğraf: Shutterstock.com.

Almanya’nın yakın tarihindeki en kritik Federal Seçimlerden biri olarak görülen bu seçimlerde merkez sağdaki Hristiyan Birlik (CDU/CSU) yüzde 28,6 oy oranıyla birinci çıkarak bir önceki seçimlere göre oy oranını 4,4 puan arttırmayı başardı. Seçimin diğer galibi olan Almanya için Alternatif  Partisi (AfD), önceki seçimlere kıyasla oy oranını 10,4 puan artırarak yüzde 20,8 oy oranı ile ikinci oldu.

Trafik lambası koalisyonunun bir parçası olan ve mevcut Başbakan Olaf Scholz’un partisi Sosyal Demokrat Parti (SPD) bu seçimlerde yüzde 16 oy oranı ile üçüncü sıraya yerleşirken 2021 yılındaki seçimlere göre 9,3 puan kaybetti. Bir diğer koalisyon partneri olan Yeşiller de bir önceki seçimlere göre 3,1 puan kaybederek yüzde 11,6’lik bir oy oranı aldı.

Hükûmetten ayrılarak ülkede erken genel seçime gidilmesine neden olan Hür Demokrat Parti (FDP) de bu seçimlerde büyük kayıp yaşadı. 2021’deki seçimlere göre oyu 7,1 puan düşen FDP yüzde 5’lik barajın altında kaldı ve meclise giremedi. Özellikle sosyal medya üzerinden başarılı bir seçim kampanyası yürüten Sol Parti oylarını bir önceki seçime göre 3,9 puan artırmayı başararak yüzde 8,8 oy aldı.

Almanya’da Seçimlere Rekor Katılım

Bu sonuçlar dışında seçimlerde şaşırtan başka bir husus ise seçimlere yüksek katılım oldu. 59,2 milyon seçmenin olduğu Almanya’da 23 Şubat’taki Federal Meclis Seçimlerine katılım oranının yüzde 82,3 olduğu söyleniliyor. Bu Almanya’nın birleşmesinden bu yana en yüksek katılım oranına tekabül ediyor.

Katılım oranının en yüksek olduğu son seçim 1972 yılında yüzde 91,1 oranıyla gerçekleşmişti. 2021 Federal Seçimlerde oy kullanma hakkı olanların ise yalnızca yüzde 76’sı sandığa gitmişti. Geçen sene gerçekleşen Avrupa Parlamentosu Seçimlerinde ise Almanya’daki seçmenlerin katılım oranı yüzde 64,8’de kalmıştı.

Yüksek katılım oranı seçmen nezdindeki farkındalığın bir işareti: Seçmenlerin büyük bir kısmı, bu seçimlerin ülkenin geleceğini belirleyecek öneme sahip olduğunu biliyordu. Ayrıca bu katılım oranı, erken seçime katılan partilerin 2,5 ay gibi kısa sürede gerçekleştirmek zorunda kaldıkları seçim kampanyasının etkili olduğuna da işaret ediyor. Hatırlayalım: Scholz 16 Aralık’ta Federal Mecliste yapılan güven oylamasını kaybetmiş ve 23 Şubat için erken genel seçimleri açıklamıştı.

Almanya’da genelde seçim kampanyaları, seçim tarihinin yaklaşık bir sene önce cumhurbaşkanı tarafından açıklanmasıyla hazırlık evresi, seçim öncesi kampanya dönemi ve “sıcak” seçim kampanyası (final evresi) olarak ayrılır. Bu “sıkıştırılmış” seçim kampanya sürecinde seçmen seçim afişleri haricinde televizyonda düellolar, talk show’lar ve özellikle sosyal medyada -dolayısıyla hayatın her alanında- kaçamadığı etkili bir içerik bombardımanına tutuldu.

Almanlar Kimi Neden Seçti?

Peki oy verme hakkına sahip olanlar kimi seçti? Seçim tercihlerinde kadın-erkek seçmen arasında farklar var mı? Genç ve yaşlı seçmenler hangi partileri tercih etti? Seçim günü yapılan oy dağılımını mercek altına alan temsilî anketler bu gibi soruların cevabına ilişkin fikirler veriyor.

Hristiyan Birlik Partilerinin (CDU/CSU), toplumun en yaşlı ve aynı zamanda en kalabalık kesimi olan 60 yaş üstü seçmenlerden en fazla oyu almış olması pek şaşırtıcı olarak değerlendirilmiyor. Asıl şaşırtıcı olan ise yaşlıların aşırı sağcı AfD’ye diğer seçmen gruplarına kıyasla çok daha az oy vermiş olması.

Bunun sebebi bu yaş grubunun ülke tarihinde kritik bir öneme sahip olan Nazi dönemi ve sonrasına dair tanıklığı ile açıklanabilir. Bu yaş grubu ancak aynı zamanda yeniliklere kapalı ve kuşak çatışmasıyla da güçlenen muhafazakâr bir duruşa sahip. CDU/CSU’nun göçe karşı ve değerleri korumaya odaklı yürüttüğü seçim kampanyasının bu seçmen grubundaki tutuma karşılık verdiği açık.

Toplumsal Kutuplaşma ve Gençlerin Seçim Sonuçlarına Etkisi

30 yaş altı seçmenler ise yüzde 24’lük bir oranla Sol Parti’ye oy verdi. Almanya’da her dört kişiden birinin Sol Parti’yi seçmesi anlamına gelen bu durum, genç seçmen grubunda bu partinin açık ara en güçlü pozisyona sahip olduğunu gösteriyor. Şaşırtıcı olan ise AfD’nin, gençler arasında Sol Parti’nin yaklaşık üç puan gerisinde ikinci güç hâline gelmiş olması. Bu durum toplumsal kutuplaşmanın en açık şekilde genç kesimde kendini göstermesi olarak yorumlanabilir. Bir diğer açıklama ise, Sol Parti ve AfD’nin sosyal medyada, özellikle de gençlerin yoğun olduğu TikTok’ta yürütmüş oldukları başarılı seçim kampanyaları olabilir.

Öte yandan, 2021’deki seçimlerde genç seçmenlerden en fazla oy alabilen koalisyon partnerleri Yeşiller ve SPD’nin oy oranları, seçimin galibi olan CDU/CSU’nun oy oranları ile hemen hemen aynı seviyede. Geçtiğimiz seçimlerde gençler arasında büyük oranda oy almayı başaran trafik lambası koalisyonunun bozulmasına sebep olan FDP, bu seçimlerde tüm yaş gruplarında yüzde 5 civarında bir oy oranıyla benzer şekilde tercih edilmeyen bir parti hâline gelerek barajın altında kaldı.

Sol Parti’nin genç seçmenler arasındaki büyük başarısı, Heidi Reichinnek ve Jan van Aken etrafında gerçekleşen seçim kampanyasının bu kadar iyi bir performans göstermesinin de başlıca nedeni. 30 yaş altındakiler toplam nüfusun en küçük oranını oluşturmasına rağmen Sol Parti’nin başarısında kritik bir önem taşıyor.

AfD için ise durum farklı: Partinin Tiktok’taki başarısının gençlerden alabileceği yüksek oy ile seçimlere yansıyıp yansımayacağı seçimlerden önce birçok tartışmaya konu olmuştu. Ancak 30 yaşın altındakiler arasında AfD ikinci konuma sahip olsa da aşırı sağcı partinin güçlenmesinin sorumluluğunu neredeyse tüm yaş gruplarının eşit olarak taşıdığı görülüyor.

Yeşiller’in oy kaybı genç seçmenlerden kaynaklanıyor. Parti son genel seçimlere kıyasla gençler arasında yaklaşık yüzde 10 puan kaybederek sonuçlarını diğer tüm yaş gruplarına kıyasla daha fazla aşağı çekti. Önceki seçimlerde Yeşiller’e oy veren genç seçmenin bu seçimlerde Sol Parti’ye oy verdiği tahmin ediliyor.

Peki ya yaşlılar? Şansölye Olaf Scholz’un partisi olan SPD’nin düşüşünden esas olarak yaşlı seçmenin sorumlu olduğu biliniyor. SPD yaşlı seçmenler arasında yüzde 10’dan fazla puan kaybederken öte yandan CDU/CSU’nun büyümesinin tüm yaş grupları nezdinde aşağı yukarı eşit cereyan ettiği gözlemlenebiliyor.

Kadın-Erkek Seçmen Ayrımı

Seçimden önce de Hristiyan Birlik ve başbakan adayı Friedrich Merz’in kadınlara ne kadar hitap ettiği tartışılıyordu. Seçim sonrası yapılan anketler şaşırtıcı bir şekilde arada pek bir fark olmadığını gösterdi. CDU erkekler arasında kadın seçmenlere kıyasla 2 puan daha popüler olsa da son seçimde erkek ve kadın seçmenler arasında sadece yüzde 1’lik bir fark vardı.

Erkek-kadın seçmen arasındaki fark AfD’ye verilen oylarda daha çok görülüyor. Kadın başbakan adayı Alice Weidel’e “rağmen” AfD, erkekler arasında (oyların yüzde 23’ü) kadınlara (yüzde 17’si) kıyasla çok daha popüler. Anketlere göre, kadınlar çoğunlukla Sol Parti’ye oy veriyor. Sol Parti kadın seçmenler arasında oyların yüzde 11’ini alırken, erkek oylarının yüzde 7’sini aldı.

Meslek Gruplarına Göre Seçmen Davranışları

Seçim sonuçları seçmenlerin eğitim düzeyine göre ayrıştırıldığında da AfD için belirgin farklılıklar ortaya çıkıyor: Eskiden “profesörler partisi” olarak isimlendirilen AfD, açık ara farkla en çok oyu ortaokul ve lise mezunu olanlardan alıyor.

SPD ve CDU/CSU aynı zamanda ortaokul mezunları arasında da en fazla destekçiye sahip partiler olarak ön plana çıkıyor. Bunun dışında oy oranları eğitim grupları arasında nispeten eşit bir şekilde dağılıyor. Ancak CDU/CSU, dört yıl öncesine kıyasla daha yüksek eğitimliler arasında daha fazla puan toplayabildi.

Bununla birlikte, anketlerde daha yüksek eğitim seviyesine sahip kişilerin daha az aşırı sağ ve muhafazakâr partilere oy verme eğiliminde olduğu ortaya çıkıyor. Özellikle Yeşiller, üniversite mezunu seçmenler arasında ortalamanın üzerinde bir performans sergilerken Sol Parti de yüksek eğitimliler arasında nispeten daha fazla sayıda destekçiye sahip.

SPD, asıl seçmen grubu olan işçilerin oyunu kaybederken, en çok oyu memurlar arasında alıyor. AfD şu anda işçiler arasında açık ara en popüler parti. Sol Parti ve BSW de mavi yakalı ve beyaz yakalı işçiler arasında oy kazanmış durumda. CDU/CSU en çok devlet memurları ve serbest meslek sahipleri arasında rağbet görürken, FDP de hâlâ bu kesimler arasında popülerliğini koruyor.

Müslüman, Katolik ve Protestan Seçmenler Hangi Partilere Oy Verdi?

Seçim anketleri, farklı demografik ve inanç gruplarının oy tercihleri arasında belirgin farklılıklar olduğunu ortaya koyuyor. Kamu yayıncısı ZDF adına Forschungsgruppe Wahlen tarafından seçim günü yapılan sandık çıkış anketi (exit polls), Müslüman seçmenlerin ülke geneline kıyasla belirgin bir şekilde sola yöneldiğini gösterdi. Ankete göre, Müslüman seçmenler arasında en çok oyu alan parti yüzde 29 ile sol çizgideki Sol Parti olurken, onu yüzde 28 ile merkez-sol Sosyal Demokrat Parti ve yüzde 16 ile yeni kurulan sol tandanslı ve sağ popülist söylemleri kullanan BSW izledi. Buna karşılık; Yeşiller Partisi, Müslüman seçmenlerden yalnızca yüzde 4 oy alabilirken, genel seçim galibi CDU/CSU bu kitleden aldığı oy, yüzde 12’de kaldı. Göçmen karşıtı söylemleriyle öne çıkan AfD ise Müslüman seçmenlerin sadece yüzde 6’sının desteğini alabildi. Bu tablo, Müslüman seçmenlerin ağırlıklı olarak sol partilere yöneldiğini ve sağ partilere, özellikle de göçmen karşıtı partilere mesafeli durduğunu ortaya koyuyor.

Bu çıkış anketinin verileri, Müslüman nüfusun Almanya genelinde daha muhafazakâr veya sağ partilere yönelmediğini, aksine sosyal adalet, göçmen hakları ve eşitlik vurgusu yapan partileri destekleyerek farklı bir siyasal profil çizdiğini gösteriyor. Müslüman seçmenlerin bu eğilimi, Katolik ve Protestan seçmen gruplarının tercihlerinden keskin biçimde ayrışıyor.

Protestan seçmenler CDU/CSU (yüzde 29) ve SPD’ye (yüzde 20) ve aynı zamanda AfD’ye (yüzde 20) ortalamanın üzerinde oy verdi. Yeşiller yüzde 11, Sol Parti yüzde 7, BSW yüzde 4 ve FDP ise yüzde 4 oranında oy aldı. Katolik seçmenler, CDU/CSU’yu daha da güçlü bir şekilde desteklerken (yüzde39), SPD (yüzde 15) ve AfD (yüzde 18) bu kategoride daha az başarılı oldu. Yeşiller burada yüzde 11, Sol yüzde 5, FDP üyzde 5 ve BSW yüzde 3’lük destek buldu. Mezhep bağlılığı olmayan [Hristiyan] seçmenler arasında ise, AfD yüzde 24 ile özellikle güçlü iken CDU/CSU (yüzde 22) ve SPD (yüzde 14) önemli ölçüde daha zayıf bir performans sergiledi. Yeşiller (yüzde 14), Sol (yüzde 12) ve BSW (yüzde 6) bu grupta ortalamanın üzerinde destek buldu.

Enise Yılmaz

Bochum Ruhr Üniversitesinde hukuk eğitimi alan Enise Yılmaz, Perspektif’in yayın kurulu üyesidir.

Yazarın diğer yazıları
Bu yazıyla ilgili yorumunuzu paylaşabilirsiniz. Bunu yaparken Yorum Kurallarımızı dikkate alın lütfen.
Yorum adedi#0

*Tüm alanları doldurunuz

Son Yüklenenler