İsrail İstihbaratı: “Gazze’deki Tutukluların Yalnızca Dörtte Biri Militan”
İsrail ordusuna ait gizli bir veritabanı, Gazze’de tutuklanan ve İsrail’de korkunç koşullar altında tutulan Filistinlilerin yüzde 75'inin, yani her dört kişiden üçünün sivil olduğunu ortaya koyuyor.

The Guardian gazetesi, Tel Aviv merkezli “+972” isimli internet sitesi ve Local Call yayın organıyla yaptığı ortak çalışmayla İsrail askeri istihbaratının veri tabanına ulaştı. İsrail’in kendi verilerine göre İsrail ordusunun Gazze’de alıkoyduğu insanların dörtte üçü sivillerden oluşuyor.
Gazze’de alıkonulan her dört kişiden sadece birinin İsrail askeri istihbaratı tarafından “savaşçı” olarak tanımlandığı veriler, İsrail’deki hapishanelerde suçlama ya da yargılama olmaksızın tutulan Filistinlilerin büyük çoğunluğunun sivillerden oluştuğunu bir kez daha kanıtladı. Verilere göre, Gazze’de alıkonulan siviller arasında sağlık çalışanları, öğretmenler, memurlar, medya çalışanları, yazarlar, hastalar, engelliler ve çocuklar da bulunuyor.
Bu sonuç, İsrail Askerî İstihbarat Müdürlüğü’nün (İbranice kısaltmasıyla “Aman”) yönettiği gizli bir veritabanından elde edilen rakamların yanı sıra, hukuki süreçlerde açıklanan resmî İsrail hapishane istatistiklerinden ortaya çıkıyor. Eski Filistinli tutukluların ve gözaltı tesislerinde görev yapmış İsrail askerlerinin tanıklıkları da, İsrail’in bilerek sivilleri kitlesel olarak alıkoyduğunu ve onları uzun süreler boyunca korkunç koşullar altında tuttuğunu gösteriyor.
Veri tabanında mayıs ayı itibarıyla İsrail’in suçlama ya da yargılama olmaksızın süresiz hapis cezasına olanak tanıyan “yasa dışı savaşçılar” yasası kapsamında alıkoyduğu 6 bin kişi bulunuyor ve bunlardan sadece 1450’sinin dosyalarında “tutuklu” ibaresi bulunuyor. Bu “tutuklu” sayısı, 7 Ekim 2023’ten bu yana “militan bağlantıları” olduğu şüphesiyle İsrail hapishanelerinde tutulan Gazzeli Filistinlilerin sadece dörtte birine denk geliyor.
“Tutuklı Sivillerin Oranı Çok Daha Yüksek”
“Yasa dışı savaşçılar” yasası İsrail’e kişilerin “İsrail Devleti’ne karşı düşmanca faaliyetlere katıldıklarına” ya da böyle bir grubun üyesi olduklarına dair “makul gerekçeler” bulunması hâlinde, onları süresiz olarak, herhangi bir suçlama veya yargılama olmaksızın hapsetme imkanı tanıyor. Öte yandan İsrail ordusu, tutukladıkları 2 binden fazla sivilin “militan faaliyetlerle” bağlantılarının bulunamaması üzerine Gazze’ye geri gönderildiğini belirtirken, veri tabanında bulunan mayıs ayına ilişkin sayıları ise reddetmedi.
Gazze merkezli Al Mezan İnsan Hakları Merkezi’nin Direktör Yardımcısı Samir Zaqout, İsrail hapishanelerinde tutulan sivillerin sayısına ilişkin değerlendirmesinde, “Alıkonulanlar arasındaki sivillerin oranının, İsrail’in kendi resmî verilerinin ortaya koyduğundan daha yüksek olduğuna inanıyoruz” diyerek şöyle konuştu:
“En fazla, belki altı ya da yedi kişiden biri Hamas veya diğer militan gruplarla herhangi bir bağlantıya sahip olabilir; üstelik bu bağlantı bile mutlaka silahlı kanalları üzerinden değil. Çoğu durumda, bir kişinin Filistinli bir siyasi gruba siyasi olarak bağlı olması, İsrail’in onu savaşçı olarak nitelendirmesi için yeterli oluyor.”
82 Yaşındaki Alzheimer Hastası Terörden Tutuklu
İsrail’in esir aldığı siviller arasında altı hafta boyunca hapiste tutulan 82 yaşındaki Alzheimer hastası bir kadın ve 53 gün sonra serbest bırakıldığında çocuklarını sokaklarda dilenirken bulan bir anne de yer alıyor. Filistinli esirlerin gözaltındayken öldüğü haberleriyle sıkça gündeme gelen Sde Teiman gözaltı merkezinde görev yapan bir asker ise hapishanedeki bir bölümün tutukluların hepsinin ağır yaralı, engelli veya yaşlı Filistinlilerden oluşması nedeniyle “yaşlılar koğuşu” olarak adlandırıldığını ve bu insanların bazılarının doğrudan Gazze’deki hastanelerden getirildiğini belirtti.
Aralık 2023’te Gazze’de bakıcısıyla kaçırılan ve 6 hafta boyunca İsrail’de tutulan 82 yaşındaki Alzheimer hastası Fahamiya al-Khalidi’nin alıkonulduğundaki durumunu Anatot gözaltı merkezinde kendisini tedavi eden doktor anlattı. İsmi paylaşılmayan doktor, gözaltı merkezinde bir çite çarparak yaralanan al-Khalidi’yi tedavi ettiğini belirterek, 82 yaşındaki kadının merkezde kaldığı sürede kafası karışık olduğunu, yaşını hatırlayamadığını ve hâlâ Gazze’de olduğunu düşündüğünü aktardı. Topallayarak yürüyen yaşlı kadının, yaşı ve sağlık durumuna rağmen “yasa dışı savaşçı” olarak sınıflandırıldığını belirten doktor, “Bu tanımlamanın kullanılma şekli delilik” ifadesini kullandı.
İsrail ordusu ise önce al-Khalidi’nin “terör faaliyetlerine karışıp karışmadığını netleştirmek amacıyla” tutuklandığını açıkladı. Daha sonra ise, “kendisiyle ilgili özel istihbarata dayanarak” gözaltına alındığını iddia etti ve “mevcut durumu göz önünde bulundurulduğunda, bu gözaltının uygun olmadığını ve yerel, münferit bir yanlış değerlendirmeden kaynaklandığını” öne sürdü.
Savaşın başlarında bir tim komutanı olarak görev yapmış bir asker ise, ordunun Gazze Şehri’ndeki Al-Şifa Hastanesi’nde yetmiş yaşlarında bir hastayı tutukladığını söyleyerek, “Sedye üzerinde bağlı hâlde getirildi. Diyabet hastasıydı, bacağında kangren vardı, yürüyemiyordu. Hiç kimse için bir tehlike teşkil etmiyordu.” dedi. Yaşlı adam daha sonra Sde Teiman’a nakledildi.
Düşük Yapan, Emziren ve Çocuklarına Tek Başına Bakan Anneler Gözaltında
82 yaşındaki Al-Khalidi’yi tedavi eden doktor ayrıca, düşük yaptıktan sonra ağır kanaması olan bir kadını ve emzirdiği bebeğinden ayrılarak tutuklanan bir anneyi de tedavi ettiğini söyledi.
Aynı şekilde 40 yaşındaki Abeer Ghaban isimli bir kadın da 2023 Aralık’ta İsrail kontrol noktasında alıkonulduğunu ve 10 yaşındaki kızı ve 9 ile 7 yaşlarındaki oğullarından ayrı düştüğünü anlattı. Çocuklarını tek başına büyüten Ghaban, serbest bırakıldığında onları sokakta dilenirken bulduğunu belirterek, “Hayattaydılar ama 53 gün boyunca bensiz ne hâlde olduklarını görmek beni yıktı.” dedi.
Ghaban, İsrail yetkililerinin eşini isim benzerliği nedeniyle başka bir kişiyle karıştırıp kendisini tutukladıklarını, bir polisin fotoğrafları karşılaştırdıktan sonra hatasını kabul ettiğini ancak buna rağmen altı hafta daha hapiste tutulduğunu söyledi.
Nesreen Deifallah, 3 Aralık 2024’te yiyecek bir şeyler bulmak için evden ayrılan ve bir daha eve dönmeyen 16 yaşındaki oğlu Moatasem’i aylarca aradığını, hatta hastane morglarındaki cesetleri kontrol ettiğini anlattı. Ağustosta serbest bırakılan bir kişinin kendisine Moatasem ile tutulduğunu söylemesi ardından bayıldığını söyleyen Deifallah, hayatta olsa da hasta olduğunu öğrendiği çocuğunun nerede olduğunu teyit edemediğini aktardı.
Siviller Esir Pazarlığında Koz Olarak Kullanılmak İsteniyor
Askeri bir tesiste görevli bir İsrailli, askerlerin Hamas’la bağlantısı olmayan sivillerin bile serbest bırakılmasına genellikle karşı çıktığını ve sivilleri “esir pazarlıklarında koz olarak” süresiz şekilde tutmak istediklerini belirtti. Han Yunus kentinde toplu tutuklama operasyonlarını yöneten bir İsrail subayı ise, askerlerin gözünde “7 Ekim’de İsrail’e giren bir terörist ile Han Yunus’taki su idaresinde çalışan birinin arasında hiçbir fark olmadığını” söyledi.
İsrailli sivil toplum kuruluşu HaMoked‘in direktörü Jessica Montell, “Yasadışı savaşçılar yasası, yüzlerce hatta binlerce kişinin zorla kaybedilmesini kolaylaştırmak için kullanıldı” diyor. Kuruluşun elde ettiği verilere göre, Ağustos itibarıyla İsrail Cezaevi İdaresi rekor bir sayı ile 2 bin 662 kişiyi “yasadışı savaşçı” statüsüyle tutuyordu. Bunun yanı sıra, sayısı bilinmeyen daha fazla kişinin de askerî gözaltı merkezlerinde bulunduğu belirtiliyor.
Diğer yandan, İsrail’de, 7 Ekim 2023’ten sonra Gazze’de alıkonulan hiç kimse için yargılama yapılmadı. (AA, P)