'Çeşitlilik Barometresi'

Almanya’da Farklılıkların Kabulü Azalıyor, Tehdit Algısı ve Kutuplaşma Artıyor

Robert Bosch Vakfı’nın yeni araştırması, Almanya’da çeşitliliğe yönelik olumlu bakışın altı yılda keskin biçimde gerilediğini gösteriyor. Özellikle dinî ve etnik farklılıklara mesafe büyürken, tehdit algısı ve toplumsal kutuplaşma öne çıkıyor.

Frankfurt Havalimanı'nın ikinci terminali. Fotoğraf: Hans Elmo - Shutterstock.

Robert Bosch Vakfının yeni yayımladığı “Çeşitlilik Barometresi 2025” (Vielfaltsbarometer 2025) başlıklı araştırma, Almanya’da toplumsal farklılıklara yönelik kabulün 2019’dan bu yana belirgin şekilde azaldığını ortaya koyuyor. En sert düşüşün, dinî ve etnik farklılıklara yönelik olduğu saptandı. Uzmanlar toplumsal kutuplaşmanın artması ve iç barış üzerindeki riskler hakkında uyarıda bulunuyor.

2019’dan Bu Yana Çeşitlilik Algısında Keskin Bir Düşüş Var

Robert Bosch Vakfı tarafından 2019’dan beri yürütülen bu araştırmanın son aşaması için Mayıs 2025’te 4.761 kişiyle anket yapıldı. 16 yaş ve üzerindeki anket katılımcılarının -genel nüfus yapısına benzer şekilde- yaklaşık yüzde 23’ü göçmen kökenli kişilerden oluşuyor. Çevrim içi araçlarla yapılan anket, yedi boyutta çeşitlilik algısını ölçüyor. Sonuçlar, 2019 bulgularıyla mukayeseli olarak ele alınıyor.

Stuttgart’ta kamuoyuyla paylaşılan 2025 bulgularına göre Almanya’da toplumun çeşitliliğe bakışı altı yılda dramatik biçimde değişti. 2019’da toplumun yüzde 63’ü çeşitliliği “zenginlik” olarak görüyordu. Çeşitliliği “tehdit” olarak görenlerin oranı ise yaklaşık yüzde 13 seviyesindeydi. 2025’e gelindiğinde çeşitliliği “zenginlik” olarak görenlerin oranı yüzde 45’e düştü. Buna karşılık “tehdit” algısına sahip kişilerin oranı yüzde 30’un üzerine çıktı.

Tüm boyutların ortalamasından elde edilen çeşitlilik endeksi (Vielfaltsgesamtindex) 2019’da 68 puanken, 2025’te 63 puana düştü. Bu sonuç, sadece sayısal bir gerileme değil; aynı zamanda toplumsal uyum için alarm sinyali olarak değerlendiriliyor. Bu endeksteki değerler, çeşitliliği ‘zenginlik’ olarak görenlerin oranını, puanlamalar ise barometrenin 0-100 ölçeğinde hesaplanan skoru ifade ediyor.

Özellikle Dinî Çeşitliliğe Olumlu Bakanların Sayısı Azaldı

Çeşitlilik algısını ölçen bu araştırma kapsamında, katılımcılara yedi farklı kimlik kategorisine nasıl baktıkları soruldu: Yaş, engellilik, cinsiyet, cinsel yönelim, sosyoekonomik zayıflık, etnik köken ve din. Bu boyutlar arasındaki farklılıklar dikkat çekici.

En yüksek kabul hâlâ engellilik alanında görülüyor; toplumun bu konuda desteği oldukça sabit kalarak 82 puanda seyrediyor. Kadın-erkek eşitliğine dair genel bakışta da olumlu yönde ilerleme sürüyor: Cinsiyet alanındaki puan 74’e yükselmiş durumda.

Orta düzeyde kabul gören alanlar arasında yaş ve cinsel yönelim öne çıkıyor. Yaş faktörü 71 puan ile istikrarlı bir çizgide kalırken, cinsel yönelim 61 puana gerileyerek son altı yılda sekiz puan kaybetti. Sosyoekonomik açıdan dezavantajlı gruplara bakış da benzer şekilde düşük; bu boyutta kabul 52 puana indi.

En düşük kabul ise etnik köken ve din konularında ortaya çıkıyor. Etnik köken, altı yıl içinde 17 puanlık sert bir düşüşle 56’ya geriledi. Dinî çeşitlilik ise 34 puan ile tüm kategoriler arasında en düşük skoru edindi. Dinî çeşitliliğe olumlu bakanların oranındaki düşüş, özellikle İslam’a yönelik mesafe ve ön yargılarla açıklanıyor. Araştırmacılar, bu tablonun Almanya’daki Müslüman karşıtlığının kurumsal düzeyde görünür hâle geldiğinin açık bir göstergesi olduğunu vurguluyor.

Araştırma ekibinden Ferdinand Mirbach, Müslümanları olumsuz etkileyen gelişmelere dikkat çekerek siyasetçileri ve sosyal sorumluluk sahibi herkesi harekete geçmeye çağırıyor. Örneğin, belediyelerde İslam konusunda daha fazla bilgi birikimi geliştirilmesi ve demokrasi ve insan onuru değerlerinin daha hedefli bir şekilde tanıtılması gerekiyor.

Tehdit ve Krizlerin Gölgesinde Farklılıkları Kabulleniş Azalıyor

Araştırmacılar, düşüşün nedenlerini art arda yaşanan krizlerde görüyor: Kovid-19 salgını, insanların sosyal güvenlik hissini sarstı. Ukrayna savaşı ve jeopolitik belirsizlikler, insanların güvenlik kaygılarını derinleştirdi. Ekonomik durgunluk ve enflasyon ise, maddi kayba uğrama korkularını büyüttü.

Raporun yazarlarından Ottilie Bälz, “Birçok insan kendini şu anda güvensiz veya aşırı yüklenilmiş hissediyor. Kayba uğrama korkuları, farklılıklardan uzaklaşmayı sahte bir koruma gibi gösteriyor,” diyerek elde ettikleri tabloyu özetliyor.

Siyaset ve medyada öne çıkan bazı aktörlerin bu kaygıları araçsallaştırdığı da vurgulanıyor. Kutuplaştırıcı söylemler, toplumsal barışı zedeliyor.

Bölgesel Farklar: Doğu-Batı Almanya Ayrımı Küçülüyor

2019’da Doğu ve Batı Almanya arasında belirgin bir çeşitlilik kabul farkı vardı. Ancak 2025 bulguları bu farkın azaldığını gösteriyor. Ancak araştırma ekibi, bunun nedeni Doğu Almanya eyaletlerindeki iyileşme değil, ülkesinin batısındaki ciddi gerileme olduğunu saptıyor.

  • En yüksek kabul: Schleswig-Holstein ve Kuzey Ren-Vestfalya (65 puan), Saarland ve Hamburg (64 puan).
  • Orta düzey: Aşağı Saksonya, Bremen, Berlin, Bayern, Rheinland-Pfalz (63 puan).
  • En düşük kabul: Thüringen ve Saksonya (60), Mecklenburg-Vorpommern (59).

Soğuk Savaş’ın bitmesinden sonra Doğu ve Batı Almanya, 1990 yılında birleşmişti. Araştırma ekibinin başındaki Regina Arant, “Batı, Doğu’ya yaklaştı,” diyerek bölgesel farklılıklardaki bu gerilemeyi ve çeşitlilik kabulünün toplum genelindeki azalışını özetliyor.

Toplumsal Profiller: Üç Kutuplu Toplum Yapısı

Rapor, Almanya toplumunu çeşitlilik algısına göre üç kümeye ayırıyor:

  • Kosmopolitler (yüzde 49): Çeşitliliği destekleyen, çoğunlukla kadın, genç veya yaşlı, göçmen kökenli ve sol eğilimli bireylerden oluşuyor. Ortalama kabul puanı 73.
  • Korumacı (yüzde 21): Özellikle etnik ve dinî çeşitliliğe karşı mesafeli, çoğunlukla Doğu Almanya’da yaşayan, AfD’ye yakın, göçmen kökeni düşük bireyler. Ortalama kabul puanı 56.
  • Şüpheciler (yüzde 30): Genç ve göçmen kökenli oranı yüksek ama cinsiyet ve yönelim konusunda reddiyeci, daha çok erkeklerden oluşuyor. Ortalama kabul puanı 52.

Rapora göre bu dağılım, Almanya’da toplumsal kutuplaşmanın çeşitlilik meselesi etrafında giderek derinleştiğini gösteriyor. Robert Bosch Vakfı, çeşitlilik kabulünü artırmak için yerelde tanışıklık ve karşılaşma alanlarının çoğaltılması, özellikle dinler arası bilgi ve eğitim projelerinin desteklenmesi gerektiğini vurguladı.

“Bulgular Demokratik Düzen İçin Bir Alam Sinyali”

Federal hükûmetin Ayrımcılıkla Mücadele Özel Temsilcisi Ferda Ataman, araştırmanın “iyi haberinin çoğunluğun hâlâ çeşitliliği değerli görmesi” olduğunu, ancak göçmenler ve queer bireylere yönelik reddedişin endişe verici biçimde arttığını söyledi.

Barometrenin sonuçlarıyla ilgili bir basın açıklaması yayımlayan İslam Toplumu Millî Görüş (IGMG) Genel Sekreteri Ali Mete, elde edilen bulguları “özgürlükçü demokratik düzen için alarm sinyali” olarak tanımladı. Mete, Müslümanların günlük yaşamda okullardan iş piyasasına kadar hem açık hem örtülü ayrımcılığa maruz kaldığını, siyasetin ve medyanın korkuları bilinçli olarak körüklediğini belirtti. “Çeşitlilik bir rahatsızlık değil, Allah’ın bahşettiği bir nimet ve fırsattır,” ifadeleriyle çağrısını dile getirdi. (P)

Perspektif’le Avrupa gündemini günlük takip etmek ister misiniz? Perspektif bültenine kaydolun, Avrupa'daki gelişmeler e-posta kutunuza gelsin.

 

Bu yazıyla ilgili yorumunuzu paylaşabilirsiniz. Bunu yaparken Yorum Kurallarımızı dikkate alın lütfen.
Yorum adedi#0

*Tüm alanları doldurunuz

Son Yüklenenler