'Gazze Şeridi'

Trump Tarafların Anlaştığını Açıkladı: Gazze’de Ateşkes Bu Kez Mümkün mü?

ABD Başkanı Donald Trump, İsrail ile Hamas’ın “barış planının ilk aşaması” üzerinde uzlaştığını açıkladı. Uzmanlara göre anlaşmanın içeriği ateşkes sağlamak adına umut verse de uygulama süreci karmaşık ve risklerle dolu.

Gazze'nin Deyr Belah kentinde yaşayan Filistinliler, Gazze’de sağlanan ve yürürlüğe girmesi beklenen ateşkes anlaşmasına ilişkin haberleri, televizyon ve cep telefonundaki haber kanallarından takip etti. Fotoğraf: Abdalhkem Abu Riash - AA.

6 Ekim’den bu yana Mısır’ın Şarm eş-Şeyh kentinde yürütülen görüşmelerin ardından ABD Başkanı Donald Trump, İsrail ile Hamas’ın “barış planının ilk aşaması” üzerinde uzlaştığını ilan etti. Trump’ın ifadesiyle yeni paket, çatışmaların durdurulmasını, Gazze’deki tüm rehinelerin çok yakında serbest bırakılmasını ve İsrail ordusunun üzerinde mutabakata varılan bir hatta çekilmesini içeriyor.

Hamas, geri çekilme, esir takası ve insani yardım erişimi başlıklarını birlikte vurgulayarak anlaşmayı doğruladı; İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu, bunun “İsrail için büyük bir gün” olduğunu söyledi ve anlaşmayı kabineye getireceğini açıkladı. Birleşmiş Milletler ve çok sayıda ülkenin hükûmeti, “tam ve gecikmesiz uygulama” çağrısı yaptı. Buna rağmen ayrıntıların bir bölümü, özellikle de sonraki fazlara ilişkin çerçeve, hâlâ pazarlığın içinde; işin en kırılgan tarafı da burada.

Ateşkes Planındaki “İlk Aşama” Neyi İçeriyor?

İlk fazın iskeleti üç sütunda toplanıyor. Birincisi sahadaki düşmanlıkların durması ve bu sayede yardım akışının hızlanması. İkincisi rehineler–tutsaklar değişimi: Gazze’de hayatta olduğuna inanılan 20 kadar İsrailli rehinelerin serbest bırakılması karşılığında İsrail hapishanelerinden geniş ölçekli Filistinli salımı. Diplomatik kaynaklar, listelerin hazırlandığını; sayıların birkaç yüzü aşabileceğini, bazı haberlerde 1.700’e kadar çıkabileceğini aktarıyor. Üçüncüsü, İsrail ordusunun üzerinde uzlaşılmış hatlara çekilmesi. Bu çekilmenin “kademeli ve takvimli” işlemesi, ilk 24-72 saatte bir kısmının tamamlanması, ardından sahadaki mevzilenmenin yeniden ayarlanması bekleniyor. Resmî imzaların öğle saatlerinde atılması hedeflendi; rehinelerin bir bölümünün hafta sonu, tamamının ise Pazartesi itibarıyla teslim edilebileceği yönünde açıklamalar var.

Trump’ın “20 maddelik” plandaki bu ilk aşama, yalnızca çatışmayı durdurmayı değil, yardım ve altyapı onarımı için bir kapı aralamayı da hedefliyor. Ancak silahsızlanma, Gazze’nin savaş sonrası yönetimi, barış güçlerinin konuşlandırılması ve yeniden inşa finansmanı gibi düğüm başlıklar -bilhassa “ikinci faz” ve “siyasi hat” dediği bölüm- için çok sayıda yeni müzakere gerekecek. Başka deyişle, bugün görülen hareketlilik savaşı durdurma yönünde en ciddi şans olsa da kalıcı siyasal çözüm için kritik dosyalar masada kalıyor.

Trump’un Açıklamasının Ardından Uluslararası Toplumdan Yoğun Destek Geldi

Uluslararası sahne destek mesajlarıyla dolu. BM Genel Sekreteri Antonio Guterres “acil uygulama ve kesintisiz yardım” çağrısı yaptı. AB Komisyonu ve AB Dış Politika Yüksek Temsilciliği anlaşmayı “önemli diplomatik başarı” diye niteleyerek, kalıcı ateşkes ve esirlerin güvenli salımı vurgusu yaptı. Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ve İtalya Başbakanı Giorgia Meloni, arabuluculara ve özellikle Trump’a teşekkür ederek “iki devletli çözüm için siyasi pencere”nin açılması gerektiğinin altını çizdi.

Bu arada İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog, Trump’ın Nobel Barış Ödülünü hak ettiğini söyleyerek sembolik çıtayı yükseltti; bu söylem iç politikada anlaşmaya dair “ulusal zafer” anlatısını güçlendirme çabasının parçası. Ancak bu tür semboller, sahadaki en küçük ihlalin birikimli etkisini telafi etmiyor; dolayısıyla “dışarıdan bakışın” verdiği motivasyonla “sahadaki uygulamanın” ayrışabildiğini unutmamak gerek.

Taraflar Açıklamalarında Farklı Şartlara Öncelik Verdi

İsrail cephesi anlaşmayı “diplomatik başarı ve ahlaki zafer” olarak sunarken, kamuoyuna verilen mesajın merkezinde rehinelerin dönüşü var. Hamas ise metnin ruhunu “savaşın bitmesi, çekilme, yardım girişi ve esir takası” olarak tarif ediyor ve garantörlerin (ABD, Katar, Mısır, Türkiye) tam uygulama için devrede kalmasını istiyor. “Savaşın bitişi” kavramına ilişkin bu farklı yorumlar, Al Jazeera’nın değerlendirmesine göre “uygulama safhasında hızla yorum krizine dönüşebilir.”

İç siyaset özellikle İsrail tarafında belirleyici. Aşırı sağcı Maliye Bakanı Bezalel Smotrich, tutsak salımlarına kategorik itirazını yineleyerek anlaşmaya destek vermeyeceğini açıkladı. Bu, oylama aritmetiğini daraltsa da Smotrich’in şimdilik koalisyondan çekilmeyeceğini belirtmesi, hükûmetin manevra alanını koruyor. Benzer itirazlar İç Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir hattından da gelebilir; bu blok, “Hamas tamamen ortadan kaldırılmadan” savaşın bitirilmesine karşı çıkıyor. 9 Ekim’de İsrail’de kabinenin anlaşmayı onaylamak üzere toplanacağı duyuruldu. Hangi bakanların “ret” ya da “çekimser” kartını oynayacağı yalnızca teknik bir ayrıntı değil; İsrail basını ilk fazın siyasi dayanıklılığı büyük ölçüde bu dengelere bağlı olduğunu ifade ediyor.

Ateşkes Takvimi: Anlaşma Sahada Nasıl Uygulanacak?

9 Ekim günü öğleden sonra İsrail Güvenlik Kabinesi ve ardından tam kabine anlaşmayı oylayacak. İsrail ordusunun, anlaşmanın yürürlüğe girmesiyle birlikte 24 saat içinde ilk kısmi çekilmeyi tamamlamaya hazırlandığı bildiriliyor. Rehinelerin teslimi için 11 Ekim Cumartesi olasılığı öne çıkarken, Trump 13 Ekim Pazartesi gününü işaret etti. Hamas’ın elindeki 48 esirden 20 kadarının hayatta olduğu ifade ediliyor. Serbest bırakılması planlanan Filistinli esir sayısı, anlaşmanın ilk aşamasında “birkaç yüz ila 1.700 arasında”değişen tahminlerle anılıyor.

Esir takasına paralel olarak BM ve Kızılay koordinasyonunda insani yardımın hızla artırılması planlanıyor. Ancak bu adımların dakikası dakikasına yürütülmesi yalnızca tarafların niyetine değil, saha güvenliği ve koordinasyonuna da bağlı. Önceki iki ateşkes girişiminin 10 gün ve 6 hafta içinde çöktüğü hatırlatılıyor.

Anlaşma Neden “Gerçekçi Ama Kırılgan” Görülüyor?

Gazze’deki ateşkes, diplomasi çevrelerinde “tarihi bir fırsat” olarak görülse de uygulanabilirliği konusunda ciddi kuşkular var. The Guardian gazetesinin haberinde, uygulama aşamasının “devasa bir lojistik koordinasyon” gerektirdiği ve küçük aksaklıkların bile süreci raydan çıkarabileceği belirtiliyor. Tarafların “savaşın sona ermesi” kavramına dair farklı yorumları da, Al Jazeera’ya göre, “teknik ayrıntıdan siyasi anlaşmazlığa dönüşebilecek” bir risk yaratıyor.

Sürecin başarıya ulaşması hâlinde dahi, insani ve ekonomik enkaz olağanüstü boyutta. İki yılda 67 binden fazla insan öldü, 170 binden fazlası yaralandı; Gazze’nin altyapısı neredeyse tamamen çöktü. Trump yönetimi ABD’nin yeniden inşa sürecine katkı vereceğini, AB ise “hızlı ve güvenli yardım” sağlayacağını açıkladı. Ancak The New Arab’ın vurguladığı gibi, “kim ödeyecek, kim yönetecek, kim denetleyecek” soruları hâlâ cevapsız.

Washington’daki diplomatik çevreler, Trump yönetiminin bu süreci “tarihi bir dönüm noktası” olarak sunduğunu, ancak “hızlı sonuç” arayışının sabır gerektiren uygulama aşamalarında risk oluşturabileceğini belirtiyor. Trump’ın “rehineler Pazartesi serbest kalacak” ve “24 saat içinde ilk çekilme yapılacak” sözleri sürece bir aciliyet duygusu katıyor; fakat bu takvimlerin aksaması hâlinde suçlama döngülerinin başlaması olası.

İsrail’de Başbakan Netanyahu, kabinesindeki aşırı sağcı bakanların tepkisine rağmen anlaşmayı “ulusal ve ahlaki zafer” olarak tanımlıyor. Bu söylem, hem kamuoyuna güven vermeyi hem de koalisyon içi direnci azaltmayı hedefliyor.

Son olarak, birçok gözlemci denetim ve garantörlük mekanizmalarının zayıflığına dikkat çekiyor. AB, BM ve bölgesel arabulucular (Katar, Mısır, Türkiye) anlaşmanın uygulanmasını izleyeceklerini açıkladı; ancak bu yapılar ne kadar bağlayıcı olacak, henüz bilinmiyor. Washington muhabiri Juan Cole’un The Guardian’da yayımlanan analizinde şu uyarı yer alıyor: “Planı eleştirenler, bu planı bir barış anlaşmasından çok politik bir gösteri olarak görüyor; sağlam bir gözetim yapısı kurulmazsa sahadaki taahhütlerin geçerliliği şüpheli.”

Sonraki Aşamalarda Ne Hedefleniyor?

Anlaşmanın ilk fazı sorunsuz uygulanabilirse, gündeme gelecek asıl tartışma “ikinci aşama” olacak: İsrail’in Gazze Şeridi’nden çekilmesinin sağlanması, Gazze’nin geçici yönetim modeli ve güvenlik düzenlemeleri. Trump yönetimi, bu süreci denetleyecek uluslararası bir mekanizma -“Barış Kurulu” (Board of Peace)- kurulabileceğini öne sürüyor. Henüz taslak aşamasındaki bu yapıya -oldukça tepki çeken bir isim olan- eski Birleşik Krallık Başbakanı Tony Blair’in de katılması bekleniyor. Kurul, Gazze’nin yeniden inşası ve idaresinde söz sahibi olacak; Trump da bu yapıya bizzat başkanlık edeceğini açıkladı.

Ancak tarafların öncelikleri taban tabana zıt: İsrail, Hamas’ın silahsızlandırılmasını kırmızı çizgi olarak korurken, Filistin tarafı kendi kaderini tayin hakkı ve siyasal temsil konularında tavizsiz. Diplomatik çevrelere göre ortak bir formül bulunamazsa, bugün oluşan “karşılıklı kazanç” atmosferi kısa sürede yerini yeniden güvensizlik ve gerilim sarmalına bırakabilir.

Son olarak, Gazze Şeridi’nde ateşkes anlaşmasına varıldığı duyurulmasına rağmen, İsrail ordusu Gazze’nin farklı noktalarına saldırılarını sürdürdü. Saldırılar sonucu bölgeden yükselen dumanlar, sınırdaki Sderot bölgesinden görüntülendi.

Savaş Suçlarının Araştırılmasına ve Cezalandırılmasına Öncelik Verilmiyor

Trump’ın planı ateşkes, esir takası ve yeniden inşa adımlarını detaylandırsa da, savaş suçları ve hukuki sorumluluk konusunda sessiz kalıyor. Hamas’a af ve güvenli çıkış seçenekleri sunulurken, özellikle soykırım suçlamasıyla yargılanan İsrail’in sivillere yönelik ihlallerinin soruşturulmasına dair hiçbir mekanizma tanımlanmıyor. İnsan hakları çevreleri ve uluslararası hukukçulara göre bu boşluk “barış karşılığında cezasızlık” riski taşıyor.

Trump daha önce de benzer biçimde, Gazze’de işlenen savaş suçlarının bağımsız bir soruşturmayla ele alınması önerilerini reddetmiş ve plan taslaklarında “hesap verebilirlik” başlığına hiç yer vermemişti. Bu nedenle yeni plan da, “kalıcı barışın bedeli olarak adaletin ertelenmesi” eleştirileriyle karşılanıyor. (P/AA)

Bu yazıyla ilgili yorumunuzu paylaşabilirsiniz. Bunu yaparken Yorum Kurallarımızı dikkate alın lütfen.
Yorum adedi#0

*Tüm alanları doldurunuz

Son Yüklenenler