'Gazze Şeridi'

Gazze’de İşgalin Diğer Yüzü: Doğmuş Aşireti ve İsrail Destekli Çeteler

Ateşkesin ardından Gazze’de yeni bir iktidar mücadelesi başladı. İsrail, Doğmuş aşireti gibi desteklediği silahlı çeteler ve milis ağları üzerinden sahada fiilî bir düzen kurmaya çalışıyor. Hamas ise, bu vekil yapılar aracılığıyla inşa edilmek istenen yeni hâkimiyeti durdurmaya çalışıyor.

"Halk Güçleri" adlı örgütün Facebook hesabında paylaşılan bir içtima fotoğrafı. 26 Eylül 2025. Fotoğraf: Popular Forces/Facebook

ABD’nin arabulucuğuyla ilan edilen ama ihlallerle gölgelenen kırılgan ateşkesin ardından Gazze Şeridi’nde kimin hüküm süreceği tartışılırken, İsrail’in sahada kendi istediği gibi fiilî bir düzen kurma çabaları çoktan başladı. Savaşın geride bıraktığı yıkımın ortasında Tel Aviv, desteklediği çeteler ve silahlı suç ağları üzerinden Gazze’de kontrol alanları inşa ediyor. Hamas ise, İsrail’in bu vekil yapılar aracılığıyla kurmaya çalıştığı yeni hâkimiyeti durdurmaya çalışıyor.

Gazze’deki Yağmacılık Yapan “Halk Güçleri” Adlı Örgüt Kimdir?

İsrail, Mart 2025’te ilan edilen önceki ateşkesi bozduğunda, hedef aldığı ana kurumların başında fiilen Hamas yönetiminde olan Gazze’deki hükûmetin İçişleri Bakanlığı personeli -polis ve iç güvenlik birimleri- geliyordu. Bu sistematik saldırıların amacı, Gazze’de bir güç boşluğu yaratmak ve kaos çıkarmaktı. Savaş boyunca İsrail istihbaratı, Hamas’a karşı saldırılar düzenleyen ve insani yardımları yağmalayan yerel çeteleri ve klanları finanse edip silahlandırdı ve bunu ateşkesten sonra da yapmaya devam ediyor. İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu, bu politikayı uyguladıklarını Haziran 2024’te yaptığı bir açıklamada açıkça kabul etmişti.

Son dönemde bir dizi aşiret milisi, yağma faaliyetleriyle tanınan bir çete mensubu olmakla tanınan Yasser Abu Shabab’a biat ettiğini açıkladı. “Halk Güçleri” adıyla bilinen bu ağ, İsrail’in açık ya da örtük desteğiyle Hamas’a alternatif bir otorite olarak sahaya yerleştirilmeye çalışılıyor. İsrail ordusu ve güvenlik servisleri, aylardır Gazze’deki bu grupları yerel “yardımcı güçler” olarak silahlandırıp eğitiyor; bu stratejinin son haftalarda belirgin biçimde hız kazandığı görülüyor.

Grubun lideri Yasser Abu Shabab, 7 Ekim 2023’te Gazze’de uyuşturucu kaçakçılığı suçundan cezaevindeydi; ancak savaşın ilk günlerinde yaşanan kaostan yararlanarak hapisten kaçtı. Onun komutasındaki sözde “Halk Güçleri”, son aylarda Gazze’nin güneyinde etkinlik gösteriyor. Grup, ABD ve İsrail destekli, yapısı büyük ölçüde belirsiz bir kuruluş olan Gazze İnsani Yardım Vakfı (GHF) tarafından işletilen tartışmalı yardım dağıtım merkezleri çevresinde, İsrail güçleriyle yakın koordinasyon içinde hareket ediyor.

SkyNews‘in araştırma haberine göre, Gazze’nin güney kesimindeki harabeleri arasında kalan ve 50 hektara yayılan bir yerleşkeye sahip olan Halk Güçleri, sınır kapısı olan Kerem Şalom’dan içeri giren yardım konvoylarının izlediği güzergâhın tam üzerinde, yardım çalışanlarının “Yağmacılar Sokağı” dediği hat boyunca konuşlanmış durumda. Son haftalardaki yeni katılımlarla çetenin Gazze geneline yayılmış toplam gücünün 3 bin kişi civarında olduğu söyleniyor.

Buradan geçen yardım malzemeleri ve ticari mallar, çete ekonomisinin temel kazanç yollarından birini oluşturuyor. Yağma yoluyla yardım malzemeleri ve mallara el koyan çetenin BM iç raporlarında, sistematik konvoy yağmalarında “en etkili aktör” olarak anıldığı belirtiliyor. BM İnsani İşler Koordinasyon Ofisi de geçtiğimiz mayıs ayında savaşın başından beri yağma faaliyetlerinin İsrail gözetiminde yapıldığını belirtmişti. Gazze’ye yardım girişlerine izin verildiği dönemlerde de bu yardımların Kerem Şalom hattı üzerinden girilmesi zorunlu tutulmuştu.

Bu çetenin diğer gelir kaynaklarının başında ise sigara kaçakçılığı geliyor. İsrail’in resmen yasakladığı sigaraların tanesi bazı dönemlerde 20 dolara çıktı; bu, çeteye nakit akışını ve milislerin çeteye sadakatlerini besleyen devasa bir kâr marjı sağlıyor. Çete üyelerinin sosyal medya hesaplarında paylaştığı para desteleri, yeni akıllı telefonlar, ithal motosikletler vb. eşyalar gösteriş malzemesine dönüşmüş durumda.

İsrail Hamas’a Karşı Yerel Çeteleri Silahlandırıyor

Ateşkes öncesinde Gazze’de zaten korkunç bir kıtlık yaşanırken, “Halk Güçleri” adlı çetenin nakit, gıda, silah ve 4×4 araçlara düzenli biçimde erişim sağladığı biliniyordu. Sky News’in araştırmasına göre, İsrail ordusunun Kerem Şalom hattında görev yapan 585. Çöl Keşif Taburu (çoğunluğu Bedevi askerlerden oluşuyor) ile Halk Güçleri üyeleri arasındaki çevrim içi etkileşimler ve bir İsrail askerinin “yiyecek, araç ve para girişini” doğrulayan ifadesi, bu trafiğin İsrail destekli olduğunu ortaya koyuyor. Çetenin, Güney Gazze’de İsrail güçleriyle birlikte hareket ettiğini gösteren videolar da kısa süre önce sosyal medyada yayımlanmıştı. Ayrıca bazı haberlerde, İsrail’in Abu Shabab’ın milislerine Hamas’tan ele geçirilen silahlar da dâhil olmak üzere Kalaşnikof tipi saldırı tüfekleri sağladığı öne sürülüyor.

Geçtiğimiz haziran ayında İsrail muhalefet liderlerinden Avigdor Liberman, Başbakan Benjamin Netanyahu’yu Gazze’de IŞİD bağlantılı milis gruplarına ve çetelere silah sağlamakla suçlamıştı. Eskiden Savunma Bakanı olarak görev yapmış bir isim de olan Liberman’a göre bu silah transferleri, bakanlar kurulunun onayı olmadan, ancak Şin Bet (İsrail İç Güvenlik Servisi) başkanının bilgisi dâhilinde gerçekleştirildi.

Netanyahu’nun ofisi iddiaları doğrudan yalanlamak yerine yalnızca şu açıklamayı yapmakla yetindi: “İsrail, Hamas’ı yenmek amacıyla tüm güvenlik kurumlarının tavsiyeleri doğrultusunda çeşitli adımlar atmaktadır.”

Gazeteci Saleh al-Jafarawi’yi Katleden Doğmuş Aşireti Kimdir?

“Halk Güçleri” Gazze’deki tek silahlı grup değil. Geçtiğimiz haftalarda Filistinli gazeteci Saleh al-Jafarawi’nin öldürülmesiyle yeniden gündeme gelen Doğmuş Aşireti, Gazze’deki en güçlü ve en tartışmalı yerel yapılar arasında yer alıyor. 20. yüzyılın başlarında Türkiye’den gelerek yerleştiği ifade edilen bu aşiretin bölgedeki en geniş aile ağlarından biri olduğu belirtiliyor. Doğmuşlar, uzun süredir Hamas’la gergin bir ilişki içinde. Aile üyeleri geçmişte hem Hamas hem de Fetih hareketiyle farklı dönemlerde temas kurmuş olsa da, bu ilişkiler zamanla çıkar çatışmalarına, ardından da açık düşmanlığa dönüşmüş durumda.

Aşiretin önde gelen isimlerinden Gazze’deki Halk Direniş Komiteleri’nin silahlı kanadının eski lideri ve “Ebu Muhammed” adıyla bilinen Mümtaz Doğmuş, 2006 yılında kendi denetiminde İslam Ordusu (Army of Islam) adıyla bağımsız bir milis güç kurdu. Daha sonralarda IŞİD‘e bağlılık yemini edecek bu grup, aynı yıl İsrailli asker Gilad Şalit’in kaçırılmasında kilit rol oynamasıyla da uluslararası kamuoyunun gündemine girdi.

Hamas’ın Haziran 2007’de Gazze Şeridi’nin kontrolünü ele geçirmesinden sonra Doğmuş aşireti büyük ölçüde Hamas’tan bağımsız bir güç odağı olarak kaldı. Ancak bu bağımsızlık ağır bir bedelle sonuçlandı: Sabra ve Tal el-Hava bölgelerinde yaşanan çatışmalarda aileden 200’den fazla kişi hayatını kaybetti.

2024’ün başlarında Hamas, Doğmuş ailesini İsrail’le iş birliği yapmakla suçladı ve 2024 Mart ayında aileden Salih Doğmuş’u “düşmanla iş birliği” yaptığı gerekçesiyle idam etti. Aşiretin gerçekten İsrail tarafından desteklenip desteklenmediği hâlâ belirsizliğini koruyor. Ancak Al Jazeera’nın aktardığına göre, Gazze içinden gelen bazı kaynaklar aşiretin İsrail’le teması olduğunu öne sürüyor; buna karşın grup liderleri bu iddiaları reddediyor.

Ekim ayı başlarında aşiretin liderlerinden Nizar Doğmuş, verdiği bir demeçte, İsrail ordusunun kendisine Gazze’de bir “insani bölgeyi” yönetmesi teklifinde bulunduğunu, ancak bunu reddettiğini belirtti. Aynı röportajda, reddin ardından İsrail ordusunun bölgeyi bombalayarak “aileye ait evleri sistematik biçimde yıktığını” söyledi.

Geçtiğimiz haftalarda Hamas’ın “çetelerle mücadele birimi” olarak bilinen Ok Gücü, Doğmuş aşiretine ait bazı bölgelere operasyonlar düzenledi. Hamas’ın aradığı bazı aile üyeleri, savaş öncesinde suç örgütü faaliyetlerinden hüküm giymiş, ancak savaşın yarattığı kargaşadan yararlanarak hapishanelerden kaçmış kişilerdi. Bu şahısların savaş boyunca yağma, hırsızlık ve sivillere yönelik saldırılar gerçekleştirdiği öne sürülüyor. Teslim olmayı reddeden milislerin bir kısmı Tal el-Hava’daki Ürdün Sahra Hastanesi’ne sığındı. Aynı gün, Doğmuş ailesine bağlı silahlı unsurlar gazeteci Saleh al-Jafarawi’yi ve Hamas Siyasi Büro üyesi Bessam Naim’in oğlu Naîm Naim’i kaçırarak öldürdü.

Doğmuş ailesi ile Hamas arasındaki düşmanlık uzun süredir devam eden bir güç savaşına dönüşmüş durumda. İsrail’in ise bölgede iç gerilimleri körüklemek amacıyla milis grupları finanse etme ve silahlandırma geçmişi biliniyor. Bu nedenle, İsrail doğrudan destek vermese dahi, Doğmuş aşiretinin faaliyetlerini bilinçli biçimde tolere ettiği düşünülüyor.

Gazze’deki Diğer Silahlı Gruplar

Gazze’de farklı aidiyetlere ve çıkar ağlarına dayanan başka silahlı gruplar da faaliyet gösteriyor. Bu yapılar genellikle aile ve aşiret bağları etrafında şekilleniyor ve yerel düzeyde özerk güç odakları oluşturuyor.

Bu gruplardan biri, Hellis ailesi. Gazze kentinin Şucaiyye mahallesinde yaşayan ve Fetih hareketiyle ilişkili olduğu bilinen Hellis ailesi, uzun süredir Hamas’la düşmanlık içinde. Geçmişte Hamas’ın baskınlarına ve silahlı saldırılarına maruz kalan aile, özellikle 2008’deki çatışmalarda ağır kayıplar verdi; onlarca kişi öldü, birçok aile üyesi İsrail geçiş noktalarına sığınmak zorunda kaldı. Ateşkesin ardından ailenin önde gelen ismi Rami Hellis, aynı mahalleden Ahmed Cundeya ile birleşerek, İsrail ordusunun hâlâ etkili olduğu bölgelerde Hamas’a karşı yeni bir silahlı grup kurdu. Bazı medya organları, bu gücün yaklaşık 400 kişiden oluştuğunu iddia etse de, hem komuta zinciri hem de tüm ailenin bu girişimi destekleyip desteklemediği henüz kesinleşmiş değil.

Gazze Şeridi’nin kuzeyinde, Beyt Lahya bölgesinde ise Eşref el-Mansi, Hamas karşıtı bir başka milis güç kurdu. El-Mansi, geçtiğimiz günlerde yayımladığı bir videoda Hamas’ın kendi grubuna saldırdığı ya da üyelerini tutukladığı yönündeki haberleri yalanladı. Son haftalardaki can kayıplarına ilişkin iddiaların “asılsız” olduğunu savunan el-Mansi, grubunun kuzeyde bazı bölgelerin kontrolünü ele geçirerek sivillerin evlerine dönüşünü sağladığını öne sürdü. Hamas’a doğrudan seslenen el-Mansi  şu uyarıda bulundu: “Milis kontrolündeki bölgelere giren herhangi bir Hamas üyesi, Hamas’ın kendi milislerine davrandığı gibi muamele görecektir.”

Han Yunus’ta ise El-Macayde (al-Majayda) ailesi, Hamas’a karşı bir diğer büyük güç olarak öne çıkıyor. Fetih yanlısı bu aile, uzun yıllar boyunca Gazze’nin merkezî bölgelerinde arabulucu ve denge unsuru olarak hareket etmişti. Ancak bu yıl ekim ayının başında, Hamas’ın aile üyelerinden birkaçını bacaklarından vurmasının ardından, aile ile Hamas’ın “Ok Birimi” arasında silahlı çatışmalar yaşandı. Çatışmalarda 5 aile üyesi ve 11 Hamas savaşçısı hayatını kaybetti.

Ailenin milis gücü, Han Yunus’un Kizan el-Neccar mahallesinde Hamas otoritesine meydan okuyan Hüsam el-Astal tarafından yönetiliyor. El-Astal’ın grubunun, son çatışmalarda İsrail ordusuyla eşzamanlı biçimde Hamas savaşçılarını hedef aldığı bildiriliyor; bu da, bazı yerel milislerin İsrail operasyonlarıyla örtük biçimde koordineli hareket ettiği yönündeki iddiaları güçlendiriyor.

Hamas’tan “Kan Dökmemiş” Çete Üyelerine “Af”

10 Ekim’de başlatılan ateşkesin ardından Hamas yönetimi, son haftalarda artan saldırılar ve iç güvenlik ihlalleri üzerine bu ağları “işgalle iş birliği yapan silahlı çeteler” olarak tanımlayarak geniş kapsamlı bir güvenlik kampanyası başlattı. Operasyonlar özellikle askerî koridorların çevresinde, yardım konvoylarının geçtiği güzergâhlarda ve kaçakçılık hatlarının yoğunlaştığı bölgelerde yoğunlaştı.

Bu grupların bir kısmının İsrail’den nakit para, gıda, hafif silah ve mühimmat aldığı, ancak “ileri” askeri teçhizata -örneğin tanksavar veya dronlara- erişimlerinin bilinçli olarak sınırlandığı belirtiliyor. Hamas’a yakın güvenlik kaynaklarına göre, bu yapıların amacı Gazze içinde paralel bir otorite kurmak ve toplumda kaos ortamını kalıcılaştırmak.

Hamas yönetimi ayrıca “kan dökmemiş” çete üyeleri için genel bir af ilan ederek onları silah bırakmaya çağırdı. Gazze İçişleri Bakanlığından yapılan açıklamada, “Gazze halkının kanını dökmemiş, yağmaya veya işgalle iş birliğine karışmamış herkes, teslim olduğu takdirde adil bir yargılama güvencesi alacaktır,” ifadeleri yer aldı. Bu çağrının hemen ardından, Hamas’a bağlı hesaplarda geçmişte yağma ve cinayet suçlarına karıştığı öne sürülen bazı çete üyelerinin infaz görüntüleri paylaşıldı. Sosyal medyada hızla yayılan bu videolar, hareketin içindeki hesaplaşma yöntemleri üzerine sert tartışmalar başlattı.

Gazze’de bugün yaşananlar, askeri işgalin alışıldık  biçiminden çok, onun daha karmaşık ve kalıcı bir versiyonuna işaret ediyor. İsrail’in doğrudan kontrol yerine silahlı çeteler, aşiret milisleri ve yerel ağlar üzerinden yürüttüğü bu yeni strateji, bölgeyi yönetilebilir kılmaktan ziyade, yönetilemez hâle getirmeyi amaçlıyor. Ateşkesin ilerleyen safhalarına geçilebildiği takdirde bu çetelerin nasıl tasfiye edileceği ve üyelerinin kimin tarafından yargılanacağı ise belirsizliğini koruyor. (P)

Bu yazıyla ilgili yorumunuzu paylaşabilirsiniz. Bunu yaparken Yorum Kurallarımızı dikkate alın lütfen.
Yorum adedi#0

*Tüm alanları doldurunuz

Son Yüklenenler