GHF Krizi: Vakıf Gazze’de Yardım mı Dağıtıyor, Halkı Göçe mi Zorluyor?
ABD ve İsrail'in desteklediği GHF adlı insani yardım vakfı, Gazze’deki Birleşmiş Milletler sistemini baypas ederek yeni bir denetim rejimi kurmakla eleştiriliyor. Birleşmiş Milletler, uluslararası hukuk uzmanları ve sivil kuruluşlar vakfın faaliyetlerinden dolayı endişeli.

Yaklaşık üç aylık kesintinin ardından sınırlı sayıda insani yardımın girmesine izin verildiği Gazze’de yaklaşık yarım milyon Filistinlinin felaket düzeyinde açlıkla karşı karşıya olduğu ifade ediliyor. Nüfusun geri kalanının da kriz ya da acil durum seviyesinde açlık yaşadığı belirtiliyor. Çocuklar, yaşlılar, hastalar ve daha önce sağlıklı olan insanlar, her gün yetersiz beslenme, susuzluk ve tamamen önlenebilir hastalıklar nedeniyle ölüyor. Mart 2024’te, dünyanın önde gelen gıda güvenliği izleme inisiyatifi olan Entegre Gıda Güvenliği Aşama Sınıflandırması (IPC), Gazze’de kıtlığın eşiğinde olunduğu uyarısında bulundu. Bunun üzerinden geçen bir yılı aşkın sürede insani kriz daha da büyüdü.
UNRWA Yasağının Ardından Kurulan Gazze İnsani Yardım Vakfı (GHF)
Gıda ve genel olarak insani yardımların silah hâline getirilmesi, uzun zamandır İsrail’in Gazze ve işgal altındaki Filistin’deki askeri stratejisinin temel bir ayağını oluşturuyor. 2012’de İsrail devleti, Savunma Bakanlığının daha önceden (2008) hazırladığı ve açlıktan ölmeyi önlemek için gerekli minimum kalori miktarını hesaplayan bir belgeyi kamuoyuyla paylaşmak zorunda kalmıştı. Bu hesaplamanın yapılmasındaki amaç, gıdaya erişimi mümkün olduğunca kısıtlı tutarken, açlığı ölüm noktasına ulaştırmamaktı. Bir üst düzey İsrailli yetkilinin 2006’da söylediği gibi, Gazze “diyette tutulmalıydı”.
Gazze’de insani yardım dağıtımının temel aktörlerinden olan Birleşmiş Milletler’in Yardım ve Bayındırlık Ajansı (UNRWA) gibi kurumlar sistematik biçimde hedef alınıyor. UNRWA, Gazze’deki yardımların ve temel hizmetlerin dağıtımında uzun süredir merkezi bir rol oynayan bir yapıydı. Ancak son aylarda bu kurum, yoğun bir dezenformasyon kampanyasına maruz kaldı; çalışanlarına saldırılar düzenlendi, fonları geri çekildi ve İsrail Meclisi UNRWA’ya yasak getirdi.
İsrail’in insani yardımı kontrol için son planı da Tel Aviv ve Washington destekli “Gazze İnsani Yardım Vakfı” (GHF) oldu. GHF, Gazze genelindeki yardımları denetlemek için kurulduğu iddia ediliyor ancak amacın mevcut tüm yardım yapılarını -BM dahil- devre dışı bırakmak olduğu gözlemleniyor. UNRWA’nın eski sözcülerinden biri olan Chris Gunness, bu girişimi “yardım yıkama” (aid-washing) stratejisi olarak tanımlıyor: Bölgedeki insanları “itaate zorlamak için aç bırakıldıkları” gerçeğini gizlemeye yönelik bir strateji.
GHF’nin “Yardım Kontrolü” Sistemiyle Gazze’nin Kuzeyi Boşaltılmak İsteniyor
GHF planlamasına göre Gazze’deki 2 milyondan fazla insan, gıdaya erişmek için dört “güvenli dağıtım noktasından” birine gitmek zorunda. Ancak bu dört noktanın hiçbiri Gazze’nin kuzeyinde değil. İsrail’in ateşkes bittikten sonra Gazze’ye yönelik saldırılarını analiz eden uzmanlar, bu bölgenin İsrail’in işgal ve saldırılarına uğramış ve etnik temizlik amacı güttüğü bir alan olduğu belirtiyor. GHF’nin planlaması nedeniyle Gazze’nin kuzeyinde kalan halk, hayatta kalmak için güneye göç etmek zorunda bırakılıyor. Çünkü sivillerin yardım alabilmeleri için çatışma hatlarını geçmeleri gerekiyor. Yardıma erişimin bir halkı zorla yerinden etmek için kullanılması, uluslararası hukuk normlarına göre, insanlığa karşı suç olarak kabul edilmektedir. GHF’nin resmî duyurusunda, İsrail’in önceden var olan gıda dağıtım merkezlerine, fırınlara ve yardım konvoylarına yönelik saldırılarından veya mevcut insani yardım sistemini kasten engellemesinden hiç söz edilmiyor.
Bu tür bir “yardım kontrolü”, aslında siviller için kuşatmayı hafifletmek yerine pekiştiriyor. Havadan bırakılan yardımlar ya da şartlı gıda paketleri gibi yetersiz çözümler, yalnızca bir “insani kaygı” illüzyonu yaratıyor. Gerçekteyse şiddet ve etnik temizlik devam ediyor. BM Genel Sekreter Yardımcısı ve Acil Yardım Koordinatörü Tom Fletcher de, GHF tarafından ortaya konan planları “daha fazla şiddet ve yerinden etmeye zemin hazırlayan bir kılıf” olarak tanımlıyor.
Kurumsal Kimliği ve Personeliyle Gazze İnsani Yardım Vakfı (GHF) Nedir?
ABD’nin Delaware eyaletinde ve İsviçre’de kayıtlı bu özel kuruluşun, ABD ve İsrail tarafından desteklendiği biliniyor. ABD merkezli danışmanlık firması Boston Consulting Group (BCG), 7 Ekim 2023’te Hamas’ın İsrail’e yönelik saldırısından bir yıl sonra, Ekim 2024’te Gazze İnsani Yardım Vakfının (GHF) kurulmasına yardımcı oldu. Cenevre’deki ticari siciline göre GHF, Şubat 2025’te resmî olarak kuruldu. Vakıf, amacını “Gazze’ye yönelik yardım teslimatlarını denetlemek” şeklinde tanımlıyor. Ancak asıl amacının Gazze’de BM öncülüğündeki geleneksel insani yardım sistemini baypas etmek olduğu düşünülüyor.
Resmî olarak özel girişim olarak tanımlanan ve finansmanı şeffaf olmayan GHF, İsrail’in iki aydan uzun süre boyunca Gazze’ye tüm yardım ve mal girişini tamamen kestiği bir dönemin ardından, 26 Mayıs’ta faaliyete başladı. Bu kesinti, yaygın kıtlık tehlikesine dair ciddi uyarılara neden olmuştu. İsrail’in belirlediği koridorlarda ve dağıtım merkezlerinde özel silahlı güvenlik şirketleri eşliğinde yardımları dağıtıyor. Gıda paketleri bu merkezlerden Gazze halkına ulaştırılıyor.
İsrail daha önce, herhangi bir kanıt sunmadan, mevcut yardım programları kapsamında Gazze’ye gönderilen yardımların Hamas tarafından sistematik şekilde saptırıldığını iddia etmişti. Bu iddiaların ardından 2 Mart’ta Gazze’ye tam bir abluka uygulayarak gıda, yakıt, yardım ve ticari malların girişini engelledi. Bu abluka 21 Mayıs’ta kaldırıldı.
GHF’nin arkasındaki grup, eski ABD istihbarat ve savunma yetkilileri ile iş dünyası temsilcilerinden oluşuyor. Bu grup geçen yıl, İsrail’le yakın iş birliği içinde, Hamas ile ilgili İsrail’in iddialarına karşılık vermek için yeni bir yardım planı geliştirdiler. Ancak daha sonra İsrailli yetkililer bu projedeki rollerini küçültmeye çalıştı; projeyi “Amerikan girişimi” olarak tanımladılar. Oysa Washington Post’un ulaştığı belgelere göre İsrail’in vakfın kuruluş sürecinde ve tanıtımında önemli bir rol oynuyor.
Gazze’de yardım dağıtımı uzun süredir ciddi zorluklarla karşı karşıya. Yardım tırları, İsrail kontrol noktalarından geçmekte güçlük çekiyor ve İsrail’in bombardımanları nedeniyle yollar harap hâlde. Savaşın başlangıcından bu yana insani yardımlar düzensiz biçimde halka ulaştırılıyor. Bazı günler 100’den fazla yardım tırı (çoğunlukla UNRWA ve Dünya Gıda Programı tarafından) giriş yaparken, bazı günler sadece birkaç düzine tır geçiş sağlayabiliyor. Yardım çalışanları, Gazze’nin günlük ihtiyacını karşılamak için 500 tırın girmesi gerektiğini söylüyor.
İstifa Eden GHF Direktörüne Göre Vakıf Tarafsız Değil
BM yetkilileri, 27 Mayıs’ta yardım operasyonunun ilk tam gününde, GHF girişimin dağıtım merkezlerinden birinin yakınında 50 kadar kişinin silahla vurularak yaralanmış olabileceğini belirtti. Ancak özel yardım kuruluşu bu raporları reddederek, e-posta yoluyla kimsenin yaralanmadığını bildirdi. İsrail ordusu da, hava saldırısı gerçekleştirmediğini, ancak “durumu kontrol altına almak ve dağıtıma devam edebilmek için” merkez dışında uyarı atışları yaptığını açıkladı. GHF, yaşanan kaos sırasında, ABD’li güvenlik görevlilerinin kısa süreliğine çekildiğini de bildirdi.
Vakıfın eski genel direktörü Jake Wood, yardım faaliyeti başlamadan hemen önce, 25 Mayıs’ta istifa etti. Gerekçe olarak planların, “insanlık, tarafsızlık, ayrım gözetmeme ve bağımsızlık” gibi insani ilkelerle uyuşmadığını göstermişti.Geçitğimiz günlerde ise yeni yönetici olarak sağ eğilimli bir Evanjelik kimliğiyle tanınan Amerikalı iş adamı Johnnie Moore atandı. Moore daha önce Trump için çalışmış bir isim. Bu atama, hem kuruluşun ideolojik yönelimine dair soruları gündeme getirdi hem de insani yardımın tarafsızlığı ilkesini zedelediği gerekçesiyle eleştirilere yol açtı.
BM İnsani İşlerden Sorumlu Koordinasyon Ofisinden (OCHA) Jonathan Whittall, bir basın toplantısında yardım programını “mühendislik ürünü kıtlık” (engineered scarcity) olarak tanımladı. Yardımlar, Gazze’nin merkezinde ve güneyinde yer alan dört dağıtım merkezinde, ABD’li özel güvenlik şirketleri tarafından korunarak dağıtılıyor. Yardım kuruluşu ise 30 Mayıs’ta The Washington Post’a gönderdiği e-postada yardımların “olaysız şekilde” dağıtıldığını ve dört gün içinde 2 milyondan fazla öğünün ulaştırıldığını belirtti.
GHF’nin Faaliyetleri Uluslararası Hukuka Aykırı Olmakla Suçlanıyor
Whittall, 28 Mayıs’taki basın toplantısında şunları söyledi: “Bu askerileştirilmiş merkezlerin kurulmasıyla verilen mesaj şu: “Gazze’de hayatta kalmak, sadece askeri plana uyanlara tanınan bir ayrıcalıktır.” Gazze Şeridi’ni gözlemleyen birçok uzman, sivillerin yardım alabilmek için saatlerce yol gitmeye zorlanmasının bir savaş suçu olan zorla yerinden etme anlamına gelebileceğine dikkat çekiyor. İnsani yardım kuruluşları ve BM, bu grupla çalışamayacaklarını belirtti. Yardım programının insani ilkeleri ihlal edebileceğini, yardımı militarize ettiğini ve Filistinlilerin daha fazla yerinden edilmesine yol açabileceğini dile getiriyorlar.
Daha önce açıklama yapan GHF Sözcüsü ise, “Hiçbir koşulda sivillerin zorla yerinden edilmesine katılmayacaklarını ya da desteklemeyeceklerini” öne sürmüştü. Ayrıca, erken planlama belgelerinin vakfın güncel yaklaşımını tam olarak yansıtmadığını, örneğin konut inşası ya da yardım alacak kişilerin taranması gibi unsurların artık gündemlerinde olmadığını vurguladı.
Aynı şekilde Uluslararası Af Örgütü (Amnesty International) de, GHF’nin Gazze’deki faaliyetlerini uluslararası hukuka aykırı ve insanlık dışı olarak nitelendirdi. Kuruluşun yardımı siyasallaştırdığı, insani yardım ilkelerini ihlal ettiği ve yardımı bir silaha dönüştürdüğü belirtiliyor. Açıklamada, İsrail’in işgalci güç olarak gıda ve yardımın engelsiz girişini sağlamakla yükümlü olduğu hatırlatılıyor. Af Örgütü, UNRWA’ya getirilen yasağı da “yardımın kriminalizasyonu” olarak tanımlayarak uluslararası toplumu acil müdahaleye çağırdı. (P)