İsrail, Filistinlilerin Naaşlarını Buldozerlerle Gömdü
İsrail'in Gazze'de öldürdüğü Filistinlilerin naaşlarını buldozerlerle gömdüğü ortaya çıktı. CNN'in araştırmasının ortaya çıkarttığı bu korkunç uygulama, uydu görüntüleri ve tanık ifadeleriyle de teyit ediliyor.
İsrail tarafından onlarca kez ihlâl edilmiş Gazze’deki kırılgan ateşkes süreci devam ederken, yardım arayan Gazzelilerin ölülerine yapılan muamele uluslararası tepkiye yol açıyor. CNN tarafından yürütülen bir araştırma, İsrail ordusunun sınır geçişi yakınlarında öldürdüğü bazı Filistinlilerin cesetlerini buldozerlerle sığ ve işaretsiz mezarlara gömdüğünü, diğerlerini ise açık alanda çürümeye terk ettiğini ortaya çıkardı. Bulgular, İsrail’in Filistinlere insani yardım faaliyetlerinin ulaşmasını engellemek için gerçekleştirdiği sistematik saldırıları yeniden gündeme taşıdı.
CNN, Gazze’nin kuzeyindeki Zikim Sınır Kapısı çevresinden yüzlerce video, fotoğraf, görgü tanığı ifadesi ve yerel yardım kamyonu şoförlerinin röportajlarını inceleyerek bir araştırma yürüttü. İnceleme sonucunda insani yardım almak için sınır kapısı yakınlarında bulunan Filistinlilerin İsrail ordusu tarafından ayrım gözetilmeden öldürüldüğü tespit edildi.
Buna karşın İsrail ordusu ise Zikim çevresindeki buldozerlerin varlığının, tehditlerle başa çıkmak veya “rutin mühendislik ihtiyaçları” gibi operasyonel amaçlar için kullanıldığını savundu.
Yardım Almaya Giden Siviller İçin Ateş Hattı
Araştırmada, 11 Eylül’de sosyal medyada paylaşılan ve coğrafi konumu belirlenen iki video incelenerek, Filistinlilerin Zikim bölgesinde un çuvalları taşırken dahi sürekli ateş altında kaldığı tespit edildi. Montana Eyalet Üniversitesinden adli ses uzmanı Robert Maher, bu videoları analiz ederek atışların çekim yerinden yaklaşık 340 metre uzaklıkta yapıldığını belirledi ve bu mesafe, İsrail ordusunun o anki pozisyonuyla uyumlu bulundu.
CNN tarafından incelenen görüntü ve fotoğraflar, “tehlikeli koşullar” sebebiyle sivillerin ya da sivil savunma ekiplerinin Zikim’den çıkaramadığı çok sayıda cesedin bulunduğunu ortaya koyuyor.
İki görgü tanığı 15 Haziran’da CNN’e, açlığa maruz bırakılan Filistinlilerin yakınlarındaki bir yardım kamyonuna İsrail askerlerinin ateş açtığını ve çok sayıda kişinin vurulduğunu bildirdi. Görgü tanıkları ayrıca sivil savunma görevlilerinin olay yerine ancak günler sonra girmesine izin verildiğini de aktardı.
CNN tarafından coğrafi konumu saptanan videolar da devrilmiş kamyon çevresinde kısmen gömülü çürümüş cesetleri ve bölgedeki bir sokak köpeğini göstererek söz konusu tanıklıkları doğruladı.
Zikim rotasında çalışan yardım kamyonu şoförleri, CNN’e yaptıkları açıklamalarda, bölgede dağılmış ve çürümüş cesetlerin sık görülen bir durum olduğunu ve İsrail buldozerlerinin zaman zaman bunları kuma gömdüğünü aktardı.
Uydu görüntüleri ve fotoğraflar bu tanıklıkları destekliyor. Uydu görüntülerine göre Temmuz sonundan Ağustos başına kadar bölgede İsrail buldozerleri sürekli varlık gösterdiler. Zikim geçişi çevresindeki buldozer faaliyetlerine dair işaretler, yardım güzergâhının açılmasından hemen sonra, Haziran ortasından başlayarak 12 Eylül’de kapanana kadar görülüyor.
Buldozer faaliyetlerinin bir kısmı, sık sık kutular ve enkazla kaplanan yardım yolunun temizlenmesiyle ilgili görünürken, uydu görüntüleri, bunun haricindeki zamanlarda açık bir amacı olmayan buldozer hareketlerini de gösteriyor. Örneğin Haziran ortasında bir buldozerin yaklaşık 30 metrekarelik bir toprak alanını küçük bir yığın hâline getirdiği görülüyor; burası, sivil savunma ekiplerinin devrilmiş kamyonu bulduğu noktadan yaklaşık 400 metre uzakta bulunuyor.
İsrail ordusunun öldürdüğü kişilere ölüm sonrasında bile uyguladığı kötü muamelenin Zikim Sınır Kapısı ile sınırlı olmadığı belirtildi. Netzarim Koridoru’ndaki bir karakolda görev yapmış bir İsrail askeri, 2024 yılının başlarında 9 Filistinli sivilin cesedinin üs çevresinde neredeyse iki gün boyunca çürümeye terk edildiğini ve bu sırada köpeklerin cesetleri yediğini kaydetti.
2023’ün sonlarında Gazze’deki İsrail birliklerini denetleyen komuta merkezinde görev yapan bir yüzbaşı, öldürülen bir Filistinlinin cesedinin, merkezdeki subaylar tarafından buldozerle yol kenarındaki bir çukura itilmesine karar verildiğini ifade etti.
Ammar Wadi’nin Hikâyesi: “Anne Beni Affet”
CNN’in araştırması, tanıklıklardan faydalanarak insani hikâyelere de yer veriyor. Bunlardan biri de ailesine bir çuval un götürebilmek için hayatını tehlikeye atan Ammar Wadi’nin hikâyesi. Wadi, yardım almaya çalışan sivillere yönelik düzenli İsrail ateşi altında hayatını kaybetmişti. Haftalar sonra telefonunu bulan biri tarafından ailesine iletilen mesajda şunlar yazıyordu:
“Bir şey olursa beni affet anne. Telefonumu kim bulursa lütfen aileme onları çok sevdiğimi söylesin.”
Wadi’nin kayboluşunun üzerinden neredeyse altı ay geçmiş olmasına rağmen ailesi hâlâ hiçbir cevap bulabilmiş değil. Wadi’nin annesi Nawal Musleh, verdiği demeçte “Onu düşündüğüm anda gözyaşlarım durmuyor. Allah’ın bizim için yazdığı her şeye razıyız ama sadece oğlumuzun başına ne geldiğini bilmek istiyoruz.” ifadelerini kullandı.
Bu yaz gıda yardımı almaya çalışırken kaybolan birçok Filistinli hâlâ bulunamadığı için ailelerinin çaresizce cevap arayışı sürüyor. Araştırmadaki tanık ifadelerine göre, bazı aileler, sevdiklerinin hâlâ bir yerlerde hayatta olabileceğine, örneğin İsrail tarafından gözaltına alınmış ya da Gazze’nin başka bir bölgesine yerinden edilmiş olabileceğine dair umut taşıyor.
Wadi’nin kardeşi Hossam verdiği demeçte, umudunu “Ammar öyle biriydi ki yokluğu kocaman bir boşluk bırakıyor. Onu kaybetmek sanki kendinden bir parçayı kaybetmek gibi. Eğer şehit olduysa Allah rahmet eylesin, ama yaşıyorsa en azından umut edebiliriz.” sözleriyle aktardı.
Tahkikat sonucu, Wadi gibi yardım alma umuduyla gelen onlarca kişinin İsrail ateşine maruz kaldığı bölgeye, sivil savunma ekiplerinin işlettiği bir ambulansın girmesine ancak birkaç gün sonra izin verildiği ortaya çıktı. İsminin açıklanmasını istemeyen bir sivil savunma görevlisi, verdiği demeçte, “Gördüğümüz manzara karşısında şok olduk. Topladığımız (cesetler) çürümüştü. Açıkça bir süredir oradaydılar, köpeklerin bazı kısımlarını yediğine dair izler vardı.” dedi.
Görgü tanıklarından Adel Mansour, 17 yaşındaki kayıp oğlunu ararken yaşadıklarını anlatarak, “Cesetlerin karton yardım kutularıyla birlikte buldozerle ezilmiş olduğunu gördüm. Üst üste yığmışlar.” dedi.
Eski İsrail Askerleri: “Öldürülenlerin Kimlik Tespiti İçin Fotoğrafları Çekilmedi”
İsrail ordusunun Filistinlilerin cesetlerini buldozerlerle gömdüğüne ilişkin bu raporlar, Zikim geçişiyle sınırlı değil. CNN’le konuşan IDF muhbirleri ve işgal karşıtı eski İsrail askerlerinden oluşan Breaking the Silence (BTS) adlı sivil toplum örgütü, savaş sırasında Gazze’de ölülerin kötü muamele gördüğüne dair daha geniş bir örüntüye işaret ediyor.
Netzarim Koridoru’ndaki bir ileri karakolda görev yapmış bir IDF muhbiri, misilleme korkusuyla isminin açıklanmaması şartıyla CNN’e konuştu.
Asker, 2024 yılının başlarında, üssünün çevresinde silahsız dokuz Filistinlinin cesedinin neredeyse iki gün boyunca çürümeye terk edildiğini söyledi. Muhbir, “Komutanımız D9’lara, yani buldozerlere cesetleri kumla örtme talimatı verdi. Etrafınızda bu kadar çok cesedi görmek… Silahsız olduklarını görmek… Köpeklerin kafataslarıyla, kemiklerle oynayıp onları yediğini görmek… Bu korkunç.” ifadelerini kullandı.
Söz konusu askerin bildirdiğine göre, cesetlerin ileride kimliğinin tespiti için fotoğrafları çekilmedi ve gömüldükleri yer işaretlenmedi. Muhbir, “Aileler belki de sevdiklerinin başına ne geldiğini asla öğrenemeyecek.” dedi.
İsrailli askerlerin konuşmasına imkân sağlayan ve tanıklıkları doğrulayan BTS de, bu uygulamaya ilişkin çok sayıda asker ifadesi aldığını belirtti.
Gazze’deki İsrail birliklerini denetleyen bir komuta merkezinde 2023’ün sonlarında görev yapan eski bir IDF subayı ise, Gazze’de öldürülen Filistinlilerin cesetlerinin nasıl muamele göreceğine dair hiçbir askeri yönerge almadığını söyledi. İsrail güçleri tarafından öldürülen bir Filistinlinin cesedi Gazze’de bir yolu kapattığında, komuta merkezindeki subayların cesedi buldozerle yol kenarındaki sığ bir çukura itmeye karar verdiklerini belirtti.
Muhbirlerden biri, anonim olarak yaptığı açıklamada “Savaşta karşımıza çıkan, ister çatışan ister sivil olsun, hiçbir cesede nasıl muamele edeceğimize dair protokol ya da emir almadık.” dedi.
Buldozerle Gömülme Uluslararası Hukuka Aykırı
Oxford Etik, Hukuk ve Silahlı Çatışma Enstitüsü eş direktörü Janina Dill’e göre, uluslararası hukuka göre çatışan taraflar, ölülerin kimliklerinin tespitine imkân verecek şekilde defnedilmesi konusunda işbirliği yapmalıdır.
Dill, konuyla ilgili “Bunun amacı, ölülerin kayıplara karışmasını önlemek ve özellikle aileleri tarafından anılabilmelerini sağlamaktır.” dedi. “Ayrıca cesetler kasıtlı olarak parçalanır ya da onurlarını zedeleyecek şekilde kötü muameleye maruz bırakılırsa, bu Cenevre Sözleşmeleri uyarınca bir savaş suçu olan ‘şahsi onura yönelik ağır saldırılar’ kapsamına girebilir.” diye ekledi.
Bu haberin yayımlanmasının ardından, iki insan hakları örgütü iddialarla ilgili soruşturma çağrısı yaptı. Euro-Med İnsan Hakları İzleme Örgütü, CNN’in bulgularına ve kendi çalışmalarına atıf yaparak bağımsız bir soruşturma talep etti. Filistinlilerin kimlik tespitini engelleyen, mezar yerlerini gizleyen ve ailelerin akıbeti öğrenmesini zorlaştıran koşullarda sistematik olarak gömüldüğünü belirtti.
Açıklamada, İsrail ordusunun yardım dağıtım noktaları yakınında Filistinlileri gömdüğüne dair CNN’in ortaya koyduğu bulguların, Euro-Med’in son aylarda belgelediği örüntüyle örtüştüğü ifade edildi.
Benzer şekilde, Kayıp ve Zorla Kaybedilen Filistinliler Merkezi (PCMFD) de CNN’in haberine dayanarak uluslararası bir soruşturma talep etti. Grup, Uluslararası Kızılhaç Komitesi’ne “bölgeye acilen erişim sağlama, uzman kurtarma ekiplerine eşlik ederek kalıntıları toplama, mezar yerlerini belgeleme, mümkün olan yerlerde kimlik tespiti yapma ve ailelerin sevdiklerinin akıbetini öğrenme hakkını güvence altına alma” çağrısı yaptı.
Son iki yılda İsrail ordusu, Gazze’nin çeşitli yerlerinde Filistinlilerin cesetlerini işaretsiz, sığ ya da toplu mezarlara defalarca gömdü. Buna, geçen yıl Han Yunus’taki Nasser Hastanesi’nde ortaya çıkarılan yüzlerce ceset ve Mart ayında öldürülen 15 yardım çalışanı da dâhildi.
Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Ofisi sözcüsü Ravina Shamdasani, yaptığı açıklamada, Filistinli yetkililerin Nasser Hastanesi arazisinde bulunan 283 cesede ilişkin; “Mağdurların derin çukurlara gömülüp üzerlerinin atıklarla kapatıldığı bildiriliyor.” demişti. Ölenler arasında yaşlılar, kadınlar ve yaralılar bulunuyordu. Bazılarının ise elleri bağlı ve soyulmuş halde bulunduğu iddia ediliyordu.
BM İnsan Hakları Yüksek Komiseri Volker Türk ise konuyla ilgili bir “cezasızlık ortamı” göz önünde bulundurularak, konuya uluslararası soruşturmacıların da dâhil olmasına yönelik çağrıda bulunmuştu. İsrail ordusu ise, sağlanan kanıtlara rağmen Filistinlileri toplu mezarlara gömdüğü iddialarını reddediyor.
İsrail’in İnsani Yardım Faaliyetlerini Engelleme Mekanizması Nasıl İşliyordu?
İsrail’in 2023 yılından beri yürüttüğü soykırım sürecinde Gazze’ye insani yardım ulaşmasını engellemesi uzun süreli ve sistematik bir politikanın parçası. 2025 yılı Mayıs ayında ABD destekli Gaza Humanitarian Foundation (GHF) adlı yapının dağıtım merkezleri, kurulmasından bu yana çeşitli tanıklık ve raporlar tarafından Gazzeliler için bir “ölüm tuzağı” olarak nitelendirilmişti.
Öte yandan, Londra merkezli araştırma kolektifi Forensic Architecture tarafından 2024’te yayımlanan kapsamlı çalışmada, İsrail ordusunun Gazze’de yürütülen insani yardım faaliyetlerini daha önce de sistematik biçimde hedef aldığına dair güçlü kanıtlar yayımlanmıştı. Raporda saldırılar dört kategori altında incelendi: Yardım almaya çalışan sivillere yönelik saldırılar, yardım altyapısına yönelik saldırılar, yardım konvoylarına yönelik saldırılar ve yardım dağıtımından sorumlu personelin hedef alınması.
Rapora göre:
- Yardım almaya çalışan Filistinli siviller İsrail tarafından tekrar tekrar hedef alındı. Mayıs 2024’te belgelenen 39 saldırının tamamı, İsrail kontrolündeki Salah el-Din ve Raşid caddelerindeki kontrol noktalarının çevresinde gerçekleşmişti.
- İsrail, yardım faaliyetlerini ayakta tutan altyapıyı, özellikle İsrail’in “Kuzey Gazze” olarak tanımladığı bölgede topluluk merkezleri, polis noktaları, su tankerleri ve su dağıtım istasyonları dahil olmak üzere düzenli biçimde vurmuştu.
- Gazze genelinde yardım koordinasyonundan sorumlu en az 15 personel hedef alınmış; bu durum zaten çökmüş olan yardım dağıtım sürecini daha da felç etmişti. (P/AA)