Green Card

ABD’de Üniversite Saldırıları Sonrası Green Card Programı Askıya Alındı

ABD’de üniversiteleri hedef alan silahlı saldırıların ardından, Trump yönetimi yasal göçün önemli araçlarından biri olan Green Card çekilişlerini durdurdu. Güvenlik gerekçesiyle alınan karar, aynı dönemde varlıklı yatırımcılara yönelik Altın Kart uygulamasının genişletilmesiyle birlikte tartışma yarattı.

ABD’de Üniversite Saldırıları Sonrası Green Card Programı Askıya Alındı
Uzun süredir karşı olduğu Green Card çekilişlerini askıya alan ABD Başkanı Donald Trump, 5 milyon dolar karşılığında Altın Kart üzerinden ABD vatandaşlığı teklif ediyor. 16.12.2025, New York, ABD. | Fotoğraf: Miss.Cabul - Shutterstock.com

Amerika Birleşik Devletleri, geçtiğimiz hafta iki büyük üniversite bağlantılı silahlı saldırıyla sarsıldı. Yetkililer, olaylar arasında doğrudan bağ bulunduğunu açıklarken, failin Portekiz asıllı bir Yeşil Kart (Green Card) sahibi olduğunun ortaya çıkması, Donald Trump yönetiminin göç politikalarında yeni ve tartışmalı adımları beraberinde getirdi. Bu kapsamda, yasal göçün önemli araçlarından biri olan Çeşitlilik Vizesi (DV Lottery) programı askıya alınırken, varlıklı yatırımcılara yönelik “Altın Kart” uygulaması kamuoyunda sert tartışmalara yol açtı.

Brown Üniversitesi ve Brookline Cinayetleri

13 Aralık’ta Brown University’de bir mühendislik binasında düzenlenen silahlı saldırıda iki öğrenci hayatını kaybetti, dokuz kişi yaralandı. Üniversite kampüsünde gerçekleşen saldırı, kısa sürede ülke genelinde geniş yankı uyandırdı. Bu olaydan iki gün sonra, nükleer bilim ve mühendisliği ile fizik profesörü olan 47 yaşındaki Nuno Loureiro, Brown Üniversitesi’ne yaklaşık 40 mil mesafedeki Brookline’daki evinde silahla vurularak öldürülmüş halde bulundu. İlk aşamada olayların bağlantılı olup olmadığı netlik kazanmazken, soruşturma ilerledikçe yetkililer her iki saldırının da aynı kişi tarafından gerçekleştirildiğini açıkladı.

Failin altı gün boyunca tespit edilip yakalanamaması, federal güvenlik teşkilatı FBI’ın yürüttüğü soruşturmayı eleştirilerin odağına taşıdı. Hararetli arama çalışmalarının ardından 48 yaşındaki Claudio Manuel Neves Valente, Boston’ın kuzeyinde bir depoda, yanında iki ateşli silah ve bir çanta ile birlikte ölü bulundu.

Yetkililer, saldırıların motivasyonuna dair kesin bir açıklama yapmazken, Massachusetts Bölgesi ABD Savcısı Leah Foley, Valente ile Loureiro’nun 1990’lı yıllarda Portekiz’de aynı akademik programa katıldıklarını söyledi. Valente’nin saldırılardan önce Miami’de yaşadığı ve kısa süre önce Boston’a geldiği belirtildi.

2025’te Silahlı Şiddetin Bilançosu: En Az 391 Kitlesel Saldırı

Brown Üniversitesi’ndeki saldırı, ABD’de silahlı şiddetin gündelik hayatın parçası haline geldiği bir dönemde yaşandı. Bu yıl itibarıyla ülkede en az 75 okulda silahlı saldırı gerçekleşti. Gun Violence Archive verilerine göre 2025 yılı içinde ABD genelinde en az 391 kitlesel silahlı saldırı kaydedildi; bu saldırılarda 13.929 kişi hayatını kaybetti.

Silahlı şiddetin nedenleri, eyaletler arasındaki farklı silah yasaları ve okul güvenliği uygulamaları, ABD’de uzun süredir siyasi partiler arasında derin görüş ayrılıklarına neden oluyor. Son yıllarda artan okul saldırıları, çocukların “aktif saldırgan tatbikatları”na katılması ve silahlı şiddetin normalleşmesi, kamuoyunda da giderek daha fazla sorgulanıyor.

DV1 Çeşitlilik Vizesi Askıya Alındı

DV1 olarak bilinen Çeşitlilik Göçmen Vizesi Programı, ABD’ye göç oranı düşük ülkelerden her yıl en fazla 50–55 bin kişinin rastgele seçim yoluyla ülkeye kabul edilmesini öngörüyor. Kolluk kuvvetleri, saldırgan Valente’nin 2017 yılında bu program kapsamında ABD’ye giriş yaptığını açıkladı.

İç Güvenlik Bakanı Kristi Noem, kararı duyurduğu sosyal medya paylaşımında, “Bu iğrenç kişinin ülkemize asla alınmaması gerekirdi.” ifadelerini kullandı. Noem, Trump’ın talimatıyla ABD Vatandaşlık ve Göçmenlik Hizmetleri’ne (USCIS) programın derhal “duraklatılması” yönünde talimat verildiğini söyledi.

Ancak İç Güvenlik Bakanlığı, Valente’nin neden başlangıçta kabul edilmemesi gerektiğine dair somut bir gerekçe sunmadı. Ayrıca Valente’nin ABD’ye girişinin, Trump’ın ilk başkanlık döneminde gerçekleşmiş olması dikkat çekti.

Green Card Sürecinin Durdurulması Kaç Kişiyi Etkiliyor?

ABD Dışişleri Bakanlığı, Amerika Birleşik Devletleri’ne göç oranı düşük olan ülkelerden gelen bireyler için tasarlanan Çeşitlilik Göçmen Vizesi (DV Lottery) programını yürütüyor. Belirli bir formüle göre her yıl güncellenen bu program, başvuru sahiplerinin uyruğuna ve ABD’ye önceki göç akışlarına göre şekilleniyor. Program kapsamında ABD’ye kabul edilen kişilere aynı zamanda kalıcı oturum ve çalışma izni sağlayan yeşil kart (Green Card) veriliyor.

Yeşil kartların fiilen düzenlenmesi ise Dışişleri Bakanlığı’ndan bağımsız olarak Department of Homeland Security (DHS) ve ona bağlı ABD Vatandaşlık ve Göçmenlik Hizmetleri (USCIS) tarafından gerçekleştiriliyor. İç Güvenlik Bakanlığı’ndan bir yetkili, cuma günü itibarıyla Çeşitlilik Vizesi programı kapsamında ABD’ye kabul edilen kişilere yeşil kart verilmesinin durdurulduğunu açıkladı. Dışişleri Bakanlığı’nın internet sitesinde ise programın amacının, “ABD’ye göç oranı düşük olan ülkelerden gelen bireylere yasal göç imkânı sunmak.” olduğu vurgulanıyor.

ABD, bu program kapsamında her yıl rastgele seçim yoluyla en fazla 55 bin göçmeni kabul ediyor. Programa katılan kişilerin geldikleri ülkeler yıllar içinde değişiklik gösteriyor. Federal verilere göre, 2026 mali yılında Çeşitlilik Vizesi kazananların büyük bölümünü Afrika ülkelerinden gelenler oluştururken, onları Asya ve Avrupa ülkeleri izledi.

Yüksek Profilli Saldırılar ve Trump Yönetiminin Vize Kısıtlamaları

Trump yönetiminin, kamuoyunda büyük yankı uyandıran şiddet olaylarının ardından vize ve göç programlarını hedef alan adımlar atma konusunda belirgin bir geçmişi bulunuyor. 2017 yılında Özbekistan vatandaşı Sayfullo Saipov’un, New York’un Aşağı Manhattan bölgesinde IŞİD’den ilham aldığı belirtilen bir saldırı düzenleyerek sekiz kişiyi öldürmesi ve 18 kişiyi yaralamasının ardından Trump, Çeşitlilik Vizesi programının tamamen sona erdirilmesi için Kongre’ye çağrıda bulunmuştu. Ancak bu girişim, Kongre’den yeterli destek alamadığı için sonuçsuz kalmıştı. Saipov daha sonra suçlu bulunarak müebbet hapis cezasına çarptırıldı.

Brown Üniversitesi saldırısından yalnızca günler önce, 26 Kasım’da, Trump’ın başkentte başlattığı suçla mücadele operasyonları kapsamında Washington DC’de devriye gezen Batı Virginia Ulusal Muhafızları’ndan iki asker silahlı saldırıya uğramıştı. Olayın şüphelisi, ABD öncülüğündeki Afganistan savaşında müttefik güçlerle birlikte çalışmış olan Afganistan vatandaşı Rahmanullah Lakanwal olarak tespit edilmişti. Saldırıda ağır yaralanan askerlerden 20 yaşındaki Sarah Beckstrom, hastanede hayatını kaybetmişti.

Trump, bu olayın ardından insan hakları ve gaziler örgütlerinden gelen yoğun eleştirilere rağmen, Afganistan vatandaşlarından yapılan tüm vize başvurularını ve iltica taleplerini askıya aldığını açıkladı. Cumhuriyetçi lider ayrıca, “tüm üçüncü dünya ülkelerinden” gelen göçmenlerin ABD’ye girişine “kalıcı bir ara” verilmesi gerektiğini savundu.

Bu açıklamaların ardından Trump’ın Beyaz Saray’ı, haziran ayında “yüksek riskli” olarak tanımlanan 19 ülke için ülkeye giriş koşullarını sıkılaştırdı; kısıtlama listesi daha sonra 20 ülkeyi kapsayacak şekilde genişletildi.

Trump yönetimi, silahlı saldırıların ardından yalnızca göç programlarını değil, bireylerin göçmenlik statülerini de hedef alan adımlar attı. Eylül ayında muhafazakâr yorumcu Charlie Kirk’ün suikasta uğramasının ardından, saldırıyla ilgili olarak internette “saygısız” yorumlar ya da görseller paylaşan altı yabancı uyruklunun vizelerinin iptal edileceği duyuruldu. Bu kişilerin Arjantin’den Brezilya’ya, Almanya’dan Paraguay’a uzanan farklı ülkelerden oldukları belirtildi.

İfade özgürlüğü savunucuları, bu kararın ABD Anayasası’nın ifade özgürlüğünü güvence altına alan Birinci Ek Maddesi’nin açık bir ihlali olduğunu savundu. Buna karşın Trump yönetimi, kendi politika öncelikleriyle örtüşmeyen görüşlere sahip yabancı uyrukluları sınır dışı etmekle defalarca tehdit etti. Benzer şekilde geçtiğimiz yıl boyunca, Filistin yanlısı gösterilere katıldıkları gerekçesiyle gözaltına alınan bazı uluslararası öğrenciler tutuklanarak sınır dışı edildi.

ABD Dışişleri Bakanlığı ise konuyla ilgili açıklamasında, “Amerikan vatandaşlarının öldürülmesini kutlarken ülkemizin misafirperverliğinden faydalanan yabancılar ülkeden çıkarılacaktır.” ifadelerini kullandı.

Öte yandan, akademik araştırmalar ve federal veriler, ABD doğumlu vatandaşların şiddet içeren suçları işleme olasılığının göçmenlere kıyasla daha yüksek olduğunu defalarca ortaya koydu.

Green Card Yerine “Trump Gold Card”: 5 Milyon Dolara ABD Vatandaşlığı

Donald Trump, göç politikalarında güvenlik gerekçesiyle sertleşen bu tabloya paralel olarak, kendi adıyla anılan “Trump Gold Card” programını da kamuoyuna tanıttı. Trump, konuşmalarında bu programı, 1 milyon dolar karşılığında kalıcı oturum ve çalışma izni sağlayan geleneksel yeşil kart uygulamasıyla karşılaştırarak savundu.

Trump’a göre Altın Kart, özellikle teknoloji ve ileri mühendislik alanlarında faaliyet gösteren şirketlerin “yetenekli iş gücünü ülkede tutmasını” kolaylaştıracak bir araç. Başkan, şu ana kadar bu kapsamda yaklaşık 1,3 milyar dolarlık Altın Kart satıldığını ifade etti.

Program kapsamında çalışanlarına sponsor olmak isteyen şirketlerin 2 milyon dolar ödemesi gerekiyor; bu tutara çeşitli ek ücretler de dâhil. İnternet sitesinde yer alan bilgilere göre, özel vergi avantajları sunan “platin” kartın ise 5 milyon dolar karşılığında satışa sunulması planlanıyor. Ayrıca her başvuru sahibinden, koşullara bağlı olarak devlete ödenecek ek ücretler talep edilebileceği belirtiliyor. Başvurunun değerlendirmeye alınması için iade edilmeyen 15 bin dolarlık bir işlem ücreti de şart koşuluyor.

Şubat ayında ilk kez duyurulan Altın Kart programı, kısa sürede eleştirilerin odağına yerleşti. Bazı Demokratlar, programın açık biçimde varlıklı kişileri kayırdığını ve ABD’nin göç sistemini ekonomik güce dayalı bir ayrıcalık mekanizmasına dönüştürdüğünü savunuyor. Trump ise, “üretken olan insanları istiyoruz” diyerek eleştirileri reddediyor ve “5 milyon doları ödeyebilen insanlar iş yaratacak. Bu bir fırsat” ifadelerini kullanıyor.

Bu tartışmalar, Trump yönetiminin aynı dönemde göçmenlerin sınır dışı edilmesine büyük kaynaklar ayırdığı bir siyasi iklimde yaşanıyor. İç Güvenlik Bakanlığı verilerine göre, Trump yönetimi döneminde Kasım ayına kadar 400 binden fazla kişi sınır dışı edildi; yıl sonuna kadar bu sayının 600 bine ulaşması bekleniyor.

Hükûmet ayrıca, iltica başvurularına ilişkin tüm kararları askıya aldığını ve önceki yönetim döneminde onaylanan binlerce dosyanın yeniden inceleneceğini duyurdu. Trump, Eylül ayında da nitelikli yabancı işçiler için uygulanan H-1B vize programına başvuranlardan 100 bin dolarlık bir ücret alınmasını öngören bir kararname imzalamıştı. Bu karar, ABD’deki yabancı öğrenciler ve teknoloji şirketleri arasında paniğe yol açmış, Beyaz Saray daha sonra ücretin yalnızca yurt dışından yapılan yeni başvurular için geçerli olacağını açıklamıştı. (P)

Bu yazıyla ilgili yorumunuzu paylaşabilirsiniz. Bunu yaparken Yorum Kurallarımızı dikkate alın lütfen.
Yorum adedi #0

*Tüm alanları doldurunuz

Son Yüklenenler