Mahmoud Khalil Serbest Ama ABD’nin Yabancı Öğrenci Gözetimi Sürüyor
ABD'de Filistin protestolarına katılan öğrencilerin bir kısmı serbest bırakıldı, ancak hukuki süreçleri hâlâ sürüyor. Washington, kampüsle sınırlı kalmayarak, uluslararası öğrencileri çevrim içi etkinlikleri ve siyasi görüşleri üzerinden de gözetliyor. Peki, Çinli öğrencileri de hedef alan vize iptalleri politikasında son durum ne?

ABD’de Filistin yanlısı gösterilere katıldıkları gerekçesiyle gözaltına alınan uluslararası öğrencilerin durumları, uzun süredir gözaltında tutulan Filistinli aktivist Mahmoud Khalil’in serbest bırakılmasıyla yeniden gündeme geldi. Benzer gerekçelerle farklı zamanlarda tutuklanan Rümeysa Öztürk, Badar Khan Suri ve Mohsen Mahdawi gibi öğrenciler de geçtiğimiz aylarda özgürlüğüne kavuşmuştu. Öte yandan, Mahmoud Khalil adlı Columbia Üniversiteli öğrencinin dava süreci, ABD’nin uluslararası öğrencilerin ifade özgürlüğüne karşı sürdürdüğü politikaları; vize kısıtlaması, öğrenci alımı ve Filistin yanlısı öğrencileri ayıklamak için sosyal medyayı denetleme gibi konulardaki tutumunu tekrar gündeme taşıdı.
Filistin’e destek gösterilerine öncülük ettiği gerekçesiyle Göçmenlik ve Gümrük Muhafaza Dairesi (ICE) yetkililerince gözaltına alınan Columbia Üniversitesi öğrencisi Mahmoud Khalil, Louisiana eyaletindeki gözaltı merkezinin çıkışında basın mensuplarına “Adalet galip geldi ancak geç oldu. Bunun 3 ay sürmemesi gerekirdi.” açıklamasını yaptı. Aynı yerde tutulan 1000’in üzerindeki kişiyi de anan Khalil, onların da haksız yere tutulduğunu söyledi. Serbest kalan Khalil, önceliğinin eşi ve kendisi tutukluyken doğan oğlunu görmek olduğunu söyledi.
Evine Dönen Mahmoud Khalil: “Sesimi Yükseltmeye Devam Edeceğim”
ABD’de Columbia Üniversitesi protestolarına öncülük eden, aynı üniversitenin yüksek lisans öğrencisi Filistinli aktivist Mahmoud Khalil, 8 Mart’ta eşiyle evine giderken bina girişinde gözaltına alınmıştı.
Vekaletini yapan Av. Amy Greer, Khalil’in “yeşil kartlı daimî ikametgah sahibi” olarak ABD’de bulunmasına ve eşi Amerikalı olmasına rağmen Göçmenlik ve Gümrük Muhafaza Dairesi yetkililerince tutuklandığını ve yeşil kartının iptal edildiğini belirtmişti.
Khalil’in, 11 Mart’ta New York’ta ön inceleme duruşması görülmüş, durum netleşene kadar Louisiana’daki gözaltı merkezinde kalmaya devam edeceği açıklanmıştı. Khalil’in, 29 Mart’ta New Jersey eyaletinde yapılan duruşmasında Newark Federal Mahkemesi Yargıcı Michael Farbiarz, Filistinli aktivistin Louisiana’daki ICE’nin gözaltı merkezinde tutulmasının devamına hükmetmişti. Khalil tutuklandığında hamile olan eşi Dr. Noor Abdalla mart ayının sonunda doğum yaptı. Khalil’in oğlu Yaba Deen’e mektubu sosyal medyada seslendirilerek çocuklarından ayrılan diğer Filistinli babaların durumuna dikkati çekmişti.
ABD’de göçmenlik davalarına bakan Yargıç Jamee Comans, bir sonraki davada Filistin’e destek gösterilerine öncülük yaptığı gerekçesiyle gözaltına alınan Khalil’in sınır dışı edilmesinin uygun olduğuna karar vermişti. Newark Federal Mahkemesi Hakimi Michael Farbiarz, 20 Haziran günü Khalil’in hakkındaki iddiaların tutukluluğu haklı kılacak düzeyde olmadığına dikkati çekerek kefaletle serbest bırakılmasına hükmetmişti.
Salıverilmesinin ardından yaptığı basın açıklamasında Khalil, “Beni tutuklamakla tehdit etseler bile, beni öldürseler bile, Filistin için sesimi yükseltmeye devam edeceğim. Sadece geri dönüp, Filistinlilerin haklarını savunmak için yaptığım işi devam ettirmek istiyorum,” sözleriyle mücadelesine devam edeceğini belirtti.
Khalil’in yanında destek için bulunanlar arasında Demokrat Partili Temsilciler Meclisi Üyesi Alexandra Occassio-Cortez de vardı. Occassio-Cortez yaptığı konuşmada “Bu iş bitmedi, bu davayı desteklemeye devam etmeliyiz” dedi ve ekledi: “Siyasi konuşma nedeniyle yapılan zulüm yanlıştır ve sadece Mahmoud’un değil, hepimizin birinci anayasa değişikliği haklarının ihlalidir.”
Filistin Destekçisi Öğrencilere Sınır Dışı Riski Devam Ediyor
Khalil ve gözaltında olup şimdi serbest bırakılan diğer öğrencileri hâlâ zorlu yasal koşullar bekliyor. Çoğu, Trump yönetiminin avukatlarının ABD’den sınır dışı edilmeleri için baskı yaptığı göçmen mahkemesinde hâlâ sınır dışı işlemleri devam ediyor. Genellikle karmaşık olan ve göç hukuku davalarına bakan yargıçlar tarafından denetlenen bu işlemler aylar sürebilir ve yine de sınır dışı edilmeleriyle sonuçlanabilir.
Columbia Hukuk Fakültesi Göçmen Hakları Kliniği Direktörü Elora Mukherjee, “Bu konudaki federal mahkeme kararlarının oybirliği, yürütme organına, barışçıl protestolar nedeniyle insanları sokaklardan alıp süresiz olarak hapse atamayacağına dair net bir mesaj vermelidir,” dedi.
Mukherjee, “Artık vatandaş olmayanlara siyasi konuşmalara katılmak isteyip istemediklerini düşünmelerini tavsiye ediyorum” dedi. “Elbette, Anayasa’nın Birinci Maddesi uyarınca bunu yapma hakları var, ancak bunu yapmanın hayatlarını değiştirebilecek, yıkıcı sonuçları olabilir.”
Öte yandan Mahmoud Khalil, 22 Haziran’da Columbia Üniversitesi önünde düzenlenen gösteriye katıldı.
Uluslararası Öğrencilere Sosyal Medya Gözetimi, Baskıyı Sürdürüyor
ABD merkezli uluslararası basın kuruluşu Politico‘nun ulaştığı bir belgeye göre yabancı öğrenciler için durdurulan vize başvuruları, mayıs ayının sonlarında yeniden açıldı. Bununla birlikte başvuru sahiplerinden sosyal medya hesaplarının genel erişime açık tutmaları şartı getirildi: Bunu yapmayanlar, sosyal medya hesaplarında etkinlikleri ABD yetkililerinden gizlediği şüphesiyle karşı karşıya kalacak.
Bakanlığın büyükelçilik ve konsolosluklara gönderdiği duyuru metninde, “siyasi aktivizm geçmişi gösteren başvuru sahiplerini” işaretlemeleri ve “ABD’de bu tür faaliyetlere devam etme olasılıklarını göz önünde bulundurmaları” talimatı verildi.
Duyuruda, konsolosluk görevlilerinden, başvuranların internet paylaşımlarında “ABD’nin vatandaşlarına, kültürüne, hükûmetine, kurumlarına veya kuruluş ilkelerine yönelik herhangi bir düşmanlık belirtisi” olup olmadığının incelenmesi istendi. Dışişleri Bakanlığı, yurt dışı temsilciliklerinden ayrıca, başvuru yapanların ABD ulusal güvenliğine yönelik tehdit oluşturma, Hamas ile bağlantı ve antisemitik taciz gibi konularla ilgili durumlarının irdelenmesini talep etti.
Bakanlığın duyurusunda, başvurularda incelenmesi gerekli alanla ilgili kullanılan “çevrim içi varlık” ifadesi, sosyal medya etkinliğinden daha fazlası olarak tanımlanırken, yasal ve düzenleyici ticari bilgi ile analizlerin küresel sağlayıcısı olarak hizmet veren LexisNexis dahil veri tabanlarındaki bilgileri de içeriyor.
Politico, daha önce yaptığı başka bir haberde, Dışişleri Bakanı Marco Rubio’nun tüm büyükelçilik ve konsolosluk birimlerine, mevcut başvurularla ilgili “daha fazla sosyal medya bilgisi toplanıncaya kadar” öğrenci vizeleri için yeni randevu tarihi oluşturmayı durdurma talimatı verdiği bilgisini paylaşmıştı.
Konuyla ilgili olarak, The Guardian’a açıklama yapan bir üst düzey yetkili “Amerikan vatandaşları, hükûmetlerinin ülkemizi daha güvenli hale getirmek için her türlü çabayı göstermesini bekler ve Trump yönetimi de her gün tam olarak bunu yapmaktadır,” ifadelerini kullandı. Yetkili, Marco Rubio’nun “Amerika ve üniversitelerini daha güvenli hale getirirken, Dışişleri Bakanlığı’nı 21. yüzyıla taşımasına yardımcı olduğunu” da sözlerine ekledi. Trump yönetiminin konsolosluklara “terörist faaliyetler” nedeniyle öğrenci vizelerini inceleme talimatı verdiği biliniyor.
Eğitim Vizeleri Kısıtlamalarının Hedefinde Çinli Öğrenciler de Var
Trump yönetimi, yeni sosyal medya inceleme stratejilerini değerlendirirken mayıs ayının sonunda yeni eğitim vizelerinin verilmesini askıya almıştı. ABD, gümrük vergileri ve nadir toprak metalleri ve minerallerin ABD’ye tedariki konusunda gergin müzakereler sürerken, Çinli öğrencileri de özel incelemeye almıştı.
Dışişleri Bakanlığının talimatı, diplomatik temsilciliklerin eğitim ve değişim vizeleri için mülakat programlarını yeniden başlatmasına izin verdi, ancak konsolosluk görevlilerinin F, M ve J vizesi başvurusunda bulunan tüm adayları “kapsamlı ve ayrıntılı bir incelemeye” tabi tutacağını da ekledi. The Guardian’a demeç veren bakanlık yetkililerinden biri, inceleme sürecini kolaylaştırmak için bu vize kategorilerine başvuran adayların tüm sosyal medya profillerinin gizlilik ayarlarını “herkese açık” hâle getirmesi gerektiğini açıkladı.
Rubio, 28 Mayıs’ta yaptığı açıklamada “Başkan Trump’ın liderliğinde, ABD Dışişleri Bakanlığı, İç Güvenlik Bakanlığı ile iş birliği içinde, Çin Komünist Partisi ile bağlantısı olan veya kritik alanlarda eğitim gören Çinli öğrencilerin vizelerini agresif bir şekilde iptal edecek,” ifadelerini kullanmıştı. Uluslararası Eğitim Enstitüsünün verilerine göre ABD’de 300.000’e yakın Çinli öğrenci bulunuyor ve Çinli öğrenci sayısı Hindistan’dan gelen öğrencilerden sonra yabancı öğrenci havuzunda ikinci sırada yer alıyor. Üniversitelerin öğrenci dengesini ve çalışmalarını sarsabilecek bu uygulama tepkiyle karşılandı.
“Yabancı Öğrenci Oranı Yüzde 15’e İnmeli” Diyen Trump’ın Değişken Tavrı
Öte yandan Donald Trump, 11 Haziran günü geri adım atarak, sosyal medya platformu Truth Social’da Çinli öğrencilere vize verilmeye devam edileceğini ve onların ABD’de hoş karşılanacağını söyleyerek, “Onların varlığı benim için her zaman iyiydi,” ifadelerini kullandı.
Haziran ayının başında Trump yönetimi Harvard Üniversitesi’nin herhangi bir uluslararası öğrenciyi kaydetmesini engellemek için harekete geçmişti. Bu karar, bir dava beklemekte olduğu için federal bir yargıç tarafından askıya alındı. Daha sonra yaptığı açıklamada Trump, ABD’deki mevcut öğrenci nüfusunun dörtte birinden fazlasını uluslararası öğrencilerin oluşturduğu Harvard’ın bu oranı yaklaşık yüzde 15’e sınırlaması gerektiğini söylemişti. Trump, Oval Ofis’te gazetecilere verdiği bir demeçte, “Yabancı öğrencilerin ülkemizi sevebilecek insanlar olmasını istiyorum,” sözleriyle bu kararın kendine göre gerekçesini açıklamıştı.
Uluslararası öğrencilerin hem Filistin’e destek ve ifade özgürlüğü ile ilgili gözetimi ve Çinli öğrencilerin ajanlıkla suçlanması ve tarife politikalarında bir pazarlık unsuru olarak kullanılması, ülkedeki üniversiteler ve öğrenciler çeşitli belirsizlikler oluşturuyor. (AA, P)