40. Yılında Avrupa’da Schengen Uygulaması Çöküyor mu?
Avrupa’da serbest dolaşımın simgesi Schengen Anlaşması 40 yaşında. Ancak düzensiz göç ve güvenlik endişelerini gerekçe gösteren Schengen ülkeleri sınır kontrollerini geri getirmeye başladı. Peki bu adımlar, Schengen’in geleceğini nasıl etkileyecek?

14 Haziran 1985’te Lüksemburg’un Schengen kasabası yakınlarında imzalanan Schengen Anlaşması, sınırların olmadığı bir dünya idealinin en somut örneklerinden biri olmuştu. Anlaşmayla birlikte, yıllar içinde büyüyerek 29 ülkeyi kapsayan Schengen bölgesi, bugün yaklaşık 450 milyon kişiye sınır kontrolü olmadan seyahat özgürlüğü sağlıyor. Ancak bu ideal, Avrupa’da iç sınır kontrollerinin yaygınlaşmasıyla 40. yılında ciddi bir sınavdan geçiyor gibi görünüyor.
2024 yılı, Schengen bölgesi tarihindeki en fazla iç sınır kontrolünün uygulandığı yıl olarak kayıtlara geçti. Güvenlik tehditleri, düzensiz göç dalgaları ve jeopolitik riskler gibi gerekçelerle birçok ülke, serbest dolaşımı kısıtlayan sınır önlemlerine yöneldi. Haziran 2024 itibarıyla 29 Schengen ülkesinden 11’i, Avrupa Komisyonu’na sınır kontrollerini yeniden devreye sokacaklarını bildirirken, Avusturya, Fransa, Almanya, İtalya ve Hollanda gibi kurucu ülkeler de dahil olmak üzere birçok devlet, komşularıyla olan kara sınırlarında kontrolleri geçici sürelerle yeniden uygulamaya başladı. Avrupa Komisyonu, bu uygulamaların “istisnai ve geçici” olması gerektiğini vurgulasa da, mevcut durum, serbest dolaşım ilkesinden fiili bir sapma olarak değerlendiriliyor.
Polonya ve Almanya Sınırlarında Yeni Önlemler
Son olarak Polonya, 7 Temmuz 2025 itibarıyla Almanya ve Litvanya ile olan kara sınırlarında kontrolleri yeniden uygulamaya başladı. Bu kararın, özellikle yasa dışı göç ve insan kaçakçılığıyla mücadele amacıyla alındığı ve 30 gün süreyle geçerli olacağı açıklandı. Buna göre bazı sınır noktalarında sürekli, bazılarında ise rastgele kontroller yapılıyor. Operasyonlara insansız hava araçları ve 5 bin askerin de destek sağladığı belirtildi.
Almanya ise Polonya’nın kararını memnuniyetle karşıladı. İçişleri Bakanı Alexander Dobrindt, bu adımı “yasa dışı göçle mücadelede ortak bir başarı” olarak tanımlarken, Almanya’nın da 2023’ten bu yana sınırlarında sıkı kontroller yürüttüğünü hatırlattı. Dobrindt, bu önlemlerin geçici olduğunu, ancak mevcut göç baskısı nedeniyle “şimdilik zorunlu” olduğunu söyledi.
Lüksemburg Tepkili: “Sınırları Zihinlerde Kaldırmalıyız”
Schengen Anlaşması’nın doğduğu toprakların sahibi Lüksemburg, sınır kontrollerinin yaygınlaşmasına karşı en güçlü seslerden biri. Lüksemburg İçişleri Bakanı Léon Gloden, “Schengen bir fikir ve yaşayan bir projedir. Bu, dikkat, iş birliği ve engellerden arınmış bir Avrupa’ya olan inanç gerektirir” diyerek sınır kontrollerinin anlaşmanın ruhuna aykırı olduğunu belirtti.
Lüksemburg hükûmeti, vatandaşların sınır kontrolleriyle ilgili şikayetlerini doğrudan iletebilmesi için özel bir e-posta hattı bile kurdu. Lüksemburg, özellikle Almanya’nın sınır kontrollerinin ekonomik ve sosyal etkilerinden endişeli. Her gün binlerce işçi Almanya’dan Lüksemburg’a geçiş yapıyor ve bu geçişler kontroller nedeniyle sekteye uğrayabiliyor.
“Schengen Serbest Dolaşım Bölgesi Eriyor”
Avrupa Parlamentosu’nun Sosyal Demokrat üyesi Juan Fernando López Aguilar da, “Schengen gözlerimizin önünde eriyor” diyerek son yıllardaki gelişmeleri eleştirdi. López, pandemi döneminde zaten ağır darbe alan serbest dolaşımın, pandemiden bu yana daha da kötüleştiğini, ülkelerin göçle ilgili endişeleri gerekçe göstererek iç sınır kontrollerine “fazlasıyla sık” başvurur hâle geldiklerini belirtti.
Mevcut durumda birçok ülkenin sınır kontrolü uygulamalarının ardında yatan neden “göç”. Almanya, İtalya, Slovenya, Fransa, Bulgaristan ve diğer birçok ülke, göç akışlarını kontrol altına almak amacıyla bu uygulamalara başvuruyor. Avrupa Komisyonu’nun 2024 Schengen değerlendirme raporu, bu geçici önlemleri “AB’nin temel değerlerinden bir sapma” olarak nitelendiriyor.
Ekonomik ve Siyasal Yansımalar
Uzmanlara göre artan sınır kontrolleri, malların ve insanların serbest dolaşımını sekteye uğratarak, yalnızca Schengen’in değil, Avrupa Birliği’nin ekonomik bütünleşmesinin de temellerini zorluyor. Nakliye, turizm ve sınır ötesi ticaret gibi sektörler, bu kontrollerin etkilerini doğrudan hissediyor. Dahası, siyasi düzlemde Avrupa dayanışması ve bütünlüğü de tartışmaya açılıyor.
Schengen, Avrupa bütünleşmesinin en somut başarılarından biri olarak gösteriliyor. Ancak bu başarı, bugünün şartlarında yeni güvenlik, göç ve halk desteği sınavlarıyla karşı karşıya kalmış görünüyor. Brüksel’in yeni hedefinin, bir yandan güvenlik endişelerini ciddiye alırken, diğer yandan serbest dolaşımın ruhunu koruyacak dengeyi yeniden kurmak olduğu beliritiliyor. Ancak Schengen’in ana fikri olan pasaportsuz seyahat hakkı, giderek artan güvenlik önlemleri, göç dalgaları ve siyasi çekişmelerle sınanırken, üye ülkelerin tek taraflı uygulamaya geçirdiği sınır kontrollerinin Schengen idealinin geleceğine gölge düşürdüğü yorumları yapılıyor.
Schengen Bölgesinde Sınır Kontrolü Yapan Ülkeler
Geçtiğimiz ay kurucu anlaşmanın imzalanmasının 40. yıl dönümünü kutlayan Schengen bölgesi, son yıllarda kurulduğundan bu yana daha önce hiç olmadığı kadar çok sınır kontrolüne tanıklık etti. Fransa, güvenlik tehditleri ve düzensiz göçle ilgili artan endişeleri gerekçe göstererek 1 Kasım 2024’ten itibaren komşuları Belçika, Almanya, İtalya, Lüksemburg, İspanya ve İsviçre ile kara sınırlarında kontrollere başladı.
Benzer nedenlerden dolayı 16 Eylül 2024 itibarıyla sınırlarında geçici kontrolleri yeniden başlattığını duyuran Almanya, kara sınırları bulunan Avusturya, Polonya, Çekya, İsviçre, Fransa, Belçika, Hollanda, Danimarka ve Lüksemburg’u kapsayan kontrollerin 15 Eylül 2025’e kadar süreceğini bildirdi.
Almanya’nın kararının ardından İtalya, Slovenya, Avusturya ve Danimarka da hâlihazırda uygulanmakta olan sınır kontrollerinin süresini uzatmaya karar verdi. Hollanda ise Kasım 2024’te komşu ülkelerle geçici olarak sınır kontrolleri uygulayacağını duyururken, bundan yalnızca Belçika ve Lüksemburg sınırları muaf tutacağını açıklamıştı.
Polonya Başbakanı Donald Tusk da geçtiğimiz günlerde , Almanya’nın sınır kontrolleri kararına ilişkin sabırlı tutumlarının “tükenmekte olduğunu” söylemiş, Almanya’dan Polonya’ya gönderilen göçmenlerin gerçekten AB kuralları çerçevesinde geri gönderilip gönderilemeyeceğinin “belirsizleştiğini” belirtmişti. Polonya, 7 Temmuz 2025 itibarıyla Almanya ve Litvanya sınır kontrollerini uygulamaya başladıklarını duyurdu.
Macaristan da, 1 Ocak 2025’ten beri “kamu düzeni ve iç güvenliğe yönelik tehditleri önlemek” amacıyla ülkeye girişlerde Romanya ile sınır kontrolleri gerçekleştiriyor. (AA, P)