ABD ve İsrail’in Hedefindeki Francesca Albanese Kimdir?
Gazze’deki yıkımı soykırım olarak niteleyen BM Özel Raportörü Francesca Albanese, yalnızca İsrail’i değil, ona destek veren küresel güçleri de rahatsız etti. ABD yaptırımları ve uluslararası baskılar arasında, hukuk temelinde ısrar eden bir ses olarak Albanese bugün yalnızca bir BM görevlisi değil, uluslararası toplumun vicdan sınavı hâline geldi.

Birleşmiş Milletler (BM) tarafından işgal altındaki Filistin topraklarındaki insan hakları ihlallerini izlemekle görevlendirilen Özel Raportör Francesca Albanese, son aylarda yalnızca Filistin meselesiyle değil, uluslararası sistemin sınırlarıyla da özdeşleşmiş bir figür hâline geldi. 2022’de başladığı görev süresi boyunca kaleme aldığı raporlar, dile getirdiği ifadeler ve uluslararası hukuku esas alan eleştirileri, onu hem küresel bir ses hem de sistem karşıtı güçlerin hedefi yaptı.
Özellikle ABD tarafından kısa bir süre önce uygulamaya konan yaptırımlar -mal varlığı dondurma, seyahat kısıtlamaları ve uluslararası baskı mekanizmaları- Albanese’nin şahsını aşarak, BM’nin insan hakları denetim mekanizmalarının tarafsızlığı ve işlevselliği üzerine de çok daha büyük bir tartışmayı gündeme taşıdı. Sorulması gereken soru şu: İsrail ve müttefikleri, Albanese’den neden bu kadar rahatsızlık duyuyor?
BM Özel Raportörlüğü: Görev Tanımı ve Politik Gerilim
BM İnsan Hakları Konseyine bağlı çalışan “Özel Raportör” pozisyonu, aslında oldukça yalın bir misyonu ifade eder: Herhangi bir devletin görevlisi olmayan bir uzmanın, belirli bir ülke hakkında ya da tematik alanda insan hakları ihlallerini bağımsız olarak belgeleyip raporlaması. Ne diplomatik bağlayıcılığı vardır ne de yaptırım gücü. Ancak bu raporlar, Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) gibi adalet kurumları için önemli bir ilk kaynak niteliği taşır. Bu nedenle de -özellikle savaş suçları, soykırım veya apartheid gibi ağır suçlamalar söz konusu olduğunda- özel raportörler, sembolik gücü yüksek ama politik riskleri büyük pozisyonlar hâline gelir.
Albanese, 1967’den beri işgal altında olan Filistin topraklarındaki insan hakları ihlallerini inceleyen özel raportör olarak, görev tanımını yalnızca belgelemeyle sınırlı tutmadı. Uluslararası hukukta açıkça tanımlanmış suçları, açık bir dille raporladı. Bu tercih, onu yalnızca İsrail’in değil, onunla stratejik ve ekonomik ortaklık içinde olan Batılı devletlerin de karşısına koydu.
Akademiden Sahaya Geçen Bir Hukukçu Olarak Francesca Albanese
Francesca Albanese, hukuk eğitimini Pisa Üniversitesinde tamamladıktan sonra, Londra Üniversitesi SOAS’ta insan hakları hukuku alanında yüksek lisans yaptı. Kariyerinin ilk on yılını BM’nin farklı kollarında geçirdi: Fas’ta Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) ile yerel yönetişim çalışmaları yürüttü, Kudüs’te -İsrail’in ileride faaliyetlerini engelleyeceği- Birleşmiş Milletler Yakın Doğu’daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansının (UNRWA) hukuk danışmanlığını üstlendi, Cenevre’de Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Yüksek Komiserliği (OHCHR ) bünyesinde işkencenin önlenmesi ve ulusal insan hakları kurumlarının bağımsızlaştırılması üzerine çalıştı.
Bu saha deneyimleri, Albanese’yi akademik çalışmalar üretmekten de uzaklaştırmadı. 2020’de Lex Takkenberg ile birlikte yayımladığı Palestinian Refugees in International Law adlı kitabı, Filistinli mültecilerin 70 yılı aşkın süredir süregelen hukuk dışı statüsünü detaylarıyla incelerken, uluslararası toplumun kurumsal sessizliğini de gözler önüne serdi. Emile Zola’nın “İtham Ediyorum!” yazısına atıfla 2024’te yayımlanan J’Accuse adlı kitabı ise, bu sessizliğe bir hukukçunun itirazı ve karşı çıkışını temsil ediyor.
Soykırım Raporu ve Şirketler Listesi: Bir Kırılma Anı
Albanese’nin 2024 tarihli raporları, özellikle Gazze’de yaşanan yıkımın “soykırım” tanımıyla eşleştiğine dair güçlü hukuki argümanlar içeriyor. Raporlarda yer alan bulgular, yalnızca askeri operasyonların etkisini değil, sistematik olarak sivil altyapının yok edilmesini, insani yaşam koşullarının bilinçli şekilde imkânsızlaştırılmasını ve zorunlu göç dalgalarının tetiklenmesini belgeliyor.
Ancak asıl kırılma, Haziran 2025’te yayımladığı “ekonomi ve soykırım” konulu raporda yaşandı. Albanese bu çalışmasında, Google, Amazon, Microsoft gibi şirketlerin İsrail’in Gazze Şeridi’ndeki askerî operasyonlarına teknik ve lojistik destek sunduğunu belirtti. Rapor, yalnızca devletleri değil, küresel sermayeyi de doğrudan sorumluluk altına çağırdı. Bu noktada raportörlük görev tanımı artık klasik çerçevenin dışına taşmış; insan hakları ihlallerine ekonomik ortaklıklar üzerinden yaklaşan bir sistem eleştirisine dönüşmüştü.
ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio’nun öfkesinin kaynağı da tam olarak buydu: “Bu kişi yalnızca İsrail’i değil, Amerikan şirketlerini ve devlet kurumlarını da uluslararası ceza mekanizmalarına çağırıyor. Bu, siyasi ve ekonomik bir savaş ilanıdır.”
Albanese’ye Göre Tarafsızlığın Anlamı: Asimetriyi Tanıma ve Tanıtma
Albanese’nin görev anlayışı, “iki tarafı da dinleyen tarafsız bir gözlemci” perspektifinden daha farklı. Albanese’nin yaklaşımı, güç asimetrilerini tanımayan bir tarafsızlığın yalnızca mevcut adaletsizliği sürdüreceğini savunuyor. Şöyle diyor Albanese:
“Gerçek tarafsızlık, olan biteni inkâr etmek değil; uluslararası hukukun ilkeleri doğrultusunda tarihsel adaletsizlikleri tanımak ve bunları belgelemektir.”
Bu nedenle eleştirileri, yalnızca İsrail’in politikalarına değil; aynı zamanda bu politikaları ekonomik, diplomatik ya da askerî yollarla sürdürülebilir kılan uluslararası sisteme yöneliyor. Onun hedef aldığı şey yalnızca bir devlet değil; çıkar ilişkilerinden örülmüş bütün bir yapıdır.
ABD ve İsrail’in Francesca Albanese’yi görevden alma girişimleri, son gelişmelerle sınırlı değil. 7 Ekim 2023 sonrası dönemde iki ülke de çeşitli kereler BM’ye resmî ve gayriresmî yollarla Albanese’nin azledilmesi yönünde baskı yaptı. Ancak bu çabalar, Nisan 2025’te Albanese’nin raportörlük görev süresinin üç yıl daha uzatılmasıyla sonuçsuz kaldı. Sürecin perde arkasında ise Washington ve Tel Aviv merkezli lobi gruplarının kamuoyunu yönlendirme faaliyetleri yürüttüğü; uluslararası medya kuruluşlarında Albanese’yi hedef alan içeriklerin artışıyla bu kampanyaların görünürlük kazandığı belirtildi. İnsan hakları çevrelerine göre Albanese, hâlihazırda Birleşmiş Milletler sistemi içinde karalama kampanyalarına en yoğun şekilde maruz kalan yetkili konumunda.
Uluslararası Tepkiler ve BM İçin Yeni Bir Sınav
Temmuz 2025’te ABD’nin Albanese’ye karşı uygulamaya geçirdiği yaptırımların sonrasında, Albanese’ye destek yalnızca aktivist çevrelerden değil, BM’nin içinden de geldi. BM İnsan Hakları Yüksek Komiseri Volker Türk, yaptırımların “derhal kaldırılması” çağrısında bulundu. Uluslararası Af Örgütü (Amnesty International), İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW) gibi kuruluşlar ise bu tür girişimlerin “BM raportörlüğü kurumunun bağımsızlığını baltaladığını” ve “uluslararası hukuka doğrudan saldırı” olduğunu belirtti.
BM üyesi devletler nezdinde ise daha düşük sesli bir tablo mevcut: İsviçre’nin Birleşmiş Milletler Daimî Temsilcisi ve aynı zamanda BM İnsan Hakları Konseyinin dönem başkanı olan Juerg Lauber, ABD’nin yaptırım kararına ilişkin üzüntüsünü dile getirdi. Lauber, üye devletlere çağrıda bulunarak, Konsey bünyesinde görev yapan bağımsız uzmanlara yönelik “her türlü yıldırma ve misilleme girişiminden kaçınılması” gerektiğini vurguladı. ABD’nin kuzeydeki komşusu Kanada, Albanese’nin adını anmadan, yaptırım kararını eleştirirken, İsrail’i Gazze’ye insani yardım ulaştırma konusunda eleştiren Avrupa Birliği tarafından net bir tavır henüz gelmiş değil.
Francesca Albanese, 7 Ekim 2023’ten bu yana geçen sürede, çoğu insanın gözünde yalnızca bir raportör değil. Onun şahsında yürüyen tartışma, insan hakları savunusunun sınırlarının nerede başlayıp nerede bittiğini; uluslararası hukukun kimin için çalıştığını ve kim için tehdit sayıldığını açık ediyor. Eğer bir hukukçu, görevini hakkıyla yaptığı için “teröre destek”, “antisemitizm” ve “devlet düşmanlığı” gibi suçlamalara maruz kalıyorsa; mesele onun kim olduğu değil, neyi görünür kıldığıdır. Ve eğer uluslararası dengeler, hakikati dile getirenleri susturmakla meşgulse; belki de asıl gözden geçirmemiz gereken bireylerin “tarafsızlığı” değil, adaletin kimin için işlediği sorusudur.
Kaynakça
- Associated Press. “Things to Know About the UN Special Rapporteur Sanctioned by the US.” AP News, 10 Temmuz 2025.
https://apnews.com/article/francesca-albanese-un-special-rapporteur-gaza-e74d283c8cb9c1a61eec61a22ce62dc0 - Middle East Eye. “Francesca Albanese: Who Is She, and Why Is the US Sanctioning Her?” Middle East Eye, 1 Temmuz 2025.
https://www.middleeasteye.net/news/who-francesca-albanese-and-why-us-sanctioning-her - CBC News. “What to Know about Francesca Albanese, the UN Investigator Sanctioned by the U.S.” CBC, 5 Temmuz 2025.
https://www.cbc.ca/news/world/francesca-albanese-sanctions-news-1.7581584 - Georgetown University, Institute for the Study of International Migration (ISIM). “Francesca P. Albanese – Profile.”
https://isim.georgetown.edu/profile/francesca-p-albanese/ - United Nations Office of the High Commissioner for Human Rights (OHCHR). “Francesca Albanese – Special Rapporteur on the Situation of Human Rights in the Palestinian Territory Occupied since 1967.”
https://www.ohchr.org/en/special-procedures/sr-palestine/francesca-albanese