'Almanya'

Rol Modellerin Yokluğunda Gençlere Algoritmalar Vaaz Ediyor

Almanya'da klasik tarzdaki gençlik merkezleri önemini yitirirken, yeterliliği ve içerik kalitesi tartışmalı influencer figürlerin bulunduğu dijital platformlar hızla büyüyor. Kendi başlarına anlam arayan Müslüman gençlerin yönünü algoritmalarla şekillenen dijital içerikler tayin ediyor.

Fotoğraf: Shutterstock.com

Gece geç saatlerde Hamburg’un bir semtindeyiz. Tıpkı birçok büyük şehirde olduğu gibi, gençler havasız nargile kafelerde sıkış tepiş oturuyor. Masalarda enerji içecekleri, ellerde nargile; televizyonlarda ise son ses açılmış müzik videoları dönüyor. Bu durum, herhangi bir diyaloğu neredeyse imkânsız hale getiriyor. Gerçi ortam sessiz olsaydı konuşulacak pek bir şey yok zaten. Herkes akıllı telefonlarına kilitlenmiş durumda; öyle ki telefonlar, gençlerin kendisinden daha “akıllı” hâle gelmiş adeta.

Fakat ben burada kafelerden ve nargile içilmesinden bahsetmek istemiyorum. Ben gençlerden bahsetmek istiyorum. Almanya’daki sosyal ve dinî kurumların gençlik merkezleri, profesyonel rehberlik eşliğinde çeşitli danışmanlık ve etkinlik teklifleriyle neden artık daha az ilgi görüyor ve buna karşın yukarıda bahsettiğim mekânlar gençler için cazip hale geliyor: İşte bunun hakkında yazmak istiyorum.

Bu zihinsel ve sosyal alanlardaki yokluğun birçok sebebi var. Ancak kesin olan bir şey varsa, o da manevi ve etik rol modellerin eksikliği. Buna, dünyevi eğlence anlayışlarının sel gibi her yeri kaplaması da ekleniyor.

Hepimizin Referans Aldığı Yapay Bir Paralel Dünya Oluşturuldu

Bu durumun oluşmasında sosyal medya önemli bir rol oynuyor. Herkes, görünürde mükemmel bir hayat sunuyor. Her köşede paylaşımlar yapılıyor, farklı pozlar veriliyor; amaç ise daha fazla beğeni ve tıklanma alarak öne çıkmak, fark edilmek. Sağlıksız ve asosyal davranışlar yeni moda hâline geldi. Bir yerin gerçekten kaliteli olup olmaması değil, “trend” olup olmaması belirleyici oluyor. Sosyal medyanın ortaya çıkması ve yayılmasıyla birlikte, nezaketin ve barışçıl bir arada yaşama anlayışının neredeyse hiç önem taşımadığı, hakaret dolu nefret yorumlarının ise sıradanlaştığı yapay bir paralel dünya yaratıldı.

Bundan çok da uzun olmayan bir süre önce, insanlar manzaraların ve anların tadını çıkarırdı. Bugünse böylesi anlar, sadece sosyal medyada paylaşılıyor. Zevk, duyarlılık ve vizyon olmayınca gençlik kaybolmaya yüz tutuyor. Kitaplar artık sadece rafları süslüyor, zihinleri donatmıyor. Doğru dürüst kurulmuş bir cümle duymak neredeyse imkânsız hâle; yazı dilinden ise bahsetmeye bile gerek yok. Zira WhatsApp’te artık kelimelerin yerini emojiler almış durumda. Artık insanlar yiyeceği yemeği bile ondan alacağı tat için değil, sosyal medyada nasıl görüneceğini düşünerek için sipariş ediyor. Yeni sözcükler ve kültürel terimler geliştiriliyor, öğreniliyor, söz dağarcığına ekleniyor; ama bu kelimelerin ne anlama geldiği ve hangi bağlamda kullanılması gerektiği bilinmiyor. Gerçeklikten uzak, abartılı yaşam tarzları ve alışkanlıklar, artık modern bir yaşam biçimi olarak sunuluyor.

İslami İçerik Pazarında Bir Patlama Yaşıyor: Algoritmalar Devri

Ama esas meseleye gelecek olursak: Motive eden, ahlaklı, eğitimli ve dünyaya açık rol modellerin sayısında büyük bir düşüş yaşanıyor. Gençlere sadece sözle değil, davranışlarıyla da yol gösteren şahsiyetler eksik. Bu boşluğu dijital “idoller” dolduruyor ama bunların verdiği mesajlar da çoğu zaman oldukça sorgulanabilir nitelikte. Böylesi bir vakumda kontrollü algoritmalar, beğeni sayıları ve belirsiz influencer figürler ele devralıyor. Oysa gerçek hayatta gençlerin ihtiyaç duyduğu şey, bağ kurabilecekleri, örnek alabilecekleri gerçek insanlar.

Platformlara baktığımızda çok çeşitli ve heterojen aktörlerin İslami içerikler sunduğunu görüyoruz. Ve bu içerik pazarı ciddi bir şekilde büyüyor. Bu kişiler genellikle otodidakt, yani kendi kendine öğrenmiş bireyler. Medya araçlarını etkili şekilde kullanıyorlar; sade Almanca dili, gençlik jargonu ve tekrar eden kalıplar sayesinde hem genç kitleye hitap ediyorlar hem de algoritmalar tarafından daha görünür hâle geliyorlar. 

Bu fenomenler çoğunlukla radikal çevrelerden çıkmış isimler ve bu platformların potansiyelini erkenden fark etmişler. Bu yüzden benzer, hatta neredeyse aynı içerikler bugün hâlâ varlığını sürdürüyor. Basit dil, kolay tüketim için kullanılıyor; “biz ve ötekiler” retoriği ve düşman imgeleri yaratılıyor; içerikler duygusal şekilde sunuluyor. Eskiden YouTube’da saatler süren dinî sohbetler izlenirken, bugün artık TikTok ve Instagram’da birkaç saniyelik içeriklerde eğlence unsurlarıyla dinî söylemler bir arada sunuluyor.

Sahici Örneklere İhtiyacımız Var

Klasik gençlik merkezleri ve cemaat yapıları, birçok genç için artık çekici değil. Bu nedenle acil bir şekilde yeni bir nesil rol modele ihtiyacımız var: Genç, dinamik, iyi eğitimli ve dünyaya açık insanlar. Bu kişiler, çağımıza uygun, cazip teklifler sunabilen ve sorumluluk üstlenebilen bireyler olmalı. Dijital alanlarda aktif olan, ama aynı zamanda cemaat içinde de görünürlük sağlayabilen genç imamlar. Gençlerin tüm sorunlarını, sorularını ve özlemlerini ciddiye alan genç arabulucular.

Sadece değerlerden bahsetmeyen, aynı zamanda bu değerleri hem dijital dünyada hem gerçek hayatta yaşayarak örnek olan şahsiyetler. Bu kişiler, gelenekle modern zamanı, maneviyatla gündelik yaşamı, dijital varlıkla gerçek buluşmaları buluşturabilecek yetkinlikte olmalı.

Tutunacak Dal Arayışındakiler Sosyal Medyaya Yöneleliyor

Günümüzün Müslüman gençliği, köken ile yeni vatan, dinî talepler ile toplumsal gerçeklik arasında bir gerilim hattında yaşıyor. Bu gençler, yön ve kimlik arayışı içinde. Ancak bu ihtiyaçları çoğu zaman aile, cami veya toplum tarafından karşılanmadığı için, onlar da sanal dünyaya sığınıyor. Çünkü orada hızlı, kolay ve net cevaplar bulabiliyorlar; hayat için basitleştirilmiş kurallar ve kodlar sunuluyor.

Bu yüzden çok net bir şey söylemek gerekiyor: Bu gençlerin yanında olacak, onlara yol arkadaşlığı yapacak ve onlara göz hizasında yaklaşacak rol modellere ihtiyaçları var. Müslüman gençlik kaybolmuş değil. Onlar sadece acilen rehber bekliyorlar. Bu rehberlerin kusursuz olması gerekmiyor. Tutarlı, yürekli, yaratıcı ve esaslı insanlar olmaları yeterli.

Abdulsamet Demir

Abdulsamet Demir, Osnabrück Üniversitesi İlahiyat Bölümü mezunudur; şu anda Hamburg’da imamlık yapmaktadır.

Yazarın diğer yazıları
Bu yazıyla ilgili yorumunuzu paylaşabilirsiniz. Bunu yaparken Yorum Kurallarımızı dikkate alın lütfen.
Yorum adedi#0

*Tüm alanları doldurunuz

Son Yüklenenler