"Almanya"

Almanya’daki Mülteci Sayısı 2011’den Bu Yana İlk Kez Düşüşte

Giderek artan sınır dışı işlemleri, kendi isteğiyle ülkeden ayrılanlar ve Alman vatandaşlığına geçenler nedeniyle Almanya’daki mülteci sayısında yıllar sonra ilk kez düşüş yaşanıyor. Peki bu durum ülkedeki iş gücü açığını nasıl etkileyecek?

©Shutterstock.com

Almanya’da yaşayan mülteci sayısı, 2011’den bu yana ilk kez hafif bir düşüş sergiliyor. Federal Meclis Sol Parti Grubu tarafından verilen bir soru önergesine federal hükûmetin verdiği yanıttan ortaya çıkan verilere göre Almanya’da 2024 yılında, 2011’den bu yana ilk kez AB ülkelerinden gelenlerden daha fazla sayıda kişi Almanya’yı terk etti. Federal İstatistik Ofisinin (DESTATIS) verilerine göre bu fark yaklaşık 34 bin kişi. Özellikle Polonya, Romanya ve Bulgaristan gibi Doğu Avrupa ülkelerinden gelen göçte son yıllarda belirgin bir düşüş gözleniyor.

Ukrayna’dan gelenler de dahil olmak üzere farklı oturma statülerine sahip mültecileri kapsayan bu verilere göre, 2025’in ilk yarısında toplam mülteci sayısı yaklaşık 50 bin azalarak 2024 sonunda 3,545 milyondan bugün 3,495 milyona geriledi. Bunlardan 492 bininin durumu hâlâ güvencesiz; yani sığınmacı veya geçici izinle ülkede kalan kişilerden oluşuyor. Ukraynalı mültecilerin sayısı ise Temmuz sonu itibarıyla 1,27 milyon olarak kaydedildi.

Sol Partinin iç ve göç politikası sözcüsü Clara Bünger, artan AB sınır kontrolleri nedeniyle daha az kişinin Almanya’ya ulaşabildiğini belirterek, “Almanya’da yaşayan mülteci sayısının azalması, AB sığınmacı yasasını askıya alma gerekçesi olarak sunulan sözde acil durum söyleminin ne kadar absürt olduğunu gösteriyor” dedi.

Düşüşün Arkasında Yatan Nedenler

Sol Partinin analizine göre, bu düşüşte artan sınır dışı işlemleri ve kendi isteğiyle ülkeden ayrılanlar etkili oldu. Ayrıca, birçok mülteci de vatandaşlık hakkı kazanarak Alman vatandaşlığını aldı. Örneğin, geçen yıl yalnızca Suriye vatandaşı olan 83 bin 150 kişinin Alman vatandaşlığına geçtiği kaydedildi.

Uzmanlara göre ise AB ülkelerinden gelen göçteki düşüşün iki temel nedeni var: Birincisi, Doğu Avrupa ülkelerindeki refah düzeyi önemli ölçüde yükseldi. Maaşlar birbirine yaklaştı ve işsizlik oranları düştü. İkincisi ise, zaten birçok insan Almanya’ya göç etmiş durumda. Letonya veya Bulgaristan gibi ülkelerde nüfus 2000 yılından bu yana yaklaşık beşte bir oranında azaldı; bu azalmanın büyük kısmı göçten kaynaklanıyor ve artık bu ülkelerde de iş gücü sıkıntısı yaşanıyor.

Almanya’da daha iyi maaş alınabilse bile, aradaki fark artık genç ve göç etmeye istekli insanların toplu hâlde ülkelerini terk etmesini sağlayacak kadar büyük değil. Ayrıca Alman ekonomisinin şu anki zayıf performansı da göçün daha da azalmasına katkıda bulunuyor.

Mülteci Sayısının Azalması, İş Piyasası İçin Ne Anlama Geliyor?

2004 ve 2007’de AB’ye katılan birçok Doğu Avrupa ülkesinin iş gücü piyasalarına erişim hakkını elde etmesiyle birlikte Almanya’ya göç dalgası başladı. 2015 yılında Almanya’ya Avrupa Birliği ülkelerinden gelenlerin sayısı, ülkeden ayrılanlardan yaklaşık 330 bin kişi daha fazlaydı. İstihdam ve İşgücü Araştırmaları Enstitüsü (IAB) ekonomisti Herbert Brücker Almanya’nın son on yılda AB göçünden iş gücü anlamında “faydalandığını” ancak bu dönemin şimdilik sona erdiğini belirtiyor.

Son 15 yılda Avrupa Birliği’nin Doğu Avrupa ülkelerini içine alacak şekilde genişlemesiyle bu ülkelerden Almanya’ya iki milyondan fazla kişi göç etti. Bu nedenle Doğu Avrupa’dan gelen göç, son yıllarda Almanya’ya yabancı nüfus girişinin sayısal olarak en önemli kısmını oluşturdu. Uzmanlar, AB göçündeki bu düşüşün Almanya’da nitelikli iş gücü sıkıntısını daha da derinleştireceğinden endişe ediyor.

AB’den gelen göçün azalması, Almanya’daki iş gücü piyasasında açıkların daha görünür hâle gelmesine yol açıyor. Yeni bir çalışma, bu açıkların 2040’a kadar kapatılabilmesi için her yıl 288 bin ila 368 bin net göçmenin gerekli olduğunu gösteriyor. Ekonomist Herbert Brücker’a göre, son on yıldaki ekonomik büyümenin yaklaşık üçte biri göçmenlerden, özellikle Doğu Avrupa’dan gelen işçilerden kaynaklandı. Eğer AB’den gelen göç telafi edilemezse, iş gücü ve ekonomik büyüme üzerinde ciddi etkiler görülecek.

AB göçünü telafi etmek için son yıllarda artan çabalarla AB dışındaki ülkelerden işçi çekilmeye çalışılıyor. Alman hükûmeti bu amaçla Hindistan veya Filipinler gibi ülkelerle göç anlaşmaları imzalasa da sonuçlar sınırlı kaldı: 2024’te üçüncü ülkelerden istihdam amaçlı yaklaşık 172 bin vize verildi, ancak yıl sonunda yalnızca yaklaşık 22 bin yeni istihdam sağlanabildi.

“Diploma Denkliği Temel Kriter Olmamalı”

Brücker’e göre göç anlaşmaları, AB dışı ülkelerden çok daha fazla göçmen çekmek için etkili değil. Bu yolla “sadece birkaç yüz kişinin” gelebildiğini belirten Brücker, “Artık kendi eğitim sistemimizin dünyanın en iyisi olduğu düşüncesinden vazgeçmeliyiz” diyor. Eğer gerçekten üçüncü ülkelerden iş gücü isteniyorsa, farklı ama eşdeğer olabilecek niteliklerle gelen kişilerin kabul edilmesi gerektiğini vurguluyor.

Brücker’in önerisi şu: Diploma denkliğini ön şart olarak görmek yerine, asıl belirleyici olan Almanya’daki iş talebi olmalı. “Temel kriter her zaman şu olmalı: Bir iş teklifi var mı? Sonuçta, yurtdışından alınan bir diplomanın burada değerli olup olmadığını iş piyasası belirler.” diyen Brücker’e göre üçüncü ülkelerden iş gücü göçü bu şekilde gerçekten kolaylaştırılabilir. (P)

Bu yazıyla ilgili yorumunuzu paylaşabilirsiniz. Bunu yaparken Yorum Kurallarımızı dikkate alın lütfen.
Yorum adedi#0

*Tüm alanları doldurunuz

Son Yüklenenler