Sudan’daki İnsani Krizin Boyutu Nedir?
Sudan’daki iç savaşın üzerinden iki yılı aşkın bir süre geçti. En az on iki milyon insan zorla yerinden edildi. Ancak uzmanlara göre, ülkenin yıkıcı insani krizi hâlâ hak ettiği uluslararası ilgiyi görmüyor.

Sudan, 15 Nisan 2023’te Sudan Silahlı Kuvvetleri (SAF) ile Hızlı Destek Kuvvetleri (RSF) adlı paramiliter grup arasında çatışmaların patlak vermesinden bu yana iç savaşın pençesinde. Bu şiddet, ardı ardına yaşanan darbeler ve iki iç savaşın ardından kısa süreliğine sağlanan kırılgan barışı yerle bir etti ve zaten hassas olan insani durumu daha da kötüleştirdi. Ülke şu anda dünyanın en büyük ve en hızlı büyüyen iç göç krizini yaşıyor. Çatışmalar sürerken, komşu ülkeler dört milyondan fazla mülteciyi kabul etti. Bu durum Afrika Boynuzu ve Sahel bölgelerinde daha geniş çaplı bir istikrarsızlık riski yaratıyor.
Sudan’daki Çatışmayı Ne Tetikliyor?
Çatışmanın iki tarafı, aslında bir zamanlar birbirlerinin müttefikiydi. 2019’da, otuz yıl boyunca ülkeyi yöneten diktatör Ömer el-Beşir’i devirmek için güçlerini birleştirmişlerdi. Beşir’in devrilmesinin ardından Sudan Silahlı Kuvvetlerinin (SAF) lideri General Abdülfettah el-Burhan fiilî devlet başkanı olarak onun yerini aldı. Burhan, kısaca “Hemedti” olarak bilinen RSF komutanı General Muhammed Hamdan Dagalo’nun desteğiyle, 2021’de Sudan’ın geçici hükûmetini deviren ikinci bir darbeyi organize etti. Ancak uluslararası toplumun sivil yönetime geçiş yönündeki baskısı artınca, Burhan’ın RSF’yi ulusal orduya entegre etme girişimi, 2023 Nisan ortasında Hemedti’nin şiddetli bir isyan başlatmasına yol açtı.
Barış görüşmelerini başlatma ya da geçici bir hükûmet kurma yönündeki uluslararası girişimler başarısızlıkla sonuçlandı. Amerika Birleşik Devletleri ve Suudi Arabistan öncülüğünde yürütülen müzakereler bir düzineden fazla başarısız ateşkesle sonuçlandı. Afrika Birliği ve diğer bölgesel bloklar tarafından sunulan barış planları da sonuç vermedi. Mısır’ın öncülük ettiği ve Temmuz 2023’te Sudan’ın komşularının katıldığı bir konferansta insani koridorlar ile siyasi diyalog için bir çerçeve oluşturuldu, ancak bu girişim de çatışmayı sona erdiremedi.
Bu süreçte Sudan hükûmeti, Ocak 2024’te Doğu Afrika ülkelerinden oluşan bir blok olan Hükûmetlerarası Kalkınma Otoritesi (IGAD) üyeliğini askıya aldı. Gerekçe olarak, bu örgütün RSF lideri Hemedti ile temas kurmasını gösterdi. Hükûmet ayrıca ülke içindeki medya erişimini de kısıtladı. Bugün itibarıyla, her iki tarafın da siyasi irade eksikliği nedeniyle müzakereler tamamen tıkanmış durumda.
Sudan’da İnsani Durum Ne Kadar Kötü?
Sudan, çatışmalar başlamadan önce bile ciddi bir insani krizle karşı karşıyaydı: Yaklaşık 16 milyon kişi ağır gıda güvensizliği yaşıyor, 3,7 milyon kişinin ülke içinde yerinden edildiği tahmin ediliyordu. Ülke ayrıca çoğunluğu Güney Sudan’dan gelen yaklaşık 1,3 milyon mülteciye de ev sahipliği yapıyordu.
Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri António Guterres, Şubat 2025’te yaptığı açıklamada, “Sudan, akıl almaz boyutlardaki vahşi bir krizin pençesinde.” demiş, bu krizin giderek bölge geneline taşan bir nitelik kazandığını ve sürekli ve acil bir dikkat gerektirdiğini söylemişti.
Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği’ne (UNHCR) göre, Sudan’da Nisan 2023’ten bu yana on iki milyondan fazla insan zorla yerinden edildi. Bunların 7,7 milyondan fazlası Sudan içinde yerinden edilmiş durumda; yaklaşık 4 milyon kişi ise komşu ülkelere sığınarak mülteci konumuna düşmüş bulunuyor.
Mevcut çatışmalar, Sudan’ın altyapısını âdeta yerle bir ediyor. Hava saldırıları ve top atışları, yoğun yerleşim bölgelerindeki hastaneleri, hapishaneleri, okulları ve diğer tesisleri vurdu. Hastalık korkusu özellikle artmış durumda. Sağlık yetkilileri, temel halk sağlığı hizmetlerindeki aksaklıklar nedeniyle kolera, dang humması ve sıtma gibi hastalıkların yayılımının hızlandığını bildiriyor. Aynı zamanda, gıda ve yakıt fiyatlarındaki artış, gıda güvensizliğini derinleştiriyor.
Sudan’da yaklaşık yirmi beş milyon kişi akut açlıkla karşı karşıya ve ülkenin on bölgesinde kıtlık resmen teyit edilmiş durumda. Dünya Gıda Programı (WFP), çatışmaların durmaması hâlinde Sudan’ın “yakın tarihin en büyük açlık krizine” dönüşme riski taşıdığını belirtiyor.
Bu arada, medya erişiminin kısıtlanması nedeniyle çatışmalarda ölenlerin kesin sayısı bilinmiyor; ancak araştırmacılar çatışmalarda 20.000 ila 150.000 arasında insanın öldüğünü tahmin ediyor.
Mülteciler Nereye Gidiyor?
Haziran 2025 itibarıyla 863.000’den fazla kişi, yani Sudanlı mültecilerin yaklaşık yüzde 21’i, batıdaki Çad’a yöneldi. Daha önce Sudan’a sığınmış olan Güney Sudanlı 780.000 mülteci ise çatışmalar nedeniyle yeniden kendi ülkelerine dönmek zorunda kaldılar. Geriye kalan mülteciler ise Orta Afrika Cumhuriyeti, Mısır, Etiyopya, Libya ve Uganda’ya sığındı. Bu da söz konusu ülkelerdeki zaten yüksek olan mülteci ve yerinden edilmiş kişi sayısını daha da artırdı.
Uzmanlara göre Sudan, dünyanın en büyük iç yerinden edilme krizini yaşıyor ve çatışmalar devam ettikçe mülteci sayısının artmaya devam etmesi bekleniyor. Mültecilerin çoğunluğunu kadınlar ve çocuklar oluşturuyor. Bu da onları cinsel saldırı ve toplumsal cinsiyete dayalı şiddete karşı daha savunmasız hâle getiriyor. Özellikle Batı Darfur’un El Geneina kentinde, Masalit halkına yönelik etnik temelli toplu katliamlar ve cinsel şiddetin bir silah olarak kullanıldığına dair raporlar da bulunuyor.
Hem Sudan Silahlı Kuvvetleri (SAF) hem de Hızlı Destek Kuvvetleri (RSF), savaş suçu işlemekle suçlanıyor; bu nedenle Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) bir soruşturma başlatmış durumda.
Ocak 2025’te Amerika Birleşik Devletleri, RSF’nin Darfur’da soykırım işlediği sonucuna vardığını duyurdu. Bunun üzerine Joe Biden yönetimi, RSF lideri Hemedti’ye yaptırım uyguladı. Kendisinin ABD’ye girişini yasakladı ve ayrıca Birleşik Arap Emirlikleri’nde (BAE) RSF’ye ait yedi şirkete yaptırım getirdi.
Komşu Ülkeler Nasıl Tepki Verdi?
Sudan’ın birçok komşu ülkesi, kendi iç sorunlarıyla uğraşırken mülteci akınını yönetmekte zorlanıyor. Council on Foreign Relations (CFR) Afrika Politikaları Kıdemli Üyesi Michelle Gavin, Mayıs 2024’te yaptığı açıklamada, “Sudan’daki savaşın sonuçları ülke sınırları içinde kalmayacak.” ifadelerinde bulunmuştu. Sudan’a komşu yedi ülkeden beşi son yıllarda kendi iç çatışmalarını yaşadı. Etiyopya ve Güney Sudan’daki şiddet ve kıtlıktan kaçan mülteciler ise şimdi Sudanlılarla birlikte kendi ülkelerine geri dönüyor.
Ayrıca, çatışmaların tırmanmasıyla birlikte dış müdahale endişeleri de artmış durumda. Mısır, Sudan Silahlı Kuvvetleri (SAF) ile yakın ilişkilere sahipken, Rusya destekli Libyalı savaş ağası Halife Hafter’in RSF’ye askerî malzeme gönderdiği bildiriliyor. Şubat 2025’te Rus devlet medyası, Sudan dışişleri bakanının Rusya’nın Kızıldeniz kıyısında bir deniz üssü kurmasına izin veren bir anlaşmaya varıldığını aktarmıştı. Sudan ordusu ve bazı ABD’li milletvekilleri ise uzun süredir Birleşik Arap Emirlikleri’ni (BAE) RSF’ye askerî teçhizat sağlamakla suçluyor; ancak Abu Dabi bu iddiaları reddediyor.
Kriz, aynı zamanda Nil Nehri’nin su kaynakları üzerindeki bölgesel ekonomik iş birliği ve Sudan’dan geçen birkaç büyük petrol boru hattı için de ciddi bir tehdit oluşturuyor. İklim değişikliği yıkıcı kuraklık ve sellerin artmasına neden olarak hem göçleri hızlandırdı hem de doğal kaynaklara erişimi zorlaştırdı. Ülkenin Kızıldeniz kıyısındaki limanları da Yemen’de İran destekli Husiler tarafından gemilere yönelik saldırılar nedeniyle kırılgan bir durumda. Sudan Silahlı Kuvvetleri’nin İran yapımı insansız hava araçlarından faydalandığı bildiriliyor; ancak hem Tahran hem de Hartum bu konuda doğrudan bir bağlantılarının olduğunu reddediyor.
Birleşmiş Milletler uzmanlarına göre, Sudan’ın komşularının çok daha fazla yardıma ihtiyacı var. Orta Afrika Cumhuriyeti, kendi iç savaşının yarattığı zorluklar nedeniyle gelen mülteci akınını yönetmekte zorlandığı için daha fazla yardım çağrısında bulundu. Çad, çatışmaların patlak vermesinin hemen ardından Sudan ile kara sınırını kapattı, ancak her ne kadar ülkenin kendisi insani yardıma ihtiyaç duysa da sınırı geçmeyi başaran mültecilere hâlâ yardım ediyor. 2024 yılında, Çad’ın doğusundaki Adré sınır kapısı, insani yardımın Sudan’ın Darfur bölgesine ulaştırılmasını kolaylaştırmak amacıyla yeniden açılmıştı.
Mısır sınırı açık kalmaya devam etse de geçişler çoğu zaman gecikiyor ve oradaki göçmenler, sınır dışı edilme tehdidi ve kitlesel keyfi gözaltılar da dâhil olmak üzere büyük zorluklarla karşı karşıya kalıyor. Afrika Boynuzu ve Sahel bölgesindeki Çad, Cibuti, Mısır, Eritre, Kenya ve Güney Sudan gibi birkaç ülke, bu sorunları kaynağında durdurabilmek umuduyla barış görüşmelerine katıldı.
Uluslararası Kuruluşlar Ne Yaptı?
Birleşmiş Milletler (BM) bünyesinde yer alan çeşitli ajanslar, fonlar ve programlardan oluşan ve “BM Ülke Ekibi” olarak bilinen yapı yıllardır Sudan’da faaliyet gösteriyor. 2024 yılında BM ve insani yardım ortakları, Sudan’daki yaklaşık on altı milyon kişiye 1,8 milyar dolarlık destek sağladı. Uluslararası Kızılhaç Komitesi ve çeşitli İslami yardım kuruluşları da yerel Sudanlı yardım örgütlerinin çalışmalarını destekleyerek insani yardım sağlamaya devam ediyor.
Ancak tüm bu çabalara rağmen, çatışmalar BM’nin ve yardım kuruluşlarının ülkedeki faaliyetlerini geçici olarak durdurmasına veya azaltmasına neden oldu. Aralık 2023’te RSF, Cezire eyaletinin başkenti Vad Medeni’yi ele geçirdi ve bu durum, yardım malzemelerinin kritik bir merkezden dağıtımını ciddi şekilde aksattı. Aynı ay, Dünya Gıda Programı (WFP) artan şiddet nedeniyle Cezire’deki yardım operasyonlarını askıya almak zorunda kaldı, ancak daha sonra çalışmalarına yeniden başladı. Uluslararası Kurtarma Komitesi (IRC) gibi diğer kuruluşlar ise, özellikle Kuzey Darfur’daki el-Faşir kenti gibi yoğun çatışma bölgelerinde, ihtiyaç sahiplerine ulaşmakta büyük zorluk yaşıyor.
Bu esnada finansman açığı da ciddi bir sorun olmaya devam ediyor. Birleşmiş Milletlerin 2025 yılı için Sudan’a yönelik yaklaşık 4,2 milyar dolarlık insani yardım çağrısının yalnızca yüzde 14’ü karşılanabildi. Önceki yıllarda yapılan çağrılar da hedeflenen miktarların çok altında kalmıştı. Durum, Şubat 2025’te ABD Başkanı Donald Trump’ın, Sudan’a milyarlarca dolarlık insani yardım sağlayan ABD Uluslararası Kalkınma Ajansı’nda (USAID) büyük bütçe kesintilerine gitmesiyle daha da vahim hâle geldi. BM Mülteciler Yüksek Komiseri Filippo Grandi, bu finansman eksikliğini “bir sorumluluk krizi” olarak nitelendirmiş ve “Eylemsizliğin bedeli, acı, istikrarsızlık ve kaybedilmiş geleceklerle ölçülecek.” demişti.
Bu yazı, Council on Foreign Relations (CFR) tarafından yayımlanan “What Is the Extent of Sudan’s Humanitarian Crisis?” başlıklı makalenin tercümesidir. Orijinal içerik CFR tarafından sağlanmıştır ve Creative Commons Attribution 4.0 International (CC BY 4.0) lisansı altında kullanılmaktadır.





