'Teknoloji Devleri'

Dijital Arşiv Siliniyor: YouTube Filistinli Hak Örgütlerinin Sayfalarını Kapattı

YouTube, Filistinli insan hakları örgütlerinin kanallarını kapatarak İsrail’in Gazze ve Batı Şeria’daki ihlallerini belgeleyen en az 700 videoyu sildi. Platformun “ABD yaptırımlarına uyum” gerekçesiyle aldığı karar dijital sansür tartışmalarını alevlendirdi. Aynı dönemde Google ve Amazon’un İsrail’le yaptığı veri anlaşmaları, büyük teknoloji şirketlerinin İsrail ile olan iş birliklerini yeniden gündeme taşıyor.

Fotoğraf: Halk-44 - Shutterstock.

YouTube, üç önde gelen Filistinli insan hakları örgütünün hesaplarını kapatarak yüzlerce video içeriğini yayından kaldırdı. Platform, “ABD yaptırımlarına uyum” gerekçesi sunsa da, kararın İsrail’in insan hakları ihlallerine dair kanıtları görünmez kılma sonucunu doğurduğu belirtiliyor. Teknoloji devlerinin bu süreçteki rolü, ABD’nin İsrail politikasıyla paralel biçimde eleştiriliyor.

Filistinli İnsan Hakları Örgütlerinin Hesapları Kapatıldı

Yaklaşık 2,5 milyar aktif kullanıcısı bulunan video paylaşım platformu YouTube, son haftalarda Filistinli insan hakları örgütlerinin hesaplarını sessizce kapattı. Al-Haq, Al Mezan İnsan Hakları Merkezi ve Filistin İnsan Hakları Merkezi (PCHR) gibi kuruluşların kanalları tamamen silinirken, İsrail’in Gazze Şeridi ve Batı Şeria’daki insan hakları ihlallerini belgeleyen en az 700 video yayından kaldırıldı.

Silinen içerikler arasında, Gazze saldırılarından sağ kurtulan annelerin anlatılarını içeren bir belgesel, gazeteci Şirin Ebu Akile’nin öldürülmesine dair video araştırması ve İsrail ordusunun Batı Şeria’daki yıkımları belgeleyen kayıtlar bulunuyordu.

YouTube sözcüsü Boot Bullwinkle, bu durumu açığa çıkaran ve haberleştiren The Intercept’e yaptığı açıklamada, şirketin “geçerli yaptırımlar ve ticaret yasalarına uymayı taahhüt ettiğini” söyleyerek kararı savundu. Ancak bu ifade, YouTube’un Trump döneminde yürürlüğe giren Filistinli kuruluşlara yönelik yaptırımları dijital alanda uygulamaya devam ettiği yorumlarına yol açtı.

“ABD’nin Yaptırımları Filistinlilerin Sesini Susturuyor”

Al-Haq, kanallarının önceden hiçbir uyarı yapılmadan kapatıldığını, kendilerine yalnızca “kuralları ihlal ettikleri” yönünde kısa bir mesaj gönderildiğini bildirdi. Örgüt, bunun insan hakları açısından ciddi bir gerileme olduğunu belirterek şu açıklamayı yaptı: “ABD yaptırımları, Filistinlilerin sesini kısmak için kullanılıyor. Bu tür politikaları benimseyen platformlar, ifade özgürlüğünü değil baskıyı genişletiyor.”

Gazze merkezli Filistin İnsan Hakları Merkezi (PCHR) de karara sert tepki gösterdi: “YouTube, savaş suçlarını belgeleyen delilleri ortadan kaldırarak failleri koruyor. Bu, hesap verebilirlik mekanizmasının doğrudan sabote edilmesidir.” PCHR hukuk danışmanı Basel al-Sourani, tüm içeriklerinin doğrulanmış kanıtlara dayandığını vurgulayarak “YouTube, topluluk kuralları bahanesiyle gerçeği silmeyi tercih etti.” dedi.

Democracy for the Arab World Now (DAWN) Direktörü Sarah Leah Whitson, kararın politik bir sansür olduğunu söyledi: “Filistinli insan hakları örgütlerinin paylaştığı belgelerin yaptırımları ihlal ettiğini iddia etmek akıl dışı. Bu, ABD’nin politik gündemine boyun eğmekten başka bir şey değil.”

New York merkezli Anayasal Haklar Merkezi’nden avukat Katherine Gallagher ise daha açık konuştu: “YouTube’un, insan hakları ihlallerine dair delilleri kamuoyundan gizleyerek Trump yönetiminin ajandasına fiilen hizmet etmesi skandal.”

Örgütlerin temsilcileri ve uzmanlara göre YouTube’un kararı, savaş suçlarının dijital belgelenmesini zorlaştırıyor. Gazze ve Batı Şeria’da yaşanan ihlalleri belgeleyen videoların sistematik biçimde silinmesi, yalnızca bilgiye erişimi engellemiyor, aynı zamanda uluslararası hukuk açısından delil teşkil edebilecek görsel materyalin de ortadan kalkmasına yol açıyor. Bu tür içeriklerin görünmez hâle getirilmesi, hem savaşın insanî boyutunun hem de faillerin hesap verebilirliğinin kamuoyu önünde sorgulanmasını engelliyor.

Teknoloji Devleri ve İsrail Arasındaki Anlaşmalar

YouTube’un sahibi Google ve teknoloji devi Amazon, yalnızca içerik politikalarıyla değil, doğrudan İsrail devletiyle yaptıkları gizli anlaşmalar nedeniyle de tartışılıyor. The Guardian gazetesinin geçtiğimiz hafta yayımladığı belgeler, iki şirketin 2021’de İsrail hükûmetiyle imzaladığı 1,2 milyar dolarlık “Project Nimbus” bulut bilişim anlaşmasının perde arkasını ortaya koydu.

Belgeler, İsrail’in bu anlaşma kapsamında Google ve Amazon’dan alışılmadık bir talepte bulunduğunu gösteriyor:
Şirketler, İsrail’e ait verilerin başka ülkelerin kolluk kuvvetleri tarafından erişilmesi durumunda, hükümete “gizli bir sinyal” – kod adıyla wink mechanism- göndermeyi kabul etti.

Bu sistemde, veri paylaşımı gerçekleştiğinde şirketler İsrail devletine “özel ödemeler” yaparak hangi ülkeye veri aktardıklarını şifreli biçimde bildiriyor. Örneğin ABD için +1 koduna karşılık 1.000 şekel, İtalya için +39 koduna karşılık 3.900 şekel gönderiliyor.

Bu ödemelerin 24 saat içinde yapılması şart koşulmuş. Hukukçular bu yöntemi “yasal yükümlülükleri dolaylı biçimde delme girişimi” olarak tanımlıyor. Bir eski ABD savcısına göre, “Bu tür bir gizli bildirim mekanizması, mahkeme emirlerine karşı aldatıcı bir manevra olarak değerlendirilebilir.”

İsrail Şirketlerden Tam Erişim Talep Ediyor

Sızdırılan belgeler, İsrail’in Nimbus anlaşmasına yalnızca gizli sinyaller değil, tam erişim garantileri de eklediğini gösteriyor.
Google ve Amazon, İsrail ordusu ve istihbarat kurumlarının bu sistemleri “her koşulda kullanabilmesi” için, kendi hizmet politikalarını İsrail lehine yumuşatmayı kabul etti.

Anlaşmanın bir maddesine göre, “İsrail yasaları çerçevesinde olduğu sürece” hükûmet, bu bulut sistemlerinde istediği türde veriyi depolayabilecek. Bu koşul, askerî istihbarat dahil tüm verilerin kapsam dahiline girdiği anlamına geliyor.

İsrail, şirketlerin ileride “insan hakları ihlalleri” gerekçesiyle erişimi kısıtlamasından endişe duyduğu için, sözleşmeye “hiçbir şekilde hizmetin durdurulamayacağı” yönünde maddeler ekletti. Böylece Google ve Amazon, kendi hizmet koşullarını ihlal etse bile İsrail’in erişimini engelleyemeyecek.

Buna karşın Microsoft, benzer talepleri reddettiği için Nimbus ihalesini kaybetmişti. Geçtiğimiz ay ise Microsoft, İsrail ordusunun Filistinlilere yönelik kitlesel dinleme sisteminde kendi bulut servislerinin kullanıldığını doğruladıktan sonra erişimi durdurmuştu. Ancak Google ve Amazon’un Nimbus kapsamında böyle bir adım atması, sözleşmeye göre “ayrımcılık” sayılıyor ve milyonlarca dolarlık ceza anlamına geliyor. (P/AA)

Bu yazıyla ilgili yorumunuzu paylaşabilirsiniz. Bunu yaparken Yorum Kurallarımızı dikkate alın lütfen.
Yorum adedi#0

*Tüm alanları doldurunuz

Son Yüklenenler