'İltica'

Belçika’nın Sığınmacılara Barınma Sağlamama Politikası Mahkemelik Oldu

Belçika hükûmeti, sıkılaştırdığı yeni iltica politikasını “Belçika artık Avrupa’nın zayıf halkası değil," argümanıyla sunuyor. Brüksel sokaklarında barınacak yer bulamayan bazı sığınmacı aileler, Göç Bakanı'nı dava açarak yeni düzenlemelerden şikâyetçi oldu. Yasal süreci ve yeni düzenlemerin kapsamını Thomas Willekens'a sorduk.

Fotoğraf: Shutterstock- Liza Zavialova

Belçika’da yürürlüğe giren yeni göç ve uluslararası koruma düzenlemeleri, özellikle başka bir Avrupa Birliği ülkesinde koruma statüsüne sahip çocuklu aileleri doğrudan etkiliyor. Bu politikaların sonucu olarak Brüksel’de sokakta kalmak zorunda kalan dört aile, kendilerine barınma sağlanmadığı gerekçesiyle Federal İltica ve Göç Bakanı Anneleen Van Bossuyt hakkında “insanlık dışı muamele” suçlamasıyla dava açtı.

Göç Bakanı: “Belçika Artık Avrupa’nın Zayıf Halkası Değil”

Belçika’nın göç politikalarındaki dönüşüm 2020’de başladı. O dönemde İltica ve Göç Bakanı Maggie De Block (Open VLD), sığınmacıların barınma hakkına erişimini zorlaştıran önlemler açıklamıştı. 2025’te Başbakan Bart De Wever (N-VA) liderliğinde kurulan beş partili koalisyon hükûmeti, bu süreci daha da sertleştiren reformları yürürlüğe koydu. De Wever, yeni düzenlemeleri “Belçika’nın şimdiye kadarki en katı göç politikası” olarak tanımladı.

Göç Bakanı Van Bossuyt, “Belçika artık Avrupa’nın zayıf halkası değil” diyerek ülkenin sığınma politikalarında daha kararlı ve sert bir çizgiye geçtiğini vurguladı. Bakan, “Artık yumuşak başlı bir ülke değiliz; amacımız ülkeye yönelen sığınmacı akışını azaltmak” dedi.

Yeni politikaların en dikkat çeken unsurlarından biri, başka bir AB ülkesinde koruma altına alınmış kişilerin artık Belçika’daki kabul merkezlerine yerleştirilmeyecek olması. Van Bossuyt, bu kararı şöyle savundu: “İltica, koruma sağlamakla ilgilidir. Avrupa’nın başka bir ülkesinde zaten koruma altına alınmış hiç kimse, Belçika’daki kabul sistemine erişim hakkına sahip olmamalıdır. ‘İltica alışverişi’ artık sona ermeli.”

Yakında yürürlüğe girmesi beklenen başka bir düzenleme ise aile birleşimi koşullarını sıkılaştırıyor. Buna göre, sığınma talebi reddedilen kişilerin reşit olmayan bir çocuk üzerinden yeniden başvuru yapmaları mümkün olmayacak.

“Bakanlık, Mahkeme Kararını Görmemezlikten Gelebilir”

Bu politikalar nedeniyle Brüksel’de sokakta kalan dört aile, ekim başında Bakan Van Bossuyt’a karşı dava açtı. Geçtiğimiz hafta sonuçlanan ilk davada Brüksel İş Mahkemesi, Yunanistan’da koruma statüsü almış olmasına rağmen Brüksel’de haftalardır sokakta yaşayan Afgan bir aileye barınma sağlanması gerektiğine hükmetti.

Belçika’da federal devletin iltica ajansı olan Fedasil, ailenin Yunanistan’da koruma aldığını gerekçe göstererek barınma talebini reddetmişti. Mahkemenin kararı, bakanlık için geri adım olarak değerlendiriliyor. Şu anda benzer koşullarda üç dava daha sürüyor. InfoMigrants haber sitesine göre bu davalar iki çocuklu çift ve bir bebek sahibi bekâr anne tarafından açıldı.

“Kabul Etmeme Politikası Artık Aileleri de Kapsıyor”

Mülteci hakları örgütü Vluchtelingenwerk Vlaanderen’den politika danışmanı Thomas Willekens’e mahkeme kararını ve hükûmetin bundan sonraki tutumunu sorduk. Willekens yeni düzenlemelerin en çok Yunanistan’da koruma altında bulunan Afgan ve Filistinli aileleri etkilediğini söylüyor: “Bu ailelere, Belçika’da barınma imkânı tanınmadığı, yalnızca Yunanistan’a gönüllü dönüş başvurusu yaparlarsa barınabilecekleri söyleniyor.”

Willekens, Belçika’nın dört yıldır bekar erkek sığınmacıları kabul-etmeme (non-reception) uygulamasını sürdürdüğünü ve bu kişilerin sığınma başvurusunda bulunduklarında dahi barınma imkânı sağlanmadığını vurguluyor. Willekens, davaların sembolik bir tepkinin ötesinde olabileceğini belirterek şöyle diyor: “Belçika dört yıldır bekar erkek sığınmacıları barınma sistemine almıyor. Şimdi bu politika çocuklu aileleri de kapsıyor. Açılan dava hem bir protesto hem de bu politikanın dönüm noktası olabilecek bir test niteliğinde.”

Ancak Willekens, mahkeme kararlarının uygulanmama riskine de dikkat çekiyor: “Mahkeme bir politikanın yasa dışı olduğuna karar verse bile yürütme organı bunu görmezden gelebiliyor. Bakan suçlu bulunsa bile, bu karara uyacak mı yoksa hiçe mi sayacak, belirsiz.”

“Bu Politikalar Uluslararası Hukukun Açık İhlali”

Willekens, bakanlığın reformları “sığınmacı akışını kontrol altına alma” gerekçesiyle savunduğunu, ancak bunun uluslararası sözleşmelerle bağdaşmadığını söylüyor:

“Hükûmet, kapasite yetersizliği ve mali yükü gerekçe gösteriyor. Oysa kaynaklar mevcut, sorun siyasi irade eksikliği. Mahkeme kararları yerine getirilmiyor. Bana kalırsa bu politika, hem barınma hakkını hem de Belçika’nın tarafı odluğu tüm üst düzey [uluslararası] hukuk metinlerini açıkça ihlal ediyor.”

Willekens’e göre hükûmet, “Belçika’ya çok fazla insan geldiği” söylemi üzerinden insan haklarını geri plana itiyor: “Bu insanlar burada olmayı hak etmiyor’ argümanıyla hukukun üstünlüğü yok sayılıyor. Amaç, gelen insan sayısını azaltmak ve bunu da sert politikalarla meşrulaştırmak.”

“Hükûmetin Söylediği Yeni Dönem, Endişe Verici Bir Dönem”

Sivil toplum kuruluşları, Belçika’nın sığınma sisteminde “yeni ve endişe verici bir döneme” girdiği uyarısında bulunuyor. Ekim ayında yedi STK ortak açıklamayla hükûmeti kınadı. Amnesty International, sığınmacılara barınma sağlamayı reddetme uygulamasının derhal durdurulmasını talep etti.

Kuruluşun verilerine göre Belçika, 2021’den bu yana 2.500’den fazla sığınmacıya konut ve temel hizmet sunmayı reddetti. Mahkemeler hükûmetin barınma sağlaması yönünde 10.000’den fazla karar verse de, bunların büyük bölümü uygulanmadı.

Mülteci hakları örgütü Vluchtelingenwerk Vlaanderen, bu politikaları protesto etmek için insan haklarına vurgu yapan bir imza kampanyası başlattı ve kısa sürede 10.000’in üzerinde imza topladı.

Fedasil Kapasitenin Yetmediğini Söylüyor

Eylül ayında Belçika Göçmenlik Bürosu (Fedasil) 2.897 yeni koruma başvurusunu kayda aldı. Ancak Fedasil, 2021’den bu yana kapasite yetersizliği nedeniyle tüm talepleri karşılayamadığını ifade ediyor. Mevcut iltica sistemin kapsamında, barınma yerlerini öncelikle kadınlara ve ailelere tahsis ediliyor. Bekâr erkekler ise uzun bekleme listelerine kaydediliyor. Şu anda 1.800 erkek listede yer alıyor ve çoğu Brüksel’deki geçici barınma merkezlerinde yaşamını sürdürüyor.

Barınma Problemi Büyüyen Belçika’da Evsiz İnsanların Sayısı Artıyor

Belçika’da artan evsizlik, barınma sistemindeki yetersizliği gözler önüne seriyor. Bruss’Help tarafından yayımlanan rapora göre, 2024 Kasım itibarıyla Brüksel’de 9.777 kişi evsiz durumda hayatlarını sürdürüyor. Bu rakam ise, 2022’ye göre yüzde 25’lik artış anlamına geliyor. Aynı rapor, 2024’te 39.615 uluslararası koruma başvurusu yapıldığını ve bunun bir önceki yıla göre yüzde 11,6 arttığını belirtiyor.

Medine Tezcan

Uluslararası Londra Üniversitesi’nde Siyasal Bilimler ve Uluslararası İlişkiler eğitimini tamamlayan Medine Tezcan, İsveç Genç Müslümanlar (SUM) Derneğinin başkan yardımcılığını yapmıştır. Tezcan, Perspektif redaksiyon ekibinin üyesidir.

Yazarın diğer yazıları
Bu yazıyla ilgili yorumunuzu paylaşabilirsiniz. Bunu yaparken Yorum Kurallarımızı dikkate alın lütfen.
Yorum adedi#0

*Tüm alanları doldurunuz

Son Yüklenenler