📍UYARI: Bu haberde, uyuşturucu kullanımı ve ticaretiyle ilgili rahatsız edici olabilecek bilgiler yer almaktadır. Uyuşturucu bağımlılığıyla mücadele eden ya da böyle bir durumdan etkilendiğini düşünen kişilerin, bulundukları ülkedeki destek ve danışmanlık hizmetlerine başvurmaları önemle tavsiye edilir.
Avrupa Birliği’nin yönetim merkezi olan Brüksel, son yıllarda yalnızca diplomasiyle değil, kriminal olaylar ve asayiş problemiyle de gündeme geliyor. Özellikle kokain ve -kokainin sigara gibi içilebilen formu olan- “crack” ticareti ile bağlantılı şiddet olayları, neredeyse her gün gazete manşetlerinde yer alıyor. Düzenlenen polis operasyonlarına, tutuklamalara ve büyük miktarda uyuşturucuya el konulmasına rağmen, suç şebekelerinin faaliyetleri durdurulabilmiş değil. Brüksel’in merkezine kadar uzanan fiziksel saldırılar ve silahlı çatışmalar, başkentteki güvenlik endişesini artırırken, uyuşturucu bağlantılı şiddet olayları şehirde giderek daha görünür hâle geliyor.
Avrupa Birliği Uyuşturucu Ajansının Belçikalı klinisyeni Alexis Goosdeel, 5 Haziran’da yaptığı açıklamada, Brüksel’deki güncel problemleri şu sözlerle tarif etti: “Brüksel’de yaşayanlar için bu, ülke tarihinde ilk kez yaşanan bir durum. Şehir merkezinde silahların kullanıldığı çatışmalar yaşanıyor. Üstelik bu olaylar, Avrupa Parlamentosu binasından sadece 2 bin metre uzaklıkta gerçekleşiyor.”
Avrupa’da Silahlı Saldırılarda Brüksel 3. Sırada
Asayiş probleminin kapsamını daha iyi kavrayabilmek için önce bazı verilere göz atalım: Brüksel’de 2024 yılında meydana gelen 92 silahlı saldırıda* 9 kişi hayatını kaybetti ve 48 kişiyi yaralandı. 2024 verilerine göre Belçika’nın başkenti, Avrupa’da silahlı şiddetin en yoğun yaşandığı üçüncü şehir durumunda. Listenin ilk iki sırasında ise Marsilya ve Napoli yer alıyor.
2025 yılı da Brüksel’de silahlı şiddetin gölgesinde başladı. Yılın yalnızca ilk altı haftasında Brüksel’de toplam 11 silahlı saldırı meydana geldi. Bu saldırılar sonucunda 2 kişi hayatını kaybederken, 4 kişi de yaralandı. Özellikle şubat ayında şiddet olaylarında dikkat çeken ani bir artış yaşandı. Basına yansıyan bilgilere göre 2025 Şubat ayının başlarında sadece bir hafta içinde en az dört farklı silahlı saldırı gerçekleşti. Bu olaylar arasında Clemenceau’daki metro istasyonu çevresi ile Peterbos sosyal konutlarının bulunduğu bölgelerdeki saldırılar öne çıktı. Yaşanan çatışmalarda birden fazla kişi yaralanırken, 1 ila 2 kişi yaşamını yitirdi.
15 Şubat’ta Clemenceau metro durağı yakınlarında meydana gelen bir başka silahlı saldırı da ölümle sonuçlandı. Nisan ayında ise Anderlecht belediyesinde yaşanan bir saldırıda, 19 yaşındaki bir genç vurularak yaralandı. Söz konusu olaylar, 2025’in ilk yarısında Brüksel’de kayda geçen toplam 11 silahlı saldırının yalnızca bir kısmını oluşturuyor.
Brüksel’de Güvenlik Politikalarında Yeni Yaklaşım
Resmî açıklamalara göre yerel ve federal yetkililer artan şiddet olayları ve organize suç tehdidine karşı daha koordineli ve kararlı adımlar atmaya başladı. Özellikle uyuşturucu ticaretiyle bağlantılı çetelerin faaliyetlerine yönelik operasyonlar, yeni bir stratejik yaklaşımla şekilleniyor. Güvenlik birimleri, Brüksel genelinde riskli bölgelerdeki denetimlerini artırırken, istihbarata dayalı müdahalelerin de yoğunlaştığı bildiriliyor.
Uzmanlar, sadece sokak düzeyindeki satıcılara odaklanmanın yeterli olmayacağını vurguluyor. Asıl hedefin, bu suç ağlarının arkasındaki büyük çeteler ve onların kurduğu organize yapılar olması gerektiği dile getiriliyor.
Dikkat çeken başka bir husus ise uyuşturucu ticaretinin, küçük çaplı yerel bir sorun olmanın ötesine geçerek adeta küresel bir ekonomik sistemin parçası hâline gelmesi. Eskiden “köy ekonomisi” olarak tanımlanan bu faaliyet, artık uluslararası bağlantıları olan, son derece karmaşık ve güçlü yapılarla yürütülüyor. Bu durum, mücadelenin yalnızca yerel düzeyde değil, aynı zamanda federal düzeyde de kapsamlı bir şekilde ele alınmasını zorunlu kılıyor.
Yetkililer, uzun vadeli çözüm için suç çetelerinin finansal kaynaklarının kurutulması, lojistik ağlarının çökertilmesi ve gençleri bu tür yapılardan uzak tutacak sosyal politikaların devreye sokulması gerektiğine dikkat çekiyor.
“Karşı Karşıya Olduğumuz Şey Mafya Benzeri Örgütlerdir”
Brüksel’de silahlı saldırıların en yoğun yaşandığı bölgelerden biri olan Saint-Gilles’in belediye başkanlığını yapan Jean Spinette, yaşananlara ilişkin yaptığı bir açıklamada, “Karşı karşıya olduğumuz şey, mafya benzeri örgütler” ifadelerini kullandı. Bu bağlamda, yerel yöneticiler kamu güvenliğini artırmak amacıyla daha sert ve önleyici tedbirler alınmasını savunurken; bazı yetkililer, federal düzeyde kamera erişimi gibi izleme yetkilerinin genişletilmesini talep etti. Adli makamlar ise federal adalet birimleri ve güvenlik güçlerinden daha fazla destek çağrısında bulundu.
Şubat ayının sonlarında göreve başlayan Belçika Başbakanı Bart De Wever‘e (Yeni Flaman İttifakı, N-VA) göre ise sorunun kökeni 15-20 yıl öncesine dayanıyor. De Wever geçmişte gerekli önlemler alınmadığı için kriminal problemlerin artık federal hükûmetin en öncelikli gündemlerinden biri olduğunu belirtiyor. Başbakan hükûmetin organize suçlarla mücadele etmek için bir planı olduğunu belirtirken mevcut sokak şiddetinin, çok daha önce başlayan trajik bir zincirin son halkası olduğunu belirtti. Ancak De Wever Brüksel’deki uyuşturucu kaynaklı şiddetin kısa vadede sona ereceğinin de vaadini veremediğini söyledi.
Brüksel Emniyet Müdürü Jurgen De Landsheer ise, durumu açıkça bir kriz olarak tanımladı: “İnsanlar öldürülüyorsa, bu bir krizdir. Bir insan hayatının hâlâ hepimiz için büyük bir değer taşıdığına inanıyorum. Ancak karşı tarafta bu böyle görülmüyor ve işte asıl fark da burada yatıyor.”
Yetkililere Göre Uyuşturucu Trafiğinin Odağı Anvers Limanı
Belçika medyasına yansıyan bilgilere göre artık uyuşturucu ticaretinin rotası, Avrupa’nın güney sahillerinden kuzey limanlarına doğru yer değiştirirken, Belçika’nın Anvers şehri kokain gibi karanlık maddelerin giriş kapısı oldu. Bu maddelerle birlikte, gölgesi şehre yayılan çete şiddeti, yalnızca sokakları değil, Avrupa’nın kalbinde hüküm süren düzeni de sarsıyor.
2025 yılının başından bu yana Anvers Limanı’nda uyuşturucu operasyonlarında 130’dan fazla kişi gözaltına alındı. Tutuklamalar özellikle uyuşturucu taşıyıcıları olarak bilinen “extracteurs” adı verilen kişilere yönelik gerçekleşti. Son dönemde çocukların da aralarında bulunduğu gençlerin tutuklanma sayısında ciddi artış yaşanırken, suç örgütlerinin bu gençleri kullandığı ve tutuklananların yerine hızla yenilerini devreye soktuğu tespit edildi. Polis, uyuşturucu taşımacılığının artık daha küçük ve gizli gruplar tarafından yapıldığını belirtiyor.
Diğer Şehirlere Kıyasla, Brüksel Halkı Daha Az Güvende Hissediyor
Peki yetkililerin açıklamaları ve günlük hayatı sekteye uğratan kriminal vakalarla ilgili Brüksel halkı ne düşünüyor? Brükselliler kendilerini güvende hissediyor mu? Yapılan araştırmalara bakıldığında şehrin sakinlerinde güvenlik duygusunda bir azalma söz konusu.
23 Mayıs 2025’te yayımlanan ve 15 bin kişinin katılımıyla gerçekleştirilen Güvenlik İzleme Anketi, Brüksel’de yaşayanların güvenlik algısına dair çarpıcı sonuçlar ortaya koydu. Anket sonuçlarına göre başkent sakinlerinin yüzde 19’u (yaklaşık her 5 kişiden 1’i) yaşadıkları mahallelerde sık sık ya da sürekli olarak kendilerini güvensiz hissettiren olaylar yaşandığını ifade ediyor. Bu oran, Belçika genelinde yüzde 10 seviyesindeyken, Flaman Bölgesi’nde yüzde 7, Valon Bölgesi’nde ise yüzde 13 olarak tespit edildi.
Belçika İçişleri Bakanı Bernard Quintin, Brüksel’deki azalan güven hissini “endişe verici” olarak nitelendirdi. Quintin, söz konusu algının arkasında yatan nedenleri şu şekilde sıraladı: Uyuşturucu kullanımı, sokaklardaki tehditkar davranışlar, araçlara verilen zararlar ve çevre kirliliği. Tüm bu sorunların birleşerek vatandaşlarda ciddi bir huzursuzluk duygusu yarattığını ifade etti.
Bakan Quintin, mevcut güvenlik sorunlarının yalnızca polisiye önlemlerle çözülemeyeceğini belirterek, yapısal ve bütüncül bir yaklaşım çağrısında bulundu. Brüksel’de hâlen faaliyet gösteren altı farklı polis bölgesinin tek çatı altında toplanması gerektiğini savunan Quintin, “Tek bir politika, tek bir vizyon, tek bir stratejiyle hem politika düzeyinde hem sahada birlikte çalışmalıyız,” dedi.
Ayrıca; güvenlik duygusunun yalnızca suç oranlarına değil, çevresel faktörlere de bağlı olduğunu belirten Quintin, kırık camlar, açık alanlara atılan çöpler, metruk durumdaki binalar gibi çeşitli unsurların halkta güvensizlik hissini artırdığını ve küçük suçları teşvik ettiğini söyledi. Bu nedenle altyapı ve çevre düzenlemesi gibi alanlara yapılacak yatırımların da güvenlik politikalarının ayrılmaz bir parçası olması gerektiğini vurguladı.
Uzmanlara Göre Sosyal Politikalar Geliştirilmeli
Mart ayında başka bir araştırmanın bulguları da kamuoyunun dikkatini çekti. Araştırmanın tespitine göre kokainin sigara gibi içilen formu olan “crack”in artık Brüksel’in her sokağında alınıp satılabilir hâle geldi. 2023 yılı itibarıyla Brüksel’deki uyuşturucu kullanıcılarının dörtte üçü “crack” kullanıyor ve bu oran hızla artıyor.
Araştırmada, bağımlılık yapan maddelerin “dükkanlardan sakız almak kadar kolayca” temin edilebildiği belirtiyor. Düşük fiyatı ve hızlı etkisi nedeniyle özellikle evsizler ve düşük gelirli bireyler arasında yaygınlaştığı ifade edilen “crack”, kullanıcılar arasında şiddet eğilimlerini artırarak şehirdeki güvenlik ortamını ciddi şekilde tehdit ediyor.
Araştırma “crack” kullanımının sağlık ve güvenlik sorununun ötesinde, sosyal eşitsizliklerin bir yansıması olduğunu da ortaya koyuyor. Evsizlik, yoksulluk ve sosyal hizmetlere erişim zorlukları, madde kullanımının temel nedenleri arasında yer alıyor. En çok etkilenen grup ise sokakta yaşayan, korunmasız, bekâr ve orta yaşlı erkekler. Araştırmayı yapan uzman ekibi, sorunun sadece polisiye önlemlerle ve sıkılaştırılmış güvenlik politikalarıyla çözülemeyeceğini ifade ediyor: Barınma, sağlık ve sosyal destek alanlarında yapısal yatırımlar gerektiğini vurguluyor.
Ayrıca, suç örgütlerinin sosyal medyayı kullanarak özellikle Avrupa’ya yeni gelen, belgesiz göçmen gençleri hedef aldığı belirtiliyor. Uzmanlar, bu eğilimin önlenememesi durumunda suç oranlarının ve toplumsal dışlanmanın artacağı uyarısında bulunuyor.
Dipnot
*Söz konusu silahlı saldırılar, halka açık alanlarda birden fazla el ateş edilmesi ve/veya bir kişinin ateşli silahla yaralanması ya da hayatını kaybetmesiyle sonuçlanan durumları kapsamaktadır.