'Birleşik Krallık'

İngiltere’de Devir Teslim Zamanı: İşçi Partisi Büyük Farkla Kazandı

Erken seçim için sandığa gidilen İngiltere'de İşçi Partisi, 14 yıllık Muhafazakâr Parti iktidarına son verdi. Ülkenin politik dengelerindeki büyük değişikliklerin arifesinde İşçi Partisi ve yeni Başbakan Keir Starmer'in başta göç konusu olmak üzere iç ve dış politikada nasıl adımlar atacağı merakla bekleniyor. Başta Müslümanlar olmak üzere İşçi Partili küskün seçmenler ise Starmer'ın Gazze konusundaki tutumunu değiştirmesini talep ediyor.

Seçim kampanyası sürecinde konuşan Keir Starmer. Fotoğraf: Martin Suker - Shutterstock.

Birleşik Krallık’ta halk dün yapılan erken genel seçimler için sandığa gitti. Keir Starmer liderliğindeki İşçi Partisi, açık farkla kazandı ve 14 yıllık Muhafazakâr Parti dönemini sona erdirdi. İşçi Partisi, 5 Temmuz sabahı itibarıyla resmiyet kazanan sonuçlara göre 410 sandalye kazanarak 650 üyeli Avam Kamarasında çoğunluğu sağladı. İşçi Partisi, böylece parlamentoda mutlak çoğunluğu elde etmek için 326 koltuğun üzerinde bir sayıya ulaştı.

Avam Kamarasındaki Koltuk Dağılımı

2022’den bu yana ülkeyi yöneten Muhafazakâr Partinin lideri Rishi Sunak, ezici bir yenilgiye uğradı: Hâlihazırda 251 milletvekili olan parti sadece 121 koltuk kazanabildi. Muhafazakâr Partili Avam Kamarası Sözcüsü Penny Mordaunt da dahil olmak üzere 11 bakan bu seçimde koltuklarını kaybetti.

Bağımsızlık yanlısı bir perspektifi olan İskoç Ulusal Partisi (SNP) de büyük bir kayıp yaşadı. Partiden yapılan açıklamada, 2019 seçimlerinde İskoçya’da 47 sandalye kazanan partinin bu seçimlerde on sandalyeye bile sahip olamayabileceği belirtildi.

Öte yandan, Brexit’in mimarlarından aşırı sağcı Nigel Farage’ın Reform UK adlı partisi, seçim yarışına yalnızca bir ay önce girmesine rağmen şu ana kadar dört sandalye kazandı. Partinin 13 sandalye kazanabileceği ön görülüyor. Daha önce 8 defa aday olup kazanamayan parti lideri Nigel Farage ilk kez milletvekili seçildi. Kuzey İrlanda’da, İrlanda Cumhuriyet Ordusu’nun (IRA) eski siyasi kanadı olan Sinn Fein ise, 7 koltuk kazandı. Avam Kamarasında oluşan koltuk dağılımı şu şekilde:

  • İşçi Partisi: 410
  • Muhafazakâr Parti: 121
  • Liberal Demokrat Parti (LD): 71
  • İskoç Ulusal Partisi (SNP): 9
  • Sinn Fein (SF): 7
  • Diğerleri: 7
  • Demokrat ve Birlikçi Parti (DUP): 5
  • Reform UK: 4
  • Yeşiller: 4
  • Plaid Cymru: 4
  • Sosyal Demokrat İşçi Partisi (SDLP): 2
  • Alliance: 1
  • Ulster Birlikçi Partisi (UUP): 1

İşçi Partisinin Müslüman Seçmenden Aldığı Destek Azaldı mı?

İşçi Partisi mutlak bir seçim galibiyeti kazanmış olsa da partinin Gazze’de devam eden savaşa İsrail yanlısı tutumu, ülkedeki büyük Müslüman topluluklar içindeki desteği önemli ölçüde azaltmışa benziyor. İşçi Partisi lideri Starmer, seçim kampanyası sırasında İsrail yanlısı bir tutum sergilemişti. The Muslim Vote adlı bir Müslüman seçmen hareketi, seçimden önce Keir Starmer’den Filistin konusunda politika değişimine gitmesini talep etmiş ve ilk olarak Starmer’ın İsrail’in saldırılarını meşru gördüğü için özür dilemesini istemişti.

Güney Asya kökenli önemli bir Müslüman azınlığın yaşadığı Güney Leicester’da İşçi Partisinin önde gelen siyasetçilerinden Jonathan Ashworth, Gazze’yi kampanyasının merkezine koyan bağımsız aday Shockat Adam’a kaptırdı. Kabineye atanması beklenen Ashworth, 2019 seçimlerine kıyasla 20 bin oy kaybetti. İngiltere’nin en fazla Müslüman nüfusuna sahip bölgelerinden bir diğeri olan Leicester East’te İşçi Partisi’nin oyları 29 puan geriledi.

İşçi Partisi net galibiyete rağmen bazı önemli bölgelerde bir dizi kayıpla karşı karşıya kaldı ve bu düşüşün Starmer’in Gazze savaşına ilişkin tutumunun pek çok seçmen arasında yol açtığı hoşnutsuzluktan kaynaklandığı düşünülüyor. Geçtiğimiz ay Middle East Eye’a geniş kapsamlı bir röportajda İşçi Partisinden Andrew Feinstein, Starmer’ı Gazze konusunda “sevimsiz”, “berbat” ve otoriter ve demokratik olmayan niteliklere sahip olmakla suçlamıştı. İşçi Partisine yönelik tepkiye bir diğer gösterge ise bağımsız adaylardan geldi. Seçim kampanyalarını Gazze ve Filistin-İsrail meselelerini merkeze alarak yapan dört bağımsız aday, Avam Kamarasına seçildi. Bunlar arasında İşçi Partisinin eski lideri Jeremy Corbyn de bulunuyor.

Sunak’ın Ruanda Planı ve Göç Politikası Çöpe mi Atılıyor?

2016’daki Brexit’ten bu yana Avrupa Birliği topraklarından İngiltere’ye göç edenlerin sayısı azalırken, AB dışından gelen göçmenlerin sayısı ise önemli ölçüde arttı. Muhafazakâr Parti hükûmetlerinin gündeminde düzensiz göçü engellemek bu nedenle önemli bir yer tutuyordu.

Hükûmet değişimiyle birlikte Muhafazakârların düzensiz göçmenleri Doğu Afrika ülkesi Ruanda’ya sınır dışı etme planının rafa kalkacağı konuşuluyor. Nisan 2022’de küçük teknelerle Manş Denizi’ni geçen düzensiz göçmenlerin sayısındaki artışa bir yanıt olarak ilan edilen “Ruanda Planı”, İngiltere Yüksek Mahkemesi tarafından hukuka aykırı olarak değerlendirilmişti. Yine de Başbakan Rishi Sunak, geçtiğimiz nisan ayında Ruanda’yı güvenli bir ülke olarak kabul eden başka bir yasa tasarısını meclisten geçirerek bu yasal engeli aşabilmişti.

Sunak, yeniden seçilmesi hâlinde düzensiz göçmen ve sığınmacıları Ruanda’ya götürecek uçuşların gerçekleşeceğini ilan etmişti. Sunak hükûmeti, ayrıca Mayıs 2024’te düzensiz göçmenlerin geri dönüşünü hızlandırmak için Bangladeş ile bir mutabakat sağlamıştı.

Ancak İşçi Partisi’nin galibiyeti ve seçim öncesinde sınır dışı etme planını tamamen iptal edeceğinin sözünü vermesi, ülkenin göç ve iltica politikalarında bir değişim getireceğini akla getirse de İşçi Partisi de ülkeye gelen net göçü -farklı yollarla da olsa- azaltmayı hedefliyor. Oxford Üniversitesi Göç Gözlemevi’nden Dr. Ben Brindle’ın tespitine göre, parti nitelikli işçi açığını ülke dışından göçmen getirerek çözmek yerine hâlihazırda ülkede bulunan çalışan çağındaki nüfusa yönelik eğitim programıyla giderebilmeyi umuyor. Düzensiz göç konusunda ise İşçi Partisi, genel hatlarıyla, göçmenleri Manş Denizi üzerinden taşıyan insan kaçakçılarıyla mücadele etmek amacıyla sıkı sınır kontrolü ve Fransa ile daha fazla iş birliği yapılmasını öneriyor: Fakat uzmanlar Fransa’da güçlenen ve yönetime gelme ihtimali olan aşırı sağcı Ulusal Birlik Partisi (RN) nedeniyle böylesi bir iş birliğinin kolay olmayacağını belirtiyor.

Seçimi Kazanan Keir Starmer Kimdir?

1962’de Londra’da dünyaya gelen Keir Starmer, henüz erken sayılacak yaşlarda İşçi Partisinin gençlik yapılanmalarında yer almaya başladı. Hukuk eğitimi aldığı Leeds Üniversitesinden hem onur derecesiyle mezun hem de ailesinde üniversite okuyan ilk kişi oldu. Oxford Üniversitesinde de hukuk alanında lisans üstü eğitim alan Starmer, öğrencilik yıllarında “Socialist Alternatives” isimli dergide editörlük de yaptı.

Starmer, 1990’dan itibaren ünlü avukatlık bürosu Doughty Street Chambers’ta insan hakları alanında avukat olarak görev yaptı. Henüz 39 yaşındayken Kraliçe Elizabeth’in hukuk danışmanları arasına giren Starmer, 2008’de ise Kraliyet Savcılık Ofisinin başına getirildi. Bu görevdeyken 3 İşçi Partili milletvekili ile 1 Muhafazakar Partili Lordun harcamalarıyla ilgili yanlış bilgi vermesine ilişkin soruşturmayı başlatan isim oldu. Kraliçe Elizabeth’in hukuk danışmanlığı (QC) ve Kuzey İrlanda Polisi’nin insan hakları danışmanlığı görevlerini de yürüten Starmer, 2013’te Kraliyet Savcılık Ofisinden istifa etti. Starmer, 2014’te hukuk alanındaki başarıları nedeniyle Galler Prensi Charles tarafından şövalye ilan edildi ve “Sir” unvanı aldı.

Starmer, siyasete ise görece geç yaşta başladı ve 2014’te katıldığı İşçi Partisinden 2015’te milletvekili seçildi. Jeremy Corbyn liderliğindeki partide Gölge Göç Bakanı ve Gölge Brexit Bakanı olarak görev yaptı. Corbyn’in liderliğine tepki göstererek Gölge Kabine‘den istifa edenler arasında yer alan Starmer, 2019 seçim mağlubiyeti ardından Corbyn’den boşalan liderlik koltuğuna talip oldu.

Starmer, 5 yıldır aktif biçimde içinde yer aldığı İşçi Partisinde 2020’de yapılan 3 adaylı liderlik seçimi sonrası yüzde 56,2 oy alarak partinin 19. Genel Başkanı seçildi. Starmer, 14 yıllık Muhafazakâr Parti iktidarının son üç başbakanı Johnson, Liz Truss ve Rishi Sunak’ı ülkede artan hayat pahalılığı, skandallar ve grevlerden sorumlu tutarak haftalık Başbakan’a Sorular oturumunda Muhafazakar Parti liderlerini zor durumda bırakan sorular sordu. Liz Truss’ı “verdiği söz bir hafta dayanmayan” bir başbakan olmakla, Rishi Sunak’ı ise halktan kopuk olmakla suçlayan Starmer, İsrail’in Gazze saldırıları konusunda ise başta Sunak hükûmetiyle aynı çizgide dururken zamanla söylem değiştirdi.

Starmer, 7 Ekim 2023’ten itibaren İsrail’in kendini savunma hakkı bulunduğunu belirtirken bir konuşmasında, İsrail’in Gazze’ye verilen elektrik, su ve yakıtı kesmekte haklı olduğunu söyleyerek tepki çekti. Galler’deki bir camide “esirlerin salıverilmesi” çağrısı yapması nedeniyle “İslamofobik” olmakla da eleştirilen Starmer, partinin ateşkes konusunda durduğu nokta nedeniyle sık sık ateşkes yanlısı milletvekilleri ve üyeler tarafından hedef alındı. (AA/P)

bgucin

Galatasaray Üniversitesi’nde Sosyoloji programından mezun olan Burak Gücin, sonrasında Heidelberg Üniversitesi’nde Kültürel Çalışmalar alanında yüksek lisansını tamamlamıştır. Ağırlıklı olarak ideoloji, kültür ve göç üzerine çalışan Gücin, Perspektif redaksiyon ekibinin üyesidir.

Yazarın diğer yazıları
Bu yazıyla ilgili yorumunuzu paylaşabilirsiniz. Bunu yaparken Yorum Kurallarımızı dikkate alın lütfen.
Yorum adedi#0

*Tüm alanları doldurunuz

Son Yüklenenler