Akdeniz’de Her Gün Bir Refakatsiz Sığınmacı Çocuk Ölüyor
Akdeniz’deki sığınmacı botlarına acil yardım sağlayan SOS Humanity, son 10 yılda yaşanan alarm verilerini paylaştı. Kuruluşun raporuna göre, Akdeniz’de her gün ortalama bir refakatsiz çocuk, Avrupa’ya ulaşma umuduyla çıktığı yolda boğularak hayatını kaybediyor.

SOS Kinderdörfer ve SOS Humanity, Akdeniz’deki tehlikeli kaçış rotasında refakatsiz çocukların karşılaştığı korkunç koşullara dikkat çeken bir basın toplantısı düzenledi. Toplantıda sunulan veriler, Akdeniz’de yalnız yolculuk yapan çocukların karşılaştığı riskleri ortaya koydu. Son 10 yılda bu rotada hayatını kaybeden sığınmacı sayısı yaklaşık 21.000 olarak kaydedildi; bunların 3.500’ü ise 18 yaş altındaki çocuk ve gençlerden oluşuyor.
SOS Kinderdörfer Başkanı Lanna Idriss, savaş, yoksulluk ve iklim felaketleri gibi nedenlerin çocukları ebeveynleri olmadan tehlikeli yolculuklara zorladığını belirtti. Idriss açıklamasında, “Çocuklar hiçbir zaman kendi istekleriyle sığınmacı olmak için yola çıkmazlar. Şartlar onları zorlar.” ifadelerinde bulundu.
Akdeniz’de Sığınmacılara Yönelik Kurtarma Operasyonları
SOS Humanity Müdürü Till Rummenhohl, Akdeniz’in dünyanın en ölümcül kaçış rotası olduğunu vurguladı. Rummenhohl, özellikle devrilen sığınmacı botlarından kurtarılanlar arasında refakatsiz çocuk sayısının son yıllarda hızla arttığını ifade etti. Kurtarılanların neredeyse dörtte biri, yalnız başına yolculuk yapan çocuk ve gençlerden oluşuyor.
2023 yılının Temmuz ayında SOS Humanity’nin “Humanity 1” gemisi tarafından kurtarılan 15 yaşındaki Keita* örneği, bu trajediyi gözler önüne seriyor. Gine’den refakatsiz olarak yola çıkan Keita, Mali ve Cezayir üzerinden Libya’ya ulaşıyor, ardından 150 kişinin bulunduğu teknede üç gün süren tehlikeli bir yolculuk yapıyor. Libyalı bir tekne tarafından yakalanıp hapse atılan Keita, işkence gördüğünü ve üç kez kaçmayı denediğini belirtiyor. Sonunda Tunus’a geçip deniz yoluyla Avrupa’ya ulaşmayı denediğinde, teknesi batmak üzereyken SOS Humanity tarafından kurtarılıyor. Keita, “Daha iyi bir yol olsaydı, hiç kimse denizde hayatını riske atmazdı. Ama başka bir yol yok. Bu nedenle hayatımızı riske atıyoruz.” diyor.
Deniz hukukuna göre kurtarma işlemleri, yalnızca kurtarılan kişiler güvenli bir şekilde karaya çıktığında tamamlanmış sayılıyor. SOS Humanity, kurtarılanları işkence veya ağır insan hakları ihlali tehdidi altında bulundukları ülkelere geri gönderemediği için, onları İtalya gibi güvenli ülkelere taşıyarak sığınma başvurusunda bulunmalarını sağlıyor.
Libya ve Tunus’un Rolü ve Avrupa Politikaları
Avrupa’nın sınır kapatma politikaları ve Libya ile Tunus’la yürütülen iş birliği ise tartışmaların merkezinde yer alıyor. Avrupa’ya ulaşmaya çalışan refakatsiz çocukların yakalandıktan sonra tutuklanıp bu ülkelere geri gönderilmesinin Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi’ne aykırı olduğunu belirten Idriss, kaçış rotasında çocuklar için daha etkili koruma önlemleri alınması gerektiğini vurguladı.
Rummenhohl, Avrupa Birliği’nin Libya ve Tunus’ta mültecilere kötü muamele uygulayan milisleri finanse ettiğini açıkladı. SOS Humanity, AB’nin bu ülkelerle olan iş birliğinin sonlandırılmasını ve Avrupa çapında bir deniz kurtarma programının oluşturulmasını talep ediyor.
2024 yılında SOS Humanity’ye ait “Humanity 1” gemisinde kurtarma çalışmalarına katılan gönüllü psikolog Esther, Akdeniz üzerinden Avrupa’ya ulaşmaya çalışan birçok gencin işkence ve cinsel şiddet izleri taşıdığına dikkat çekti. Esther, “Akdeniz’de kurtarılan çocuklar küçük bir müzik veya oyun duyduklarında bile umut ve yeni perspektifler geliştirebiliyor.” dedi.
Kasım ve Aralık 2024’te kurtarma çalışmalarında görev alan psikolog, bu süreçte 347 kişiyi kurtardıklarını, bunlardan 43’ünün reşit olmayan çocuklar olduğunu ifade etti. Aktivistlerin sunduğu tanıklığa göre Akdeniz’deki refakatsiz sığınmacı çocukların çoğu günlerce yemek ve su olmadan denizde bulunuyor, susuzluk ve tuzlu su nedeniyle deri hastalıklarıyla mücadele ediyor ve Libya’daki hücrelerde maruz kaldıkları kötü muameleler nedeniyle açık yaraları bulunuyor.
İnsan Hakları İhlalleri ve Uluslararası Tepkiler
Avrupa Birliği, Libya ile 2017 yılında, Tunus ile ise 2023’te milyonlarca avroluk anlaşmalar imzalayarak Akdeniz üzerinden Avrupa’ya sığınma akışını azaltmayı hedefledi. Ancak bu ülkelerdeki derin insan hakları ihlalleri ciddi eleştirilere yol açtı. Soyismini açıklamak istemeyen psikolog Esther, görev sırasında refakatsiz sığınmacı çocukların kendisine işkence izlerini ve hücrelerden alınmış fotoğraf ile videolar gösterdiğini aktardı.
Uluslararası Af Örgütü, Temmuz ayında AB’nin Libya ile yürüttüğü iş birliğini “ahlaken iflas etmiş bir göç iş birliği” olarak nitelendirmiş ve bu durumun korkunç insan hakları ihlallerine ortaklık anlamına geldiğini belirtmişti. Af Örgütü, uzun süredir Libya’daki göçmen ve mültecilerin maruz kaldığı korkunç koşulları belgeliyor.
Refakatsiz Çocuklar İçin Daha Fazla Risk
Libya’daki hücrelerden kurtulan refakatsiz sığınmacılar, derin bir ikilemle de karşı karşıya. Ülkelerinden büyük borçlar ve umutlarla yola çıkan çocuklar, geriye dönemedikleri gibi, Akdeniz’deki tehlikeli rotaya bir kez daha başvurmak zorunda kalıyorlar. Rummenhohl, kurtarma operasyonları sırasında karşılaştıkları bir botta 120 refakatsiz çocuğun bulunduğunu ve gençlerin Libya deniz kuvvetlerinden korktukları için panik halinde suya atladıklarını aktardı.
Idriss ise, önümüzdeki yıllarda Avrupa’ya ulaşmaya çalışan çocuk ve gençlerin sayısının artabileceğini ifade ediyor. Idriss, özellikle Trump yönetiminde feshedilen USAID yardımlarıyla birlikte, birçok ülkede sığınmacı üreten koşulların daha da ağırlaştığını belirtiyor. Somali gibi ülkelerde nüfusun yüzde 80’i, kalkınma yardımlarına muhtaç durumda.
Kayıp Göçmenler Projesi’ne göre, Akdeniz’de 2014’ten bu yana 28.812 kişi kayıp. Berlin merkezli SOS Humanity, 2016’dan beri sivil deniz kurtarma çalışmaları yürütüyor ve şimdiye kadar 39.000 kişiyi boğulmaktan kurtardı. Organizasyon, 2026 yılında Akdeniz’de görev yapacak yeni bir kurtarma gemisi başlatmayı planlıyor. Bu gemi özellikle Tunus kıyılarında mülteci botlarına ve insan hakları ihlallerine dair gözlemlerde bulunacak ve kurtarma operasyonu gerçekleştirecek.
Almanya’da faaliyet gösteren SOS Humanity, bağışlarla ayakta duruyor. Daha önce CDU/CSU ve SPD koalisyonu, sivil deniz kurtarma misyonlarına yıllık iki milyon avroluk yardımı durdurmuştu. Bu durum, Akdeniz’deki insani krizlerin ve trajedilerin daha da derinleşmesine yol açabileceği endişelerini artırıyor. SOS Humanity ve benzeri kurumlar, Avrupa’nın insani sorumluluklarını yerine getirmesi gerektiğini vurguluyor. (P)





