'Düzensiz Göç'

Almanya, Göçmen Kurtarma Gemilerine Verdiği Desteği Kesti

Almanya'nın yeni Dışişleri Bakanı Wadephul, Akdeniz’de faaliyet yürüten sivil deniz kurtarma örgütlerine kamu bütçesinden sağlanan fonları durdurdu. 2024’te Akdeniz'de 2.600’den fazla göçmenin hayatını kaybettiği bir dönemde alınan bu karar eleştiri topluyor.

@ AA değişiklikler: Perspektif

Almanya Dışişleri Bakanı Johann Wadephul (CDU), sivil deniz kurtarma örgütlerine yönelik mali yardımların sona erdirilmesini savundu. Bakan, bu tür kurtarma faaliyetlerine kamu bütçesinden destek verilmesinin Dışişleri Bakanlığının görevi olmadığını belirtti. Karar, 2024 yılı içinde 2.600 kişinin Akdeniz’i geçmeye çalışırken hayatını kaybettiği bir konjenktürde alındı. “Ben bu kararı yerinde buluyorum,” diyen Wadephul, Almanya’nın esas olarak “en büyük ihtiyaç nerede ise” orada faaliyet göstermesi gerektiğini savundu.

Akdeniz’deki Güncel Durum: Ölümlerin Çoğu Libya-Tunus-İtalya Rotasında

2015’ten bu yana Sea-Eye, SOS Humanity, RESQSHIP gibi sivil toplum kuruluşları, Orta Akdeniz olarak adlandırılan rotada Libya-Tunus-İtalya rotasındaki sularda mahsur kalan insanları kurtarmak için aktif biçimde çalışıyor. Bu örgütler, 2017’de Libya’nın bir “Arama-Kurtarma Bölgesi” (SAR) ilan etmesiyle birlikte devletlerin geri çekildiği bir alanda insani boşluğu doldurdu. Ancak o günden bu yana özellikle İtalya, sivil gemilerin limanlara yanaşmasını zorlaştırarak faaliyet alanlarını ciddi biçimde daralttı.

Almanya’da göç, uyum ve kültürel çeşitlilik alanlarında düzenli olarak bilimsel veriler derleyen Mediendienst Integration, Avrupa’nın iltica politikası ve sınır güvenliği üzerine kapsamlı ve sürekli güncellenen bir bilgi havuzu sunuyor. Buradaki derlemede sunulan Uluslararası Göç Örgütü (IOM) verileri, 2024 yılında yaklaşık 239.000 kişinin Akdeniz’i geçmeye çalıştığını gösteriyor. Bu yolculuklar sırasında en az 2.600 kişi hayatını kaybetti. Ölümlerin yüzde 75’i aşkın büyük kısmı ise, Libya-Tunus-İtalya arasındaki merkezî Akdeniz rotasında gerçekleşti. Hayatını kaybedenlerin arasında en az 125 çocuk var.

2025’in ilk yarısında ise 748 kişi, bunlardan en az 40’ı çocuk, aynı rotada can verdi. Bu rakam, önceki yıllara göre düşüş gösterse de riskin sürdüğünü ortaya koyuyor. Mediendienst Integration’a göre resmî veriler yalnızca doğrulanabilen vakaları kapsıyor; denizde kaybolan pek çok kişi ise kayıtlara hiç geçmiyor. Bu nedenle açıklanan ölüm sayılarının, Akdeniz’de yaşanan gerçek can kayıplarını yalnızca kısmen yansıttığı tahmin ediliyor.

Almanya Kurtarma Gemilerine Verilen Mali Desteği Neden Kesiyor?

Sabık Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock döneminde SOS Humanity, SOS Méditerranée, RESQSHIP, Sea-Eye, Sant’Egidio gibi örgütlere 2025 yılının ilk üç ayında 900.000 avro destek sağlanmıştı. 2024 yılı boyunca ise toplam 2 milyon avroluk yardım yapılmıştı. Mayıs ayında göreve gelen yeni federal hükûmetle birlikte bu destek tamamen sona erdirildi  ve bu politika değişti. İktidarın büyük ortağı konumundaki Hristiyan Birlik Partileri (CDU/CSU,) uzun süredir bu örgütleri insan kaçakçılarıyla iş birliği yapmakla suçluyor ve sivil deniz kurtarmanın “çekim etkisi” yarattığını savunuyor.

Fakat bu iddiadan farklı olarak; 2023 yılında DeZIM Enstitüsü tarafından yayımlanan kapsamlı bir araştırma, sivil deniz kurtarmanın göç kararlarını etkilemediğini ortaya koymuştu. Söz konusu araştırma, göçün temel nedenlerinin savaş, yoksulluk, doğal afetler ve kaynak çatışmaları gibi itici faktörler olduğunu belirtiyor ve kurtarma gemilerine düzensiz göçü teşvik eden faktörler arasında yer vermiyor.

Desteği Kesme Kararı, İnsani Krizi Derinleştirmekle Eleştiriliyor

Yeşiller Partisi Federal Meclis Grubu Başkanı Britta Haßelmann, yardımın kesilmesini şöyle eleştirdi: “Bu kararla birlikte koalisyon, Akdeniz’deki insani krizi öngörülebilir biçimde derinleştiriyor ve insan acılarına neden oluyor.” Sivil toplum örgütü Sea-Eye’ın Başkanı Gorden Isler ise kararın “bir felaket sinyali” olduğunu söyledi.

Dışişleri Bakanı Wadephul, Almanya’nın artık denizdeki kurtarma faaliyetlerinden çok, göçün “kaynağına” yani Afrika’daki krizlere yönelmesi gerektiğini belirtti. Güney Sudan gibi ülkelerde diplomatik çözümlerle göçün sınırlandırılmasını hedeflediklerini belirtiyor. Ancak insan hakları savunucularına göre göçü önlemeye odaklanmak, mevcut insani sorumluluğu ortadan kaldırmıyor: Akdeniz’deki ölümler, sivil inisiyatifler dışında müdahale edecek yapı bırakılmamasıyla doğrudan bağlantılı. (P)

Bu yazıyla ilgili yorumunuzu paylaşabilirsiniz. Bunu yaparken Yorum Kurallarımızı dikkate alın lütfen.
Yorum adedi#0

*Tüm alanları doldurunuz

Son Yüklenenler