'Gazze Şeridi'

Microsoft Çalışanı: “Maaşlarımızın Bir Kısmını Seri Katiller Ödüyor”

Bir Microsoft çalışanı, şirketin İsrail ordusuna sağladığı yapay zekâ ve bulut hizmetleri aracılığıyla Filistin’de işlenen soykırıma nasıl doğrudan katkı sunduğunu yazdığı bir e-posta ile ifşa etti. "Yöneticiler üzerinde baskı kurarak, soykırımı gerçekleştirenlerle yapılan anlaşmaları sonlandırabiliriz" diyen çalışanın hesabı kilitlendi.

©Postmodern Studio / Shutterstock.com

2 Temmuz 2025 tarihinde, “No Azure for Apartheid” [1] grubuna üye bir Microsoft çalışanı, şirketin Filistin’deki soykırıma aktif desteğini protesto etmek amacıyla Microsoft yöneticilerine ve çalışanlarına toplu bir e-posta gönderdi. Mesajını birçok dahili forumda paylaşan ve kurumdaki diğer çalışanlara e-posta olarak ileten Microsoft çalışanı, aynı mesajı çeşitli mesajlaşma gruplarında da bireysel olarak yayarak Microsoft’un Filistin yanlısı söylemleri sansürlemesini ve bastırmasını eleştirdi.

Çalışanın mesajını paylaşmasından kısa bir süre sonra, hiçbir açıklama ya da uyarı yapılmaksızın hesabı kilitlendi. Microsoft’un, Filistin’e destek veren çalışanlarının hesaplarına erişimini engellemeye devam etmesi, şirketin Filistine destek veren veya Gazze’de soykırım yapmakla suçlanan İsrail ile kurumun mevcut işbirliklerini protesto eden çalışanlarına karşı sergilediği gelişigüzel, profesyonellikten uzak ve baskıcı tutumunun bir tezahürü.

İşte Microsoft çalışanının şirket çalışanlarına gönderdiği mesajın tamamı:

“Gazze’de Bir Çocuk Öldüğünde, Hava Saldırısını İsabet Ettirdiğimiz İçin Para Kazanıyoruz”

Herkese merhaba,

Microsoft’ta misyonumuz, her bireyin ve her kuruluşun daha fazlasını başarmasını sağlamaktır. Ancak bu misyon ifadesi, bu kuruluşların neyi başarmaya çalıştığına kayıtsızdır. Fakat artık bu kuruluşların kim olduklarını ve neyi amaçladıklarını görmezden gelemeyiz. İsrail ordusu, Gazze’de soykırım gerçekleştirmek için bizim çalışmalarımızı kullanıyor. Şirketimizin İsrail’in “tüm büyük askeri altyapılarında bir izi” bulunuyor. Microsoft’un İsrail Savunma Bakanlığı ile 133 milyon dolarlık bir sözleşmesi var ve AP News, Microsoft’un yapay zekâ ve Azure araçlarının İsrail ordusu tarafından sivilleri gözetlemek ve hedef almak için yoğun şekilde kullanıldığını bildirdi. Microsoft’un yapay zekâsı, her hafta Filistinlilere yönelik yüzlerce saldırıya güç sağlıyor. Aldığımız maaşların bir kısmının, çalışmalarımızı soykırım yaparken kullanan kuruluşlar tarafından finanse edildiğini inkâr edemeyiz.

Bu hafta Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Ofisi (OHCHR), İsrail’e kritik askeri altyapı sağladığı için Microsoft’u kınayan bir rapor yayımladı. Aynı raporda OHCHR, İsrail’e yönelik yaptırımlar ve teknoloji hizmetlerini de kapsayan tam kapsamlı bir silah ambargosu çağrısında bulunuyor. Ayrıca, şirketlerin İsrail ordusu ve hükûmetiyle tüm ticari ilişkilerini kesmesini talep ediyor. OHCHR, şirketlerin ve yöneticilerin soykırımdaki rolleri nedeniyle Uluslararası Ceza Mahkemesi tarafından soruşturulup yargılanmaları gerektiğini de ifade ediyor.

Microsoft Küresel İnsan Hakları Bildirgesi’nde “insan haklarıyla ilgili herhangi bir şikâyette bulunan kişilere karşı hiçbir şekilde misilleme yapılmasına izin verilmeyeceği” belirtiliyor. Ayrıca, “çalışanlarımızdan teknolojimizin soykırımda nasıl kullanıldığına dair endişeler duyduk” deniyor.  Ancak Microsoft bu ifadelerine rağmen ikiyüzlü bir şekilde, e-postaları sansürledi, konferanslarda veya e-posta yoluyla fikirlerini ifade eden çalışanlarını işten çıkardı, gizli insan kaynakları verilerini dış gruplarla paylaşarak çalışanlarını ifşa etti, Gazze’deki soykırımda oynadığı aktif rolü inkâr etti, şirket içi tartışmaları bastırdı ve “Bana Her Şeyi Sor” ((Ask Me Anything – AMA) oturumlarından gelen soruları cevaplamaktan kaçındı ya da bu soruları sildi.

Bu nedenle, bize bu konular hakkında yönetimle doğrudan konuşmak dışında gerçek anlamda hiçbir yol bırakılmadı. Hem kendi insan hakları beyanımıza aykırı davranıyoruz, hem de artık Birleşmiş Milletler tarafından haklı olarak soykırıma ortaklığımız nedeniyle kınanıyoruz.

Hepimiz Suç Ortağıyız

Bu e-postayı okuyan çoğunuz gibi, ben de Microsoft makinesinin sadece bir dişlisiyim. Bir yazılım mühendisi olarak, Microsoft ürünlerinden yalnızca bir tanesini destekleyen kodlar yazıyorum. Kariyerimin büyük kısmında, çalışmalarımın ne tür korkunç amaçlara hizmet ettiğini bilmiyordum. Microsoft’taki parlak ve ilham verici insanlarla çalışabilme fırsatına minnettardım. Ancak çalışmalarımın İsrail ordusuna soykırım yapma gücü verdiğini öğrenince büyük bir utanç ve dehşet duydum. Aldığım maaşın bir kısmının, soykırım işleyen insanlardan geldiğini bilmek beni tiksindirdi. Sadece yazıcılarla ilgileniyor olsam da, yazdığım kodların İsrail ordusu tarafından etnik temizlik projelerinde kullanılmış olması düşüncesi beni rahatsız ediyor.

Microsoft’un İsrail ordusu tarafından kullanılan en az 635 aboneliği bulunuyor. Yapay zekâ ve depolama hizmetleri en çok kullanılanlar arasında yer alsa da, bu aboneliklerdeki yüzlerce farklı hizmet de İsrail’in askeri kabiliyetlerine katkı sağlıyor. 7 Ekim sonrası ilk sekiz ayda, İsrail ordusuna 19 bin saatten fazla mühendislik desteği sunduk. Öyle ki, bir İsrailli istihbarat görevlisi, birlikte çalıştığı Microsoft çalışanlarını “sanki birliğin içinde çalışıyorlar” diyerek tarif etti.

Çalışmalarınız doğrudan İsrail’in etnik temizlik faaliyetlerine hizmet etmese bile, şirketin bu sözleşmeleri kabul etmesine olanak sağlayan altyapının bir parçası olduğumuz için hepimiz bu suça ortak oluyoruz. İsrail Başbakanı Netanyahu — ki hakkında Uluslararası Ceza Mahkemesi tarafından tutuklama kararı çıkarıldı — Microsoft’la olan ilişkisini “cennette yapılmış bir evlilik” olarak tanımlıyor. İsrail ordusuyla iş yapmaya devam eden Microsoft, savaş suçlularıyla iş birliği içinde. Bu durum, insan hakları ve çeşitlilik konularında kamuoyuna “duyarlı” görünen şirketimizin maskesini düşürüyor.

Microsoft’un Yapay Zekâsı, Soykırımı Hızlandırıyor

Birleşmiş Milletler, Uluslararası Af Örgütü ve birçok insan hakları uzmanı, İsrail’in Gazze’de soykırım gerçekleştirdiği sonucuna vardı. Ancak bu bilgiye rağmen Microsoft, çalışmalarımızı İsrail’e satmaya devam ediyor. Şirketin “sorumlu” yapay zekâ hizmetleri yoğun bir şekilde kullanılıyor. İsrail ordusu, Microsoft ve OpenAI tarafından sağlanan yapay zekâyı “oyun değiştirici” olarak tanımlıyor. İsrail ordusu bu yapay zekâ araçlarının “daha fazla hedefi daha hızlı belirlediğini, ancak bu durumun isabet oranından ödün vermediğini” iddia ediyor. Gerçekte bu şu anlama geliyor: Microsoft’un yapay zekâsı, İsrail ordusunun hedef alma isabetini artırmıyor. Daha çok hedef daha hızlı tespit ediliyor ama isabet ettirme oranı artmadığı için, İsrail bu teknolojiyi sivilleri katliam düzeyinde öldürmek için kullanıyor. Hatta İsrail İşgal Kuvvetleri (IOF) bizzat kendi yapay zekâ sistemlerini “kitlesel infaz fabrikası” olarak tanımladı. 

Eskiden bir hava saldırısının onaylanması için 20’den fazla kişinin bir gün boyunca çalışması gerekirdi. Şimdi Microsoft ve OpenAI sistemleriyle haftada yüzlerce saldırı onaylanabiliyor. İsrail Eski Genelkurmay Başkanı Aviv Kochavi şöyle diyor: “Bakın, geçmişte Gazze’de yılda 50 hedef belirlediğimiz zamanlar vardı. Ama şimdi bu sistem bir günde 100 hedef üretiyor.” 7 Ekim’den bu yana, teknolojimizle İsrail 40 binden fazla yeri bombaladı. “Sorumlu” AI teknolojimiz kaç sivilin ölümüne neden oldu?

İsrail ordusuna ait yapay zekâ sistemlerinden biri olan “Habsora” ya da “İncil”, hedef seçiminde “nitelikten çok niceliğe” odaklanıyor. İsrail istihbarat camiasından bir kaynağa göre, bir vakada, “İsrail askeri komutanlığı, üst düzey bir Hamas komutanını öldürme girişimi sırasında yüzlerce Filistinli sivilin öldürülmesini bilerek onayladı.” Yine yanı kaynağa göre, “Önceki operasyonlarda üst düzey bir yetkiliye yönelik saldırılarda ‘yan hasar’ olarak onlarca sivil ölümüne izin verilirken, bu sayı yüzlere çıkarıldı.”

Yapay zekâ destekli öldürmelere dair sadece tek bir örnekte, üç kızıyla birlikte Lübnan’a kaçmaya çalışan bir Filistinli anne, kızlarından birinin “belki onları bir daha göremeyiz” diyerek bahçedeki kedilerin fotoğrafını çekmek istediğini hatırlıyordu: Evlerinden ayrıldıktan kısa bir süre sonra, İsrail’e ait bir drone araçlarını havaya uçurdu ve kızların üçü de hayatını kaybetti. Anne, “Kediler hayatta, ama kızlarım artık yok,” diyordu. Başka bir kaynak ise, “Hiçbir şey tesadüfen olmuyor.” diyor: “Gazze’de üç yaşındaki bir kız çocuğu bir evde öldürüldüğünde, bu, ordudan birinin onun ölmesinin çok da önemli olmadığına karar vermesi yüzündendir.”

Ebeveyn olan meslektaşlarıma Gazze nüfusunun yarısının çocuklardan oluştuğunu öğrenmeniz sizi şaşırtabilir. İsrail, Gazze’de her 45 dakikada bir çocuğu öldürüyor. Bunu daha somut hâle getirmek gerekirse: 100 çocuğun bulunduğu bir odada, 2’si öldürülmüş, 2’si kayıp ya da ölü kabul ediliyor, 3’ü yaralanmış, 5’i yetim kalmış ve 5’i ağır derecede yetersiz beslenmiş durumda. Bu çocukların başına gelenlerin sorumluluğunu taşıyanların ellerinde bizim teknolojimiz bulunuyor.

Microsoft Genel Olarak Bu Suça Nasıl Ortak Oluyor?

Microsoft hizmetlerinin Gazze’nin ve halkının yok edilmesinde ne denli yoğun bir rol oynadığını anlatan bu Associated Press (AP) haberini okumanız için zaman ayıracağınızı umuyorum:

“İsrail ordusunun Microsoft ve OpenAI yapay zekâ hizmetlerini kullanımı, 7 Ekim öncesine kıyasla 2024 Mart ayında yaklaşık 200 kat artış gösterdi.”

“Aynı dönemden 2024 Temmuz’a kadar Microsoft sunucularında depolanan veri miktarı 13,6 petabaytın üzerine çıktı — bu da ABD Kongre Kütüphanesi’ndeki tüm kitapları saklamak için gereken dijital belleğin yaklaşık 350 katı.”

“İsrail ordusunun Microsoft ile yaptığı hizmet anlaşmaları, en az 635 ayrı aboneliği kapsıyor; bu abonelikler belirli birlikler, üsler, birimler ya da proje kod adları altında listelenmiş.”

“İsrail ordusu, toplu gözetim yoluyla elde edilen verileri derlemek için Microsoft Azure kullanıyor; bu verilere telefon görüşmeleri, mesajlar ve sesli iletiler de dahil. İsrail istihbaratında bu sistemlerle çalışan bir subaya göre, tüm bu içerikler yazıya dökülüp çevriliyor.”

“Microsoft’un verileri, İsrail ordusunun transkripsiyon (sesi yazıya çevirme) ve çeviri araçlarını yoğun biçimde kullandığını, ayrıca OpenAI modellerinden de faydalandığını gösteriyor. OpenAI, popüler yapay zekâ çeviri modeli Whisper’ın, hiç söylenmemiş sözleri uydurabildiğini ve buna ırkçı yorumlar ya da şiddet içerikli ifadeler de dahil olduğunu kabul etti.”

İsrailli istihbarat görevlileri de, bu yapay zekâ çevirilerinin hedef belirlemede hatalara yol açabileceğini belirtiyor. Örneğin, “ödeme” kelimesiyle roketatar mühimmatının bir parçasını tanımlayan terimin aynı olması gibi. İsrail ordusu (IOF), Microsoft ve OpenAI modellerini kullanan sistemleriyle Gazze’deki binlerce öğrenciyi yanlışlıkla militan olarak tanımladı.

Microsoft’un İsrail ordusu ve hükûmetiyle yaptığı sözleşmeler hakkında daha fazla bilgiyi burada bulabilirsiniz. +972 Magazine de bu konuda suç ortaklığımızla ilgili birçok kez haber yaptı:

Tetiği çekenler ya da bombaları satanlar kadar, toplu gözetim yapmak, insanları fişlemek ve on binlerce kurbanı hedef almak için kullanılan teknolojileri satan bizler de soykırımın suç ortaklarıyız.

Microsoft, Kendi İnsan Hakları Politikalarını Çiğniyor

Soykırıma açık şekilde ortak olmamıza rağmen, Microsoft hâlâ çelişkili bir şekilde insan haklarına bağlılığını dile getiriyor. Sığınmacı kamplarını bombalayarak mı insanlığa hizmet ediyoruz? Haklarında uluslararası tutuklama kararı olan savaş suçlularına hizmet sunarak mı hukukun üstünlüğünü savunuyoruz? Hastanelerdeki doktorları ve çocukları katlederek mi insanların sağlığını ve refahını artırıyoruz?

İsrail tarafından kullanılan Microsoft hizmetleriyle ilgili soru soran ya da toplu e-posta gönderen çalışanlar en iyi ihtimalle susturuluyor ya da görmezden geliniyor; daha kötüsü, sindiriliyor, işten çıkarılıyor ve hatta kişisel bilgileri ifşa ediliyor. Davranışlar, sözlerden daha fazla şey anlatıyor: Microsoft, Filistinlilerin hayatını onurlandırmak için düzenlenen zararsız bir mum ışığı nöbetine katılan çalışanlarını işten çıkardı. Ardından, bu çalışanlara ait gizli kişisel bilgileri, kişisel bilgileri ifşa eden (doxxing) gruplarla paylaştı ve onların hayatlarını riske attı. Microsoft’un bu eylemleri, dile getirdiği etik değerlerin bir aldatmacadan ibaret olduğunu açıkça gösteriyor: Filistinli sivillerin toplu öldürülmesini desteklerken, kendi çalışanlarını seslerini yükselttikleri için cezalandırıyor.

Bu konuda konuşan pek çok kişi Microsoft tarafından cezalandırılmış olsa da, hepimizin sesimizi ve sahip olduğumuz ayrıcalıkları daha adil bir dünya için kullanma sorumluluğumuz olduğuna inanıyorum.

Microsoft, Etik Dışı Ortaklıkları Sona Erdirebilir

Bu mesajı yazıyorum çünkü Microsoft’un iş uygulamalarını, kamuya açıkladığı ilke ve değerlerle yeniden uyumlu hâle getirmesini istiyorum. Microsoft’un, ahlaki olmayan iş ortaklıklarından vazgeçme konusunda bir geçmişi var. 1986 yılında, apartheid politikası nedeniyle Güney Afrika’ya yapılan tüm satışları durdurdu. 2022’den bu yana Rusya’da tüm faaliyetlerini askıya aldı. İsrailli bir yüz tanıma girişimi olan AnyVision ile olan sözleşmesini iptal etti. Bu kararların tamamı, çalışanların ve toplumun protestoları sonucunda alındı.

Microsoft uzun süre boyunca insan haklarına saygı gösteren bir şirket olarak tanındı. Bugün hâlâ rotasını düzeltebilir ve İsrail ordusu ve hükûmetiyle olan tüm iş ortaklıklarını sona erdirebilir. Şirketin üst düzey yöneticilerine sesleniyorum: Bu sözleşmeleri feshedin ve Microsoft’un soykırımı mümkün kılmadaki rolü için hesap verin.

Ne Yapabilirsiniz?

Eğer bu mesajımın herhangi bir bölümü sizin için anlamlı geldiyse, sizi “No Azure for Apartheid” (Apartheid için Azure’a Hayır) kampanyasını imzalamaya davet ediyorum. Bu dilekçeyi şu ana kadar benim de dahil olduğum yaklaşık 2 bin Microsoft çalışanı gizli olarak imzaladı. Lütfen bu e-postayı, bu mesajdan fayda sağlayabileceğini düşündüğünüz birine iletin ve çevrenizdekilerle soykırıma olan dolaylı katkımız hakkında konuşmalar başlatın.

Dilekçeyi imzalayın.

No Azure for Apartheid topluluğuna katılın.

Microsoft’un suç ortaklığı profili bilgi sayfasını okuyun ve paylaşın.

Lütfen kariyerimizin nasıl bir miras bırakacağını düşünün. Teknolojimizin, on binlerce sivilin öldürülmesine yardımcı olmak için kullanıldığı bir miras mı olacak? Eğer teknolojimiz askerlerin kimi, nerede bombalayacağını söylüyor ve bu askerlerin bu planları tartışmasını ve uygulamasını sağlıyorsa, biz de onların sivilleri öldürme kabiliyetine doğrudan destek olmuş olmuyor muyuz?

Dünyanın en değerli şirketlerinden biri, her hafta yüzlerce insanın hayatına mal olan bir sözleşmeye gerçekten muhtaç mı?

Gerçek şu ki, maaşlarımızın bir kısmı seri katiller tarafından ödeniyor. Ve bu gerçeği kabullenmek çok zor.

Soykırımın bir parçası olmaktaki sorumluluğumuzu üstlenmeli ve bu suç ortaklığını bitirmek için sesimizi yükseltmeliyiz. Bizler, bu işin yapılmasını mümkün kılan yüz binlerce Microsoft çalışanıyız. Birlikte hareket edersek, yöneticilerimiz üzerinde baskı kurabilir ve soykırımı gerçekleştirenlerle olan sözleşmeleri sonlandırmalarını sağlayabiliriz.

Filistin’e özgürlük. Sesinizi kullanın.

Saygılarımla,
Endişeli bir Microsoft çalışanı.

 

Dipnot

[1] Azure, Microsoft tarafından sunulan bir bulut bilişim platformudur. Bu platform, bilgi işlem, depolama, ağ iletişimi, analiz ve yapay zeka gibi çeşitli hizmetleri içerir.

Bu yazıyla ilgili yorumunuzu paylaşabilirsiniz. Bunu yaparken Yorum Kurallarımızı dikkate alın lütfen.
Yorum adedi#0

*Tüm alanları doldurunuz

Son Yüklenenler