'Dinî Semboller'

Belçika’da Başörtüsü Yasağına Karşı İlk Kurumsal Dava Açılıyor

Belçika’nın bir vilayetinde yürürlüğe girmesi planlanan başörtüsü yasağını üç İslami kuruluş bir araya gelerek yargıya taşındı. Davacı kuruluşların avukatına göre bu dava sadece Belçika için değil, Avrupa’da dinî semboller konusundaki hukuki yaklaşım için de önemli bir emsal oluşturabilir.

Fotoğraf: Shutterstock- Rawpixel.com

Nisan ayında Belçika’nın Doğu Flandre vilayeti, buradaki kamu okullarında dinî inanç sembolü niteliğindeki giysilerin ve başörtüsünün kullanılmasını yasaklama kararı aldı. Yasağın yeni okul sezonunun başlamasıyla birlikte 1 Eylül 2025 itibarıyla yürürlüğe girmesi bekleniyor. Haziran ayının sonlarında, bu düzenlemeye karşı üç Müslüman kuruluş -Belçika İslam Federasyonu (BİF), Belçika Diyanet Vakfı ve Belçika Arnavut Kültürel ve Müslüman Derneği (Association Culturelle et Musulmane Albanaise de Belgique)- birlikte hareket ederek eyalet yönetimine karşı hukuki bir süreç başlattı. Davayı açan kurumların vekaletini üstlenen Avukat Kürşat Bilge, yargı süreci hakkında Perspektif’e bilgi verdi.

“Bireysel Davalar Yerine Yeni Stratejiler Geliştirilmeli”

Kürşat Bilge, bu davanın başörtüsü yasakları konusunda kurumlar adına açılan ilk tüzel kişilik davası olma özelliğini taşıdığını vurgulayarak şöyle konuştu:

“Örneğin, belediyede çalışan bir personel başörtüsünü çıkarmak istemediğinde, kurum bu kişiyi görevden ihraç edebiliyor. Bu durumda ilgili kişi iş mahkemesine bireysel olarak dava açıyor. Ancak bu dava farklı. Bu kez birkaç kurum bir araya gelerek toplu bir şekilde hukuki mücadele başlatıyoruz.”

Bilge, bu girişimin sadece bireysel hak arayışıyla sınırlı olmadığını, aynı zamanda temel hak ve özgürlüklerin kurumsal düzeyde savunulması açısından da önemli bir adım olduğunu ifade etti. Bilge’nin dikkat çektiği bir diğer önemli nokta ise, Belçika genelinde bugüne kadar açılan bireysel davalarda mahkemelerin genellikle başörtüsü yasağının din özgürlüğüne aykırı olduğu argümanını ve bu yöndeki savunmaları reddetmiş olması. Bilge, bu nedenle artık farklı hukuki yollara başvurulması gerektiğini savunuyor:

Mahkemeler, başörtüsü yasağının din özgürlüğünü ihlal ettiğine dair savunmaları çoğu zaman kabul etmiyor. Bu nedenle klasik bireysel davaların ötesine geçip yeni hukuki argümanlar ve stratejiler geliştirmek şart. Biraz yaratıcı olmak gerekiyor. Bildiğiniz gibi hukuk, matematik gibi kesin kuralları olan bir alan değil. Dolayısıyla argümanlarımızı da yaratıcı şekilde inşa etmeliyiz.

Avukat Kürşat Bilge, Gent merkezli bu vilayetin bağlı olduğu Flaman Bölgesi’nde geçtiğimiz aylarda devletin tarafsızlığı (neutralité) ilkesine atıf yapan yeni bir yasa çıkarıldığını ve okullara yönelik başörtüsü yasağı getiren düzenlemenin bu yasayı temel aldığını belirtti. Bilge, söz konusu düzenlemenin sivil toplumla herhangi bir istişare yapılmadan ve kamuoyuna önceden duyurulmadan hazırlandığını vurgulayarak, “Biz savunmamızda tam da bu ‘tarafsızlık’ ilkesinin ne anlama geldiğini sorguladık” diyen Bilge, okullardaki yasağın toplumsal temelden yoksun olduğuna dikkat çekti. Belçika yasalarına göre tarafsızlık ilkesi sadece öğretmenleri ve devlet memurlarını değil, kamu okullarındaki öğrencileri de kapsıyor.

Pasif Dinî Sembol: AİHM’in Haç Kararı Başörtüsüne de Uygulanabilir mi?

Bilge 2002 yılında İtalya’da AİHM’ye taşınan bir “haç” davasını örnek olarak veriyor. Bir annenin, devlet okulundaki sınıflarda bulunan haç sembollerinden rahatsızlık duyduğunu belirterek, bu sembollerin kaldırılmasını talep etmiş, okul yönetimi ve sonrasında idari ile anayasal yargı mercileri tarafından reddedilen talep AİHM’ye taşınmıştı.

2011 yılında sonuçlanan davada, AİHM Büyük Dairesi (Grand Chamber), haçın “özünde pasif bir simge” olduğunu ve bu durumun öğrencilere yönelik herhangi bir zorlayıcı eğitim ya da dinî telkin (İng. indoctrination) anlamına gelmediği görüşüne varmış, bu nedenle de sınıf ortamında haç takılmasının Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne aykırı olmadığına hükmetmişti. Bilge, bu kararla birlikte AİHM’nin devletlerin eğitim kurumlarında dinî sembollere ilişkin geniş bir takdir yetkisine sahip olduğunu belirterek bu alanda önemli bir içtihat geliştirmiş olduğunu belirtiyor.

Bilge, bu örnekten hareketle, başörtüsünün de pasif bir dinî sembol olduğu yönünde hukuki bir argümanın geliştirilebileceği görüşünde. Haç kararında olduğu gibi, başörtüsünün de herhangi bir zorlama veya propaganda amacı taşımadığının ve kişinin dinî inancı doğrultusunda, özelinde, tercih ettiği pasif bir ifade biçimi olduğunun söylenilebileceğini vurguluyor:

En azından yeni bir hukuk formülasyonuyla, yeni hukuki gerekçelerle hareket ediyoruz. Belki şimdiye kadar çıkan emsal kararlardan farklı bir karar çıkabilir. Din özgürlüğünü farklı maddelerle ve yasalarla birlikte değerlendirerek dava dilekçelerini açtık.”

Valon Bölgesi ve Brüksel’de de Başörtüsü Yasağı Tekrar Gündemde

Dinî sembolleri ve özellikle başörtüsünü kamusal alanda yasaklayan düzenlemeler, Brüksel Başkent Bölgesi ve Valon Bölgesi’nde son aylarda yeniden gündemde. Fouad Ahidar Takımı (TFA) adlı partinin Brüksel’deki meclis grubu, bazı ilçelerdeki öğretmen açığını azaltmak ve başörtüsü nedeniyle ayrımcılığa uğrayan Müslüman kadın öğretmenleri desteklemek amacıyla belediye okullarında inanç sembolü niteliğindeki kıyafetlerin giyimine izin verilmesini önerdi. Ancak Eğitim Bakanı Valérie Glatigny bu öneriye karşı çıkarak, bunu eğitimde tarafsızlığa aykırı bulduğunu belirtti.

Glatigny, devlet okullarında öğretmenlerin inanç simgeleri taşımasını yasaklayan bir karar tasarısı sunacağını ve yasağın 2026’da yürürlüğe girmesini hedeflediğini açıkladı. Mevcut düzenlemeler bu konuda açık bir yasak içermediğinden, daha net bir yasal çerçeve oluşturulmak isteniyor. Avukat Kürşat Bilge yakın gelecekte yeni yasaklama girişimlerinin olabileceğini ve gelişmeleri dikkatle takip ettiklerini belirtti:

Konu uzun süredir gündemde değildi; ancak Team Fouad Ahidar’ın bazı ilçe belediyelerinde başörtüsü hakkında başlattığı tartışmalar bir tepki dalgası oluşturdu. Bu tartışmalara karşılık olarak bazı ana akım partiler, başörtüsü yasağını yeniden siyasi gündeme taşıdı.”

İlerleyen aylarda, hem siyasette hem de yargı alanında başörtüsü konusuna dair önemli gelişmelerin yaşanması bekleniyor. Doğu Flandre vilayetindeki başörtüsü yasağına karşı üç kurumun açtığı ortak davanın ise yaklaşık iki yıl süreceği tahmin ediliyor.

 AİHM’in 2024’deki Başörtüsü Kararı

2024 yılında okullarda başörtüsü yasağına dair bir davanın sonuçlanması için Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine (AİHM) kadar gidilmişti. Yasağa karşı yargı süreci başlatan üç kişinin açtığı davanın Belçika mahkemeleri tarafından reddedilmesi sonucunda AİHM’ye başvurulmuştu. Ancak AİHM, Flaman Bölgesi’ndeki okullarda başörtüsü yasağının uygulanabileceğine hükmetmişti. AİHM, ortaokullarda uygulanan başörtüsü yasağına karşı yapılan itirazı reddederek bu uygulamanın, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 9. maddesi kapsamındaki “düşünce, vicdan ve din özgürlüğünü” ihlal etmediğini belirtmişti. (P)

Medine Tezcan

Uluslararası Londra Üniversitesi’nde Siyasal Bilimler ve Uluslararası İlişkiler eğitimini tamamlayan Medine Tezcan, İsveç Genç Müslümanlar (SUM) Derneğinin başkan yardımcılığını yapmıştır. Tezcan, Perspektif redaksiyon ekibinin üyesidir.

Yazarın diğer yazıları
Bu yazıyla ilgili yorumunuzu paylaşabilirsiniz. Bunu yaparken Yorum Kurallarımızı dikkate alın lütfen.
Yorum adedi#0

*Tüm alanları doldurunuz

Son Yüklenenler