Avrupa’da Düzensiz Göçmenlere Yardım Edenlere Yönelik Cezai İşlemler Artıyor
Avrupa genelinde, düzensiz göçmenlere yardım eden STK çalışanları ve aktivistlere yönelik soruşturmalar artıyor. Geçtiğimiz 2024 yılında en az 142 kişi yargılandığını tespit eden yeni bir rapora göre gönüllü kişi ve insani yardım kuruluşlarının çalışmaları, hukuki baskılarla adım adım suç hâline getiriliyor.

Yeni bir araştırmanın ortaya koyduğu verilere göre son yıllarda Avrupa genelinde, göçmenlerle dayanışma gösteren bireylere yönelik cezalandırma vakalarında dikkat çekici ve istikrarlı bir artış yaşanıyor. Özellikle sınırları düzensiz yollarla geçen insanlara yardım eden kişiler, giderek daha fazla hukuki ve cezai yaptırımlarla karşı karşıya kalıyor. “Belgesiz Göçmenler Üzerine Uluslararası İş Birliği Platformu” (Platform for International Cooperation on Undocumented Migrants (PICUM) tarafından yayımlanan rapora göre son yıllarda artışta olan, Avrupalı devletlerdeki bu eğilim 2024 yılında daha da keskinleşti.
2024 Yılında 142 Aktivist ve Gönüllü Çalışana Ceza Verildi
Raporda öne çıkan bir diğer önemli tespiti ise sadece göçmenlerin değil, onlara destek veren gönüllüler, aktivistler ve sivil toplum kuruluşlarının da cezai yaptırımlarla karşı karşıya kalması. Artan cezalandırma uygulamalarının, Avrupa Birliği genelinde sivil toplumun hareket alanını daraltarak, hukukun üstünlüğüne ciddi zararlar verdiği vurgulanıyor. İnsani yardım faaliyetlerinin suç sayılmasının, göçmenlere yönelik baskıları daha da arttırdığı ve dayanışma kültürünü tehdit ettiği belirtiliyor. 2024 yılına ilişkin bulgular, Avrupa’da dayanışmanın adım adım suç hâline getirildiğini ve bu gelişmenin, demokrasi ile temel haklar üzerinde yıkıcı etkiler yarattığını gözler önüne seriyor.
2024 yılında Avrupa Birliği üyesi ülkelerde en az 142 kişi, göçmenlerle dayanışma gösterdikleri gerekçesiyle yargılandı. Bu kişiler, göçmenlere yardım sağlama, kurtarma girişimlerinde bulunma ve göç politikalarına karşı protesto gibi eylemler nedeniyle cezai yaptırımlara tabi tutuldu. Bu sayı, 2022’de en az 102, 2023’te ise 117 olarak kaydedilmişti. Yıllar geçtikçe artan bu sayı, dayanışmanın cezalandırılmasına yönelik eğilimin giderek derinleştiğini gösteriyor. 2024 yılı itibariyle cezai veya idari işlem uygulanan 142 kişi arasında 88’i denizde göçmenleri arama ve kurtarma faaliyetleri nedeniyle, 21’i göçmenlere insani yardım sağladıkları için ve 17’si ise sivil itaatsizlik eylemleri nedeniyle cezalandırıldı.
Özellikle Yunanistan, İtalya ve Polonya gibi ülkelerde, göçmenlere yardım eden kişilere yönelik cezai işlemlerin arttığı görülüyor. Göçmenlerle dayanışma amacıyla açılan davaların yüzde 64’ü denizde yapılan yardım faaliyetlerini, yüzde 36’sı ise karada gerçekleştirilen dayanışma eylemlerini hedef alıyor.
Birçok İnsan Hakları Savunucusu, Yıpratıcı Yargı Süreçleriyle Karşı Karşıya
PICUM raporunda, birçok insan hakları savunucusunun yargılandıkları davalardan beraat etmesine rağmen davaların genellikle yıllarca sürdüğü ve yıpratıcı olduğu vurgulanıyor. 2024 yılında yargılanan kişilerin yüzde 83’ünün davaları, önceki yıllardan devam eden dosyalardı. Rapor söz konusu davaların ortalama süresinin ise üç yıl olduğunu belirtiyor. Raporda sunulan örneklerden beri nihayetinbe beraat eden bir kadına ait: Söz konusu kişinin yargılanması, 10 yıl sürmüştü. Yöneltilen suçlamaların nedeni ise Suriyeli mültecilere tren bileti almaktı.
Bahsedilen bir diğer örnek ise İtalya’dan: Jugend Rettet gemisi ve Save the Children ile Sınır Tanımayan Doktorlardan (MSF) insani yardım çalışanlarına yönelik “düzensiz göçe yardım” ve “insan kaçakçılarıyla iş birliği” suçlamalarıyla açılan dava, 7 yıl sonra 19 Nisan 2024’te beraatle sonuçlandı. Mahkeme, tüm suçlamaların asılsız olduğunu belirtti. 2017’de el konulan Jugend Rettet’in gemisinin iadesini edilmesine de hükmedilmiş olsa da gemi artık kullanılamaz durumda. Geminin zayi olması nedeniyle STK’nın faaliyetlerini durmuş olduğu ifade ediliyor. Mahkeme heyeti, ayrıca suçmalar için referans verilen tanıkların güvenilir olmadığını ve sanıkların suç işlediğine dair hiçbir delil bulunmadığını kabul etti.
Resmî İstatistikler Gerçek Vaka Sayısını Yansıtmıyor Olabilir
PICUM raporuna göre sınırları düzensiz şekilde geçen kişilerin suç işlemiş olarak kabul edilmesi, Avrupa’da giderek yaygınlaşıyor. Ancak bu durum, medyada yeterince yer bulmuyor. 2024 yılı itibarıyla en az 91 göçmen bu kapsamda suçlanarak yargılandı. Bunlardan 78’i önceki yıllardan devam eden davalarda, 13’ü ise 2024’te başlatılan yeni soruşturmalardan oluşuyor.
Fakat bu sayı, diğer insan hakları kuruluşlarının belgeleriyle karşılaştırıldığında olması gerekenden daha düşük seviyede. Rapora göre göçmenlere yönelik davaların büyük çoğunluğu “kaçakçılık” suçlamasına dayanıyor. Rapor, bu tür suçlamalara dair medya ilgisinin düşük olduğunu ve bu nedenle de resmî istatistiklerin gerçek tabloyu tam olarak yansıtmadığını ileri sürüyor. Ayrıca 2023’e kıyasla 2024’te bu suçlamalara dair davalarda yüzde 20’lik bir artış yaşandığı raporda belirtiliyor.
Raporun vurguladığı bir başka tespit ise, göçmenlere yöneltilen suçlamaların çoğunun aslında -düzensiz- göçmenliğin kendisini “suç” hâline getiren bir anlayışa dayandığı. Birçok kişi yalnızca bir tekne sürmek, yiyecek ya da su vermek gibi insani eylemler nedeniyle yargılanıyor. Bu alanda dikkat çeken örneklerden biri ise önemli bir düzensiz göç destinasyonu olan Kanarya Adaları’ndan geliyor: Her yıl 100’ün üzerinde göçmen, “tekne sürücülüğü” iddiasıyla tutuklanıyor. 2023 yılında bu sayı 108’e ulaştı; bu suçlama sebebi de buradaki toplam tutuklamaların 3’te 1’ini oluşturuyor. 2024’te ise İspanya’nın yalnızca Las Palmas adasında 75 kişi tutuklandı:Rapor bunlardan 71’inin ön yargılarla ve herhangi bir delil olmadan gözaltına alındığını belirtiyor.
2024 yılında, tekne sürdüğü iddia edilen 17 kişi mahkeme tarafından suçlu bulundu. Bunlardan 15’ine dair nihai karar, sürmekte olan temyiz süreçleri nedeniyle henüz çıkmadı. Buna karşılık, 44 kişi ise bu suçlamalarda yargılandığı davadan beraat etti. Beraat edenlerin tamamının, uzun süre hapiste kaldıktan sonra, suçsuz oldukları anlaşıldı. PICUM’a göre 2024’teki davaların çoğunda, sanıklar ön yargılı olarak uzun süre gözaltında tutuldu. Yabancı uyruklular, kefalet veya ev hapsi gibi alternatif yöntemlere erişemedikleri için uzun süre hapis yattılar. Bu suçlamalar, kişilerin sığınma başvurusu yapmalarını veya oturma izni almalarını zorlaştırdı. Örneğin, bazı sığınmacılar, yıllarca süren davalar nedeniyle başvurularını yapamadılar.
AB’de Sunulan Yeni Yasa Tasarısı Dayanışma Faaliyetlerini Sekteye Uğratabilir
PICUM raporuna göre insan kaçakçılığına karşı yasalar, genellikle göçmenlere yardım eden kişileri suçlu göstermek için kullanılıyor. 2024’te göçmenlere yardım edenlerin yüzde 81’i ve sınırları geçen göçmenlerin yüzde 86’sı, bu suçlamalarla karşılaştı. Ayrıca, terörizm, casusluk gibi çok ciddi suçlamalar da yapıldı, ancak çoğu dava temelsiz bulundu ve beraatle sonuçlandı. Avrupa Komisyonu, 2023’te yeni bir yasa önerisi sundu, ancak bu yasa göçmenlere yardım edenlere yönelik suçlamaları daha da artırabilir. Yeni yasa, dayanışma eylemlerine karşı koruma sağlamıyor.
2024 yılında, yedi Avrupa ülkesinde (Belçika, Bulgaristan, Kıbrıs, Fransa, Yunanistan, İtalya, Polonya) insan hakları savunucuları ve sivil toplum kuruluşları (NGO’lar) çeşitli idari cezalar ve mahkeme dışı tacizlere maruz kaldı. Bu davalarla ilgili yasal işlemler başlatılmamış olsa da, birçok kişiye tehdit, şiddet ve taciz uygulanmıştır. Fransa’daki Utopia 56 isimli bir NGO, gönüllülerinin 2024’te Fransa-İngiltere sınır hattında 98 kez kimlik kontrolüne tabi tutulduğunu ve araçlarının 59 kez arandığını bildirdi. Ayrıca, sivil toplum ve aktivist grupların faaliyetleri izlenmiş, polisin kimlik kontrolü yapması, özel grupların saldırıları ve gönüllülerin evlerine baskınlar gibi tacizler yaşanmıştır. Bu tür tacizler, göçmenlere destek veren kişi ve grupları hedef alıyor. (P)
[…] Kaynak: Perspektif EU https://perspektif.eu/2025/05/14/avrupada-duzensiz-gocmenlere-yardim-edenlere-yonelik-cezalar-artiyo… […]