BBC Genel Direktörü’nün İstifası Kurumdaki Güven Krizini Belirginleştirdi
Gazze konusunda ön yargılı haber yapmakla ve Trump’ın konuşmasını “seçici biçimde” düzenlemekle suçlanan BBC’de Genel Direktör Tim Davie istifa etti. Farklı kesimlerden yoğun eleştiriler alan kamu yayıncısı, tarafsızlık misyonunu yerine getirmemekle itham ediliyordu.

Birleşik Krallık’ın kamu yayıncısı ve uluslararası medya devi BBC, son yılların en büyük editoryal ve yönetsel krizlerinden birini yaşıyor. Kurum, eski bir dış politika danışmanının iddialarına göre Donald Trump’ın 2021’deki konuşmasını manipüle ederek onu ABD Kongresi Binası’na yönelik Ocak 2021’de baskını teşvik etmiş gibi gösterdi. Bu iddia, BBC’nin zaten Gazze savaşına dair yayınları nedeniyle karşı karşıya olduğu “taraflılık” suçlamalarını daha da derinleştirdi.
Skandal, hükûmetin BBC’nin Kraliyet Fermanı’nı (Royal Charter) 2027’den önce gözden geçirmeye hazırlandığı bir döneme denk geldi. Kurumun uzun süredir Genel Direktörlüğünü yürüten Tim Davie ve haber biriminin başındaki Deborah Turness’ın istifalarıyla kriz zirveye ulaştı.
BBC’nin Trump’ın Konuşmasını Montajladığı İddiası
Kriz, Daily Telegraph gazetesine sızan bir raporla başladı. BBC’nin editoryal standartlarını denetleyen komitede danışmanlık yapan Michael Prescott tarafından hazırlanan 19 sayfalık raporda, Panorama adlı programın, Donald Trump’ın 6 Ocak 2021 tarihli konuşmasını “seçici biçimde montajladığı” iddia ediliyordu.
Prescott’a göre BBC, Trump’ın sözlerini bağlamından kopararak onun “Kongre baskınını doğrudan teşvik ettiği” izlenimini yaratmıştı. Trump’ın “Capitol’e yürüyeceğiz, ben de sizinle olacağım. Ve savaşacağız. Deli gibi savaşacağız.” sözleri konuşmanın birbirinden yaklaşık bir saat arayla söylenmiş bölümlerinden alınmış ve arka arkaya kurgulanmıştı. Buna karşın Trump’ın “barışçıl ve vatansever biçimde sesinizi duyurun” çağrısı montaja dahil edilmemişti.
6 Ocak 2021’de Washington’daki Kongre Binası’nın Trump destekçileri tarafından basılması, ABD demokrasisi tarihinde eşi görülmemiş bir olay olarak kayda geçmişti. Trump, seçim sonuçlarını reddetmiş, destekçilerini “adaleti sağlamak için” protestoya çağırmıştı. BBC’nin söz konusu düzenlemeyi yaparak olayı “bilinçli biçimde çarpıttığı” iddiası, kurumu hem etik hem politik açıdan hedef hâline getirdi.
Prescott, raporunda BBC’nin yayınlarında “ciddi, sistematik ve ideolojik ön yargılar” bulunduğunu ileri sürdü. Bu değerlendirme, Tim Davie yönetimindeki BBC’nin son yıllardaki yayın politikalarına dair eleştirilerin de yeniden gündeme gelmesine yol açtı.
BBC’ye tarihsel olarak mesafeli duran, sağ eğilimli bir gazete olarak tanımlanan Daily Telegraph raporu yayımlayarak, kamu yayıncısının “tarafsızlık iddiasını yitirdiğini” savundu. Raporun ardından Boris Johnson, Davie’nin “ya açıklama yapması ya da istifa etmesi gerektiğini” söyledi. Muhafazakâr Parti liderlerinden Kemi Badenoch ise “bazı kafalar gitmeli” diyerek Davie’yi doğrudan hedef aldı.
ABD tarafında da yankı bulan iddialar sonrası Beyaz Saray, BBC’yi “yüzde 100 yalan haber” ve “propaganda makinesi” olarak nitelendirdi. Trump’a dair seçici montaj suçlamaları, Temmuz 2024’te göreve başlayan Starmer hükûmetinin BBC’nin Kraliyet Fermanı’nı 2027’den önce gözden geçirmeye hazırlandığı hassas bir dönemde patlak verdi.
İstifa Eden Tim Davie Kimdir?
BBC’nin 2020’de göreve başlayan Genel Direktörü Tim Davie, kuruluşun en uzun süreli yöneticilerinden biriydi. Kariyerine PepsiCo’da pazarlama yöneticisi olarak başlayan Davie, 1993’te BBC’ye katıldı. Kurumda pazarlama, iletişim ve seyirci ilişkileri birimlerini yönetti; ardından Radio 1, Radio 2, Radio 3 ve Radio 4 gibi istasyonlardan sorumlu oldu.
2008’de, BBC’nin fazla sayıda radyo kanalı olduğunu savunarak 6 Music ve Asian Network’ü kapatmayı planladı; ancak kamuoyu tepkisi nedeniyle karar geri çekildi. Aynı yılı Russell Brand ve Jonathan Ross’un skandal telefon şakasının yol açtığı krizi yönetmekle geçirdi.
2012’de Jimmy Savile istifasının ardından kısa süreliğine genel direktörlük koltuğuna oturdu. Bu dönemde Newsnight adlı programın Lord McAlpine’ı yanlış suçladığı olayda da yönetici olarak eleştirilerin hedefi oldu.
Davie, 2018’de BBC’nin ticari kolu BBC Worldwide ile yapım bölümünü birleştirerek BBC Studios’u kurdu. 2020’de genel direktörlüğe atandığında, selefi Sir David Clementi onu “endüstrinin en saygın isimlerinden biri” olarak nitelendirmişti.
BBC’nin Skandallarla Dolu “Teflon Tim” Dönemi
Davie’nin dört yıllık dönemi, BBC’nin “tarafsızlık krizi” tartışmalarıyla geçti. 2023’te eski futbolcu Gary Lineker, hükûmetin göçmen politikalarını “1930’ların Almanyası’na” benzettiği için yayından uzaklaştırıldı. Bu karar üzerine BBC’nin spor programcıları dayanışma amacıyla yayına çıkmadı. Kriz büyüyünce Davie geri adım atarak Lineker’ı geri getirdi ve sosyal medya politikalarının gözden geçirileceğini açıkladı.
Aynı yıl BBC, Glastonbury Festivali canlı yayınında punk rap grubu Bob Vylan’ın “Death to IDF” sloganı atması ve MasterChef sunucusu Gregg Wallace’a yönelik usulsüzlük iddiaları nedeniyle de tartışma yaşadı.
Ekim 2024’te denetim kurumu Ofcom, BBC’nin Gaza: How to Survive a Warzone belgeselinde anlatıcının Hamas bağlantılarını açıklamadığı gerekçesiyle BBC’ye yaptırım uyguladı. Bu, 2009’dan bu yana kurumun aldığı ilk ceza oldu. Ofcom, BBC’nin “yayıncılık standartlarını ihlal ettiğini” belirtti ve kamuya açık özür talep etti.
Davie, tüm bu skandallara rağmen yönetimde kalmayı başardı. Krizlerden “zarar görmemesi” nedeniyle medya çevrelerinde “Teflon Tim” olarak anılmaya başlandı. Ancak Panorama olayıyla birlikte kamuoyu baskısı dayanılmaz hale geldi.
Davie istifasında şöyle dedi: “Neden şimdi diye sorabilirsiniz. Kendimi bütünüyle BBC’ye ait hissediyorum. Yeni genel müdürün bir sonraki Kraliyet Fermanı’nı olumlu biçimde şekillendirmesi için alan açmak istiyorum.”
Davie’yle birlikte 2022’den beri haber biriminin başında olan Deborah Turness da görevini bıraktı. Turness, dünya genelinde 40’tan fazla dilde yayın yapan ve 6.000 kişilik ekibiyle yarım milyar kişiye ulaşan BBC News’in CEO’suydu.
BBC’ye Yönelik Çifte Suçlama: Antisemitizm ve Gazze Sansürü
BBC yalnızca Trump montajı iddiasıyla değil, Gazze Şeridi hakkındaki haberleri nedeniyle de ağır eleştirilerin hedefindeydi. 7 Ekim 2023’ten bu yana kurum, hem “İsrail yanlısı” hem de “antisemitik” olmakla suçlanıyor.
Prescott’un Daily Telegraph’a yansıyan raporu, BBC Arabic’in “antisemitik söylemleriyle tanınan isimlere sistematik biçimde platform sağladığını” iddia etti. Rapor, “Yahudiler Hitler’in yaptığı gibi yakılmalı” diyen bir konuğun 18 ayda 244 kez, “Yahudiler şeytandır” diyen birinin ise 522 kez yayına çıkarıldığını belirtiyordu.
Ayrıca Temmuz 2024’te Golan Tepeleri’ndeki Mecdel Şems saldırısında 9 Dürzi çocuğun ölümü sonrasında BBC’nin İngilizce ve Arapça servislerinde “çelişkili anlatılar” olduğu tespit edildi. İngilizce servis Hizbullah’ın saldırıyı reddettiğini ve başka hedeflere dair kanıtlara yer verirken, BBC Arabic çocukların ölümünden bahsetmemiş, ertesi gün ise “İsrail saldırıyı sahte olarak düzenledi” iddialarını öne çıkarmıştı. Prescott, bu yayın farklarının “İsrail’in acısını küçümseme ve İsrail’i saldırgan göstermek amacı taşıdığını” söyledi.
Bu rapora karşılık, BBC’ye yönelik hem kurum içerisinden hem de dışarıdan İsrail yanlısı haber yapmakla ilgili yoğun eleştiriler yapılmaktaydı. Kasım 2023’te BBC’nin 100’den fazla çalışanı, kurumu Gazze konusunda “İsrail lehine taraflı yayın yapmakla” suçlayan bir açık mektup yayımladı. 230 medya mensubunun imzasını taşıyan mektupta, “BBC’nin Gazze haberlerinde editoryal standartlarını ihlal ettiği ve insani boyutu sistematik biçimde görmezden geldiği” ifade edildi.
Haziran 2025’te ise Gazze: Saldırı Altındaki Doktorlar adlı belgeselin BBC’de “tarafsızlık ilkesi” gerekçesiyle yayımlanması reddedildi. Program, daha sonra BBC’nin kabul etmediği bu belgesel Channel 4 tarafından yayınlanmış ve Gazze’deki sağlık çalışanlarının nasıl sistematik bir şekilde hedef alındığını göstermesi nedeniyle büyük yankı uyandırmıştı.
BBC’nin Gazze politikasına dair eleştiriler uluslararası yankı da buldu. İsrail’in Filistin’de işlediği insanlık suçlarını göstermek ve bu konularda haber yapmak uluslararası toplumun belgelemelerine rağmen Birleşik Krallık dışında da tartışmalı ve hassas bir konu olarak görülmeye devam ediyor. 13 Ekim günü Avrupa Komisyonun’da Brüksel’de İtalyan haber ajansı Nova adına bulunan Gabriele Nunziati, Avrupa Komisyonu Baş Sözcüsü Paula Pinho’ya, Avrupa Birliği’nin Ukrayna’nın yeniden inşası için Rusya’nın ödeme yapması gerektiğini defalarca söylediğini hatırlatarak, neden İsrail’in Gazze’nin yeniden inşasının mali sorumluluğunu üstlenmemesi gerektiğini sordu. Pinho’nun ‘ilginç bir soru’ diyerek yorum yapmaması üzerine internet ortamında viral olan karşılaşmadan iki hafta sonra ‘teknik olarak yanlış bir soru’ sorduğu gerekçesiyle Nunziati’nin işine son verilmişti.
BBC Özellikle mi Hedef Alınıyordu?
Tim Davie’nin istifası, BBC içindeki birçok yönetici için bir dönüm noktası olarak görülüyor. The Guardian’ın siyaset editörü Pippa Crerar’ın analizine göre, kurum içinden üst düzey isimler, son dönemde yaşanan büyük editoryal hatalardan dolayı “gerçek bir endişe” duyduklarını kabul ediyor.
Crerar’ın aktardığına göre hükûmet içinden bazı isimler, yaklaşan Kraliyet Fermanı (Royal Charter) sürecini BBC’nin bağımsızlığını “geleceğe karşı güvence altına almak” için bir fırsat olarak görüyor. Ancak aynı süreçte, kurumun daha fazla hesap verebilir hâle getirilmesi de hedefleniyor. Kültür Bakanı Lisa Nandy, istifadan kısa süre önce BBC’nin “ülkede giderek tehlikeli hâle gelen bir güvensizlik ortamında” kamuya doğru bilgi sunma görevini hatırlatmış ve Davie yönetimiyle “sayısız görüşme” yaptığını belirtmişti. Nandy, BBC’nin toplumdaki kutuplaşma karşısında “dezenformasyonla mücadelede kilit bir rol oynadığını” ancak kurumun bu rolü yerine getirmekte zorlandığını söylemişti. Ancak bu hatalara yöneltilen saldırıların bir kısmının, “BBC’yi zayıflatmayı hedefleyen siyasi ve ideolojik bir kampanyanın parçası olabileceğinden” de kaygı duyuluyor.
“Hatalarına Rağmen BBC, Popülizme Karşı Son Bariyerlerden Biri”
Davie döneminde BBC, Gazze belgeseli ve Glastonbury yayını gibi olaylarda yoğun eleştiriler alsa da, istifa sürecini tetikleyen raporun bir yıl önce yayımlanmış “büyük ölçüde unutulmuş” bir Panorama bölümü olması, içeriden birçok kişi için şaşırtıcı bulundu. Crerar, Davie’nin “Teflon Tim” olarak bilindiğini, ancak bu kez baskıların “en üst kademeyi de hedef aldığı” bir döneme girildiğini yazdı.
Öte yandan Liberal Demokrat Parti lideri Ed Davey, BBC’nin hatalarına rağmen “demokrasiyi koruyan az sayıdaki kamusal kurumdan biri” olduğunu belirterek, “BBC kusursuz değil ama hâlâ Britanya değerleri ile Trump tarzı popülizm arasındaki son bariyerlerden biri” ifadesini kullandı.
BBC, Birleşik Krallık’ta medya güven endekslerinde hâlâ üst sıralarda yer alsa da, bu son kriz kamu yayıncısının itibarını ciddi biçimde sarstı. Kurumun geleceği artık yalnızca yönetim değişikliklerine değil, kamuoyunun yeniden güven duymasına bağlı. Crerar’a göre bu güvenin tesisi “siyasi ya da ideolojik ön yargılardan arınmış, adil ve doğru habercilik”le mümkün olabilir. (P)





