'ABD'

Hollywood’da Filistin Kriteri: Paramount “Kara Liste” Uygulamakla Suçlandı

Kısa süre önce el değiştiren Paramount’un film sektöründeki Filistin yanlısı isimleri kara listeye aldığı iddiaları, Hollywood’un genel siyasi yönelimini yeniden tartışmaya açtı. Paramount'un yeni sahibi David Ellison ve ailesinin İsrail’e verdiği açık destek ve haber kanallarına dönük agresif büyüme hamleleri ise İsrail yanlısı grupların tesir gücünü bir kez daha gündeme taşıdı.

Fotoğraf: Daniel Constante - Shutterstock.com

Gazze’deki soykırıma ve ateşkese rağmen süren İsrail saldırılarına yönelik küresel tepkiler sürerken, Hollywood’un en köklü yapım şirketlerinden Paramount Pictures’ın bir “kara liste” oluşturduğu iddiası tartışma yarattı. Yakın zamanda el değiştiren şirketin bu tutumu, sektörde değişen sermaye ilişkilerini ve Filistin’e destek veren isimlere yönelik görünmez boykotu yeniden gündeme taşıdı.

Paramount, Netanyahu’ya yakınlığıyla bilinen David Ellison’ın CEO olmasından bu yana Gazze’deki saldırıları eleştiren birçok üst düzey çalışanıyla yollarını ayırdı. 41 yaşındaki Ellison, Oracle’ın kurucu ortağı Larry Ellison’ın oğlu. Ailenin son yıllarda İsrail’e verdiği açık destek ve ABD siyasetindeki etkisi, hem işe alım politikaları hem de Hollywood’daki genişlemeci stratejileri konusunda endişeleri artırdı.

Paramount Kara Listesinin Odağında Gazze Var

Şirketin Skydance Media ile yaptığı 7,7 milyar dolarlık birleşmenin ardından ortaya atılan “kara liste” iddiasına göre Paramount, “İsrail çıkarlarına düşman” kabul ettiği sanatçılarla çalışmayı reddediyor. Filistin’e destek açıklamaları yapan bazı ünlü oyuncu ve yönetmenlerin listeye alındığı öne sürülüyor.

Variety’ye konuşan kaynaklar, şirket içinde “açıkça antisemitik, yabancı düşmanı veya homofobik” davranış sergileyenlerle çalışmamak amacıyla bir liste tutulduğunu söylerken; Daily Mail gazetesine göre bu, somut bir fişleme belgesi değil, sektörde gayriresmî şekilde bilinen isimlerin toplamından ibaret.

2024 Kasım’ında Oscar ödüllü oyuncu Susan Sarandon, Gazze üzerine konuştuğu için kara listeye alındığını söyleyerek “Çalışmaya devam etmek istiyorsanız ne yapmamanız gerektiğinin bir örneği olarak kullanıldım.” demişti

Geçtiğimiz Eylül’de ise binlerce senarist, yönetmen ve oyuncu, Film Workers for Palestine imzalı bir bildiriyle “İsrail’in Filistin halkına yönelik apartheid rejimine karışan film kurumlarıyla çalışmama” kararı almıştı. Emma Stone, Olivia Colman, Mark Ruffalo, Riz Ahmed, Joaquin Phoenix ve Yorgos Lanthimos gibi isimlerin imzaladığı bildirinin Paramount’un kara listesiyle örtüşüp örtüşmediği belirsiz.

Dünya Sosyalist Web Sitesi (WSWS) ise, ilgili haberinde, Paramount’un bu boykotu reddeden “tek büyük stüdyo” konumunda olduğunun altını çiziyor.

Ellison Ailesinin İsrail’le Bağlantıları

Paramount’un dönüşümü yalnızca kara liste iddialarıyla sınırlı değil. Paramount bünyesindeki şirketler grubunun (konglomera) amiral gemilerinden CBS News’un başına kendisini “siyonist” olarak tanımlayan ve İsrail’in Gazze saldırılarını savunan Bari Weiss’in getirilmesi de bu değişimin bir parçası olarak görülüyor.

Just International’ın haberine göre David Ellison, İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu’yu “en yakın arkadaşları arasında” sayıyor ve onunla “Hawaii’deki özel adasında sık sık tatil yapıyor”. Ellison, Netanyahu’ya olan güveni nedeniyle onu kendi şirketinin yönetim kuruluna davet bile etmişti.

Ellison ailesinin İsrail’e finansal desteği dikkat çekici boyutlarda. Ailenin, Friends of the IDF aracılığıyla İsrail ordusuna onlarca milyon dolar bağışladığı; bunlardan birinin “askerler için yeni bir eğitim merkezi” inşası için verilen 16,6 milyon dolarlık taahhüt olduğu belirtiliyor.

WSWS’nin aktardığına göre Ellison, eski İngiltere Başbakanı Tony Blair’in de büyük destekçilerinden. Blair’in Institute for Global Change adlı kuruluşa yüz milyonlarca dolarlık bağışı bulunduğu iddia ediliyor.

David Ellison’ın Yeni Hedefi: Warner Bros. Discovery

Ellison ailesinin Hollywood’daki hızlı güç birikimi, ABD’de medya ve iş çevrelerinde büyük tartışma yarattı. David Ellison, Paramount’un başına geçtiğinde hedefini “stüdyoyu yapay zekâ ve bulut teknolojileriyle yeni nesle uyarlamak” olarak açıklamıştı. Ancak Ellison’ın esas ilgisinin, Warner Bros. Discovery (WBD) satın alımı olduğu konuşuluyor.

Skydance’i 4 milyar dolarlık değere taşıyan Ellison, Paramount gibi 18 bin çalışanlı bir dev yapıyı ilk kez yönetiyor. Paramount, “Big Five” arasında en düşük gişe payına sahip olduğu için satın almalarla güç konsolidasyonu stratejisi dikkat çekiyor.

Larry Ellison’ın Oracle üzerinden TikTok alımıyla kısa süre önce “dünyanın en zengin ikinci kişisi” olması kamuoyunda yankı bulmuştu; ancak teknoloji hisselerindeki satış dalgası servetinde 130 milyar doları aşan bir düşüş yarattı. Bu nedenle, WBD için oğluna “tam finansal güvence” sağlayıp sağlayamayacağı tartışma konusu. Yine de baba Ellison’ın Trump’a yakınlığı ve sık iletişimi, satın alma sürecinde Ellison ailesine politik avantaj sağlayabileceği yorumlarına yol açıyor.

David Ellison Bloomberg’e konuyla ilgili verdiği bir demeçte “Çok fazla streaming servisi olduğunu ve stüdyoların tek bir çatı altında toplanmasının, kendi şirketi gibi bir yapıya teknoloji devleriyle rekabet edebilmek için daha fazla güç sağlayacağını” söyledi. Ellison ailesinin CNN ve CBS News üzerinde potansiyel kontrol sahibi olması, ABD ana akım medyasının daha sağa kayması ihtimaliyle birlikte ifade özgürlüğü ve sansür tartışmalarını da keskinleştirdi.

Gazeteci Dan Rather: “Ellisonlara Devri Hâlinde CNN ve CBS Sonsuza Dek Değişebilir”

Ellison ailesinin medya alanındaki agresif genişleme planları, özellikle CBS ve CNN üzerinde yaratacağı olası siyasi etki nedeniyle gazetecilik dünyasında ciddi kaygı uyandırıyor. Associated Press ve CBS gibi kurumlardaki uzun kariyeriyle tanınan deneyimli gazeteci Dan Rather, meslektaşlarına doğrudan uyarıda bulunarak bu sürecin Amerikan medyasının bağımsızlığı açısından kritik bir döneme işaret ettiğini söyledi.

Rather, CBS News’te çalışanlar için “yeni sahiplik yapısının belirsizliği” nedeniyle oldukça gergin bir dönem yaşandığını vurguladı: “Orada hâlâ birçok arkadaşım var. Kalbimin bir kısmı hâlâ CBS’te. Ama onlar için son derece zor bir dönem. Yeni sahiplerin yayınları bağımsız habercilikten çok daha Trump yanlısı bir çizgiye çekme ihtimali ciddi bir sorun.”

Tecrübeli gazeteci, Ellison ailesinin siyasî bağlantıları ve İsrail’e verdiği yoğun destek düşünüldüğünde bu kaygıların temelsiz olmadığını belirterek, Paramount üzerindeki ideolojik baskının şimdiden hissedildiğini ima etti. Rather’a göre asıl kritik eşik, Ellison ailesinin CNN’i satın alması hâlinde yaşanacak: “Ellison ailesine haksızlık etmek istemem, ancak CNN’i almaları durumunda bu kanal sonsuza dek değişir.”

Rather, bunun yalnızca içerik çizgisinin değil, haber odalarının çalışma kültürünün, editoryal özgürlüğün ve Amerika’daki ana akım medyanın siyasi ekseninin değişmesi anlamına geldiğini belirtti. Ona göre Ellisonların medya portföyünü genişletmesi; Rupert Murdoch sonrası oluşan boşlukta, Amerikan sağının yeni bir medya gücü kurma isteğiyle de birleşmiş durumda. (P/AA)

Bu yazıyla ilgili yorumunuzu paylaşabilirsiniz. Bunu yaparken Yorum Kurallarımızı dikkate alın lütfen.
Yorum adedi#0

*Tüm alanları doldurunuz

Son Yüklenenler