Trump Geri Adım Attı: Kamuya Açılacak Epstein Dosyaları Hakkında Bilinmesi Gerekenler
Trump, uzun süredir ertelediği Epstein dosyalarının kamuoyuna açılmasına sonunda onay verdi. Uzmanlara göre yayımlanacak belgeler, yıllardır konuşulan bir “ünlü müşteriler listesi”nden çok, yargı süreçlerinin gölgede kalan ayrıntılarını ortaya koyabilir. Ancak mağdur bilgileri, yürüyen soruşturmalar ve “ulusal güvenlik” gerekçeleri nedeniyle arşivin önemli bölümü yine erişime kapalı kalacak.

Amerikan Kongresindeki her iki partiden gelen baskı ve kendi tabanındaki çatlağın ardından Donald Trump, Jeffrey Epstein hakkındaki soruşturma dosyalarının büyük bölümünün kamuoyuna açılmasını öngören yasayı imzaladı. Ancak mağdurların kimlikleri, “ulusal güvenlik” ve “devam eden soruşturmalar” gerekçeleri, bu dev arşivin önemli kısmının hâlâ karanlıkta kalabileceğine işaret ediyor. Yıllardır dillendirilenin aksine bu dosyaların Epstein’in “şöhretli müşteriler listesi”nden ibaret olmadığı, aynı zamanda Amerikan yargı sisteminin skandalları, elit ağlar ve kurumsal çürüme tartışmasının tam göbeğinde durduğu ifade ediliyor.
Trump Baskıya Dayanamadı ve Epstein Dosyalarının Açılmasını Onayladı
ABD Başkanı Donald Trump, aylarca direndiği “Epstein Dosyaları Şeffaflık Yasası” metnini imzalayarak Adalet Bakanı Pam Bondi’ye, yasayla birlikte yürürlüğe girecek 30 günlük süre içinde Epstein dosyasına ilişkin gizli olmayan tüm kayıt, belge, yazışma ve soruşturma materyallerini yayımlama zorunluluğu getirdi. DW Türkçe’nin aktardığına göre yasa, FBI ve savcılık belgelerini de kapsıyor; Bondi yalnızca devam eden soruşturmaları veya cezai süreçleri tehlikeye atacak materyalleri yayımlamaktan muaf tutabilecek.
Tasarı Temsilciler Meclisi’nde hem Cumhuriyetçilerin hem Demokratların desteğiyle 427 “evet” oyuna karşı 1 “ret” oyuyla kabul edildi. Ardından Senato kanadında da itiraz gelmediği için “oy birliğiyle kabul” prosedürüyle doğrudan onaylanarak Trump’ın önüne gitti. Seçim döneminde vaadinin aksine Epstein dosyalarının açılmasını uzun süre geciktiren Trump, özellikle son haftalarda Temsilciler Meclisi Gözetim Komitesinin açıkladığı yeni e-postalarla birlikte kendi partisi içinden de artan baskı altında kaldı. Daha önce oylamayı frenlemeye çalışan Trump, hafta sonu kendi sosyal medya hesabından Cumhuriyetçilere tasarıya destek vermeleri çağrısı yaparak keskin bir U dönüşü gerçekleştirdi.
Geçtiğimiz hafta ortaya çıkan ve Komitenin yayımladığı Epstein’a ait 2019 tarihli bir e-postada, Trump’ın “kızlardan haberdar olduğu” ve bir mağdurla saatler geçirdiğine dair ifadeler yer alıyor. Trump ise bu ve benzeri iddiaları reddetmeye devam ediyor; Epstein’la bağlarını yıllardır küçümseyen bir dil kullanıyor ve süreci Demokrat Partililerin “uydurduğu bir aldatmaca” olarak nitelendiriyor.
Yıllardır İçeriği Merak Edilen “Epstein Dosyaları” Nedir?
BBC’nin konuyla ilgili değerlendirmesine göre, kamuoyunda tek bir “gizli liste” gibi konuşulsa da “Epstein dosyaları” aslında iki büyük ceza soruşturması, bir dizi sivil dava ve federal ile eyalet düzeyinde yürütülen süreçlerden arta kalan devasa bir belge yığınında oluşuyor. Peki Epstein’a ait devasa dosya yığını ve cevaplanmayan sorular nasıl birikmişti?
2008’de Florida’da 14 yaşındaki bir kız çocuğuna yönelik istismar şikâyetiyle açılan dosya, Epstein’ın Palm Beach’teki malikanesinde bulunan fotoğraflar ve diğer materyallerle büyüdü; buna rağmen Epstein o dönemde savcılıkla yaptığı anlaşma sayesinde nispeten hafif bir cezayla kurtuldu ve “cinsel suçlu” (sex offender) olarak kayda geçirilmekle yetindi. On bir yıl sonra, 2019’da, bu kez reşit olmayanlara yönelik bir seks ticareti ağı kurmakla suçlandı; New York’taki cezaevinde yargılanmayı beklerken “intihar” ettiği açıklandı. Aynı dönemde, hem iş ortağı hem de eski sevgilisi olan Ghislaine Maxwell hakkında açılan soruşturmalar da, 2021’de kız çocuklarının insan ticareti amacıyla istismarına yardım ettiği gerekçesiyle verilen mahkûmiyetle sonuçlandı.
ABC News’in incelediği Adalet Bakanlığına ait üç sayfalık “Delil Listesi”, bu süreçlerde toplanan malzemenin boyutuna dair bir fikir veriyor. Buna göre, federal soruşturmalar sırasında Epstein’ın New York ve ABD Virgin Adaları’ndaki mülklerinde yapılan aramalar sonucu kırktan fazla bilgisayar ve elektronik cihaz, yirmi altı depolama diski, yetmişten fazla CD ve çok sayıda kayıt cihazı ele geçirildi; bunların toplamda üç yüz gigabayttan fazla veri içerdiği belirtiliyor. Listede, fotoğraf albümlerinden seyahat kayıtlarına, Epstein’ın adalarına giriş-çıkışları gösteren kayıt defterlerinden (logs) çalışan listelerine, “isimler içeren belgelerden” el yazısı notlara ve mali dokümanlara kadar onlarca kalem delil sıralanıyor. Ayrıca Maxwell’in bir dönem kullandığı telefon hattının mahkeme kararıyla dinlenmesi sonucunda elde edilen kayıtlar da bu dosyanın bir parçası.
Hâlihazırda kamuoyuna açık belgeleri inceleyen BBC’nin hatırlattığı gibi, bugüne kadar kamuoyuna açıklanan malzeme, bu dev arşivin yalnızca küçük bir kısmı: Epstein’ın özel uçağına ait bazı uçuş kayıtları, siyaset ve iş dünyasından çok sayıda ismin göründüğü adres ve telefon rehberleri, bazı sivil davalara ait yargı dosyaları ve son dönemde Temsilciler Meclisi Gözetim Komitesi’nin yayımladığı on binlerce e-posta. Yani hem ana soruşturma metinlerinin hem de derinlemesine delil dosyalarının büyük bir kısmı hâlâ karanlıkta duruyor.
“Müşteri Listesi” Tartışması ve Arşivin Yayınlanmayacak Bölümleri
Trump’ın imzaladığı yeni yasa büyük bir şeffaflık iddiası taşısa da, Adalet Bakanlığına tanınan istisnalar bu iddianın sınırlarını belirliyor. BBC ve ABC’nin haberlerine göre bakanlık, mağdurları tanımlamaya yarayan bilgilerle birlikte çocuk istismarı içeren görüntü ve videoları kamuya açmak zorunda olmayacak; bu materyallerin korunması zaten daha önceki içtihatlarla da güvence altına alınmış durumda. Ayrıca, yürüyen soruşturma veya davaları tehlikeye atabilecek kayıtlar da kısmen veya tamamen sansürlenebilecek.
Yine de yasa, hiçbir kaydın “utanç, itibar kaybı veya siyasi hassasiyet” gerekçesiyle gizlenemeyeceğini açıkça ifade ediyor. Bu, en azından kâğıt üzerinde, bir hükümet yetkilisinin ya da tanınmış bir ismin siyasal bedel ödeyecek olması sebebiyle dosya saklanmasının önüne set çekmeyi amaçlıyor. Öte yandan Adalet Bakanlığı, daha önce yaptığı açıklamalarda, ellerindeki incelemenin “suç teşkil eden bir ‘müşteri listesi’ ortaya çıkarmadığını” ve Epstein’ın sistematik bir şantaj ağı yürüttüğünü gösteren delil bulamadığını savunmuştu. Bu nedenle, kimi çevrelerde efsaneye dönüşmüş, her şeyi açıklayacak tek bir liste beklentisinin karşılanmayabileceği yönünde de güçlü işaretler var.
ABC News’in yorumuna göre, mağdur mahremiyeti ve “aktif soruşturma” istisnası birleştiğinde dosyaların önemli bir kısmının ağır sansürle yayımlanması beklenebilir. Yasa, bakanlığa her sansür kararı için 15 gün içinde gerekçe açıklama zorunluluğu getirdiği için, önümüzdeki haftalar ABD’de şeffaflık, mağdur hakları ve devletin kendi hatalarıyla yüzleşme konularında yeni bir tartışma dalgasına sahne olacak gibi görünüyor.

ABD’nin başkenti Washington DC’de, ABD Kongre Binası önünde Epstein Dosyaları Şeffaflık Yasası ile ilgili basın toplantısı düzenlendi. Epstein’ın istismar mağdurlarının da katıldığı toplantıda, 16 yaşındayken Jeffrey Epstein tarafından cinsel saldırıya uğradığını iddia eden Haley Robson da bir konuşma yaptı. Fotoğraf: Celal Güneş – AA.
ABD Başkanı Donald Trump Neden Risk Altında?
Amerikan parlamentosunun alt kanadına bağlı Temsilciler Meclisi Gözetim Komitesinin yakın zamanda yayımladığı on binlerce e-posta, hakkında bir suç delili olmasa da Jeffrey Epstein ile eskiden arkadaş olması nedeniyle zaten şüphe altında olan Trump’ın tutum değiştirmesinde belirleyici oldu. Epstein’ın yazışmalarında Trump’ın bir istismar mağduru ile evinde “saatler geçirdiğinden” söz ettiği, başka bir e-postada ise Trump’ın “kızlardan haberdar olduğunun” dile getirildiği iddia ediliyor. Beyaz Saray sözcüsü Karoline Leavitt, bu e-postaların seçmeci biçimde sızdırılarak Başkan’ı karalamayı amaçladığını öne sürse de, Kongre’deki baskının bu sayede keskinleştiği görülüyor.
Amerikan basınına göre, meseleyi Trump açısından kritik hale getiren yalnızca bu iddialar değil: Kendi partisinden çok sayıda Kongre üyesinin, Adalet Bakanlığını tüm dosya ve yazışmaları yayımlamaya zorlayan yasaya Demokratlarla birlikte destek vereceğini açıklaması, Cumhuriyetçi saflarda da sabrın tükendiğine işaret ediyor. Dosyaların açıklanmasını savunduğu için Trump’la kamuoyu önünde polemiğe giren aşırı sağcı Marjorie Taylor Greene ile yaşanan gerginlik, Trump kampı olan “MAGA” saflarında bile çatlaklar oluştuğunu gösteren sembolik bir örnek olarak öne çıktı. Reuters/Ipsos anketlerinde Trump’a desteğin son aylarda gerilemesi de, Epstein tartışmasının siyasi maliyeti olduğuna dair ek bir işaret olarak okunuyor.
BBC, bu nedenle yeni dönemin Trump’ın uzun yıllardır sürdürdüğü [skandallardan az etkilenmesini anlatmak için kullanılan] “teflon” imajını test edeceğini vurguluyor: Şimdiye kadar pek çok skandaldan büyük yara almadan çıkan Trump, 2004 ya da 2007 yılına kadar bir arkadaşlık ilişkisinde olduğu bilinen Epstein nedeniyle daha büyük bir baskının altında olduğu ifade ediliyor.
Epstein Dosyaları ile İlişkili Diğer İsimler Kimler?
Epstein dosyaları Trump’tan çok daha geniş bir çevreyi ilgilendiriyor. The Guardian’ın haberine göre, son haftalarda yayımlanan e-posta ve belgeler, eski ABD Hazine Bakanı ve Harvard Üniversitesinin eski rektörü Larry Summers’ın da kariyerini sarsmış durumda. Summers, Epstein’la 2019’a kadar süren ve samimi bir dille yazılmış mesajları ortaya çıktıktan sonra, hem Harvard Kennedy School’daki merkez müdürlüğü görevinden hem de pek çok düşünce kuruluşu ve şirketin yönetim kurullarından ayrılmak zorunda kaldı; ayrıca OpenAI yönetiminden de istifa etti. Kendi açıklamasında, Epstein’la ilişkisini sürdürmenin “ciddi bir hata” olduğunu kabul etti.
BBC’nin Epstein ve Maxwell’e ilişkin daha önce açılmış sivil davalardan derlediği belgelere göre, kamuya açılan uçuş kayıtları ve telefon rehberlerinde eski ABD Başkanı Bill Clinton’dan Kral III. Charles’ın kardeşi -kısa süre önce prenslik unvanı alınan– Andrew Mountbatten-Windsor’a, Elon Musk’tan Trump’ın eski danışmanı Steve Bannon’a ve Epstein’in “Bana bir çocukla fotoğrafını gönder ve beni gülümset.” mesajı yolladığı ortaya çıkan mevcut Ankara Büyükelçisi Tom Barrack’a kadar birçok ünlü ismin adı geçiyor. Bu kişiler, Epstein’ın suçlarından haberdar olmadıklarını ve herhangi bir yasa dışı faaliyetin parçası olmadıklarını savunuyor. Haberlerde tekrar tekrar vurgulanan nokta şu: Dosyalarda bir isim geçmesi, tek başına hukuki sorumluluk veya suç isnadı anlamına gelmiyor; ancak bu durum, Amerikan kamuoyu nezdinde etik ve siyasi tartışmaları durdurmaya da yetmiyor.
Epstein Hakkında Öne Sürülen Diğer İddialar Neler?
BBC’nin analizine göre Epstein dosyaları, yıllardır özellikle Trump’ın tabanındaki komplocu fikirlerin merkezi temalarından biri konumunda. 2021’de Kongre binasını basan QAnon gibi hareketler, devletin en üst katlarında bir çocuk istismarı ağı bulunduğu ve Epstein’ın bunun bir parçası olduğu iddiasını, çoğu zaman somut delillerden çok, soruşturmalardaki boşluklar ve çelişkiler üzerinden kuruyor. Kimilerine göre Epstein, yabancı istihbarat servisleriyle ilişki içindeydi; kimilerine göreyse devlet, “üst düzey isimleri” korumak için kasıtlı olarak dosyayı kapattı.
Öte yandan, daha anaakım çevrelerde paylaşılan meşru sorular da eksik değil. 2008’de Florida’da savcılık nasıl bu kadar hafif şartlarla yapılmış bir “pazarlık anlaşması” koparılabildiği, bu süreçte kimlerin ihmali veya kastı olduğu, yüksek güvenlikli federal bir cezaevinde Epstein’ın nasıl bu kadar kolay “intihar edebildiği”, Epstein ve Maxwell’in gerçekten yalnız mı hareket ettikleri yoksa daha geniş bir suç ağının görünen yüzü mü oldukları, bugüne dek tatmin edici şekilde yanıtlanmış değil. Adalet Bakanlığının dosyayı kapatma yönündeki önceki kararları, kimi hukukçular ve insan hakları savunucuları tarafından “devleti ve kurumları korumayı, mağdurları korumanın önüne koymakla” eleştiriliyor.
Amerikan basınına göre Trump’ın imzaladığı yasa, bu tablonun en azından bir kısmına daha yakından bakma imkânı sunabilecek olsa da, bu belgelerin ne kadarının gerçekten gün yüzüne çıkarılacağı, ne kadarının ağır sansür altında kalacağı ve tüm sürecin mağdurların adalet arayışına ne kadar hizmet edeceği gibi asli sorular yanıtlanmayı bekliyor. (P)





