'Batı Şeria'

HRW Raporu: “İsrail Batı Şeria’da Savaş Suçu İşlemeye Devam Ediyor”

İnsan Hakları İzleme Örgütü’nün (HRW) yayınladığı yeni rapor, İsrail’in Batı Şeria’daki üç mülteci kampında 32.000 Filistinliyi zorla yerinden ettiğini belgeliyor. Rapor, Gazze’deki 44 günlük ateşkes sürecinde 497 ihlâlde bulunan İsrail ordusunun, Batı Şeria’da da etnik temizlik niteliği taşıyan uygulamalara yöneldiğini ortaya koyuyor. Son günlerde baskınların yeniden yoğunlaştığı bölgede, İsrail’in dünyanın dikkati Gazze üzerindeyken işlediği savaş ve insanlık suçları yeniden gündeme geliyor.

İsrail ordusu, işgal altındaki Batı Şeria’nın kuzeyindeki çeşitli belde ve kentlerde baskınlar düzenledi. | 20.11.2025 | Fotoğraf: Issam Rimawi - Anadolu Ajansı

Gazze’de iki yılı aşkın süredir soykırım yapan İsrail, 1967’den beri işgal altında tuttuğu Batı Şeria’da işlediği savaş suçları ile yeniden gündeme geldi. İnsan Hakları İzleme Örgütü’nün (HRW) yayınladığı yeni raporda İsrail’in 2025 yılının başında Batı Şeria’daki üç mülteci kampı sakinlerini zorla yerinden etmesi detaylı bir şekilde incelendi. Öte yandan, 10 Ekim’de ateşkesin başladığı Gazze’de, 44 günde ateşkesi 497 kere ihlâl ederek 342 sivilin ölümüne yol açan İsrail’in, Kasım ayında Batı Şeria’da da şiddetin dozunu artırması dikkat çekiyor.

Kasım ayında yayınlanan 105 sayfalık rapor, “’Tüm Hayallerim Silinmiş Gibi’: İsrail’in Batı Şeria’da Filistinlileri Zorla Yerinden Etmesi” adlı bir araştırmadan oluşuyor. Rapor, 21 Ocak 2025’te Gazze’de geçici ateşkes ilan edilmesinden birkaç gün sonra başlayan ve Cenin, Tulkarim ve Nur Şems mülteci kamplarını kapsayan “Demir Duvar Operasyonu”nu ayrıntılı biçimde ele alıyor.

HRW’de kıdemli mülteci ve göçmen hakları araştırmacısı Nadia Hardman konuyla ilgili yaptığı açıklamada, “Dünyanın dikkati Gazze’deyken, İsrail güçleri Batı Şeria’da savaş suçları, insanlığa karşı suçlar ve etnik temizlik eylemleri gerçekleştirdi. Bunlar soruşturulmalı ve sorumlular yargılanmalıdır.” ifadelerini kullandı.

Tahkikat sırasında uydu görüntülerini ve İsrail ordusunun yıkım emirlerini analiz eden HRW, üç kamptan zorla çıkarılmış 31 Filistinli mülteciyle de görüşerek tahribatı doğruladı. Rapor ayrıca araştırmacıların operasyonlara ilişkin video ve fotoğrafları da incelediklerini belirtiyor.

Batı Şeria’da Neler Yaşandı?

Raporda İsrail’in Batı Şeria’daki operasyonları sırasında zorla yerinden edilen insanların sayısının 32.000’i bulduğu ve İsrail güçleri tarafından birçok evin kasıtlı olarak yıkıldığı yer alıyor. 21 Ocak günü İsrail güçleri, Cenin mülteci kampında insansız hava araçlarına monte edilen hoparlörler aracılığıyla sivillere evlerini derhal terk etmeleri yönünde ani emirler vermişti. Tanıklara göre askerler kamplardaki evleri basmış, eşyaları altüst etmiş ve kamp sakinlerini sorguya çekerek, tüm aileleri dışarı çıkmaya zorlamıştı.

Saldırı sırasında yüzlerce kara birliğini desteklemek için Apache helikopterleri, drone’lar, buldozerler ve zırhlı araçlar konuşlandırmıştı. Kamp sakinleri evlerinden zorla çıkarılırken binaların buldozerlerle yıkıldığını gördüklerini bildirdi. Benzer operasyonlar 27 Ocak’ta Tulkarim mülteci kampında ve 9 Şubat’ta yakındaki Nur Şems kampında da gerçekleştirildi.

İncelemeye göre İsrail ordusu, yerinden edilen sakinlere hiçbir barınma ya da insani yardım sağlamadı. Evlerinden çıkartılan Filistinlilerin birçoğu akrabalarının kalabalık evlerine sığınmak zorunda kaldı ya da camilere, okullara ve hayır kurumlarına başvurdu.

Tanıklığına başvurulan ve zorla evinden edilen 54 yaşındaki Filistinli bir kadın, İsrail askerlerinin kendisine bağırdığını ve eşyalarını fırlattığını anlatırken, “Film sahnesi gibiydi. Bazıları maske takmıştı ve her türlü silahı taşıyorlardı. Askerlerden biri, ‘Artık burada bir evin yok. Gitmen gerekiyor’ dedi.” ifadelerini kullandı.

Baskınlardan bu yana İsrailli yetkililer, bölgede aktif bir askerî operasyon olmamasına rağmen, sakinlerin kamplara geri dönme hakkını da reddetti. İsrail askerleri evlerine ulaşmaya çalışan insanlara ateş açtı; yalnızca birkaçına eşyalarını toplamak için izin verildi. Ordu, kampların içine daha geniş erişim yolları açmak için alanları buldozerlerle düzleştirdi ve tüm girişleri kapattı.

İnsan Hakları İzleme Örgütü’nün uydu görüntülerine ilişkin analizine göre, altı ay sonra üç kamp boyunca 850’den fazla ev ve bina tamamen yıkılmış ya da ağır hasar görmüştü. Bu değerlendirme sadece yoğun tahribat yaşanan ve dar sokakların ve yolların genişletilmesi nedeniyle yıkılmış veya ağır hasar almış binaların bulunduğu alanları kapsıyordu. Birleşmiş Milletler Uydu Merkezi’nin Ekim 2025 tarihli ön analizine göre ise üç kampta 1.460 bina hasar görmüştü ve bunların 652’si orta düzey hasar işaretleri taşıyordu.

”Kamplardan Zorla Çıkarmak Etnik Temizlik Niteliği Taşıyor”

İsrail’in saldırıları, Filistin’in işgal tarihinde önemli iç göç merkezlerini hedef alıyor. BM Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı (UNRWA), 1950’lerin başında bu üç kampı, İsrail’in 1948’de kurulmasından sonra evlerinden çıkarılan veya kaçmaya zorlanan Filistinliler için kurmuştu.

İşgal altındaki topraklarda geçerli olan 4. Cenevre Sözleşmesi’nin 49. Maddesi, sivillerin yerinden edilmesine ancak geçici ve zorunlu askerî nedenlerle veya nüfusun güvenliği için geçici olarak izin veriyor. HRW, yayınladığı özet metninde uluslararası hukuka göre yerinden edilen sivillerin korunma hakkı bulunduğunun ve uygun barınma sağlanması gerektiğinin altını çizdi. “İşgalci güç, çatışmalar sona erdiğinde yerinden edilen insanların geri dönüşüne izin vermelidir” ifadesinin yer aldığı metinde İsrail yetkililerinin, “Bu kampların oluşturduğu güvenlik tehdidi ve içlerindeki terör unsurlarının artması” gerekçesiyle başlatıldığı, ancak bulgulara göre, İsrail’in askerî hedeflerine ulaşmaları için tek yolun tüm sivil halkı topluca tahliye etmek olduğunu kanıtlamak için hiçbir girişimde bulunmadığı da yer aldı. Yerinden edilen insanların geri dönmesinin neden engellendiği konusunda bir açıklama yapılmadığı da belirtildi. Ayrıca raporda, Filistinlilere ne zaman geri dönüş izni verileceğine dair HRW’nin sorularına yanıt verilmediği de yer aldı.

Şubat ayında İsrail Savunma Bakanı olarak görev yapan ve hâlihazırda Maliye Bakanı olan Bezalel Smotrich, kamp sakinlerinin “terör faaliyetlerine devam etmeleri” halinde kampların “yaşanmaz birer harabeye dönüşeceğini” ve “kamp sakinlerinin başka ülkelerde yeni bir yaşam aramaya zorlanacağını” söylemişti. HRW’ye göre İsrail yetkililerinin Filistinlileri kamplardan zorla çıkarması aynı zamanda etnik temizlik niteliği taşıyor.

7 Ekim 2023’ten bu yana İsrail güçleri Batı Şeria’da yaklaşık 1.000 Filistinliyi öldürdü. Rapora göre İsrailli yetkililer, hiçbir suçlama ya da yargılama olmaksızın idari gözaltı uygulamalarını artırdı. Ayrıca devlet destekli yerleşimci şiddeti ve Filistinli tutuklulara yönelik işkence de artış gösteriyor. HRW, Batı Şeria’da Filistinlilerin zorla yerinden edilmesi ve diğer baskıların, İsrail yetkililerinin insanlığa karşı suçları olan apartheid ve zulmün bir parçası olduğuna dikkat çekti.

HRW ayrıca, kıdemli İsrailli yetkililerin, mülteci kampı operasyonları nedeniyle soruşturulması ve sorumlular bulunması halinde savaş suçları ve insanlığa karşı suçlar nedeniyle uygun şekilde yargılanması için çağrıda bulundu. HRW’ye göre soruşturulması gerekenler arasında, Batı Şeria’daki askerî operasyonlardan sorumlu Merkezi Komutanlık Komutanı Tümgeneral Avi Bluth; Genelkurmay Başkanlığı görevini üstlenmiş olan Korgeneral Herzi Halevi ve Korgeneral Eyal Zamir; Güvenlik Kabinesi üyesi ve Maliye Bakanı olan Bezalel Smotrich; Savunma Bakanı Israel Katz ve Başbakan Binyamin Netanyahu bulunuyor.

Batı Şeria’da Son 2 Yılda 7.154 İsrail Saldırısı

Öte yandan İsrail’in Batı Şeria’daki savaş suçu niteliği taşıyan eylemleri Filistinli mültecilerin yerinden edilmesiyle sınırlı değil. İsrail ordusunun 7 Ekim 2023’te Gazze Şeridi’ne yönelik başlattığı savaşın ardından işgal altındaki Batı Şeria’da da İsrail ordusu ve Filistin topraklarını gasbeden İsraillilerin, Filistin bölgelerine baskınlarında ve verdikleri zararlarda büyük artış yaşandı.

Raporun yayımlandığı 20 Kasım günü İsrail ordusu işgal altındaki Batı Şeria’nın güneyinde yer alan El Halil kentinin kuzeyindeki Beyt Ummar beldesinde, 24 saatten uzun süren baskının ardından çekildi. Ordunun gerçekleştirdiği baskında, beldenin girişlerine ve mahallelerine toprak bariyerler kurulurken ana ve tali yollar da ulaşıma kapatıldı. Beldenin farklı bölgelerindeki yüzlerce eve baskın düzenlendiği, halka kötü muamelede bulunulduğu ve bazılarının darbedildiği, 200’den fazla Filistinliye sahada sorgulama yapıldığı ve çoğunun daha sonra serbest bırakıldığı ifade edildi.

Aynı gün Nablus kentinde düzenlenen geniş çaplı baskınlarda 4 Filistinlinin ve 1 İsrail askerinin yaralandığı açıklandı. Görgü tanıklarından alınan bilgiye göre İsrail ordusuna ait askerî araçlar, Nablus’a girerek Ulusal Hastane karşısındaki iş yerlerinin ve Faysal Caddesi’ndeki dükkanların kapılarını kırdı ve çevreye zarar verdi.

İsrail güçleri, Eski Şehir ve çevresine düzenlediği baskınlarda gerçek mermi ve ses bombaları kullandı. Baskınlar sırasında çok sayıda gencin gözaltına alınıp alıkonulduğu, ayrıca Eski Şehir’de bulunan Hac Nimr Camisi’ne de baskın düzenlendiği belirtildi. Filistin resmî ajansı WAFA, İsrail’in Nablus’a yönelik baskını sırasında biri çocuk 4 Filistinlinin gerçek mermiyle yaralandığını belirtti. Saldırılarda yaralananlardan birinin 13 yaşında bir çocuk olduğunu açıklayan Filistin Kızılayı ise 3 kişinin bacaklarından yaralandığını açıkladı.

İsrail ordusu ise baskınlar sırasında Nablus’un bir köyünde bulunan askerlere ateş açıldığını, bir askerin yaralandığını aktardı. Baskınların ardından, Nablus’ta başta Eğitim Bakanlığı, Necah Üniversitesi ve Nablus Belediyesi olmak üzere birçok kurum, eğitime ve çalışmaya geçici olarak ara verildiğini duyurdu. Görgü tanıkları İsrail askerlerinin, Nablus’un güneyindeki Beyta ve Urif beldelerine ve Beit Furik kasabasına da baskın düzenlediğini, evlerde geniş çaplı aramalar yaptığını ifade etti.

Beyta beldesinde de bir Filistinli, evine yapılan baskında İsrail askerleri tarafından darbedildi aynı evden bir genç de gözaltına alındı. Batı Şeria’nın birçok kent ve beldesine düzenlenen sabah baskınları sırasında da çok sayıda Filistinlinin gözaltına alındığı kaydedildi. Takip eden günlerde ise İsrail baskınları devam etti. İsrailliler 21 Kasım günü Nablus’a bağlı Huvvara ve Udala kasabaları arasındaki bir otomobil yedek parça deposunu ateşe verdi. Saldırı sonucu depodaki araçlardan birçoğu yandı. Aynı gün Tubas’taki El-Faria  Mülteci Kampı, Nablus’un batısındaki Tel beldesi ve Cenin’in batısında bulunan Burkin beldesini de hedef alındı.

İsrail işgalinin uzantısı olan müdahaleler yalnızca baskın ve tahribat ile yaşanmadı. 22 Kasım günü İsrailliler El Halil kentinin batısında yer alan Beit Ulla beldesinde tarım arazilerinde çalışmak isteyen Filistinli çiftçilere engel oldu. Ertesi gün İsrail ordusu, yine El Halil’in kuzeyinde bulunan Beit Ummar kasabasına baskın düzenleyerek Filistinlilere ait tarım arazilerini buldozerlerle tahrip etti.

Filistin hükümetine bağlı Ayrım Duvarı ve Yahudi Yerleşim Birimleriyle Mücadele Konseyi verilerine göre, Filistin topraklarını gasbeden İsrailliler Batı Şeria’da son 2 yılda Filistinlilere ve mülklerine yönelik 7 bin 154 saldırı gerçekleştirdi. (P/AA)

Bu yazıyla ilgili yorumunuzu paylaşabilirsiniz. Bunu yaparken Yorum Kurallarımızı dikkate alın lütfen.
Yorum adedi#0

*Tüm alanları doldurunuz

Son Yüklenenler