Bosna Hersek

Geç Gelen Saraybosna Soruşturması: Avrupa “Turist Keskin Nişancılarla” Yüzleşecek mi?

Saraybosna kuşatmasının Avrupa’nın gözü önünde yaşanmasına rağmen hâlâ “gizli” kalan ayrıntılar bulunuyor. Milano’daki yeni soruşturma, Batılı “turist keskin nişancıların” sivilleri hedef aldığı iddialarını yeniden gündeme taşırken Avrupa’nın bu karanlık mirasla yüzleşip yüzleşemeyeceği belirsiz.

Geç Gelen Saraybosna Soruşturması: Avrupa “Turist Keskin Nişancılarla” Yüzleşecek mi?
Saraybosna'da savaş yıllarının izlerini taşımaya devam eden konutlar Fotoğraf: SIALABE - Shutterstock.

Modern tarihin en uzun kuşatmalarından biri Saraybosna’da yaşandı. Kuşatma boyunca 11 bin 541 masum insan öldürüldü, bunların 1621’i çocuktu. Aradan geçen onlarca yıla rağmen, kuşatmanın karanlık noktaları yeniden gün yüzüne çıkıyor.

İtalyan yazar ve gazeteci Ezio Gavazzeni, Ocak 2025’te Milano Cumhuriyet Başsavcılığına sunduğu dosyayla savaş sırasında Saraybosna’ya “insan öldürmek için” giden zengin yabancıların faaliyetlerini yeniden gündeme taşıdı. Bu iddialar aslında Bosna Hersek’te yıllardır konuşuluyordu. 1995’te hem İtalyan hem Bosna medyasında “hafta sonu savaşçıları” diye manşetler dahi atılmıştı.

Uzun Süredir Bilinen “Keskin Nişancılar” İçin İlk Soruşturma İtalya’da Açıldı

Daha da geriye gidildiğinde, İtalya’nın bu konuya dair uzun süredir bilgi sahibi olduğu biliniyor. Bosna Hersek istihbaratı, 1993’te İtalyan istihbaratını “turist keskin nişancıları” hakkında bilgilendirmiş, İtalyan tarafı ise 1994’te bu bilgiyi doğrulayarak bu kişilerin geldikleri noktaların tespit edildiğini ve durdurulduklarını iletmişti.

Fakat Milano’da devam eden yeni soruşturma, sonrasında da faaliyetlerin sürdüğünü gösteriyor. Ayrıca, Gavazzeni’ye göre söz konusu kişiler sadece İtalyanlardan ibaret değildi. Kanada, ABD, Almanya ve diğer Batı Avrupa ülkelerinden gelen kişilerin de dağlarda Sırp birlikleriyle birlikte göründüğüne dair veriler mevcut.

Uluslararası Ceza Mahkemesinde (UCM) Ratko Mladic davasında tanık olarak konuşan Amerikalı itfaiyeci John Jordan, 2012’de “turist katillerden” bahsetmiş ve bu kişilerin askerden ziyade “avcıya benzediğini” aktarmıştı.

Daha sonra soruşturmanın kapsamına Sırbistan Cumhurbaşkanı Aleksandar Vucic de dahil edildi. Vucic’in savaş dönemindeki bir röportajında “Saraybosna’da Sırplığı savunmak için gönüllü bulunduğunu” söylemesi, ayrıca dağlarda elinde tüfek olduğu iddia edilen görüntülerinin bulunması bilinen gerçeklerdi. Vucic iddiaları reddederek elindeki nesnenin “kamera için stativ” olduğunu savunsa da, “İngilizce bildiği için çağrıldığını” söylemesi soru işaretlerini artırıyor. Eğer dağlarda yabancılar yoksa, Vucic’in İngilizcesi kime ve ne için gerekliydi? Bu sorunun cevabının da Milano soruşturmasının ilerleyen aşamalarında netleşmesi bekleniyor.

Avrupa’nın Savaş Suçlarıyla Yüzleşmesi Ne Kadar Mümkün?

Bu soruşturma, Avrupa’nın kendi vatandaşlarının işlediği olası savaş suçlarıyla yüzleşme kapasitesinin sınandığını gösteriyor.

Saraybosna kuşatması, Avrupa’nın tam ortasında, canlı televizyon yayınlarının gölgesinde yaşandı. Ancak bugün hala bilinmeyen veya bilinen ama “gizli” tutulan bu kadar çok ayrıntının ortaya çıkıyor olması, Avrupa’nın savaş suçlarıyla yüzleşme mekanizmalarının eksikliğini gösteriyor.

Avrupa ülkeleri, genellikle savaş suçlarını Balkan uluslarının “iç problemi” gibi görmeye eğilimliydi. Ancak Milano’daki dosya, Avrupa vatandaşlarının da bu suçlara bizzat karışmış olduğunu hatırlatıyor. Bu nedenle, Avrupa açısından kritik noktalardan bahsedebiliriz. Öncelikle suçun coğrafyası değil, faillik sorumluluğu önemlidir. Yani eğer Batılı vatandaşlar Saraybosna’da “av turizmi” adı altında sivilleri öldürdüyse, Avrupa bunu kendi hukuk sistemi içinde takip etmelidir.

Soruşturmanın genişlemesi bazı Avrupa hükümetlerini zor durumda bırakabilir. Fakat yüzleşmenin gecikmesi daha büyük bir ahlaki çöküş yaratır. Ayrıca bu soruşturmayla birlikte “Avrupa değerleri” söylemi de test ediliyor. İnsan hakları ve hukukun üstünlüğünü savunan ülkeler, kendi vatandaşlarının geçmişteki karanlık faaliyetlerine karşı da aynı tutarlılığı gösterecek mi?

Açılan Soruşturma Toplumsal Hafıza Açısından Ne İfade Ediyor?

İnsan, “Bu konunun en acı noktası nedir?” diye düşündüğünde net bir cevap veremiyor. Kuşatmayı yaşamış, keskin nişancılardan kaçarak okula gitmiş bir Saraybosna çocuğu olarak ben de bu konuyu çok düşündüm. Zengin insanların bir yerlerden sırf adrenalin ve eğlence için para ödeyerek masum sivilleri vurması mı? En pahalı “eğlencenin” çocuk öldürmek olduğu mu? Yaşlıları öldürmenin bedava olduğu mu? Yaşadığımız savaşı güya kınayan ülkelerden bu turist katillerin geldiği mi? Bunca gerçeğin yıllarca üstünün örtülmesi mi? Bu konuda cevaplanması beklenen birçok soru var.

Kuşatmayı yaşamış her Saraybosnalı için de bu soruşturma belki biraz kabuk bağlayabilmiş yaraların tekrar kanatılmasıdır. Yaşanılan birçok acının tekrar yaşanmasıdır. Ancak bu suçluların cezalandırılması için gerekliyse yaşanmalıdır.

Saraybosna soruşturması, Avrupa toplumlarının kendi karanlık kolektif hafızına dair yeni bir pencere açıyor. Bu hem ahlaki hem de politik bir sınavdır. Avrupa, gerçekten yüzleşmeye hazır mı? Yoksa sadece başkalarının suçlarını konuşmayı mı tercih edecekler? Bu soruların cevaplarını bekleyip göreceğiz.

Uluslararası Hukuk Açısından Sorumluluk Kime Ait?

Bu soruşturmanın hukuki boyutu da en az siyasi boyutu kadar önemli. Bazı Avrupa ülkelerinin ceza yasaları, kendi vatandaşlarının yurt dışında işlediği ağır suçları yargılamasına olanak tanır. Eğer turist keskin nişancılar gerçekten sivilleri hedef aldıysa bu “insanlığa karşı suç” kapsamında değerlendirilir ve zaman aşımına uğramaz.

Ayrıca, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve uluslararası ceza hukukun devletlere getirdiği yükümlülükler vardır. Devletler eğer kendi vatandaşları savaş suçuna karıştıysa, etkin soruşturma yürütmek zorundadır. Bu nedenle Milano’daki süreç sadece yerel bir soruşturma değil, Avrupa devletlerinin uluslararası yükümlülüklerini yerine getirip getirmediğinin de bir testi.

Bosna Hersek’teki Savaşın Tarihi Aslında Hâlâ Yazılmış Değil

Bugün ortaya çıkan soruşturma, Bosna Hersek’te yaşanan haksız ve acımasız savaşın hala tam anlamıyla aydınlatılmadığını gösteriyor. Bu noktada, Avrupa’nın şimdi sorması ve cevaplaması gereken asıl soru “Sadece Balkan ülkelerini mi yargılayacağız, yoksa kendi karanlığımıza da bakmaya cesaretimiz var mı?” sorusudur. Diğer Avrupa ülkeleri kendi vatandaşları hakkında soruşturma açacak mı?

Saraybosna Kuşatması için adalet tamamlanmış değil. Belki de Milano’daki bu dosya, gecikmiş bir adaletin ilk adımıdır.

*Bu yazı Anadolu Ajansı’nın analiz metni olarak yayımlanmıştır. Makalelerdeki fikirler, yazarına aittir ve Perspektif’in editöryal politikasını yansıtmayabilir.​​​​​

Bu yazıyla ilgili yorumunuzu paylaşabilirsiniz. Bunu yaparken Yorum Kurallarımızı dikkate alın lütfen.
Yorum adedi #0

*Tüm alanları doldurunuz

Son Yüklenenler