Gazze’de Nasır Hastanesi Katliamı: Gazeteciler Hedefte, Batı Medyası Sessiz
İsrail ordusunun Gazze’deki Nasır Hastanesine düzenlediği saldırıda aralarında 5 gazetecinin de bulunduğu en az 20 kişi hayatını kaybetti. Uluslararası kuruluşlar olayı kınarken, Reuters muhabiri Valerie Zink, kurumunun İsrail propagandasındaki rolünü gerekçe göstererek istifa etti. Zink’in sert sözleri, Batı medyasının sessizliğini ve gazetecilerin sistematik biçimde hedef alınmasını yeniden gündeme taşıdı.

Gazze Şeridi’nin güneyindeki Han Yunus kentinde bulunan Nasır Hastanesi, İsrail ordusunun art arda düzenlediği saldırılarla 25 Ağustos’ta hedef alındı. Saldırılarda aralarında 5 gazeteci ve 5 sağlık çalışanının da bulunduğu en az 20 kişinin hayatını kaybettiği açıklandı.
Ölenler arasında Reuters foto muhabiri Hüsam el-Mısri, Al Jazeera televizyonu kameramanı Muhammed Selame, Independent Arabia ve Associated Press (AP) için de çalışan Meryem Ebu Dekka, NBC News muhabiri Muaz Ebu Taha ve serbest gazeteci Ahmed Ebu Aziz bulunuyor. Ayrıca Reuters foto muhabiri Hatem Khaled saldırıda ağır yaralandı.
Saldırının ardından İsrail ordusu yaptığı yazılı açıklamada gazetecilerin doğrudan hedef alınmadığını ileri sürerken, saldırıya ilişkin soruşturma başlatıldığını duyurdu. Ancak Gazze’de 7 Ekim 2023’ten bu yana öldürülen gazeteci sayısı 247’ye ulaştı ve İsrail’in benzer soruşturmalardan bugüne dek somut bir sonuç üretmediği biliniyor.
İsrail Basınında “Komuta Onayı” Vurgusu
İsrail’de yayın yapan Kanal 14 televizyonu, saldırıya ilişkin haberinde, operasyonun “üst düzey askeri komutanlığın onayı ve bilgisiyle” gerçekleştirildiğini duyurdu. Haberde, saldırıya katılan birliklerin harekâtı komuta zincirinde üst mercilerin bilgisi dahilinde yürüttüğü açıkça belirtildi. Kanal, Golani Keşif Birimi’nin hastanenin bir bölümünde “İsrail güçlerini izlemek için gelişmiş bir kamera yerleştirildiğini” tespit ettiğini öne sürdü.
Bu açıklamalar, hastaneye yönelik saldırının yalnızca sahadaki askerlerin inisiyatifi değil, İsrail ordusunun üst düzey kademelerinin planlı bir kararı olduğuna işaret ediyor.
BM ve DSÖ’den “Hesap Verilebilirlik” Çağrısı
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Filistin Temsilcisi Rik Peeperkorn, saldırının Gazze’deki sağlık sistemi için “felaketin de ötesinde” sonuçlar doğuracağını belirterek Nasır Hastanesi’nin tahliye edilmemesi gerektiğini vurguladı.
Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Yüksek Komiserliği Sözcüsü Thameen Al-Kheetan ise, “7 Ekim 2023’ten bu yana Gazze’de en az 247 Filistinli gazeteci öldürüldü. Gazeteciler tüm dünyanın gözü kulağıdır ve korunmaları gerekir.” dedi. Al-Kheetan, İsrail’in geçmişte başlattığını duyurduğu soruşturmaların hiçbirinde hesap verilebilirlik sağlanmadığını ifade etti.
BM Filistin Özel Raportörü Francesca Albanese de saldırıda öldürülen gazetecilerin anılmamasına tepki göstererek, ölenlerden birine ait kameranın “İsrail’in Gazze’deki soykırımını belgeleyen bir anıtın parçası olması gerektiğini” söyledi.
Uluslararası Basın Kuruluşlarından Tepki
Saldırı, Avrupa’da da yankı buldu. Brüksel’de uluslararası ve Belçikalı gazeteci örgütleri “Gazetecilere yönelik katliama son verin” çağrısıyla bir protesto düzenledi. Mont Des Arts Meydanı’nda bir araya gelen gazeteciler, ölen meslektaşlarının isimlerini tek tek okuyarak anma yaptı.
İngiltere ve İrlanda Ulusal Gazeteciler Birliği’nin Brüksel temsilcisi Sara Lewis, “Gazze’deki gazeteciler sistematik olarak yok ediliyor. Bu, gerçeğin ortaya çıkmasını engellemek için yapılan bir soykırım operasyonudur. Gazetecileri öldürmek bir savaş suçudur.” ifadelerini kullandı.
Saldırıda muhabirlerini kaybeden Reuters ve Associated Press (AP), İsrail hükümetine hitaben ortak bir açıklama yayımladı. Reuters Genel Yayın Yönetmeni Alessandra Galloni ile AP Genel Yayın Yönetmeni Julie Pace imzasıyla yayımlanan metinde, uluslararası hukuk kapsamında korunan bir hastanede gazetecilerin öldürülmesine duyulan öfke dile getirildi.
Açıklamada şu ifadelere yer verildi:
“Uluslararası hukuk kapsamında korunan bir yer olan hastanede, bağımsız gazetecilerin de kurbanlar arasında yer almasından dolayı öfkeliyiz. Bu gazeteciler profesyonel olarak orada bulunarak kritik tanıklık etme görevini yürütüyorlardı. İsrail’in yabancı gazetecilerin Gazze’ye girişine yönelik yaklaşık iki yıldır süren yasağı göz önüne alındığında, onların çalışmaları özellikle hayati önem taşımaktadır.”
Galloni ve Pace, İsrail’in “gazeteciler hedef alınmıyor” yönündeki açıklamasına şüpheyle yaklaştıklarını vurguladı. Açıklamada, İsrail ordusunun kendi kendini soruşturma girişimlerinin geçmişte nadiren sonuç verdiği hatırlatılarak, “Bu durum, İsrail’in bilgiyi baskılamak amacıyla canlı yayınları kasten hedef alması da dahil ciddi soruları gündeme getiriyor.” denildi.
Valerie Zink: “Reuters’ın Propagandadaki Rolü Nedeniyle İstifa Ediyorum”
Gazze’deki saldırıların en çarpıcı yansımalarından biri Kanada’da görev yapan Reuters muhabiri Valerie Zink’in istifası oldu. Sekiz yıldır Reuters için çalışan ve fotoğrafları dünyanın önde gelen yayın organlarında yayımlanan Zink, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada istifasını duyurdu.
Zink, istifasının gerekçesini şu sözlerle ifade etti:
“Reuters’ın Gazze’de 245 gazetecinin sistematik şekilde öldürülmesini meşrulaştırma ve buna zemin hazırlama rolü nedeniyle bu kurumla ilişkimi sürdürmem artık imkânsız hale geldi. Filistinli meslektaşlarıma en azından bu kadarını, hatta çok daha fazlasını borçluyum.”
Kanadalı gazeteci, 10 Ağustos’ta Al Jazeera muhabiri Enes el-Şerif ve beraberindekilerin öldürüldüğü saldırıdan sonra Reuters’ın haber diline de işaret etti. Reuters’ın İsrail’in, Şerif’in Hamas üyesi olduğu yönündeki temelsiz iddiasını yayımlamasını eleştiren Zink, “Bu, Reuters gibi medya kuruluşlarının özenle tekrar edip meşrulaştırdığı sayısız yalandan sadece biri.” dedi.
“Reuters, Kendi Muhabirlerini Bile İsrail’in Soykırımından Koruyamadı”
Zink’e göre Reuters, İsrail’in propagandasını sürdürme konusundaki istekliliğiyle kendi muhabirlerini bile koruyamaz hâle geldi:
“İsrail’in propagandasını sürdürme konusundaki istekliliği, Reuters’ın kendi muhabirlerini bile İsrail’in soykırımından koruyamadı. Reuters, El-Şerif’in İsrail ordusunun hedefinde olduğunu bilmesine rağmen onu savunmadı. El-Şerif bundan haftalar sonra öldürüldü.”
Zink, Batı medyasının genel tavrını da sert sözlerle eleştirdi:
“The New York Times’tan Washington Post’a, The Associated Press’ten Reuters’a tüm önemli yayın kuruluşları İsrail propagandasının taşıyıcısı haline gelmiş, savaş suçlarını aklamış, kurbanları canavarlaştırmış, meslektaşlarını ve gerçek ve etik haberciliğe sözde bağlılıklarını yüzüstü bırakmıştır.”
Zink, İsrail’in iddialarının gerçekliğini sorgulamadan yayımlayan Batı medyasının gazeteciliğin temel sorumluluklarını terk ettiğini, Birinci ve İkinci Dünya Savaşı, Kore, Vietnam, Afganistan, Yugoslavya ve Ukrayna’da öldürülenden daha fazla gazetecinin Gazze’de öldürülmesini mümkün hale getirildiğini de vurguladı.
Kestiği Reuters basın kartının fotoğrafını da paylaşan Zink, sözlerini şu ifadelerle tamamladı:
“Geçtiğimiz 8 yıl boyunca Reuters’a sunduğum çalışmaları değerli görsem de artık bu basın kartını derin bir utanç ve kederden başka bir duyguyla taşıyamam. Bugüne kadar yaşamış en cesur ve en iyi gazeteciler olan Gazze’deki muhabirlerin cesaretini ve fedakârlıklarını onurlandırmaya nasıl başlanır bilmiyorum. Ama bundan sonra sunabileceğim katkıyı bunları düşünerek sunacağım.” (AA/P)