'Savaş Suçları'

Rapor: Gazze, Gazeteciler İçin Tarihin En Ölümcül Savaş Alanı

İsrail’in Gazze’ye yönelik ayrım gözetmeyen saldırıları şimdiye kadar kaydedilen en büyük gazeteci katliamına dönüştü. Yakın zamanda yayımlanan bir rapora göre Gazze gazeteciler için tarihin en ölümcül savaş alanı.

6 Ocak 2024 tarihinde Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta bulunan evine düzenlenen hava saldırısında hayatını kaybeden gazeteci Akram Al-Shafi'i'nin cenazesinde yakınları Avrupa Hastanesi'nde yas tutuyor. ©Anas-Mohammed / Shutterstock.com

ABD’deki Brown Üniversitesi Watson Enstitüsü bünyesindeki Costs of War (Savaşın Maliyeti) projesi tarafından 1 Nisan Salı günü yayımlanan bir rapora göre, İsrail’in Gazze’ye yönelik savaşı gazeteciler açısından “tarihin en ölümcül çatışması” oldu. 11 Eylül sonrası savaşların insanî, finansal ve siyasî etkilerinin incelendiği raporda, “7 Ekim 2023’ten bu yana Gazze’de öldürülen gazeteci sayısı, ABD İç Savaşı, Birinci ve İkinci Dünya Savaşları, Kore ve Vietnam Savaşları ile Afganistan’daki 11 Eylül sonrası savaşta öldürülen gazetecilerin toplamından daha fazla.” tespitine yer verildi.

“Haber Mezarlıkları: Savaş Muhabirlerine Yönelik Tehditler Dünyayı Nasıl Tehlikeye Atıyor?” başlıklı rapora göre Ekim 2023’ten bu yana Gazze’de en az 232 gazeteci öldürüldü; bu rakam haftalık ortalama 13 gazeteci ölümüne denk geliyor. “Dünyanın dört bir yanında, sektörün ekonomik sıkıntıları, savaşın yıkıcılığı ve sistematik sansür çabaları, çatışma bölgelerini artan şekilde haber mezarlıklarına dönüştürüyor. Gazze bunun en uç örneği” ifadelerinin yer aldığı rapor, savaşların gazeteciler üzerindeki etkisine ve ABD basınında uluslararası haberciliğin zayıflamasına yol açan yapısal değişimlere odaklanıyor.

Gazze’deki gazeteci ölümlerinin ise tarihteki diğer tüm çatışmaları geride bıraktığına dikkat çekilen raporda, “Gazetecilere yönelik saldırılar, onlarca yıldır küresel haber endüstrisini zayıflatan sosyo-ekonomik değişimleri daha da derinleştirdi; uluslararası haberlerin önceliğini yitirmesine ve yurtdışı bürolarının kapanmasına yol açtı” ifadelerine yer verildi.

Öldürülenlerin Hemen Hepsi Yerel Basın Mensupları

2024 yılında her üç günde bir basın çalışanının öldürüldüğü, bu oranın 2023’teki her dört günde bire kıyasla ciddi bir artış gösterdiği ve bu artışın büyük ölçüde Gazze savaşıyla ilişkili olduğu belirtilirken, savaş bölgelerinde zarar gören ya da hayatını kaybeden gazetecilerin büyük çoğunluğunu yerel basın mensuplarının oluşturduğu kaydedildi. Sivil halk ve alt yapıya yönelik saldırılarının yol açtığı yıkım ve tahribatı dünyanın görmesine engel olmak amacıyla bölgeye yabancı gazetecileri sokmayan İsrail’in, bölgedeki Filistinli gazetecileri engellemek içinse kendilerini ve ailelerini ölümle tehdit ettiği uzun zamandır biliniyor.

Raporda, Gazze’de öldürülen Filistinli gazetecilerin ne kadarının doğrudan İsrail saldırılarıyla hedef alındığı ve ne kadarının on binlerce sivil gibi bombardımanın “tesadüfi” kurbanı olduğu net değil. Ancak Paris merkezli Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) örgütü, 2024 sonu itibarıyla İsrail ordusunun gazetecilik faaliyetleri nedeniyle hedef aldığı ve öldürdüğü muhtemel 35 vakayı belgelemişti. Bunlardan ikisi Al Jazeera muhabirleri İsmail Al Ghoul ve Rami Al Refee cinayetleriydi. İki gazeteci aynı gün İran’da suikasta uğrayan Hamas’ın siyasi lideri İsmail Haniye’nin ailesinin evine yakın bir yerden canlı yayın yaptıktan kısa bir süre sonra araçlarına düzenlenen insansız hava aracı saldırısı sonucu öldürülmüşlerdi. İsrail, İsmail Al Ghoul’un Hamas’ın askeri kanadının bir üyesi olduğunu ve 2007 yılında askeri rütbe aldığını iddia etmişti. Ancak RSF soruşturmasında 2007 yılında Al Ghoul’un 10 yaşında bir çocuk olduğunu ve İsrail’in sözde kanıtlarında buna benzer “çok sayıda tutarsızlık” bulunduğunu ortaya koymuştu.

CPJ: İsrail’in Öldürdüğü Gazetecileri Terörle Suçlaması Yeni Değil

Daha yakın bir örnek ise, 24 Mart’ta İsrail’in saldırısında aracı vurulan El Cezire muhabiri Hossam Shabat’ın ölümü. İsrail ordusu Shabat’ı gizli bir Hamas üyesi olmakla suçladı, ancak New York merkezli Gazetecileri Koruma Komitesi (Committee to Protect Journalists – CPJ), İsrail’in bu tür suçlamaları Filistinli gazetecilere karşı sık sık kanıt sunmaksızın yönelttiğini belirtiyor. CPJ 2024 Mayıs ayında yayımladığı bir raporda, İsrail güçlerinin 7 Ekim 2023’ten önce de gazetecileri öldürdüğü “ölümcül bir şablonu” belgeleriyle ortaya koymuştu. Bugüne kadar İssam Abdallah, Hamza Al Dahdouh, Mustafa Thuraya, İsmail Al Ghoul, ve Rami Al Refee adlı en az beş gazetecinin İsrail güçleri tarafından doğrudan hedef alınarak öldürüldüğünü tespit eden CPJ’nin Başkanı Jodie Ginsberg, gazetecileri terörle itham etmenin onların hedef alınmasını meşrulaştırma çabasının yanı sıra aynı zamanda onları itibarsızlaştırıp gazeteciliklerine olan güveni sarsmak için de kullanılan bir yöntem olduğuna dikkati çekiyor:

“Bu, hükûmetlerin, özellikle de otoriter hükûmetlerin her zaman kullandığını gördüğümüz bir taktik. Bir gazeteciyi suçlu ya da terörist olmakla suçlarsanız, verdiği bilgilere şüphe düşürürsünüz ve bu, okuyucuların, dinleyicilerin ve izleyicilerin o kişinin söylediklerinin ya da gösterdiklerinin geçerliliğini sorgulamasını sağlamak için kasıtlı bir taktiktir. Bence burada gördüğümüz şey de bu… bir tür gaslighting.”

CPJ ayrıca, son yirmi yılda İsrail ordusu tarafından görevi başında hedef alınan 20 gazetecinin öldürülüş şeklini incelemiş ve İsrail’in bu gazetecilerin ölümüyle alakalı hiçbir askerini yargılamadığını tespit etmişti.

Bilgi Akışını Sekteye Uğratmaya Yönelik Çok Yönlü Çaba

Watson Enstitüsü’nün çalışması, İsrail’in “bilgi akışını sekteye uğratmaya yönelik çok yönlü bir çaba” yürüttüğünü ortaya koyuyor. Buna medya altyapısının neredeyse tamamen yok edilmesi, internet kesintileri, dezenformasyon kampanyaları, yerel gazetecilerin Gazze dışına çıkışının engellenmesi ve yabancı basının bölgeye alınmaması da dahil.

Gazetecilere yönelik artan tehditlerin yalnızca bireyleri değil, aynı zamanda küresel haber akışını ve bilgi paylaşımını da tehdit ettiğine dikkat çeken rapora göre, “Uluslararası haberciliğin önceliğini yitirmesi ve yabancı büroların kapanması nedeniyle çatışma bölgelerinde deneyimli muhabir sayısının azalması, hayati bilgiye erişimi zayıflattı ve haber mezarlıklarının oluşmasını kolaylaştırdı.”

Rapor, ayrıca yüzlerce gazetecinin devlet güçleri ve silahlı gruplar tarafından öldürüldüğü Suriye iç savaşına da atıfta bulunuyor. Suriye İnsan Hakları Ağı’na göre, 2011’den bu yana ülkede en az 700 gazeteci ve medya çalışanı hayatını kaybetti.

Bu yazıyla ilgili yorumunuzu paylaşabilirsiniz. Bunu yaparken Yorum Kurallarımızı dikkate alın lütfen.
Yorum adedi#0

*Tüm alanları doldurunuz

Son Yüklenenler