'Afrika'

Sudan’da Ateşkes Umudu, Soykırım Bulguları ve Çatışmalarla Gölgelendi

RSF’nin üç aylık insani ateşkesi kabul etmeye hazır olduğunu açıklaması, Sudan’da kırılgan da olsa bir barış umudu doğurmuştu. Ancak El-Faşir’deki toplu mezar bulguları, etnik katliam iddiaları ve süren çatışmalar, diplomatik sürecin inandırıcılığını zedeliyor.

Bir patlamanın ardından dumanların yükselen El Faşir şehrinin 10 Ekim'de çekilmiş bir görüntüsü. Fotoğraf: AA.

Sudan’da Hızlı Destek Güçleri (RSF), 6 Kasım’da ABD, Mısır, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Suudi Arabistan’dan oluşan Quad grubunun önerdiği üç aylık insani ateşkes planını kabul ettiğini açıkladı. Bu açıklama, iki yılı aşkın süredir süren yıkıcı iç savaşta yeni bir diplomatik girişim umut doğurmuş olsa da çok kısa bir süre sonra Darfur’un kuzeyinde yer alan El Faşir kentinden gelen görüntüler, çatışmaların durmadığını; aksine savaşın en karanlık yüzünün ortaya çıktığını gösterdi. Uydu fotoğrafları, tanık ifadeleri ve sahadan gelen yardım raporları, RSF’nin kentte işlediği katliamların izlerini yakma ve toplu gömme yoluyla gizlemeye çalıştığı iddialarını güçlendiriyor.

Ateşkes İhtimali Kağıt Üzerinde Kaldı

Quad arabulucularının planı, üç aylık insani duraklamanın ardından kalıcı bir ateşkes ve nihayetinde sivil yönetime geçiş sürecini hedefliyordu. RSF, bu teklife “çatışmanın yol açtığı insani felaketi hafifletmek” gerekçesiyle olumlu yanıt verdiğini duyurdu.

Ancak Sudan Silahlı Kuvvetleri (SAF), ateşkesi ancak RSF’nin işgal ettiği tüm kentlerden çekilmesi, ağır silahlarını teslim etmesi ve sivil yerleşimlerden uzaklaşması şartıyla değerlendireceğini bildirdi. SAF kaynakları, RSF’nin “ateşkes çağrısını zaman kazanma hamlesi” olarak gördüklerini belirtiyor.

Ordu sözcüleri, “ülkenin parçalanmasına izin verilmeyeceğini” vurgularken, RSF komutanı Mohammed Hamdan Dagalo (Hemedti), savaşın artık “insani felakete dönüştüğünü” savunarak uluslararası desteğe çağrı yaptı.

Ancak aynı saatlerde, Hartum, Omdurman ve Atbara kentlerinde patlamalar ve hava saldırıları rapor edildi. BM İnsan Hakları Yüksek Komiseri Volker Türk, 7 Kasım’da yaptığı açıklamada, “Gerilimin azaldığına dair hiçbir belirti yok, sahadaki gelişmeler tam tersine çatışmaların yoğunlaşabileceğini gösteriyor” dedi.

El Faşir: 18 Aylık Kuşatma, 10 Günlük Katliam

Darfur’un en büyük şehirlerinden El Faşir, savaşın başından bu yana ordu kontrolündeki son büyük kentti. RSF güçleri, kenti 26 Ekim’de yaklaşık 18 ay süren bir kuşatmanın ardından ele geçirdi. Kentin düşmesiyle birlikte binlerce sivil kaçmaya başladı; ancak kaçamayanlar, RSF birliklerinin ev ev yaptığı baskınlarda ve kent merkezine yakın hastanelerde büyük bir şiddet dalgasıyla karşılaştı. Tanıklar, kent merkezinde hastanelere ve sığınaklara yapılan saldırıların ‘hedef gözetmeksizin’ gerçekleştiğini aktardı.

Birleşmiş Milletler, El Faşir’in 260 binlik nüfusundan en az 82 bin kişinin kaçtığını, kalanların ise su, gıda ve ilaçsızlık nedeniyle hayatta kalma mücadelesi verdiğini açıkladı. Dünya Sağlık Örgütü (WHO), kentteki bir çocuk hastanesinde 460’tan fazla hasta ve sağlık çalışanının öldürüldüğünü doğruladı. Örgüt, hastanelerin çoğunun tamamen kullanılamaz hâle geldiğini, sağlık personelinin kaçmak zorunda kaldığını bildirdi.

BM temsilcisi Li Fung, 8 Kasım tarihli açıklamasında “El Faşir artık bir yas şehri; yüzlerce sivil, hastanelere ve okullara sığınmışken öldürüldü. Kaçan aileler yollarda katledildi veya kayboldu” ifadelerini kullandı.

Uydu Görüntülerinde Toplu Mezarlar ve Kümelenmiş Bedenler Saptandı

RSF’nin kenti ele geçirmesinden iki gün sonra, Yale Üniversitesi İnsani Araştırmalar Laboratuvarı (HRL) tarafından yapılan uydu analizlerinde en az iki farklı alanda toprak hareketliliği ve metrelerce uzunlukta hendekler tespit edildi.

Bunlardan biri eski bir çocuk hastanesi, diğeri ise bir cami çevresinde bulunuyordu. Raporda, bu bölgelerdeki görüntülerin “toplu mezarlarla tutarlı” olduğu ve yakın çevredeki “beden kümelerinin ortadan kaldırıldığının” gözlendiği belirtildi. Uydu fotoğraflarında ayrıca yakma izleri, kül birikintileri ve gövde parçalarının taşındığını gösteren araç izleri yer alıyor. HRL, bu faaliyetleri “delil imhası veya cesetlerin gizli biçimde uzaklaştırılması” olarak tanımladı.

Doktorlar: “Cesetlerin Yakılması Sadece Kanıtları Gizlemek Değil, Soykırımın Devamıdır”

Sudan Doktorlar Ağı, 9 Kasım’da yaptığı açıklamada RSF’yi “katliam kanıtlarını ortadan kaldırmak için cesetleri yakmak ve toplu olarak gömmekle” suçladı. Açıklamada, El Faşir’de yaşananların “yeni bir soykırımın devamı” olduğu vurgulandı: “Bu, münferit bir olay değil; uluslararası hukuk ve dinî normların açık ihlalidir. Cesetlerin yakılması ve toplu gömülmesi, işlenen suçların kanıtlarını silme çabasıdır.”

Medya kuruluşlarına konuşan sahadaki doktorlar ve gönüllü sağlık çalışanları, RSF’nin şehri kontrol altına aldıktan sonra Zaghawa ve Masalit gibi siyah Afrika kökenli grupları hedef aldığını, etnik kimliğe dayalı ayrım ve infazlar yapıldığını bildirdi.

Doktorlar Sınır Tanımaz (MSF) ekibinden Sylvain Penicaud, “El Faşir’den kaçanlar bize açıkça söylediler: İnsanlar sadece ten renkleri yüzünden vuruluyordu.” dedi. Tanıklar, “Eğer tenin açık renkliyse serbest bırakılıyorsun; koyuysa öldürülüyorsun,” sözleriyle yaşadıklarını anlattı.

MSF: “El Faşir’den Gelen Çocukların Yarısı Yetersiz Beslenmiş Durumda”

Sınır Tanımayan Doktorlar (MSF) Sudan Misyon Şefi Aline Serin, ülkede 30 ayı aşkın süredir orduyla çatışan RSF kontrolüne geçen Faşir kentinden Tavila kentine gelen binlerce kişinin durumunun “çok kötü” olduğu, çocukların yüzde 50’sinden fazlasının ciddi şekilde yetersiz beslendiği uyarısında bulundu.

Serin, Faşir’e erişimleri olmadığı için buradaki durumu değerlendiremediklerini söyleyerek “Faaliyetlerimizi sürdürdüğümüz Tavila kentine, geçen hafta El Faşir’in ele geçirilmesinden bu yana binlerce kişi gelmeye başladı. İnsanlar çok kötü durumda geliyor. Şimdiye kadar gelen tüm çocuklar yetersiz beslenmiş ve bunların yüzde 50’sinden fazlası ise ciddi şekilde yetersiz beslenmiş durumda. Yüzlerce yaralıyı tedavi ettik. Faşir’deki son çatışmalarda veya daha önce yaralanmış olanlar tedavi ediliyor.” ifadelerini kullandı.

Bugüne kadar Faşir’den kaç kişinin ayrıldığını ve kalanların sayısını doğrulayamadıklarını belirten Serin, geçen haftadan bu yana Tavila’ya 5 binden fazla kişinin ulaştığını vurguladı. Serin, Faşir’de mahsur kalan veya daha güvenli yerlere ulaşmaya çalışan çok sayıda kişi olduğunun da altını çizdi.

Sivillerin Kaçışı: Açlık, Susuzluk ve Ölüm

El Faşir’den kuzeye, Al-Dabbah yönüne kaçmaya çalışan binlerce sivil, yollar üzerinde açlık ve susuzluktan öldü. Kaçış güzergâhını izleyen Al Jazeera muhabiri Hiba Morgan, birçok kişinin yakınlarının ölümünü RSF savaşçılarının sosyal medyada paylaştığı infaz videolarından öğrendiğini aktardı.

Kentin internet ve telefon bağlantısının kesilmesi nedeniyle şehir içindeki ölü ve yaralı sayısına dair güncel veri alınamıyor. BM, bölgeye insani erişim sağlanamadığı için gerçek kayıpların çok daha yüksek olabileceğini belirtiyor. Yardım kuruluşları, bölgedeki güvenlik koşullarının, tıbbi yardım ve gıda ulaştırılmasını neredeyse imkânsız hâle getirdiğini bildiriyor.

Savaşın Yönü Kordofan’a Kayıyor

RSF, Darfur’un tamamını ele geçirdikten sonra, doğuya doğru ilerleyerek Kordofan hattına yöneldiği, bölgeden gelen haberlere yansıdı. El-Obeid kentinde düzenlenen drone saldırılarında en az 40 kişi öldü, onlarca kişi yaralandı. Bu şehir, Darfur’u başkent Hartum’a bağlayan stratejik ikmal yolu üzerinde yer alıyor ve RSF’nin ele geçirmesi hâlinde ülkenin doğusuna ilerlemesinin önü açılmış durumda.

BM’ye bağlı Gıda Güvenliği Sınıflandırma Sistemi (IPC), bölgedeki kıtlığın derinleştiğini; Kadugli kentinin hâlihazırda “açlık evresine” girdiğini raporladı.

BAE Çelişkisi: Hem Arabulucu  Hem de Taraf

Ateşkes planında arabulucu rolü üstlenen BAE, aynı zamanda RSF’ye silah tedarik etmekle suçlanıyor. BAE’li yetkililer bu iddiaları “kesin biçimde reddetse de” Birleşmiş Milletler raporlarında ülkeye ait silah sevkiyatlarına dair bulgular yer alıyor. Geçtiğimiz ekim ayında İngiltere menşeli siahların da BAE tarafından RSF’ye temin edildiğine dair yeni bulgular ortaya çıktı.

ABD’nin Sudan ordusuna yönelik yaptırımları hafifletmeyi teklif ettiği, karşılığında ateşkes onayının alınmaya çalışıldığı öne sürülüyor. Bu durum, sürecin tarafsızlığına gölge düşürüyor ve olası bir siyasi çözümün güvenilirliğini ciddi biçimde sorgulatıyor.

İnsani Krizin Derinleştiği Sudan’da Son Durum

Sudan genelinde savaşın başladığı Nisan 2023’ten bu yana farklı tahminlere göre 40 bin ila 150 bin civarında insanın hayatını kaybettiği düşünülüyor. Geçtiğimiz hafta New York Times’a konuşan Sudan’da görev yapmış eski ABD diplomatlarından biri, ölü sayısının 400 bin olabileceğini tahmin ettiğini söylemişti.

Yaklaşık 50 milyonluk nüfusa sahip Sudan’da 11 milyondan fazla kişi yerinden edildi: 4 milyodan fazla insan çevre ülkelere sığındı. BM, Sudan’ı “dünyanın en büyük yerinden edilme ve açlık krizinin merkezi” olarak tanımlıyor. Yardım kuruluşları, ülke genelinde 30 milyondan fazla insanın acil gıda, sağlık ve barınma yardımı beklediğini bildiriyor. Ancak uluslararası fonların yalnızca yüzde 27’si sağlanabildiği için yardım sevkiyatlarının büyük kısmı durmuş durumda. (P)

Bu yazıyla ilgili yorumunuzu paylaşabilirsiniz. Bunu yaparken Yorum Kurallarımızı dikkate alın lütfen.
Yorum adedi#0

*Tüm alanları doldurunuz

Son Yüklenenler