'Dosya: "Avrupa'da Düğün"'

“10 Yıl Borç Ödeyecekseniz, İsteklerinizi Gözden Geçirmeniz Gerek”

Almanya’da geçtiğimiz yıl 400 binden fazla kişi evlendi. Bu evliliklerin büyük bir kısmı, Türkiye’dekine benzer düğünlerle kutlandı. Almanya’nın Kuzey Ren-Vestfalya Eyaletindeki Düğün ve Etkinlik Salonları Birliği (VdE) Başkanı Mesut Çetin ile Almanya’daki Türk düğünlerini konuştuk.

Düğün ve Etkinlik Salonları Birliği, Kuzey Ren-Vestfalya eyaletindeki düğün salonlarını birleştiren bir dernek. Bu oluşumu hayata geçirmekteki amacınız neydi?

Düğün ve Etkinlik Salonları Birliği, bu senenin nisan ayında kuruldu. Pandemi aslında düğün salonu işletmecilerinin bir araya gelmesi için bir vesile oldu. Salgın nedeniyle işletmecilerin ciddi bir darboğaza girmesinin ardından düğün salonu sahipleri olarak bizde de örgütlenme ihtiyacı baş gösterdi. Birlik bünyesinde Kuzey Ren-Vestfalya’dan 80’den fazla düğün salonu var. İçimizde Türk işletmeciler ağırlıkta, fakat diğer milletlerden kimseler de var. Derneğin başkanı olarak ben 10 senedir Herne’deki Emperyal Düğün Salonu’nu işletiyorum. Yılda 100 düğünden, bu süre içerisinde 1000’den fazla düğüne tanıklık ettim.

“Yeni Nesille Birlikte Misafir Sayısı Da Düşüyor”

Bu tecrübeden hareketle, Avrupa’da yaşayan Türkiye kökenlilerin düğünlerinde kendine has hangi özellikleri gözlemliyorsunuz?

Burada yapılan düğünleri diğerlerinden farklı kılan şey renkli olmaları. Bir salonda her memleketten düğün yapılıyor. Zonguldak ya da Balıkesir’deki bir düğün salonunda kültürel farklılıklar pek görülmez. Ama Almanya’da bir düğünde Türkiye’nin çok farklı yerlerinden hayatını birleştiren insanlar bir araya geliyorlar. Bu da düğünleri daha renkli yapıyor. Zaten bu nedenle de burada düğün salonlarında çalan orkestralar, her yöreye hitap etmek için kendini geliştirmek durumunda kalıyor. Son 5 yılda Almanya’da özellikle Arap kökenlilerin, bilhassa Suriyelilerin düğünleri arttı. Düğün salonu sahipleri açısından bu durum, her türlü kültürün tanınması, o kültürden insanların istek ve beklentilerinin de bilinmesini gerektiriyor. 

Bunun haricinde Almanya’daki ya da genel olarak Avrupa’daki Türk düğünlerini özel kılan şey, davetli sayıları idi. Türkiye’de 600 kişilik bir düğün yapmak, çok da yaygın olmayan bir şeydir. Ama Avrupa’nın birçok yerinde yaşayan Türkler için 1000 kişilik düğün çok uzun süre sıradan olarak görülüyordu. Şimdi bu alışkanlıklar da değişiyor. Eskiden yaygın olan 1000-1200 kişilik düğünler artık giderek azalıyor. Misafir sayısı yeni nesille birlikte düşüyor. Gençler nezih bir ortamda, tanıdıkları ve sevdikleri insanlarla gözle görülür düğün yapmak istiyorlar. Bu esnada düğünlerin maliyeti ise düşmüyor. Tam tersine misafir sayısı azalırken, düğünde istenen ambiyanslar ve ekstralar artıyor.

“Düğün Yaparken Kaliteden Taviz Vermek Zorunda Değilsiniz”

Düğün fiyatlarında ciddi bir oynama söz konusu. En düşük düğün maliyeti ile en yükseği arasında uçurumlar var. Bunun nedeni nedir sizce?

Düğün maliyetinde birçok farklı etken var. Bazı salonlar kampanya fiyatı yapar. Birçok salonda Cuma ya da Pazar günü yapılan düğünler daha uygundur. Cumartesi günü yapılan düğünler ise daha pahalıdır. Düğünde bütçenin yukarı doğru sınırı yok. 200 kişilik bir düğün size 5 bin avroya mal olabilir. Aynı düğün size 25 bine de patlayabilir. Orkestra vardır 400 avroya çalar, orkestra vardır 4 bine çalar. Kiralayacağınız araba 100 avro da olabilir, 500 avro da. Mesele sadece düğün salonu değil, yan masrafların da bunun içinde olması fiyatı etkiliyor. 

Düğünlerde çiftlerin beklentilerini yerine getirmek, salon işletmecilerinin görevi. Zaten bu hizmeti veriyorlar. Müşterinin bütçesi yetiyorsa, sıkıntı yok. Bir çift düğün bütçesini planlarken yanlış hesap yapıp ömür boyu sıkıntı çeker mi, siz işletmeci olarak bunu bilemezsiniz. Genelde esas sorun, çiftlerden birinin beklentisi ile bütçesinin uyuşmuyor olması. İstemek çok kolay. Bazen bu istekler maddi durum düşünülmeden yapılıyor, bu nedenle de uzun vadeli sorunlar çıkıyor. 

Örneğin bizim bir çiftimiz helikopterle salona gelmek istedi. 40-45 dakikalık bir uçuş izni, ön hazırlığı, iniş prosedürleri gibi konuları tamamlayıp bu isteğini gerçekleştirdik. Bu tarz taleplerde gerçekçi olmak gerek. Düğün için gerçekten bunlar gerekli mi? Gerekliyse maddi durumum yeterli mi? Bu isteğimi gerçekleştirmek için borçlanmak mantıklı mı, yoksa bu bütçeyi daha farklı kullanabilir miyim? Bu soruların cevaplarını salon sahipleri değil, evlenecek çiftler vermek zorunda.

Ben sadece uzun yıllardır bu işi yapan birisi olarak tecrübemi paylaşabilirim: Eğer bir organizasyonun bedelini 10 yıl boyunca ödemek zorunda kalacaksanız, bunu oturup yeniden gözden geçirmeniz gerek. Düğün yaparken kaliteden taviz vermek zorunda değilsiniz. Zaten her düğün 6’da başlayıp 12’de bitiyor. Bu 6 saat içerisindeki program da genelde önceden belli. Siz 6 saatte 500 kişiyi de ağırlayabilirsiniz, 1000 kişiyi de. Bu bir tercih meselesidir. Pandemi, biraz düğün alışkanlıkları üzerinde düşünmeyi de sağladı ve herkes, küçük düğünlerle de mutlu olabileceğini deneyimledi. Bana kalırsa herkes artık bu fikirle barışmak zorunda.

“Salonu Sürekli Güncel Tutmanız Gerekiyor”

Düğün salonları, dijital dönüşümden nasıl etkileniyor sizce?

Yeni bir çağda yaşıyoruz. Sosyal medyada herkes her şeyi görüyor. Sadece yaşadığınız semtteki düğünleri bilmiyorsunuz, lüks bir otelde düzenlenen düğünü de izleyip özeniyorsunuz. Eskiden böyle bir şey yoktu. Yaşadığınız muhitteki düğün salonuna gidip, o salon size ne sunuyorsa onu yapıyordunuz. Bugün 50 düğün salonunu izliyorsunuz, istekleriniz her gün artıyor. Fayans almaya gittiğinizde 10 model olması mı sizi çözüme ulaştırır, yoksa 150 model mi? Tercihler ne kadar artarsa, istek de o oranda artıyor.

Almanya’daki düğün salonları Türkiye’deki yeni düğün modasını, kreasyonları ve imkânları takip edip onları uygular. Buradaki düğün salonları her 2 yılda bir değişime gitmek zorunda. Eskiden bir düğün salonu yapıyordunuz, o salonda yıllarca düğünler gerçekleşiyordu. Bugün ise kendinizi geliştirmezseniz “out” oluyorsunuz. Belirli bir zaman sonra fiyat olarak düşüyor ve tercih dışı kalıyorsunuz. Salonun dekorunu, ışıklandırmasını, ambiyansını sürekli güncel tutmanız gerekiyor. Müşteriye sunacağınız alternatifleri çeşitlendirmeniz gerek. Bunlar işin dijital dönüşümle ilgili kısmı. Bunun haricinde başka zorluklar da var. Düğün salonu olarak nasıl başladınız? Ahır gibi bir mekânı düğün salonuna dönüştürmek için yatırım mı yapıyorsunuz, yoksa sıfırdan düğün salonu mu kuruyorsunuz? Salonun ismi ve piyasası var mı? Salon kırsalda mı, merkezde mi, ufak bir kasabada mı? Bütün bunlar müşteri potansiyelini belirliyor.

Elif Zehra Kandemir

Lisans eğitimini Münster Üniversitesinde Sosyoloji ve Siyaset Bilimi bölümlerinde çift anadal olarak tamamlayan Kandemir, Duisburg-Essen Üniversitesinde sosyoloji yüksek lisans eğitimini tamamlamıştır. Ağırlıklı çalışma alanları göç sosyolojisi ve ırkçılık araştırmaları olan Kandemir Perspektif dergisi editörüdür.

Yazarın diğer yazıları
Bu yazıyla ilgili yorumunuzu paylaşabilirsiniz. Bunu yaparken Yorum Kurallarımızı dikkate alın lütfen.
Yorum adedi#0

*Tüm alanları doldurunuz

Diğer Gündem Yazıları

Son Yüklenenler